Başlığı okurken gülümsediğinizi hisseder gibiyim. Amacım kimseyi rencide etmek değil tabi ki. Bütün her şey bizim için. Kimse kimsenin kötü olmasını istemez biliyorum. Hele ki bir kamu kurumu söz konusu olunca kamunun en iyi istifade edeceği olanakların sağlanması birinci hedeftir. İçi dışı pırıl pırıl olan, genel anlamda alışılagelmişin dışında ve memnuniyetin ileri düzeyde olduğu ama kanayan bir yarasının dindirilemediği bir yerden bahsedeceğim. Aslında kendi halimize gülüyoruz biliyor musunuz? Ağlanacak halimize… Bu başlığı atarken çok da düşünmedim aslında. İlk aklıma geleni yazdım diyebilirim. Hangi otoparktan bahsettiğimi düşündünüz şimdi de. Küçük bir yol kenarı otopark sorunundan bahsetmiyorum. Tam aksine toplumun sıkıntılarının biriktiği, sorunlarının çözüm beklediği önemli bir kamu kurumunun bahçesinden bahsediyorum. Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nin otoparkı hakkında belki de hemen hemen hepiniz içinizden ’bu nasıl bir iş’ diye geçirmişsinizdir. İnsanlar hastaneye giderken üzüntü ile birlikte hep bir umutla giderler. Hastalara şifa dilekleri ile gidilip, kendi derdine düşülen belki de ender yerlerden birisi bu. Her birimizin en az birkaç kez gitmişliği vardır. Allah hastanede yatanlara şifa, yakınlarına da sabır versin. Hastane etrafında o kadar geniş bir alan ve otopark için ayrılmış düzenli bölümler olmasına rağmen, o kadar büyük bir saygısızlık ve neticesiz hareketlilik var ki, sorumluların kim olduğu konusunda tereddütler oluşuyor. Yani ilk akla gelen şey hastane otopark işletmesi ve bu sistemi kimin organize ettiği oluyor. Geçenlerde farklı zamanlarda en az beş kez gitmeme rağmen aynı görüntüyü görünce aklıma ilk bu geldi aslında. Anladığım kadarıyla bu konuyu takip eden ve denetleyen bir mekanizma yok. Sorunları görmemek mümkün değil. Bu durumda şayet takip eden ve denetleyen varsa sorumluların bunu bildiği ve ellerinden gelen bir şey olamadığını düşünmeye başlıyorum. Sonra bu kadarına da pes diyorum. Sonra aklıma başka bir şey geliyor. ‘Orta sıralara ve araçların bir metre arkasına park eden, göz göre göre yolun ortasını kapatan araçların sahibi bizler değil miyiz’ diyorum. Sonra bu akıl almaz olayları birlikte düşünüyorum. Araç sahiplerinin çaresizliğini ve çaresizlik sonucundan böyle bir hata yaptığını veya araç sahiplerinin vurdumduymaz ve sorumsuz davranışlarda bulunduğunu terazinin bir kefesine koyuyorum. Sonra bu konunun bizatihi ve doğrudan muhataplarının çaresizliği veya sorumsuzluğunu diğer kefeye koyuyorum. Dengelenmeye çalışan terazinin başında işin içinden çıkmaya çalışıyorum ve şu sonuca varıyorum: Bu otopark bu hastaneye yetmiyor. En geniş alanlarda bile vurdumduymaz araç sahipleri elbette olacaktır diye bireysel özeleştiri yapmamız gerekliliğinin yanında, yetkililerin otopark için yeni çözümler araması gerekiyor diye düşünüyorum. En azından sıkıntıların biraz azaltılması, gelip gidenlerin hayır duasının alınması gerekmiyor mu? Yetkililer belki de bizden daha duyarlıdır diyorum sonra, belki de bu yüzdendir, hala ümidimi koruyorum…