CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun açıklamalarının devlet yönetme sorumluluğu taşıyan bir siyasetçi için asla kabul edilemez olduğunu söyledi. Bu açıklamasının Türkiye'nin bugün neden bir çatışma ve terör ortamına hapsolduğunu da aslında ortaya koyduğunu belirten Tanrıkulu, "Siyaseti kendi mağduriyetleri üzerinden okuyan, yurttaşları hakları üzerinden değil, kimlikleri üzerinden tanımlayan AKP'nin ayrımcı anlayışının sonucu Türkiye'nin gerek dış, gerekse iç politikada bir ateş çemberine saplanması olmuştur." dedi.

Yazılı bir açıklama yapan Tanrıkulu, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun Suruç olaylarının arkasında mezhep temelli bir komplo araması, Suruç'ta IŞİD tarafından katledilen vatandaşları mezhep kimliğiyle tanımlamasına sert tepki gösterdi. "Davutoğlu bilmelidir ki; Suruç'ta kaybettiğimiz yurttaşlarımız mezhep kimlikleriyle değil, siyasi kimlikleriyle oradaydılar." diyen Tanrıkulu, sınırın ötesinde yaşanan bir insanlık dramına karşı siyasi tutumlarını ortaya koymak üzere, sosyalist kimlikleriyle bir araya geldiklerini ifade etti.

Davutoğlu'nun bu gerçeği görmezden gelerek kaybedilen vatandaşları mezhep üzerinden tanımlamasının siyaset anlayışının sığlığını bir kez daha ortaya koyan bir gösterge olduğunu vurgulayan Tanrıkulu, şöyle devam etti: "Suruç ve Ankara'da yaşanan ve toplam 133 yurttaşımızın yaşamını yitirmesine neden olan katliamlar AKP hükümetinin IŞİD terör örgütü konusundaki ikircikli tutumun, Ortadoğu'daki çatışmayı Türkiye'ye taşıyan dış politikasının acı sonuçlarıdır. Davutoğlu'nun katliamların siyasi sorumluluğunu üstlenmek yerine, mezhep temelli komplo teorileri üzerinden AKP hükümetini hedef ve mağdur olarak göstermeye kalkması, doğrudan hükmetinin hataları nedeniyle ortaya çıkmış bu iki katliamdan siyaset devşirmeye kalkması kabul edilemez. Davutoğlu'nun devlet yönetme sorumluluğu taşıyan bir siyasetçi için asla kabul edilemez olan bu açıklaması, Türkiye'nin bugün neden bir çatışma ve terör ortamına hapsolduğunu da aslında ortaya koymaktadır. Siyaseti kendi mağduriyetleri üzerinden okuyan, yurttaşları hakları üzerinden değil, kimlikleri üzerinden tanımlayan AKP'nin ayrımcı anlayışının sonucu Türkiye'nin gerek dış, gerekse iç politikada bir ateş çemberine saplanması olmuştur. Suruç ve Ankara katliamlarına ilişkin olarak kamuoyu, Davutoğlu'ndan komplo teorileri değil, siyasi sorumluluğu üstlenerek gereğini yapmasını beklemektedir. Kimse unutmamalıdır ki; Suruç'ta ve Ankara'da yitirdiğimiz yurttaşlarımız; barışın, eşitliğin, demokrasinin ve özgürlüğün hüküm sürdüğü bir ülkeyi hayal ettikleri için bu alçak saldırıların hedefi olmuşlardır. Mücadeleleri ve ve hayalleri bizler tarafından yaşatılacaktır."