ok değil, bundan 5-6 ay önce yazdığım bir yazımın başlığı “Ne oldu Paris?” şeklindeydi. Bu yazım internette halen mevcuttur. 15 Kasım 2015 tarihli bu yazıma, “Paris, görmediğim bir şehir: “Görmedim ancak, hakkında çok duyduklarım var. Paris, bilmediğim bir şehir. Ancak, hakkında çok işittiklerim var” diyerek başlamış ve “Dünyanın mazlum yerlerinde çekilen acı ve çile, Filistin’de Yahudilerin baskı ve zulmü altında Müslümanların derdi ve ezası, Ortadoğu, Afganistan, Pakistan ve tüm mazlum coğrafyanın derdi ve kederi, Paris akşamlarında, eğlence ve şatafat içinde yalnızca çerez misali yer kaplar. Ancak, kendilerine yönelik bir problem ve tehdit meydana geldiğinde Parisli entel ve sözde aydınlar hoplar ve zıplarlar” demiştim. O yazımın bir başka yerinde de, “işte o Paris’te dün (13 Kasım 2015 tarihinde) gerçekleştirilen 6 ayrı noktadaki terör eyleminde 120’den fazla Fransa yurttaşı öldürüldü, 300 civarında yaralı kişi var ve bu yaralılardan 100’ünün durumu ağır diyerek devam etmiş ve yazımın sonunda da; “terör nereden gelirse gelsin ve kime karşı işlenirse işlensin bir “insanlık suçudur.” Bir Müslüman olarak tüm terör eylemlerini lanetliyorum ve Fransa’daki bu terör hadisesini de lanetliyorum. Bizim inancımıza göre, “haksız yere bir cana kıyan, tüm insanlığı öldürmüş gibidir” diyerek seslenmiştim. O yazımda,  “Ne Oldu Paris?” diye birkaç kez sormuştum. O yazımda; “Paris, insan haklarını sözde savunmaktan vazgeç, özde savun. Terör örgütlerine verdiğin destek, bak seni vurdu. Ne oldu Paris? Senin sokakların, senin eğlence yerlerin, restaurantların, barların sabahlara kadar şen şakraktı. Seni restaurantlarında enteller, bohemler, lümpenler ahkam keserlerdi, kahkahalar eşliğinde, pipo dumanları altında ve bilgiç tavırlarla başka milletlerin sorunları nokta kadar dahi önem taşımazdı. Ne oldu Paris? Artık ahkam kesemiyorsun, kahkaha atamıyorsun, hatta restaurantlara dahi gidemiyorsun! Hatta sokağa dahi çıkamıyorsun. Ne oldu Paris? Teröre destek verdin ve başına bunlar mı geldi? Ne oldu Paris?” diyerek dikkatleri Avrupa’nın iki yüzlülüğüne çekmiş ve terör örgütlerini destekledikleri için başlarına musibet geldiğini ifade etmiştim.
Şimdi 5-6 ay önce yazdığım o yazıyı alıp “Ne oldu Paris?” yazan kısımlarını “Ne oldu Brüksel” diye değiştirmek yeterlidir.
Çünkü, bundan iki üç gün önce Brüksel PKK’ya destek vermiş ve Ülkemizdeki akl-ı selim insanlar, hatta Devletimizin en üst mercilerinde bulunan Kişiler “Brüksel’i uyarmıştı.” Brüksel yapma etme, terör örgütü PKK’ya böyle destek verme. Yazıktır. Bak, sen Avrupa Birliğinin başkentisin. Avrupa Birliğinin başkentinde bebek katili PKK’lılar cirit atıyorlar. Boy gösteriyorlar. Senin yanıbaşına, Avrupa Birliği işlerinin yürütüldüğü senin merkez binanın yanına terörist PKK çadır açıp propaganda yapıyor. Sen açıkça bu alçak PKK’ya destek veriyorsun.
Ülke olarak bu ve benzeri uyarılarımız Brüksel’de yankı bulmadı. Terörist PKK’nın Brüksel’de çadır açıp açıkça propaganda yapmasından çok geçmeden, 1-2 gün sonra, Brüksel’de 4 yerde bomba patladı. İşte bu günkü haberler (22.03.2016 tarihli haberler) Brüksel’deki 4 yerde (havaalanı, metro gibi insanların yoğun olarak  bulunduğu yerlerde) patlatılan terör hadisesinin ayrıntıları ve resimleri ile doludur. Onlarca ölü, onlarca yaralı var. İnsanlar panikteler. Eylemi ister PKK yapsın, ister DAEŞ yapsın ne fark eder. Hepsi de terör örgütüdür.
Brüksel’deki bugünkü patlamalardan dolayı facebook’ta biraz önce şu paylaşımda bulundum:
Brüksel Havaalanındaki patlama sonrası resimlere bakıyorum:
“Korkunun yansıması aynı, korkunun milleti yok.
Terör dehşeti bütün gözlerde aynı şekilde belirir.
Terörün kaynağı, finansmanı, sebebi ve illeti çok.
Terör belası böyle yayılırsa, tüm Dünya delirir.”
 
Evet, hepimiz aynı gemideyiz. Hepimiz can taşıyoruz. “Gözyaşının rengi yoktur. Korkunun milleti yoktur.” Eğer masumiyete ve hakka-adalete inanıyorsak, terör karşısında yekvücut birlik olmalıyız. Terör denilen insanlığın başına çökmüş bu fitneyi, bu belayı, bu musibeti gidermenin yolu başta Avrupa Birliği ve ABD gibi Ülkelerin ciddi ve hassas olmasıdır. Ciddi ve hassas olması derken kasdım şudur: “Türkiye’de ve Müslüman Ülkelerde terör olduğunda yapmacık kınamalarla işi baştan savmak değil, teröre hamilik yapmamaktır. Terörün uzantıları olan Parti ve STK’ları ciddi bir şekilde denetlemek ve oraları darmadağın etmektir. Sen Avrupa, terör örgütü PKK’ya destek olan Parti ve STK’ları alenen desteklediğin müddetçe başın terörden kurtulmaz. Terörist PKK yılanı seni sokar ve senin de başın beladan kurtulmaz. Ancak, sen Avrupa bize destek verirsen terör belasından hep birlikte kurtuluruz.
İnşaallah, sen Avrupa aklını başına toplarsın da “Ne oldu Paris?”, “Ne oldu Brüksel?” benzeri bir başka yazı yazmak durumunda kalmayız.