SETA'nın düzenlediği ”˜Basın Özgürlüğü Tartışmaları' konulu panelde konuşan Ceren Kenar, Türkiye'de medya özgürlüğüne yönelik siyasi müdahaleden bahsedilebileceğini söyledi. Kenar, “Açık söylemek gerekirse; siyasi müdahalenin, yani hükümetin yaptığı siyasi müdahalenin daha çok hükümete yakın medya kurumlarına olduğunu, muhalif medyada zaten olmadığını düşünüyorum. Yani, hepimizin bildiği bir ”˜Alo Fatih' hadisesi vardı. Mesela ”˜Alo Sözcü', ”˜Alo Cumhuriyet' diye bir şey söz konusu olamaz. Muhalif medya zaten muhalif bir şekilde yayın yapmaya devam ediyor.” ifadelerini kullandı. 

Gazetecilerdeki otosansürün gönüllü de olabileceğini savunan Kenar, “Birçok gazeteci, kendisini bir dava insanı gibi hissediyor. Hükümete yakın veya karşıt medyada bir savaş hali oldu. Bu savaş hukuku dahilinde bir misyon olduğu, kendi taraflarıyla ilgili yanlış giden şeyler olsa da bunların ertelenebilecek şeyler olduğu, bu davaya yoğunlaşılması gerektiği konusunda benim kişisel gözlemlerim var.” dedi.

”˜HASAN CEMAL, CAN DÜNDAR, BANU GÜVEN KOVULMADI, TRANSFER OLDU'

Gazetecilerle ve basın kuruluşlarıyla ilgili Freedom House ve benzer kuruluşların raporlarını örnek gösteren Kenar, “Gezi olayları sırasında veya öncesinde işten çıkarılan insanlardan bahsediyorlar. Mesela Friedrich-Ebert'in raporunda, ”˜Banu Güven, Can Dündar, Hasan Cemal gibi gazeteciler bizzat yapılan müdahale nedeniyle işlerini kaybetmiştir' Bu gazeteciler aslında daha sonra başka yerlerde çalışmaya başladılar. İş kaybı da değil başka bir gazeteye transfer olma söz konusu.” diye konuştu. 

Taraf gazetesinden yayın çizgisinin değişmesi nedeniyle ayrıldığını söyleyen Kenar, “Taraf gazetesinden 20'yi aşkın kişi yayın çizgisi değişikliği nedeniyle patronla ayrı düştüğü için gazeteden ayrılmıştı. Ve ben açık söylemek gerekirse bunu medya özgürlüğüne müdahale olarak hiçbir zaman yorumlamadım, hiçbir zaman söylemedim, hiçbir zaman böyle bir yazı da yazmadım.” dedi. 

”˜TWİTTER'LA SANSÜR YAPMAK MÜMKÜN DEĞİL!'

Hem Gezi olayları, hem de 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonlarından sonra hükümete yakın ve muhalif olan medya kuruluşlarında işten çıkarmaların yaşandığını ifade eden Kenar, şöyle konuştu: “İşten çıkarmalar bu insanların sustuğu anlamına gelmedi. Hasan Cemal T24'te her gün yazı yazıyor, Banu Güven IMC TV'de program yapıyor. Can Dündar Cumhuriyet gazetesinde yazı yazmaya devam ediyor. İnternet medyasının genişlemesiyle bir insanı susturmak mümkün değil. Twitter ile sansür yapmak mümkün değil. Böyle bir durum varken uluslararası medya raporlarında özellikle hükümete yakın medyadaki işten atılmalar, siyasi baskı ve siyasi susturma olarak geçti. Ben bunun adil bir tutum olduğunu düşünmüyorum. Bunun Türkiye'deki resmi yansıtmaktan uzak olduğunu düşünüyorum.”