MHP Manisa Milletvekili Erkan Akçay, hükümetin Soma ile ilgili verdiği 3 temel söz bulunduğunu, kıdem tazminatlarının ödenmesinin dahi sağlanamadığını açıkladı. Söz verilen TOKİ konutlarının özel sektörün, hükümetten iş alan yandaş firma inşaat firmaları tarafından çalışmalarına başlatıldığını ifade eden Akçay, "Hükümetin ikinci sözü çalışan madencilere sahip çıkmaktı. Aksine sokağa atmıştır sahip çıkmak bir tarafa. 1 Aralık’ta bu işçilerin işten çıkarılmasını takiben yapılan bakanlar kurulu toplantısına hükümet sözcüsü Bülent arınç, ‘bu işçileri aç ve açıkta bırakacak değiliz’ demişti. Ama aradan geçen bu 100 günü aşkın süre içinde işten atılan işçiler aç ve açıktadır. Şuan da Soma’da Soma meydanlarında eylem yapıyorlar ve bu kıdem tazminatlarının ödenmesi ve geleceklerinin bir açıklığa kavuşturulması için gece gündüz 24 saat eylemdeler. Bizde onlara buradan selamlarımızı ve desteklerimizi gönderiyoruz. Dolayısıyla maden işçilerine sahip çıkılmadığı gibi sokağa bırakılmıştır. Soma şuanda adeta patlamaya hazır bir bomba mesabesine getirilmiştir. Kesinlikle bu sorunların bir an önce çözülmesi gerekiyor." diye konuştu.

MHP Manisa Milletvekili Erkan Akçay, TBMM’de basın toplantısı düzenledi. Hükümetin Soma ile ilgili verdiği 3 temel söz bulunduğunu belirten Akçay, “Birincisi kaza sonrası geride kalan aileleri sahip çıkılacağı ifade edilmişti. Bunun yerine getirildiği kanaatinde değiliz. Mağdur ailelere hükümet değil Türk milleti sahip çıkmıştır. Dünyaya örnek olacak şekilde bir yardım seferberliği ve kampanyası yürütüldü. Pek çok yurtiçi ve yurtdışından vatandaşlarımız ailelere ulaşmış fakat başbakanlık genelgesi ile yardımların sadece AFAD’da toplanacağının belirtilmesi üzerine AFAD’da da 46,5 milyon lira toplanmış bunun 16.5 milyon lirası da odalar ve borsalar birliğinindi. Daha sonra sanki hükümet zamanın başbakanı kendi cebinden veriyor gibi bunu bir törenle dağıtımını yapmıştı oysa bu devletten hükümetten çıkan bir lira dahi söz konusu olmamıştır.” Diye konuştu.

Kıdem tazminatlarının ödenmesinin dahi sağlanamadığını ifade eden Akçay, "söz verilen TOKİ konutlarını da özel sektör hükümet iş alan yandaş firma inşaat firmaları tabir edilen firmalar tarafından çalışmaların başlatıldığını biliyoruz. Onu da takip ediyoruz. Hükümetin ikinci sözü çalışan madencilere sahip çıkmaktı. Aksine sokağa atmıştır sahip çıkmak bir tarafa. 1 Aralık’ta bu işçilerin işten çıkarılmasını takiben yapılan bakanlar kurulu toplantısına hükümet sözcüsü Bülent arınç, ‘bu işçileri aç ve açıkta bırakacak değiliz’ demişti. Ama aradan geçen bu 100 günü aşkın süre içinde işten atılan işçiler aç ve açıktadır. Şuan da Soma’da Soma meydanlarında eylem yapıyorlar ve bu kıdem tazminatlarının ödenmesi ve geleceklerinin bir açıklığa kavuşturulması için gece gündüz 24 saat eylemdeler. Bizde onlara buradan selamlarımızı ve desteklerimizi gönderiyoruz. Dolayısıyla maden işçilerine sahip çıkılmadığı gibi sokağa bırakılmıştır. Soma şuanda adeta patlamaya hazır bir bomba mesabesine getirilmiştir. Kesinlikle bu sorunların bir an önce çözülmesi gerekiyor.” şeklinde konuştu. Verilen üçüncü sözün ise iş güvenliği konusunda düzenleme yapmak olduğunu ifade eden Akçay, “Bu konuda da bir tek adım dahi atılmamıştır." dedi.

Konuşmasının ardından Akçay basın mensuplarının sorularını cevapladı. Bir gazetecinin, "Ekonomi ile ilgili üst üste toplantılar yapılıyor bu toplantılar dolarını ateşini düşürecek mi sizce?" sorusuna Akçay, "İnşallah düşürür. Krizi çıkaranlar kendileri. Bu toplananlar cumhurbaşkanı Erdoğan’a gitsinler susmasını söylesinler. Herhalde bir 15-20 gün 1 ay seçimlere kadar susarsa ekonomi çok daha en azından kendi mecrasında devam edecektir. Türkiye’nin temel sorunu yönetilemeyiş sorunudur. Şuanda Türkiye yönetilemiyor. Kurum ve kuralları ile yönetilemiyor. Türkiye şahsi ve keyfi bir yönetim altındadır. Bir yönetim kaosu vardır. Üstüne vazife olmayanlar kendi kendine misyon biçerek müdahale ediyorlar ve suç işliyorlar. Ne anayasa kaldı ne kanun ne de hukuk tanıyorlar. Artık bunlara bu iktidara cumhurbaşkanı ve hükümetin zihniyetine devlet emanet edilemez devlet değil aşiret bile yönetemez. Aşiretin dahi bir geleneği göreneği yüzyılların bir birikimi kültürü vardır bu kadar köksüzlük içerisinde çürümüşlük içerisinden kendilerinin ne yaptıklarını bildiği kanaatinde değilim. Bir panik ve korku hali var. buda yolsuzluklarının ve hırsızlıklarının ve bölücülerle yaptıkları işbirliklerinin artık ayan beyan ortaya çıkmasından kaynaklanan öfke panik ve nefretle hareket ediyorlar. İç güvenlik paketi de bunun bir eseridir. Yönetilemediği için şiddete başvurarak şiddetle payidar olmaya kalkıyorlar.” cevabını verdi.

ASELSAN’DA KÜL VAR DİYEBİLİRİZ

Başka bir gazetecinin, "Aselsan ile ilgili bir öneri sundunuz araştırılması ile ilgili ölümler çok tartışılıyordu. İktidar partisi oylarıyla reddedildi. Ne söylemek istersiniz?" sorusuna Akçay şu cevabı verdi: "Önemli olan bu konunun aydınlatılması. Meclis araştırma önergesi ile verdiğimiz grup önerisinde konuşmacı Alim Işık ifade ettiği gibi kamuoyunda derin şüphe ve endişelere yol açan intihar hadiseleridir.bunlar cinayet midir intihar mıdır? Aselsan’da peş peşe meydana gelmesi tesadüf müdür? Hayat bu kadar tesadüfleri sevmez. Mutlaka araştırılması gereken bir husustur. Polisiye okuyanlar bilir Sherlock Holmes vardır onun olayları çözümlemedeki mantıklarından biri şudur. Eğer çarşafta kül görürseniz bir mana ifade eder ama kül tablasında kül hiçbir mana ifade etmez. Ama çarşafta kül bir takım ipucudur şeklinde bir hadisesini değerlendirme mantığına baktığımızda Aselsan’da kül var diye biliriz. Çok kritik bir kurum. Hem peş peşe ölümler bizleri endişeye sevkediyor bütün milletimizi olduğu gibi. Bir de diğer ülkelerde meydana gelen benzeri olaylarda bunlara eklenince üzerinde ciddiyetle durulması gereken hususlardır. Bunun sorumluları iktidarlardır, hükümetlerdir ilgili kurumlardır bugüne kadar toplumu aydınlatıcı bir bilgi verilememiştir."