Pazarcık İlçesinde bir tren istasyonu var. Küçüktür, Pazarcık İstasyonu. Çocukluğum kadar küçüktür. Eskidir, Pazarcık İstasyonu, çocukluğumdan daha eskidir. Pazarcık İstasyon binasının yapım tarihi, eğer yanlış hatırlamıyorsam 1942 yılı olacak. Zaten bu yıldan sonra, eski kaza Yukarı Pazarcık’ta kalmış, yeni kaza, istasyonun inşa edildiği yere taşınmış. Hatta bir müddet halk, eski kazaya “istasyon” diye hitap etmiş. Pazarcık Merkezinde bulunan Camiin ismi de, bu nedenle “İstasyon Camiidir.” Bunu çoğu kimse bilmez.

Şimdi, niye yazdım bunları? Nereden aklıma geldi? Niye güncelden koptum da, nostaljik bir yazı kaleme aldım? Bunlara bir resim neden oldu. Pazarcık İstasyonun bir resmini gördüm ve aklıma çocukluğum geldi.
Çocukluğumdan nice güzel izler saklar Pazarcık İstasyonu.
Sakin ve kendi halinde bir mekan.
Bazen de telaşlı idi.
Bazen de heyecanlı idi.
Bazen de hüzünlü idi.
Bazen kavuşmalara tanıklık etti.
Heyecanlandı.
Bazen de ayrılışları gördü.
Hüzünlendi.
 
Çocuklar da Pazarcık İstasyonunda az oynamadılar.
Çocuklar için park yeri gibiydi.
Makasları uzaktan kumanda ile açmakta kullanılan makas telleri üzerine çıkar yaylanırdık.
İstasyonun haşin ve sert bekçisi Memiş Emmi’yi uzaktan bir gördük mü, tabanları yağlar ve hızlıca kaçardık.
Nefes nefese kalırdık.
Eve kendimizi zor atardık.
Memiş Emmi’den çok korkardık çok.
Memiş Emmi’ye yakalanmışlığım yok benim.
Birkaç çocuk arkadaşımın yakalandığını bilirim.
Memiş Emmi’den korksak da, Pazarcık İstasyonunda neşelenirdik çoğu zaman.
Yoktu ki Pazarcık’ta o vakitler, çocuklar için oyun alanları.
Sene 1975-1980 arası.
Beş yıl.
Çocukluğumun en tatlı dönemi.
Sonra büyüdük.
Liseli, üniversiteli olduk.
Üniversiteyi bitirdik.
İşe girdik.
Bir zamanlar oyun oynadığım Pazarcık İstasyonuna denetime geldim.
Çünkü, Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları’nda, (kısa ismiyle TCDD’de) Müfettiş olmuştum.
Memiş Emmi karşımda pür dikkat, olanca ciddiyet içinde bekliyordu.
“Müfettiş Beğ, Müfettiş Beğ” diyerek.
Ben ise yine mahcup ve yine çocuksu tavırla Memiş Emmi’ye karşı saygıda kusur etmedim.
O da hatırladı, ben de hatırladım Pazarcık İstasyonundaki kovalamaca içinde geçen günleri.
Gülüştük.
Bu vesile ile Memiş Emmi'ye sağlık ve selamet diliyorum. 
Yaşlıdır diye düşünüyorum.
Biz de yaşlandık. 
Ancak Pazarcık İstasyonu hep çocuk kaldı.
 
Büyüdüm, TCDD’de işe girdim.
Pazarcık İstasyonu hiç büyümedi.
Yine eski çocuksu tavrıyla karşıladı beni.
Yine en içten, em samimi haliyle bağrına bastı beni Pazarcık İstasyonu.
 
Pazarcık İstasyonundan az mı trene bindik. Az mı seyahat ettik. En çok da Söğütlü Durağına gittik. Sakarkaya, Göynük taraflarına giderken, Pazarcık İstasyonundan biner, Söğütlü Durağında inerdik. Pazarcık İstasyonu yerine duruyor da, Söğütlü İstasyonu yerinde durmuyor. O durak artık yok. Trenler orada durmuyor artık.
Pazarcık İstasyonundan bir de Konya’ya seyahat ettiğimi hatırlıyorum. Doğu’ya da sefer eyledim Pazarcık İstasyonundan. Önce Malatya’ya. Malatya’dan aktarmayla ta Tatvan’a ve oradan da feribotla Van’a gittiğimi hatırlıyorum. Çocukluğumda Pazarcık İstasyonundan bu seferleri yaptım. Konya’ya da, Van’a da Hemşire olan Ablam’ı ziyaret için gitmiştik.
TCDD Müfettiş olarak çalışırken de Pazarcık’ta istasyondan çok yolculuk başlattım. Ancak, uzun zamandır bu istasyondan yolculuk yaptığımı hatırlamıyorum. Uzun zaman oldu ayrı kaldım Pazarcık İstasyonundan. Zaten bu ayrılıktan dolayı resmini görmem yetti. Duygulandım ve bunları yazdım.
 Sözü uzatmaya gerek yok. Pazarcık İstasyonu benim gözümde hep çocuktur. Pazarcık İstasyonu benim çocukluk arkadaşım.
Buradan yetkililere sesleniyorum. Benim çocukluk arkadaşıma iyi bakın. Benim çocukluk arkadaşımı üzmeyin ve tertemiz ve bakımlı olarak gelecek nesillere de ulaştırın. Vesselam.

- - - - - - -