CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, 1980-2000 yılları arasında 713 kişinin gözaltında iken bir daha kendilerinden haber alınamadığını belirterek, 235 kişiyle Diyarbakır'ın kayıplar listesinde ilk sırada olduğunu söyledi. Tanrıkulu, "Zorla kaybedilen insanların akıbetlerinin ve sorumluların ortaya çıkarılması bugün çok ihtiyacımız olan toplumsal barışın sağlanmasına önemli katkı sağlayacaktır." dedi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanlığı'na konuya ilişkin araştırma önergesi veren Tanrıkulu, şunları kaydetti: "Devlet adına görev yapan veya devletin yetkilendirmesi, desteği ve bilgisiyle hareket eden kişiler veya gruplar tarafından gözaltına alınan ya da kaçırılan veya başka herhangi bir biçimde özgürlüklerinden yoksun bırakılan ve gözaltında iken kaybolan vatandaşlarımızın akıbetinin incelenmesi, başlarına gelenlerin tespiti, sorumluların ortaya çıkarılması, Cumartesi Anneleri’nin haklı taleplerine şimdiye kadar neden cevap verilmediğinin ve kimlerin gerçekleri gizlediğinin araştırılması amacıyla Anayasa’nın 98'inci ve TBMM iç tüzüğünün 104'üncü ve 105'inci maddeleri gereği, bir Meclis araştırması açılmasını arz ederiz."

Hasan Ocak adlı vatandaşın gözaltına alındıktan 55 gün sonra işkenceyle öldürülerek kimsesizler mezarlığına gömülen cesedinin 21 Mayıs 1995 tarihinde bulunmasından sonra, 27 Mayıs 1995 tarihinde Galatasaray Lisesi önünde kayıp yakınları ve insan hakları savunucularının başlattığı ve kamuoyunda 'Cumartesi Anneleri' olarak bilinen, sivil itaatsizlik eyleminin, gözaltındayken yakınları kaybolan kişilerin seslerini duyurma çabaları olduğunu dile getiren Tanrıkulu, Cumartesi Anneleri’nin her hafta yaptıkları oturma eylemi, emniyet güçlerinin aşırı şiddet içeren tüm engelleme çabalarına rağmen 538. haftadır devam ettiğini ifade etti.

Cumartesi Anneleri’nin oturma eylemlerinin, 7 Şubat 2009 tarihinden itibaren tekrar başladığı ve İstanbul, Diyarbakır, Şanlıurfa ve Batman’da kayıp yakınlarıyla beraber halen devam ettiğini hatırlatan Tanrıkulu, şöyle devam etti: "Ailelerin, gözaltına alındıktan sonra bir daha haber alamadıkları çocuklarına, yakınlarına ne olduğunu öğrenmek ve bu konuda devletten sorumluların ortaya çıkarılmasını istemesi, demokratik hukuk devletlerinde en temel haktır. Ülkemizde ise bu talepler devlet tarafından tam bir görmezden gelme politikası ile gündemden düşürülüp, unutturulmaya çalışılmıştır. Cumartesi Anneleri’nin, çocuklarının gözaltındayken kayboluşuna devletin ilgi göstermesi ve çocuklarının akıbeti ile ilgili iyi yada kötü bir haber alma, gerçeği öğrenme isteklerine, devlet bugüne kadar sadece emniyet güçlerinin aşırı şiddet içeren engelleme çabalarıyla cevap vermiştir. Demokratik bir ülkede, devlet vatandaşına karşı her türlü eyleminden sorumludur. Devletin temel amacı, vatandaşlarının sağlıklı, güvenli ve insan onuruna yakışır biçimde yaşamasını sağlayabilmektir. Devlet her vatandaşına aynı mesafede yaklaşır, her vatandaşının sorununu çözmek için politikalar üretir.

Ülkemizde ise Cumartesi Anneleri’nin eyleminin nedenlerini anlamak ve kayıp edilen insanların akıbetlerinin araştırılması, sorumluların ortaya çıkarılması ve yargılanması için resmi kanallardan bu güne kadar hiçbir etkili çaba sarf edilmemiştir. Devlet gerçekleri ortaya çıkarmak, olayları aydınlatmak, vatandaşının kafasındaki çok haklı soru işaretlerini gidermek yerine aşırı şiddet uygulatarak, antidemokratik yollarla, Cumartesi Anneleri'ni sindirmeye çalışmıştır. İnsan Hakları Derneği verilerine göre sadece 1980-2000 yılları arasında 713 kişi gözaltında iken bir daha kendilerinden haber alınamamıştır. 235 kişiyle Diyarbakır kayıplar listesinde ilk sıradadır. Zorla kaybedilen insanların akıbetlerinin ve sorumluların ortaya çıkarılması bugün çok ihtiyacımız olan toplumsal barışın sağlanmasına önemli katkı sağlayacaktır.

Devlet adına görev yapan veya devletin yetkilendirmesi, desteği ve bilgisiyle hareket eden kişiler veya gruplar tarafından gözaltına alınan ya da kaçırılan veya başka herhangi bir biçimde özgürlüklerinden yoksun bırakılan vatandaşlarımızın akıbetinin incelenmesi, başlarına gelenlerin tespiti, Cumartesi Anneleri’nin haklı taleplerine şimdiye kadar neden cevap verilmediğinin ve kimlerin gerçekleri gizlediğinin araştırılması amacıyla bir Meclis araştırmasına ihtiyaç duyulmaktadır."