CHP Grup Başkanvekili ve Ankara Milletvekili Levent Gök, piyasalarda yaşanmakta olan çalkalanmaların, bir süredir yerinde sayan Türkiye ekonomisini inişe geçirdiğini ve bir ekonomik krize doğru sürüklediğini, hükümetin de bu kötüye gidişi sadece seyrettiğini ifade etti. Gök, AKP’nin ekonomik krizi derinleştirerek, tek başına iktidarı kaybettiği 7 Haziran seçimlerinin sonuçları yüzünden halkı cezalandırmak istediğini ileri sürdü.

Levent Gök, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun cevaplaması istemiyle TBMM Başkanlığına verdiği yazılı soru önergesinde, 7 Haziran 2015 seçimlerinden önce ve sonraki süreçte Türkiye’de faiz, döviz ve hisse senedi piyasalarında önemli dalgalanmalar yaşandığını hatırlattı. Seçimden bu yana Borsa İstanbul’da işlem gören hisse senetlerinin değerinin yüzde 10’dan fazla düştüğünü, TL’nin yüzde 10’a yakın değer kaybettiğini, Hazine’nin iç borçlanma faiz oranlarının da yeniden çift haneli rakamlara çıktığını hatırlattı.

Bu olumsuz gelişmelerin sadece piyasalarla sınırlı kalmadığını, reel sektörü de olumsuz etkilediğini belirten Gök, “Ekonominin büyüme hızı sıfıra yaklaşmakta, sanayide kapasite kullanım oranları düşmekte, ihracat azalmakta, işsizlik hızla artmaktadır. İşletmelerin kredi maliyetleri artmakta, kur artışları özel sektörün dış borç yükünü hızla büyümektedir. Son aylarda bankaların zamanında tahsil edemedikleri için takibe aldığı krediler önemli ölçüde artmaktadır.” dedi.

Kur ve faiz artışı yüzünden gerek girdi, gerekse de borçlanma maliyetleri artan işletmelerin iflas tehlikesiyle karşı karşıya olduğuna dikkat çeken Gök, bu gelişmeler karşısında işletmelerin üretimi azaltma ve çalışanlarını işten çıkarma yoluna gittiklerini, bu gelişmenin zaten artmakta olan işsizliği çok daha yüksek seviyelere çıkaracağını ve zor durumdaki işletmelerin yok fiyatına yabancı sermayenin eline geçmesine de yol açabileceği uyarısını yaptı.

Gök şunları dile getirdi: “Nitekim işsizliğin artmasıyla birlikte bankalara olan tüketici kredisi ve kredi kartı borçlarını ödeyemediği için icraya verilen vatandaş sayısı önceki yılara göre önemli ölçüde artmaktadır. Ocak-Haziran 2015 döneminde 734 bin vatandaş tüketici kredisi ve kredi kartı borcunu ödeyemediği için bankalar tarafından takibe alındı. Kredi kartlarında takibe düşme oranı son haftalarda yüzde 8,5’e yaklaştı. İşsizlik arttıkça bu rakamın da artması kaçınılmaz. 2,5 milyondan fazla vatandaş bankalara borcunu ödeyemiyor. Bankalar ve diğer finans kuruluşlarının batık kredileri 45 milyar liraya yaklaştı. Bu gelişme finans sistemini yeni bir krize doğru sürükleyebilir.”

Levent Gök, kurlarda yaşanan artışın özellikle sonbahar aylarından itibaren, iğneden ipliğe her türlü ürünün fiyatına zam olarak yansıyıp enflasyonu yukarı doğru tetiklemesinin kaçınılmaz olduğunu hatırlattı.

AK Parti’nin ekonomide yaşanan olumsuzlukları artık “sözde lobilere” yükleyemeyeceğini belirten Levent Gök, ekonomiyi krize doğru sürükleyen nedenlerin giderek derinleştiğini ileri sürerek, Davutoğlu’nun şu soruları cevaplamasını istedi:
"7 Haziran 2015 seçimlerinden sonra istifa etmiş olmasına rağmen birçok hayati konuda karar almış olan hükümetinizin, Türkiye ekonomisinin krize doğru sürüklenmesine seyirci kalmasının nedenini açıklayabilir misiniz?

'Gelişmelere seyirci kalınmamıştır' görüşündeyseniz, ekonomik istikrarın sağlanabilmesi açısından 7 Haziran 2015 seçimlerinden sonra hangi adımların atıldığını açıklar mısınız?

Merkez Bankası’nın öteden beri bazı sözlü müdahalelerin de etkisiyle, para ve kur politikalarında elindeki araçları kullanmaktan çekindiği kamuoyu tarafından bilinmektedir. Merkez Bankası’nı, Türk parasının değerini koruyabilmesi ve dolayısıyla fiyat istikrarını sağlayabilmesi için bu tür baskılardan korumak amacıyla herhangi bir adım atmayı düşünüyor musunuz?

Döviz ve para piyasalarında yaşanan bu gelişmelerin yakın bir dönemde enflasyon olarak halka dönmesi kaçınılmaz gözükmektedir. Yapılacak zamların, yoksul ve dar gelirli kesimlerin satın alma gücünü eritmemesi için herhangi bir önlem almayı planlıyor musunuz?

Önceki yıllarda, çeşitli nedenlerle döviz kuru ve faiz oranlarında dalgalanmalar yaşandığında, hükümetinizin ve partinizin sözcüleri bu gelişmelerden 'faiz lobisi, döviz lobisi' gibi lobileri sorumlu tutuyordu. Son günlerde piyasalarda yaşanan gelişmelerden hangi lobilerin sorumlu olduğuna ilişkin bir tespitiniz bulunmakta mıdır?

Artan işsizlik ile üretim ve ihracatta yaşanan azalmanın, batık krediler yoluyla finans sistemini olumsuz etkilememesi için önlem almayı düşünüyor musunuz?

Döviz kuru ve faiz oranlarında 7 Haziran 2015 tarihinden bu yana yaşanan artışların Türkiye ekonomisine olan maliyetiyle ilgili bir hesaplama yapıldı mı? Söz konusu artışlar, Hazine’nin döviz cinsinden borçlarının Türk lirası karşılığını ve değişken faizli TL cinsinden borçların faiz yükünü ne kadar artırmıştır?

Başta hükümetiniz olmak üzere, Merkez Bankası, Hazine ve benzeri kuruluşların yaşanan bu olumsuzluğu sadece seyretmekle yetinmeyip krizi derinleştirecek tavırlar sergilemesi, partinizin 7 Haziran 2015 seçimlerinde TBMM çoğunluğunu kaybetmesi nedeniyle halkı cezalandırmak istemesinden mi kaynaklanmaktadır?"