Fatsa Özel Eğitim Uygulama Merkezi Müdürü Seniha Dolu, otizmli çocukların dil ve konuşma gelişiminde ebeveynlerin evde uygulayabilecekleri bazı pratik tekniklerin olduğunu söyledi.

Kurumlarının 2011 yılında açıldığından itibaren okul öncesi çağındaki 3 öğrenci otizm tanısı raporlarla normale dönüştürüldüğünü belirten Fatsa Özel Eğitim Uygulama Merkezi Müdürü Seniha Dolu “Özel eğitimde 0-66 ay erken çocukluk eğitimine önem verilmektedir. Eğitimin temeli okul öncesi eğitim olup özel eğitimde de okul öncesi zorunludur. Kurumumuz 2 öğrencimizi normal okula yönlendirme yapmıştır. Öğrencilerimize Okullar Hayat Olsun Müzik Akademisi kapsamında org ve ritim dersleri verilmektedir. Öğrencilerin davranış problemlerini en aza indirmek için davranış değiştirme birimi oluşturulmuş olup olumsuz davranışları en aza indirilmeye çalışılmaktadır. Bir ayağımızda veli eğitimi olup aylık rehberlik servisi tarafından veli eğitimleri yapılmakta, okulumuzda her ay özel eğitim ile ilgili sinema günleri düzenlenmektedir. Artan otizm dikkat çekmek için ilçemiz ve ilimiz geleninde farkındalık etkinlikleri düzenliyoruz ve gerekli önlemlerin alınması için çalışmalar yapıyoruz. Öğrencilerimize sosyal çevreye uyum sağlamak için tiyatro , market gezisi, kurum gezileri yaptırıyoruz. yapılmaktadır. Konuşamayan öğrenciler için yoğun bir şekilde dil ve konuşma üzerine çalışmalar yapıyoruz” dedi.

“TEKNİK YÖNTEMLER ÇOK ÖNEMLİ”

Dolu şöyle devam etti: “Bir çocuğun yaşamındaki en önemli etken olan aile aynı zamanda çocuğun dil ve konuşma gelişiminde de birincil rol alır. Çocuklarına ihtiyaçları olan bu desteği sağlayabilmeleri için ailelerin hangi teknik ve yöntemleri kullanacaklarını bilmeleri gerekir. Otizmli çocukların dil ve konuşma gelişiminde ebeveynlerin evde uygulayabilecekleri bazı pratik tekniklerin olmaktadır. Otizmli çocuklarda dil ve konuşma terapisi salt dil ve konuşmanın ötesine geçmektedir ve iletişim kurmak için motivasyon oluşturma, jest ve mimikler, göz teması, sohbet başlatma ve sürdürme, sıra alma gibi becerileri de içermektedir. Sürecin başında aile ile beraber çocuğun iletişim basamağı belirlenip ona göre terapi hedefleri oluşturulur. Amaç yapılan çalışmalarla çocuğun bir sonraki iletişim basamağına geçmesi ve zamanla karşılıklı sohbet ve aktivitelerde aktif rol almaya başlamasıdır. Bunun için ailelerin otizmli çocuklarda dil ve konuşma gelişim süreçlerini çok iyi bilmesi gerekir. Hanen yöntemine göre bu gelişim evreleri 4’e ayrılır. Birinci basamak, çocuğa otizm teşhisinin konulduğu basamaktır. Bu evrede çocuğun henüz iletişim kurmak için motivasyonu yoktur, çünkü iletişim kurması gerektiğini ve iletişim kurarak çevresindekilerde davranış değişikliği oluşturabileceğini bilmez. Genellikle yalnız başına durmayı sever, çevredeki insanlardan çok nesnelerle ilgilenir. Bir şey istediğinde kendisi ulaşmaya çalışır. Örneğin dolaptaki Oyuncağa ulaşmak için zıplar, dışarı çıkmak istediğinde tek başına kapıya giderek açmaya çalışır. Hanen yöntemine göre ikinci basamağa geçen çocuk artık dilin bir şeyler istemek için kullanılabileceğini ve iletişim kurarak istediklerini elde edebileceğini fark etmiş demektir. Ancak genellikle kendisini sözcükler yerine jest ve mimiklerle ifade etme eğilimindedir. Dışarı çıkmak istediğinde annenin elini tutup kapıya götürebilir, bir oyuncağa ulaşmak istediğinde işaret ederek gösterebilir. Üçüncü basamakta ise artık çocuk dili sadece bir şey istemek için değil, ‘reddetme’ gibi başka amaçlar için de kullanabileceğini anlar. Örneğin annesi istemediği bir yiyeceği verdiğinde ‘hayır’ diyebilir, başını sağa sola sallayabilir. Bu evrede, jest ve mimiklere sözcükler eşlik eder. Çocuğun alıcı dili gelişmiştir, daha fazla sözcük ve ifadeyi anlayabilir. Ortak ilgi vardır, anneye bir şey göstermek istediğinde jest ve mimik kullanır, eliyle işaret eder. Evet ya da hayır sorularına cevap verebilir. Selam, bay bay gibi ifadeler kullanabilir.”

“AİLELER PLANLI BİR ŞEKİLDE ÇOCUĞUN KENDİLERİYLE KONUŞMASI İÇİN SEBEPLER OLUŞTURMALIDIR”

Otizmli çocukların dil ve konuşma gelişiminde iletişimsel olarak hedeflenen son basamakta ise çocuğun karşılıklı sohbet ettiğini ve çevredekilerle iletişim kurmaktan keyif aldığını vurgulayan Fatsa Özel Eğitim Uygulama Merkezi Müdürü Seniha Dolu, “Diğer çocuklarla oyun oynar. Geçmiş ve gelecek hakkında konuşur, duygularını ifade etmek için dil ve konuşma becerisini kullanır. Birçok şeyi anlar. İletişimi bir şey istemenin yanı sıra reddetme, itiraz etme, selamlaşma, dikkat çekme, soru sorma ve cevaplama için de kullanır. İletişim kurması için çocukta ihtiyaç oluşturulması gerekmektedir. Çocuk elini uzattığında yiyecek gelirse, annesine yaklaştığında hemen oyuna başlanırsa çocukta konuşma ihtiyacı oluşmaz. Aileler planlı bir şekilde çocuğun kendileriyle konuşması için sebepler oluşturmalıdır. Örneğin sevdiği bir yiyecek kavanoza konulabilir, bir parça verildikten sonra ağzı kapatılarak ortaya bırakılabilir. Böylece sizden işaretle ya da sözcükle istemesi sağlanabilir. Oyun oynarken yapboz parçalarının olduğu kutuyu kapamak, keyif aldığı bir oyunu oynarken birden durmak, yukarıya doğru hoplatırken durmak ve hoplat demesini beklemek gibi. Çocuğun alıcı dilini yani anlama becerisini geliştirmek de çok önemlidir. Bunun için kurulan cümleler kısa olmalı, yavaş, vurgulu şekilde söylenmeli ve jestlerle, mimiklerle desteklenmelidir. Ayrıca resim ve PECS gibi alternatif iletişim kullanımı dile hazırlık kısmında anlamanın gelişmesinde oldukça etkilidir ve çocukların duyduklarını somutlaştırmalarını sağlar. Konuşurken ebeveynler dili daha kolay hale getirmek amacıyla ekleri atmamalıdır yani ‘su açtım’ yerine ‘suyu açtım’ denilmelidir. Cümleler yapılan işle eş zamanlı söylenmelidir. Örneğin, yemek hazırlarken ‘yemeği koyuyorum’, şeker verirken ‘bu şeker’ gibi. Ailelerin beklentisinin çok önemli olduğunu söyleyebiliriz. İletişim sadece konuşarak kurulmaz. Konuşmanın ön aşamaları da vardır. Çocuğun konuşabilmesi için önce jest ve mimiklerle kendisini ifade edebilmesi, ardından belirli bir hedefe yönelik olarak ses üretmesi ve sonrasında sözcükleri üretmesi gerekir. Bütün bebeklerde önce sözsüz iletişim, ardından konuşma gelir. Bazen aileler sözsüz iletişimi görmez ve çocuğum sözcükleri kullanmıyor diye üzülür. Oysa ki çocuk sözsüz iletişim kurmadan konuşamaz, dil ve konuşma gelişimi belirli aşamalar içinde ilerler. Çocuğun iletişim kurmasını sağlamanın bir diğer yolu da şaşıracağı bir şey yaparak tepki vermesini beklemektir. Örneğin, yemek tabağına meyve suyu konulabilir ya da sevdiği oyuncak kitabın arkasına saklanabilir. Bu gibi durumlarda çocuğun iletişime geçmesi beklenir. Ayrıca, aileler çocuğun ilgisine yönelmelidir; çünkü ortak ilgi kurulmadan iletişim gerçekleşemez. Çocukla ortak ilgi kurmanın bir yolu, çocuğun yaptığını takip ederek, aynısını yapmak ve çocuğa bunu fark ettirmektir. Çocuğun ilgisini takip etmenin dört aşaması vardır; sırasıyla ilgisine odaklanılır, izlenir, taklit ederek ya da yaparak sürece dahil olunur ve ortak ilgi kurulunca yeni bir bilgi eklenir. Örneğin, çocuğunuz aralıklı olarak kaşığı yere vuruyorsa siz de başka bir kaşık alarak onunla birlikte vurabilir ve onun ilgisini çektikten sonra ‘vur’ diyerek, taklit etmesi sağlanmalıdır” şeklinde konuştu.