Türkiye'deki beş kadın baro başkanından biri olan Osmaniye Baro Başkanı Aksoy, son günlerde tartışma konusu olan "Kadına yönelik şiddetin önlenmesi" konusunda AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.
Aksoy, Türkiye'de son yıllarda aile ve kadının korunmasına yönelik yasa değişikliklerinin Avrupa ülkelerindeki standartlara yükseltildiğine ve kadınlar lehine çok güzel yenilikler getirdiğine dikkat çekerek, "Eğitim ve bilinçlendirmeye zihniyeti değiştirmedikçe dünyanın en iyi yasalarını da getirseniz bir sonuç alamazsınız. Mevzuatı değiştirelim, soruna radikal çözüm getirelim sözleri, sığ bir bakış açısını gösterir" dedi.

Kadına yönelik şiddetin önlenmesinde hukuki mevzuatların yeterli olmasına rağmen, şiddet verilerin değişmediğini hatta artış gösterdiğine işaret eden Aksoy, "Kadına yönelik şiddette birçok yönden gelen araştırmalara bakıyoruz. Meclis Araştırma Komisyonu'ndan gelen araştırmalar var, resmi kanallardan gelen araştırmalar var, kadın haklarını savunan sivil örgütlerin araştırmaları var. Bu araştırmaları incelediğimizde son yıllardaki artışın ciddi boyutlarda olduğunu görüyoruz, öncelikle bunu kabul etmemiz gerekiyor." diye konuştu.

Toplumda kadına yönelik şiddetin birçok nedeninin olduğunu anlatan Aksoy, kadına yönelik şiddet eğitimin, ekonomi ve sosyokültürel faktörlerin başı çektiğini söyledi.

Şiddet konusunda ailenin ve bireylerin yetiştiği ortamların önem taşıdığına değinen Aksoy konuşmasını şöyle sürdürdü:

 "Burada aile kurumuna çok iş düşüyor, ebeveynler çocuklarını yetiştirirken kız ve erkek evlatlarını aynı koşullarda yetiştirmek durumundadır. Araştırmalar, toplumda bir dizi ayrıcalıklarla büyütülen erkek çocuğun sosyal hayata çıktığında kendi üstünlüğünü tanımayan ilk kadına şiddet gösterme olasılığının yüksek olduğunu gösteriyor. Bu şiddet illaki fiziki şiddet olmuyor, manevi şiddet, cinsel şiddet ekonomik ve psikolojik şiddet olabiliyor. Aileden başlayan farklı yetiştirme şartlarının topluma yayılmaması kaçınılmazdır. Eğer bir toplumsal mücadeleye başlayacaksak bunun aileden başlatmalıyız. Bu konu artık görmezden gelinmemeli toplumsal seferberlik başlatılmalı."

- Şiddet gerçek boyutuyla yansımıyor

Toplumdaki şiddettin özellikle kadına yönelik şiddetin gerçek boyutuyla yansımadığını savunan Aksoy, şunları kaydetti:

"İncelediğimiz araştırmalarda kentteki kadınların kırsaldakilere oranla daha fazla şiddetle karşılaştığını görüyoruz. Bu gerçeğe ne kadar uygundur? Kırsaldan sağlıklı veri alamadığımız için belki de bu oran kırsalda daha yüksektir. Kentli bu konuda kırsaldakine göre bilinçlendiği için hakkını daha çok arıyor. İşte bu nedenle eğitim ve bilinçlenmenin önemini vurguluyoruz. Toplumumuzda kadın şiddetle karşılaştığında, bir yerlere müracaat edeyim, kanunların bana tanıdığı haklardan yararlanayım demiyor. Kaplı bir toplumuz bunu kabullenelim. Bu nedenle kadına yönelik şiddetin gerçek boyutlarının yansıdığının mümkün olmadığını düşünüyorum."

- Kadına şiddet değerlerimizdeki aşınmayı gösteriyor

Kadına yönelik şiddettin artmasının toplumun manevi değerlerindeki aşınmanın göstergesi olduğunu belirten Aksoy, "Türk toplumu olarak çok güzel, kendimize özgü değerlerimiz var. Kadınla erkeği eşit gören, erkeğiyle evde, toplumda, yönetimde yan yana olan bir anlayışa sahibiz. İnandığımız dinde kadının yeri çok aşikardır, çok kıymetlidir. Bunu geleneğe bağlamak çok doğru değil, kadına şiddetin geleneklerimizde ve inançlarımızda zaten yeri yok. Biz kendi değerlerimizi göz önüne alacak olursak kadına bu memlekette tek bir elin kalmaması gerekiyor" dedi.

- Osmaniye ilk sırada

Meclis Araştırma Komisyonunu verilerine göre, Osmaniye'nin nüfusa oranla kadına yönelik şiddette ilk sırada yer aldığına işaret eden Aksoy, "Böyle bir konuda kentimizin ön plana çıkması hepimizi çok üzüyor. Sorunumuz genel ama bu veriler kentimizde bu şiddeti önlemeye yönelik çalışmaların arttırılması bakımında ise önem taşıyor. Bu çalışmaların kısa süre sonra netice vereceğini göreceğiz" ifadelerini kullandı.