Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun baskıya giderken yolda düştüğünü söylediği AK Parti’nin seçim beyannamesindeki 'çözüm süreci' ile ilgili kısım, partinin internet sitesindeki beyanname metninde de yenilendi. Çözüm süreci, yaklaşık 3 sayfa olarak seçim beyannamesine girdi. Çözüm süreci kısmı ile Roman vatandaşlar ve cemevlerine ilişkin AK Parti’nin vaatleri de seçim beyannamesinde yer aldı.

Davutoğlu’nun baskıya giderken yolda düştüğünü söylediği ve seçim beyannamesini kamuoyuna açıklarken hiç bahsetmediği 'çözüm süreci' kısmı AK Parti’nin seçim beyannamesine yeniden konuldu. AK Parti’nin internet sitesindeki seçim beyannamesi, yeni haliyle güncellendi. Ancak seçim beyannamesindeki tek değişiklik, çözüm süreci ile ilgili olmadı. Davutoğlu’nun geçen hafta sonunda İstanbul’da bir araya geldiği Roman vatandaşlar ve cemevlerine ilişkin yeni kısımlar da seçim beyannamesinde yer buldu. Yeni beyannamenin sonuna ise ek olarak 'Beyannamemizden Seçilmiş 100 Önemli Proje' başlığı ile yeni bir bölüm eklenmiş ve beyannamenin 'Neler Yapacağız?' başlıklarından derlenmiş 100 madde sıralanmış. Yeni eklemelerle birlikte 350 sayfa olan önceki seçim beyannamesi 376 sayfaya ulaşmış oldu.

Buna göre AK Parti’nin seçim beyannamesindeki Temel Hak ve Hürriyetler başlığı altındaki 'Neler Yaptık?' kısmına Roman vatandaşlarla ilgili kısım yerleştirilerek bu konuda yapılan çalışmalar aktarıldı: "Roman vatandaşlarımızın Cumhuriyet tarihi boyunca biriken toplumsal sorunlarını çözmek için çalıştaylar düzenledik. Yeni İskân Kanunu ile Romanlara yönelik ayrımcı hükümleri ortadan kaldırdık. İktidarımızın atmış olduğu adımlardan cesaretle yola çıkan Roman vatandaşlarımızın kurduğu dernek ve federasyonların sayısında büyük bir artış yaşandı."

Aynı başlığın 'Neler Yapacağız?' kısmına ise cemevleri ve Roman vatandaşlara yönelik 3 paragraflık yeni bölüm eklendi. O bölüm şu şekilde: "Cemevleri, eğitim sisteminde sağlıklı bilgilendirme, üniversitelerde araştırma ve uygulama merkezleri oluşturma gibi çeşitli konularda Alevi kanaat önderleri ile diyalog içinde demokratik uzlaşı temelinde gerekli adımları atacağız.

Önümüzdeki dönemde de, başta istihdam, iskan ve eğitim sorunları olmak üzere Roman vatandaşlarımızın sorunlarının çözümüne hız vererek her türlü ayrımcılık zeminini ortadan kaldıracağız.

Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan azınlıkların herhangi bir ayrımcılığa maruz bırakılmaksızın onurlu bir hayat sürdürebilmeleri için gereken bütün hukuki ve fiili tedbirleri almaya devam edeceğiz."

Aynı başlığın sonuna ise 'çözüm süreci' kısmı eklendi. Yaklaşık 3 sayfa tutan çözüm süreci kısmı ise şu şekilde: "Çözüm süreci, ülkemizin demokratikleşmesinde, milli birlik ve kardeşliğinde ve refahında tarihi bir çabaya karşılık gelmektedir. İktidara geldiğimiz ilk günden itibaren, milli birlik ve kardeşlik perspektifi ile siyasetimizi şekillendirdik. Vatandaşlarımızın devletimize aidiyetini zedeleyen, milletimizin farklılıklarını zenginlik yerine tehdit gören anlayışların, ülkemize ve devletimize yakışmadığını açık bir şekilde ifade eden bir siyasi anlayışı benimsedik. AK Parti olarak, milli birlik ve kardeşlik perspektifini pasif bir yaklaşım olmaktan çıkararak, geçmişin ihmalleriyle kronik hale gelmiş sorunlara aktif bir şekilde yaklaştık. Yakın tarihimiz boyunca, hiçbir seçilmiş hükümetin gösteremediği cesaret ve kararlılıkla sorunların üzerine gittik. Cumhuriyet tarihinin temel sorunlarından biri olan Kürt sorununun dönüm noktası Kurucu Genel Başkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın, Başbakan olarak, 2005 yılında Diyarbakır’da yaptığı konuşma olmuştur. Bu konuşma ile tabular yıkılmış, soruna demokratik süreç içerisinde çözüm bulunacağı dile getirilmiştir. İlk kez bir hükümet, sorunla açıkça yüzleşme cesaretini göstermiştir.

AK Parti’nin bu cesur adımı, çeşitli terör saldırıları ve provokatif eylemler ile sekteye uğratılmaya çalışılmış, buna rağmen ülkemizin bu temel ve tarihi sorununun çözümü için kararlılık devam ettirilmiştir. Terör ve anti-demokratik uygulamaların nihayete ermesi adına, bir dizi idari ve hukuki reformu hayata geçirdik. Terörün sona erdirilmesi ve demokratikleşme süreçlerini bir arada yürütme kararlılığıyla, 2009 yılında sivil toplum kuruluşları, akademisyenler ve siyasi parti temsilcilerinin görüşlerini alarak 'Demokratik Açılım'ı ilan ettik. Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi olarak da adlandırılan bu çalışma ile bir taraftan terörün kaynağını kurutmaya dönük çalışmalar yaparken diğer taraftan atılacak demokratik adımların çerçevesini ortaya koyduk. 2013 yılında, Milli Birlik ve Kardeşlik Projesini daha da olgunlaştırıp, çok boyutlu bir perspektif içinde, 'Çözüm Süreci' ismiyle sürdürdük. Bu süre zarfında, eski Türkiye’nin ağır maliyet üretmiş olan sorunlu devlet-vatandaş ilişkileri tamir ettik, mağduriyet üreten bir çok antidemokratik uygulamayı ortadan kaldırdık.

AK Parti olarak, eski Türkiye’de telaffuz bile edilmeye çekinilen sorunlarla açık bir şekilde yüzleşerek demokrasimizin derinleşmesini sağladık. Ret, inkar ve asimilasyon politikalarına son verdik. Nisan 2013’te hükümet tarafından belirlenen 63 kişilik Akil İnsanlar Heyeti Türkiye genelinde çalışmalarda bulunmuş, bunun yanı sıra TBMM’de 'Toplumsal Barış Yollarının Araştırılması ve Çözüm Sürecinin Değerlendirilmesi' amacıyla kurulan Komisyon da ayrı bir çalışma yürütmüştür. Meclis Komisyonu 2 Aralık 2013’te çözüm süreciyle ilgili 450 sayfalık bir rapor açıklamıştır.

1 Ekim 2013’te Başbakan Erdoğan tarafından açıklanan Demokratikleşme Paketi’nin yanı sıra 2014 yılında seçimlerde Türkçe dışındaki dillerde kampanya yapmasına imkân veren değişiklikler gibi düzenlemelerle çözüm sürecinde ilerleme sürdürülmüştür.

10 Temmuz 2014’te ise kamuoyunda 'Çözüm Süreci Yasası' olarak tanımlanan, 'Terörün Sona Erdirilmesi ve Toplumsal Bütünleşmenin Güçlendirilmesine Dair Kanun' yürürlüğe girmiştir. Kanun ile çözüm sürecine ilişkin usul ve esasları düzenledik. 1 Ekim 2014’te ise 'Çözüm Süreci Kurulu ile Kurumlar Arası İzleme ve Koordinasyon Komisyonlarının Kurulması'na ilişkin Bakanlar Kurulu kararını çıkardık.

AK Parti olarak, esas itibarıyla tüm vatandaşlarımızın faydalanacağı bir özgürlük ortamını tesis etmek için demokratikleşme konusunda adımlar attık. Bu adımları atarken, her seferinde, açık bir şekilde siyasi partilerimizi, milli birlik ve kardeşlik sürecimize destek vermeleri için davet ettik. Partimiz, demokratik adımlar için anayasal değişimin şart olduğunun altını çizmiş, Meclis çatısı altında, yeni bir toplumsal sözleşme için çağrıda bulunmuştur. Muhalefet partileri bu çağrılara kulak tıkamasına rağmen, AK Parti olarak anayasa değişikliği gerektirmeyen demokratikleşme adımlarının kahir ekseriyetini atmaktan geri durmadık. Vatandaşlarımız bu adımlara büyük bir teveccüh göstererek, çözüm sürecini güçlü bir şekilde sahiplenmiştir.

20. yüzyıl Türkiye’sinin en maliyetli sorununun Türkiye’nin 21. yüzyılını da esir alarak milletimizin ağır faturalar ödemesine müsaade etmeyeceğimizi çözüm süreciyle açık bir şekilde ilan ettik. Gelinen noktada çözüm süreci, sadece ülkemizde değil, bölgemizdeki huzur ve barış ortamının da reçetesi haline gelmiştir. Bölgemizde ‘kanlı süreçlerin’ derinleştiği bir dönemde, ülkemizin ‘barış süreçleriyle’ anılmasını sağladık. Bu yönüyle çözüm süreci, sadece Türkiye’nin demokratikleşmesi ve acıların dinmesi için değil, bölgemiz için de birlik ve kardeşlik modelidir.

Çözüm süreci, milletimizin esenlik projesidir. Çözüm süreci, yüzüncü yılını idrak ettiğimiz, 1. Dünya Savaşı’ndaki ve Balkan Harbi’ndeki acılarımızın bir daha yaşanmamasının teminatıdır. Çözüm süreci, Türkiye’nin normalleşmesinin yol haritasıdır. Çözüm süreci, eski Türkiye’nin antidemokratik uygulamalarının bir daha tekerrür etmemesinin garantisidir.

Çözüm süreci, insan onurunu merkeze alan AK Parti’nin insani kalkınma ve 2023 hedeflerine ulaşmasının önemli dinamiklerinden birisidir. Çözüm süreci, Doğu ve Güneydoğu başta olmak üzere, tüm ülkemiz için aynı zamanda bir refah sürecidir. Çözüm süreci, milletimizin ve devletimizin ayaklarına pranga vurmak isteyenlerin, maliyet ödetmek isteyenlerin, oyunlarını bozma hamlesidir. Çözüm süreci, adaletin tesisi, kalkınmanın devamlılığı için hayata geçirilen insan hakları ve demokrasi odaklı yerli bir girişimdir. AK Parti olarak, 7 Haziran’dan sonra da ülkede birlik ve kardeşliği tesis etmeyi amaçlayan ve dönemsel bir mesele olarak bakmadığımız çözüm sürecini kararlıkla sürdüreceğiz.

Demokratik hak ve özgürlüklerin korunmasını yeni anayasa ile güvence altına alacağız. Özgürlükleri geliştirmeye ve genişletmeye devam edeceğiz. Demokratikleşme ile eş zamanlı olarak yatırım, üretim ve istihdam imkânlarının geliştirilmesi başta olmak üzere, terörden etkilenen yörelerimizin ekonomik ve sosyal rehabilitasyonuna dönük çalışmaları hızlandırarak devam ettireceğiz.

Çözüm sürecini güvence altına almak ve nihayete erdirmek, kalıcı huzuru tesis etmek amacıyla çıkardığımız '6551 Sayılı Terörün Sona Erdirilmesi ve Toplumsal Bütünleşmenin Güçlendirilmesine Dair Kanun' ile silahın tamamen gündemden çıktığı bir noktaya ulaşmak için gereken tüm tedbirleri alacağız."