Avrupa Birliği Bakanı Ali Haydar Konca, dün Sivil Dayanışma Platformu'nun (SDP) organize ettiği ‘Milyonlarca nefes, teröre karşı tek ses' mitingine katılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, "1 Kasım'da 550 tane yerli, milli, bedeni ve kalbiyle bu ülke için çalışacak milletvekili göndermenizi istiyorum. Herhalde ne demek istediğimi anlıyorsunuz değil mi?" demesine tepki gösterdi.

Konca, "Cumhurbaşkanı sahalara yine inmiş vaziyette. Anayasa'nın kendisine biçtiği tarafsızlık rolünü ihlal ederek, Anayasa'nın dışına düşerek, dün de yine terörle mücadele mitinginde milli ve yerli aday istedi ve sonunu da şöyle bağladı: ‘Siz ne demek istediğimizi anlarsınız.’ Bu bir cumhurbaşkanının ya da bir siyasetçinin edebileceği bir laf değildir. Asıl halkları bölme, parçalama sözü buradan geçer. Milli ve yerli demekle neyi kastettiğini ben anlamadım. Açıklaması gerekiyor. Lütfen daha net ve açık bu sözün söylenmesi gerekir." dedi. Konca, temel amacın da Halkların Demokratik Partisi'ni terör veya şiddetin bir parçası olarak göstererek, barajın altına itmek olduğunu kaydetti.

"BİZ SEÇİME PARTİ OLARAK GİRDİK, SANCILI DÖNEM BAŞLADI"

AB Bakanı Konca, Kocaeli'nin İzmit ilçesinde partisinin aday tanıtım toplantısına katıldı. Konca, burada yaptığı konuşmada, 7 Haziran seçimlerinde parti olarak girdikten sonra Türkiye'de sancılı bir dönemin başladığını söyledi. Konca, şöyle devam etti: "Hatta bize yönelik çok değişik iddialar ileri sürüldü. Kimileri dediler ki Halkların Demokratik Partisi barajın altında kalacağını bile bile seçimlere giriyor. Sonuçta da Cumhurbaşkanı’nın başkan olmasına, AKP’nin de yalnız başına iktidar olmasına yol açmış olacak. Kimileri dediler ki Halkların Demokratik Partisi barajı aşacak ancak AKP’yle işbirliği yaparak başkan seçecek ve iktidar ortağı olacak. Bu süreçte bizim kendisini başkan yaptırmayacağımızı ve AKP ile iktidar ortağı olmayacağımızı bildiği için Ağrı Diyadin’den başlayarak bir yığın komplolar tezgâhlandı partimize. Diyarbakır mitingini düşününüz. Ağrı Diyadin’i düşününüz. Bunları çok net anımsayacaksınız. Seçim sonrası oluşan tablo halkın iradesinin Meclis'e yansıyan tablosudur. Yani ‘milli irade’ o şekilde oluştu. Biz seçimden önce şunu söylemiştik. Türkiye gerek dış ilişkiler bakımından gerek içerideki sıkıntılar nedeniyle yönetilemez hale gelmiştir. Yani bir yönetim kriziyle karşı karşıyadır. Bu yönetim krizini aşmanın iki yolu var demiştik. Bir tanesi genel seçimlerden sonra AKP’nin yalnız başına iktidar kuramaması, demokrasi kanallarının açılması şıkkıdır. Diğer bir tanesi aslında alt yapısı hazırlanan otokratik faşizan bir yönetimin sürdürülmesidir. Halklarımız çok net mesaj verdiler. Dediler ki AKP yalnız başına iktidar olmasın. Başkanlık bu ülkede yönetilecek bir yönetim sistemi değildir. Dolayısıyla bütün partiler kendi aralarında anlaşıp demokratik bir iktidar oluştursun. Bu mesajı en iyi okuyan Halkların Demokratik Partisi oldu. Bizim tavrımız çok netti. İlkelerimize aykırı olmamak, savaşı durdurmak, çözüm masasını yeniden kurmak kaydıyla biz hükümet kuruluşlarının içinde olmasak bile kolaylaştırıcı davranacağız. Ancak diğer partiler böylesi bir anlayış içerisinde olmadılar. 1 Kasım seçimlerini hazırlayan tablonun ilk atışını MHP yaptı. Hemen seçim ertesinde yeniden seçim dedi. Sözde Halkların Demokratik Partisi’ni içine sindirememişti, görmemişti, yoktuk biz. Ama 80 kişi yanı başında duruyorduk. Hem Meclis başkan vekilliklerine hem üyeliklere, eğer oluşmuş olsaydı komisyonlara üye verecektik. Bu atıştan sonra ikinci nokta Deniz Baykal’ın anlaşılmaz nedenlerle Cumhurbaşkanı'yla görüşmesi geldi ve CHP bloke edilmiş oldu. Hemen Meclis Başkanlığı seçimine çok anlaşılmaz haller ve ilişkilerle birlikte Meclis Başkanlığı muhalefetin çoğunluğu sağlamasına karşın AKP’ye hediye edilmiş oldu. Meclis Başkanlığı da bu şekilde AKP’ye hediye edildikten sonra inisiyatif kesinlikle AKP’nin eline geçti ve bu süreç koalisyonlar kurdurmamak süreci, özellikle seçiyorum cümlemi, koalisyonlar kurdurulmamak süreciyle 45 günlük süre dolduruldu ve 114 ve 116. maddeler gereğince geçici seçim hükümeti kurulmasına yol açıldı. Tablo bu. Bizim yer alış nedenimiz. Çünkü onun da progpagandasını yapıyorlar. Anayasa’dan kaynaklanan bir haktır. Bizim AKP ile bir koalisyonumuz yoktur. Bir koalisyon protokolümüz yoktur. Bir hükümet programı da yoktur. Anayasal konumdan kaynaklanan hakkımızı kullandık. Ve orada görev yapmaya çalışıyoruz."

"Peki bu tablo içerisinde iki tane soruyu biz değil halk soracak." diyen Konca, şunları kaydetti: "Ben size mesaj verdim, aranızda anlaşın ve bu ülkeyi yönetin. Neden anlaşmadınız? Kim neden anlaşmadıysa ona hesap sormalı. Bir şeyi daha sorması lazım. Bizim yaptığımız bu irade yansımasını dinlemediniz de 1 Kasım’da yeniden seçim yapıyorsunuz. Amacınız ne, neyi değiştirmek istiyorsunuz? Bu iki sorunun cevabı çok net bir şekilde verildiğinde erken seçim ya da yenilenen seçiminin nedenleri ortaya çıkmış olacak."

"TEMEL AMAÇ HDP'Yİ TERÖRÜN PARÇASI GÖSTERİP, BARAJIN ALTINDA BIRAKMAK"

AK Parti'nin iktidarı kaybetmek istemediğinin altını çizen Konca, "Mutlaka yalnız başına iktidar olmak istiyor. Çünkü korkuları var. Roboski var. Cizre var. 17-25 Aralık var. Bütün bunlar AKP’nin korkulu rüyasıdır. Dolaysıyla yeniden seçimle tek başına iktidar olmanın yollarını arıyor. Bu yolları ararkende ciddi manada gayri meşru işler içerisine giriyor. Alınız size Suruç olayı. Alınız size Varto’dan başlayan Yüksekova ile devam eden, Silvan’da ve en son Cizre’de yaşanan olaylar zinciri ile aslında halka ceza verilmek isteniyor. Halk dize getirilmek isteniyor. Onun iradesine gem vurulmak isteniyor. Yani siz Halkların Demokratik Partisi’ne oy verirseniz, sizin başınıza bu haller gelecek diyor. Yani siz demokrasi yoluyla mücadele edecek olursanız başınıza bu haller gelecek diyor. Köy boşaltmalar, göçmeler, baskılar bütün bunların nedeni budur. Temel amaç da Halkların Demokratik Partisi’ni terörün veya şiddetin bir parçası olarak göstererek, onu barajın altına itmektir. Ama inanın halklarımız bunun çok bilincindedir. Bunun nasıl bir tertip, nasıl bir oyun olduğunu çok açık net bilmektedir. Dolayısıyla bu tezgaha, bu oyuna gelmeyecektir. Ondan emin olabilirsiniz. Biz ondan eminiz. Bütün baskılara karşın insanların, Halkların Demokratik Partisi’ne yönelimin önünün alınamayacağını onlar da çok net ve açık bir biçimde görüyorlar. Bir başka şeyi daha yapıyorlar. 400’e yakın parti binamızın bombalanması ve üzerine bindirilmiş kıtalar gönderilmesinde yine bu irade yatmaktadır." ifadelerini kullandı.

"CUMHURBAŞKANI SAHALARA İNDİ"

Cumhurbaşkanı'nın yine sahalara indiğini belirten Konca, şunları söyledi: "Anayasa'nın kendisine biçtiği tarafsızlık rolünü ihlal ederek, Anayasa'nın dışına düşerek, dün de yine terörle mücadele mitinginde milli ve yerli aday istedi ve sonunu da şöyle bağladı: ‘Siz ne demek istediğimizi anlarsınız.’ Bu bir cumhurbaşkanının ya da bir siyasetçinin edebileceği bir laf değildir. Asıl halkları bölme, parçalama sözü buradan geçer. Milli ve yerli demekle yeni kastetiğini ben anlamadım. Açıklaması gerekiyor. Lütfen daha net ve açık bu sözün söylenmesi gerekir."

"HALKLARIN DEMOKRATİK PARTİSİ TÜRKİYE’NİN AYDINLIK GELECEĞİDİR"

Konca, Halkların Demokratik Partisi’nin şu veya bu komplolarla barajın altına itilmesinin tam aksine Türkiye’nin bölünmesini getireceğini savundu. Konca, "Bu riski hiç kimsenin alma şansı olamaz. Biz Türkiye’de gerçekten barışı ve kardeşliği istiyorsak, özgürlüğü istiyorsak Halkların Demokratik Partisi’nin siyaset yapma yollarının mutlaka ve mutlaka açılması gerektiğini herkes bilmelidir." dedi.