CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, TBMM’ye görüşülmeye başlanacak İç Güvenlik Paketi’ne ilişkin "Bu paket kabul edilirse rejimin adı faşizm olacaktır. 12 Eylül sıkıyönetiminden beter duruma geçeriz." dedi.

Veli Ağbaba, Basın İlan Kurumu Malatya Şubesi’ni ziyaretinde yaptığı açıklamada, TBMM'de görüşülmeye başlanacak İç Güvenlik Paketi’ni eleştirdi. Valilere sözlü emirle kişinin üstü, eşyası, aracını arama yetkisi getirmeyi öngören 132 maddelik tasarının yasalaşmasının ülkeyi darbe dönemlerine götürebileceğini söyleyen Ağbaba, yasanın TBMM Genel Kurulunda kabul edilerek yasalaşması halinde ülkede demokrasiden söz edilemeyeceğini vurguladı.

Paketin, darbe dönemlerinden daha kötü düzenlemeler içerdiğinin altını çizen Ağbaba, şöyle devam etti: "İç Güvenlik Paketi TBMM’de kabul edilerek geçerse Türkiye’de artık kimse ‘demokrasi var’ falan demesin. Artık rejimin adı değişerek faşizm olacaktır. İç güvenlik paketi geçtiği andan itibaren bu kararın çıkmasına ‘evet’ diyen milletvekilleri de bu ayıbı 100 yıl taşır. Paket geçerse, verilen yetkilere bakıldığı zaman, dünyanın hiçbir yerinde, Sudan’da bile polisin böyle bir yetkisi yok. Resmen savcı ve hakimin vermesi gereken karar valiye veriliyor. Bu 12 Eylül’de bile yaşanmadı. 12 Eylül’den bile beter bir döneme geçeriz. O dönemde bile polis ve jandarmanın elinde böyle bir yetki yoktu. Olağanüstü hal döneminde bile böyle bir yasa yoktu. Valiye direkt gözaltına alma, tutuklama, derdest etme, evini ve üzerine arama yetkisi veriliyor. Bu çok tehlikeli bir durum. Yarın bu yasa iktidardaki insanları bile vurabilir. Herkesin dikkatli olması gerekir. Demokrasinin ‘d’sini bilen insanların buna ‘evet’ oyu vermeyeceğine inanıyorum. Umarım geçmez."

Başkanlık sistemi tartışmalarına da değinen Ağbaba, "Şimdiki Cumhurbaşkanımız, başbakan iken de ‘yargı bizim için ayakbağı’ diyordu. Demokrasilerde yargı yürütmeyi denetlemiyorsa o devlette demokrasi var diyemezsiniz. Oradaki sistemin adı faşizmdir, dikta rejimidir. Herhalde cumhurbaşkanı ‘tek baş olsun, o baş da ben olayım’ diyor. Zaten şu anda fiili olarak onu uyguluyor. Bu durum Türkiye’nin demokrasisi açısından tehlikeli bir durum. Başkanlık sistemi olan ülkelerde yargı bağımsız, bizim ülkemizde yargının bağımsız olmadığını herkes biliyor. Son dönemdeki operasyonlara bakıldığında yargının siyaseten yönetildiğini görmek mümkün. Daha önce Ergenekon ile Balyoz soruşturmalarında yargının iktidarın emrinde olduğunu gördük. Özellikle 17-25 Aralık yolsuzluk operasyonları sonrasında, son dönemde verilen kararlara baktığımız zaman da yargı tamamen hükümetin emrinde. Başkanlık sistemi bizim açımızdan kabul edilebilir bir şey değildir. Zaten fiilen şimdi uygulanmaya çalışılıyor. Anayasal suç işleniyor." diye konuştu.