Belirli hedef ve maksatlar doğrultusunda, her yerde ve her zamanda yeni oluşumlar, yeni dernekler kurulabilir. Yeni bir fikir etrafında ya da bir yeni hedef doğrultusunda sivil toplum kuruluşları oluşturulabilir. Bunlar olağan hususlardır. Önemli olan her oluşumda ve her sivil toplum kuruluşunda geleceğe dair umut vermesi ve temelinde samimiyet olmasıdır. 
Geçen hafta bu vakitler. Yani bu satırları yazdığım saatlerde Pazarcık Fikir Atölyesi ve Düşünce Derneğinin haftalık mutad sohbetlerinin gerçekleştirildiği dernek merkezinde sohbetteydik. Bir Şair Yazar olarak, bir tefekkür yolunun müntesibi olarak İlçemiz Pazarcık’ta 2015 yılında sözkonusu Derneğin kurulduğunu öğrenmiş ve önemsemiştim. Derneğin kurucuları olan ve sürükleyici ekibi olan kişileri çok iyi tanıyordum. Dernek kurulduğunda “bu ekip başarı sağlar ve İlçemize tefekkür ve düşünce adına, birlik ve beraberlik adına, umut ve güven adına, samimiyet ve dostluk adına önemli işlere imza atarlar” diye düşündüm. Gerçekten de bu düşündüklerimi doğrulayacak etkinliklere şahit olmaya başladık. Mesela, geçen haftalar içinde Dernek, Ortadoğu üzerine bir konferans sunmak üzere Sosyolog Dr. Adnan Tekşen Beyefendi’yi İlçemize davet etti. Ortadoğu’daki Büyük Resmi Görmek konulu konferans Pazarcık İlçemizde büyük ilgiyle izlendi ve ses getirdi.  Dernek ileriki haftalarda yine çeşitli etkinliklerle tefekkür, ilim ve irfan adına yeni hizmetlere imza atacak hazırlıklar içinde. Bu hazırlıkları geçen haftaki sohbette bizzat müşahede ettim.
Pazarcık Fikir Atölyesi ve Düşünce Derneği tefekkür ve ilim ağırlıklı bir oluşum. Bu oluşumda dikkat çekici başka özellikleri şu şekilde sıralamak mümkündür. Dernek, evrensel değerlere önem veriyor ve bu değerlerin İslamî düşünce ve İslamî çizgideki uygunluğuna dikkat ediyor. Eğer, bu değerle bizim inanç ve duygu Dünyamıza uygun ise benimsenmesinde mahzur görülmüyor. Bu noktada, Sokrates, Platon, Aristo çizgisi ve benzeri Batı Dünyasının değerleri de bizim değerimizi olarak yer alıyor. Esasında bu hususu çok önemsiyorum. Bağnazlığın önlenmesi ve insani olan her değerin baş tacı edilmesi günümüz Dünyasındaki bu Batı – Doğu gerginliğinde, Haçlı – Hilal kavgasında akl-ı selimi bulmak açısından bir fayda sağlar. Burada Dinler arası diyalogdan bahsetmiyorum. Evrensel Değerlerin İslam’ın özüyle bir sorunu olmadığını ifade ediyorum. İslam son Hak Din ve şu an itibariyle izlenmesi gereken tek yoldur. Bunda bir şüphe yoktur. Ancak, Batı’nın tahrif olunmamış, içerisine teslis fikri katılmamış, ateist öğelerle ifsad edilmemiş değerlerine sırt çevirmemek gerekir. İlim, akılcılık, gerçekçilik, kuralcılık, sistemlilik ve benzeri Batı Değerleri bizim değerlerimiz olmalıdır. Bizim irfan ve hikmet değerlerimiz de Batı’nın değerleri olmalıdır. Bizim Batı’dan, Batı’nın bizden alacakları evrensel değerler vardır. Dernekteki arkadaşlarımızda bu bakış açısının hakim olduğunu, akla ve mantığa, erdem ve hikmete önem verdiklerini bizzat müşahede ettim. Bunun yanında Ülkemizde bugünde ya da dünde mevcut olan hiçbir akım ve cemaat ile doğrudan bir bağlantılarının olmadığını, onlara bilinçli olarak uzak durduklarını gördüm. Yani, kendilerinin bir cemaatle birlikte anılmaları oldukça rahatsızlık oluşturacağı gerekçesiyle bu hususta oldukça hassaslar. Pazarcık Fikir Atölyesi ve Düşünce Derneğindeki arkadaşlar, “iman, akıl, ilim, hikmet, erdem, irfan, izan, samimiyet, sorgulama, araştırma, umut ve huzur” diyorlar. Allah yollarını açık eylesin. Hizmetlerini ve çabalarını hayırla ve faydayla sonuçlandırsın. Rabbim (cc) ihlas ve samimiyet içinde olan herkese yardım eylesin. 
Evet, Kahramanmaraş İli, Pazarcık İlçesinde bir yeni dernek ve oluşum var. Adı da farklı, bakışı da farklı. Hatta parolası yani derneğin ana sloganı da farklı. Pazarcık Fikir Atölyesi ve Düşünce Derneğinin facebook sayfasındaki şu söz çok hoşuma gitti: “İçimize atamıyoruz, orası da doldu.” Derneğin sloganı işte bu. İçimize atmıyoruz ve haykırıyoruz. Doğruyu, gerçeği, hakkı ve hakikati içimize atacak halimiz yok. Bunları her yerde ve her fırsatta, usulünce anlatıyoruz. Çocuklara, gençlere, orta yaşlılara, yaşlılara ve herkese ilmi, irfanı, hakki ve hakikati, doğruluğu ve dürüstlüğü anlatmak gereklidir. Biz anlatmakla mükellefiz. Biz öğüt vermekle sorumluyuz. İşte sözkonusu Dernek bu anlatma misyonunu üstlenmiş. Haydi hayırlısı.
Hz. Mevlana, “her gün bir yerden bir yere göçmek ne güzel, bulanmadan dupduru akmak ne hoş. Dün dünde kaldı cancağızım, artık yeni şeyler söylemek lazım” diye haykırıyor. Biz de bu haykırışı ve yeni fikirleri Pazarcık Fikir Atölyesi ve Düşünce Derneğindeki arkadaşlarda gördük ve bu haykırışın azimle ve kararlılıkla sürdürülmesi gerektiğine inanıyoruz. Bu Derneği genel olarak Pazarcık’ta umut ve samimiyetin adresi olarak niteliyor ve Derneğe ve bu fikre emeği geçen tüm arkadaşları tebrik ediyorum.
Peki, sözkonusu Dernek hakkında bu kadar açıklamalarda ve övgülerde bulunduk da, bu Derneği kimler kurdu ve bu Dernek kimlerin eseridir? Bu hususu açıklamadık. Yazımın sonunda bunu da açıklayayım ve Dernekte önde gördüğüm ve Derneğin kurucuları olarak müşahede ettiğim isimleri de burada belirteyim. (Tüm isimleri burada tek tek sayamayacağımı düşünüyorum. Aklıma gelen birkaç isimi burada belirtiyorum) Mehmet Mustafa Sarualtun, Ali Tolungüç, Lütfi Tokgözlü, Aziz Gül, Mehmet Tat, Mehmet Turan Han, Burak Ellik, Ertan Özyurt, ve Mehmet Gözlügöl. Evet bu Hemşehrilerimi bu Dernekte ön planda gördüm ve çalışmalarının devamını diliyorum. Allah yar ve yardımcıları olsun. Hayır ve iyilik yolunda yürüyen, umut ve samimiyet yayan ve doğruluk ve dürüstlükte öncü olan herkese selam olsun. Vesselam.