Muş Valisi Seddar Yavuz, FETÖ terör örgütüne tepki göstererek, “15 Temmuz’da yaşadığımız gibi FETÖ denen örgütler, özellikle İslami protestanlık tarzında yeni anlayışlar, İslam dünyasında ortaya koymaya çalışıyorlar” dedi.
Muş Gençlik ve Spor Müdürlüğü Gençlik Merkezi Salonunda düzenlenen Camiler ve Din Görevlileri Haftası konulu konferansa Muş Valisi Seddar Yavuz, Belediye Başkan Vekili Aydın Özaslan, Emniyet Müdürü Ahmet Cemal Çalışkan, Muş Alparslan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fethi Ahmet Polat, Vali Yardımcısı Ercan Öter, Diyanet İşleri Başkanlığı Kadro Tahsis ve Terfi Daire Başkanı Mahmut Göl, İl Müftüsü Alaettin Bozkurt ve davetliler katıldı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan programın açılış konuşmasını İl Müftüsü Alaettin Bozkurt yaptı. Daha sonra kürsüye çıkan Muş Valisi Seddar Yavuz, tarih ve medeniyet konularından giderek uzaklaşıldığını söyledi. Camilerin hayat merkezi olmaktan çıktığını belirten Vali Yavuz, “Sadece namaz kılınacak mekanlara döndük. Özellikle bu şehirdeki ecdadın yaptığı Selahattin Camiine bakarsanız etraflarının bir yaşam alanı, hayat alanı olduğunu görürsünüz. Hayat orada akar, insan orada eğitilir, sosyalleşir ve kendilerini geliştirirler. Şimdiyse neredeyse araç parkı mümkün olmayan, bahçesi olmayan, yeşili olmayan daracık alana sıkıştırılmış camileri görmeye başladık. Aslında 150 yıllık içinde bulunduğumuz fetret döneminin en önemli göstergelerinden bir tanesi de bu camilere yönelik mimarideki kısırlaşmadır. Buradan şunu söylemek istiyorum. Bundan sonra cami projeleri yapılırken dar alanlara sıkıştırılmış camilerden çok çocuklarımızın, gençlerimizin, kadınlarımızın vakit geçirebilecekleri, birbirleriyle sohbet edebilecekleri, bilgi alışverişinde bulunabilecekleri mekanlar olmalı. Sadece Kur’an kursları gibi düşünmeyin bunları. İnsanlar orada çay sohbetleri yapsınlar, orada hocalarımız kendisini geliştirmiş insanlarımızla bir araya gelsinler ve şehrin nabzı bu tür mekanlarda atsın. Kafelerde ya da başka yerlerde değil. Dolayısıyla bu konudaki eksikliğimizi belki süratle tamamlamaya doğru şu anda mevcudu düzeltmeyiz belki ama bundan sonraki yapacağımız çalışmalarda buna daha çok dikkat etme ihtiyacımız var. Nitekim özellikle araç sayısının artması ile birlikte camiye giden insanlarımız araçlarını park edecek yer bulamıyorlar. Özellikle büyük şehirlerde, hatta şehrimiz içinde aynı şey geçerli. Dolayısıyla eski görevlilerle meydana gelmiş hadiseleri artık devam ettiremeyiz. O yüzden bu mimari konusuna değinmek istiyorum” ifadelerini kullandı.
FETÖ terör örgütünün İslami protestanlık tarzında yeni anlayışlar ortaya çıkarmaya çalıştığını ifade eden Vali Yavuz, “Bir de din görevlilerinin yetiştirilmesiyle ilgili bir hususun altını çizmek istiyorum. Şimdi İslam dünyasının maalesef selefi akımlarla ciddi şekilde sarsılmakta ve tehdit edilmekte. Örneğin son 15 Temmuz’da yaşadığımız gibi FETÖ denen bu dini kispi altındaki örgütler, özellikle İslami protestanlık tarzında yeni anlayışlar, İslam dünyasında ortaya koymaya çalışıyorlar. Dolayısıyla cihadın olmadığı bütün dinlerin eşit olduğu, içkinin teferruat olduğu, örtünmenin teferruat olduğu bir müddet sonra da baktığınızda namazın da teferruat olduğu bir dinin tamamıyla yok edilmesi, içinin boşaltılması sonucunu doğurabilecek akımların hızla ilerlediğini görüyoruz. Ortaya bir kısım çıkıyor diyor ki; ‘sadece Kur’an yeter bize sünnete gerek yok’ diyor. Yani, haşa Allah öyle olsaydı peygamberleri niye göndermiş olsun. Demek ki kutsal kitapları gönderiyor ki bir de kutsal kitapların uygulayıcıları, bunların tatbik edicileri, öğreten peygamberler var. O yüzden bu tür akımlarda giderek maalesef İslam dünyasını tehdit eder hale gelmekte. O açıdan da ehlisünnet cemaatin anlayışının çok önemli ve altı çizilmesi gereken bir anlayış olduğunu burada vurgulamak istiyorum. O nedenle bizim, din eğitimi konusunda çok ciddi tedbirler almamız, özellikle Diyanet İşleri Başkanlığımızın camilere sahip çıkması, sadece ve sadece tüm camilerin Diyanet İşleri Başkanlığına ait olması gerekir. Bunun dışında hiçbir gruba, hiçbir kimseye camiler ait olmamalı. Bu yöndeki hiçbir girişime de asla izin verilmemelidir. Çünkü camiler herkesin gittiği, yani her Müslüman’ın gidebildiği, aklında herhangi bir duygu, düşünce olmadan, herhangi şu ya da bu gruba ait olmadan, düşünmeden gönül rahatlığıyla gidip ibadetini yapabildiği yerler olmal” şeklinde konuştu.
Konferans, Diyanet İşleri Başkanlığı Kadro Tahsis ve Terfi Daire Başkanı Mahmut Göl’ün konuşmasıyla devam etti.