Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, sosyal medyadan kendisi için istifa çağrısı yapan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’e sert cevap verdi. Arınç, “Bu terbiyesizce bir açıklamadır. Benim görevden alınmamı isteyecek kadar haysiyetli bir insan değildir. Ben görevimin başındayım. Bu görevden bugüne kadar da zamkla yapışmış koltukta oturan bir insan değilim.” dedi.

Bakanlar Kurulu, bugün ilk kez Çankaya Köşkü’nde toplandı. Toplantının ardından Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, basın toplantısında gazetecilerin sorularını cevapladı. Burada Arınç’a, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'in istifa çağrısıyla ilgili düşünceleri soruldu.

'GÖKÇEK’İN YAPTIĞI TERBİYESİZCE AÇIKLAMA'

Arınç, “Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Gökçek benimle ilgili bazı tweetler atmış. Sonunda da ‘biz seni istemiyoruz artık istifa et veya gereğini başbakan veya cumhurbaşkanı yapsın’ demiş bildiğim kadarıyla. Bu terbiyesizce bir açıklamadır. İçeride bazı arkadaşlarıma buna nasıl cevap vermem gerektiğini sorduğumda, ‘muhatap almayın Gökçek kim siz kimsiniz’ diyenler oldu. Ama hiçbir şey söylemeden de buna karşılık vermeden de bugünü geçmemek lazım. Şu anda hükümet sözcüsüyüm ve başbakan yardımcısıyım. Benim görevden alınmamı isteyecek kadar haysiyetli bir insan değildir. Ben görevimin başındayım. Bu görevden bugüne kadar da zamkla yapışmış koltukta oturan bir insan değildim. Bunu kendisi çok iyi bilir. Onun istediği noktaya ben siyasi hayatımda çok defa gelmişimdir, her şeyi de feda etmişimdir. Ama benim bir sevdam var, O sevda koltuk sevdası mevki makam sevdası çıkar para ilişkisi adam kandırma değil, birilerinin yaptığı gibi. Ben burada bir dava için varım. Bu dava için ömrümü feda ettim. Ülkeme milletime hizmet etmek için bu görevleri üstlendim. Allah kısmet ederse seçimlerden sonra bu görevde olmayacağım. Şerefimle yaşayacağım. Sadece emekli maaşı ile geçinen ama kalbi huzur içinde bir insan olarak Ankara sokaklarında dolaşacağım. Buna herkes emin olsun. Beni istifaya davet etmek, beni görevden almak için birilerine çağrıda bulunmak senin hakkın da değil haddin de değil. Gökçek’e okkalı cevaplar vermeyi aklıma getirdim. Ama iki sebepten bunu yapamayacağım. Birincisi benim Gökçek’e değil ama onun değerli eşi Nevin hanımefendiye büyük saygım var. Ben eşimle birlikte Nevin hanımı çok beğenir ve severiz. Hayırsever bir kadındır, dindar bir hanımefendidir. Ankara’daki öksüzlerin yetimlerin başını okşayan bir insandır. Belki de eşinin başarılarında en çok katkısı olan bir hanımefendidir.

'GÖKÇEK İLE İLGİLİ YÜZ KONUYU, SEKİZ HAZİRAN’DAN SONRA KONUŞMA İSTERİM'

Bugün burada Gökçek hakkında birşey konuşursam herhalde Nevin hanımı üzmüş olacağım. İkincisi yeni bir tartışma konusu ortaya atarak seçimlerden önce kafaları karıştırmak istemem. O yüzden Gökçek ile ilgili yüz konuyu, sekiz Haziran’dan itibaren ömrüm vefa ederse konuşmak isterim. Ama o gün gelinceye kadar hükümetimi yıpratacak AK Parti’yi yıpratacak bir sözün bir işin içinde olmam. Şunu sadece söyleyeyim. Ben bu Cumartesi ve Pazar konuşmalarımdan sonra benim aleyhimde yazı yazacak benim aleyhimde konuşacak herkesi biliyorum. Bunların çetelesi elimizde var. Hatta arzu ederseniz size gizli bir mektupla bunu veririm, 7 Haziran’dan sonra açmanız kaydıyla. Biz kimin nerede havlayacağını kimin neler yazacağını kimin bizi itibarsız hale getirmek için hangi işlerin içinde olacağını biliriz. Biz gözü açık adamız. Siyaseti de biliriz. Medyanın içinden de siyasetin içinden de AK Parti’nin içinden de dışından da kimlerin cumartesi, pazar konuşmalarını bir şekilde itibarsız kılmak ve bizim mahkum etmek için el ele nasıl çalışacağını çok iyi biliriz. Ateş çemberinden geliyoruz biz. Her şeye davamız adında güzel insanlar adına katlanıyoruz.

'OĞLUNU VEKİL YAPTIRMAK İÇİN BİR YERLERE YARANMAK İSTİYOR'

O yüzde Gökçek, bakın sayın demiyorum, bu yazdıkları ile bir tek şeyi amaçlıyor. Bir; bir yerlere yaranmak istiyor. İkincisi; oğlunun milletvekili adaylığını garantilemek istiyor. Daha fazlasını bana söyletmesin. İçinde yazdığı konular, paralelci, damadı, eşi, çocukları…Benim aileme girmek haysiyetsizliğini göstermesin. Bunlar bel altı işlerdir. Özel hayata bir saygının da olması gerekir. Ahmet Hakan denen kişi, benimle ilgili ailemle ilgili olarak bir yazıyı yazmış, onu kendisine delil olarak kabul ediyor. Şunu buradan söyleyeyim: Ben Ahmet Hakan beyi Sayın Gökçek’ten çok daha öncesinden beri tanıyorum. Kanal 7’den beri de kader arkadaşlığımız vardır. Son geldiği noktayı çok eleştirmiş bir insanım. Karşı karşıya gelmemeye de çok gayret eden bir insanım. Ama biliyorum ki Sayın Hakan, Gökçek’ten çok daha haysiyetlidir, namusludur. O gazetecilik yapıyor. Bunun yaptığıysa tetikçiliktir. Benim cemaat denen olguya karşı sevgimi ve sempatimi 78 milyon insan bilir. Ama şunu da çok iyi bilir ki eğer bu paralel yapı 17 ve 25 Aralık sahtekarlıkları ortaya çıktığı günden itibaren ben hükümetin yanındayım. Ben Sayın Cumhurbaşkanımızın yanındayım. Sadece ben değil eşimle ailemle biz paralel devlet yapılanmasının bir milli güvenlik meselesi olduğunu bilip bununla mücadele eden insanlarız. Ben buyum. Her şeyimle ortadayım. Amerika’ya giden benim, olimpiyatlara koşan benim. Bu hizmetlerin ne kadar iyi olduğunu anlatan benim. Ben bunları gizlemedim ki. Ama Gökçek bunlardan daha fazlasını yapmıştır. Belediye başkanlığı adaylığında ve seçimlerde oy isterken bu yapının kucağında oturmuştur. Ve bu yapıya Ankara’yı parsel parsel satmıştır. Yurt yerleri vermiştir, zengin işadamlarına okullar yaptırmıştır. İmar planlarında değişiklikler yaptırmıştır. 30 Mart seçimlerine kadar da ağzından bu paralel yapıyla ilgili bir tek kötü cümle çıkmamıştır. Vakta ki çok zor seçimi kazandıktan sonra birilerine yaranmak için mücadele ediyor görünmektedir. Kanunen vermiş olduğu yerlerin hepsini iptal etme kaygısıdır. Mahkemelerde boğuşmaktadır. Biz o zaman hiçbir zaman Ankara’yı veya devletin imkanlarını bu yapı için onların eline kucağına bırakmadık.

'SEÇİMLERDE SAYIN GÖKÇEK’İN ADAYLIĞINA İTİRAZ ETTİM'

Ben 2009 ve 2014 seçimlerinde sayın Gökçek’in adaylığına itiraz ettim. Partinin MYK toplantısında o zamanın sayın Başbakanı ile arkadaşlarımla artık yeter dedim. Ankara’ya yakışmıyor dedim. Bundan fazla yapabileceği bir şey yok dedim. Ankara’da yeni bir büyükşehir belediye başkanına ihtiyacımız var dedim. Ama benim siyasette bildiğim bir tek dürüstlük vardır. Bu benim düşüncemdir. Partim farklı bir karar verirse ben o kararı benimser ve o karar için çalışırım. Benim sözlerim mutlak doğru değildir. Nitekim 2009 ve 2014’te de partim onun adaylığı üzerinde karar verince eleştirilerimi bıraktım onun seçilmesi için de çalıştım. Bir AK Partiliye yakışan da bu olmuştu. Dolayısıyla o günden kalan hıncını çıkarmaya çalışıyor. 8 Haziran’a kadar müsaade. Bir; bunu kişisel olarak yaptığını düşünüyorum, 8’inden sonra hesabını sorarım. Ama birileri arkadan kuklacılık yaparak bunu kullanmak istemişse benim kulaklarım iyi duyar, onları da teşhir ederim. Onlar da şimdiden korkmaya başlasınlar. Bana bunu saldırtan kişi veya kişileri, 8’inden sonra Allah’ın izniyle ortaya çıkarırım. Ama yüzde 99 kendi inisiyatifiyle bunu birilerine yaranmak duygusuyla yaptığını düşünüyorum. Tekrar eşinden ve onu sevenlerden özür diliyorum. Bana böylesine hayasızca hakaret eden şahsa herhalde bunları söylemem gerekirdi.”