HDP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan, AK Parti Grubu'na hitaben, "EMASYA'yı kaldırdık diye övünüyorsunuz değil mi, EMASYA'yı? Askerî apoletlerin yerine şimdi sivil apoletleri kendiniz getiriyorsunuz, farkında mısınız? Bunun için söz alıyorsunuz, konuşmuyorsunuz; askerî apoletlerin yerine AK Parti apoletleri geçecek diye. Ama üniformanızın rengini daha seçememişsiniz; mavi mi, turuncu mu; bu kalmış. Tutturmuşsunuz güvenlik paketi. Kime karşı çıkarıyorsunuz kardeşim? Paralel için mi çıkarıyorsunuz; bizim için mi, Kürtler için mi çıkarıyorsunuz yoksa başkaları için mi?" dedi.

TBMM Genel Kurulu'nun 69. birleşimi saat 14.00'te yoklama ile açıldı. Birleşimi Güldal Mumcu yönetiyor. HDP Grubu'nun, İstiklal Mahkemeleri'nin araştırılmasına dair Meclis araştırma önergesinin bugün gündeme alınması talebi, AK Parti oylarıyla reddedildi.

Bir konuşma yapan HDP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan, AK Parti Grubu'nun oy çokluğuna güvenerek bir güvenlik paketi getirdiğini ve geçsin diye konuşmadığını kaydetti. "Başkanvekilleri de tümü üzerinde konuşturtmadı, soru-cevap yaptırtmadı, bilmem ne yaptırtmadı, Divana başvurduk, cevap vermediler ama bunu size bırakacağımızı sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Bakın, alıyorsunuz, bloke ediyorsunuz, konuşmuyorsunuz. Sırf kötüye kullanıyorsunuz, buradan çabuk pakete geçesiniz." diyen Kaplan, şöyle devam etti: "EMASYA'yı kaldırdık diye övünüyorsunuz değil mi, EMASYA'yı? Askerî apoletlerin yerine şimdi sivil apoletleri kendiniz getiriyorsunuz, farkında mısınız? Bunun için söz alıyorsunuz, konuşmuyorsunuz; askerî apoletlerin yerine AK Parti apoletleri geçecek diye. Ama üniformanızın rengini daha seçememişsiniz; mavi mi, turuncu mu; bu kalmış. Tutturmuşsunuz güvenlik paketi. Kime karşı çıkarıyorsunuz kardeşim? Paralel için mi çıkarıyorsunuz; bizim için mi, Kürtler için mi çıkarıyorsunuz yoksa başkaları için mi? Bakın, siz öyle bir paket getirdiniz, bu paketi geri çekeceksiniz arkadaşlar, Komisyona 4 parti grubunu çağıracaksınız, bu memleket için hayırlı ne ise onu düzelteceğiz; doğrusu budur, bunun dışında bir yol yok."

"ERDOĞAN'A MAREŞAL ÜNVANI VERİLSİN DİYE KANUN TEKLİFİ GETİRİRSENİZ HİÇ ŞAŞIRMAM"

AK Parti'den herşeyin bekleneceğini vurgulayan Kaplan, "Cumhurbaşkanı şu an başkomutan değil mi arkadaşlar? Başkomutan. Her gün çıkıyor, 'Bu paket geçecek.' diyor. Bu paketi geçince 4'üncü muharebeyi kazanmış olacak. Bakın, bir: 'Gezi'de kazandım.' diyor. '17-25 Aralıkta kazandım.' diyor. Sonra, geliyoruz 'Şah Fırat operasyonunda kazandım.' diyor. Bu paket de geçerse 'Bunu da kazandım.' diyecek, etti 4. Şimdi, biliyorsunuz, mareşal unvanı için Meclis kanunu var. 2-3 meydan muharebesini kazanan başkomutanlar ve komutanlara mareşal rütbesi veriyorlar. Bunun içinde, Türk Silahlı Kuvvetleri içinde subaylar, orgeneraller de veriliyor ve Meclis tarihinde bir tek Atatürk'e verilmiş, bir de Fevzi Çakmak almış. Vallahi, bu paketi bitirdikten sonra, eğer böyle bitirirseniz, yarın da bir kanun teklifi getirirseniz, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a mareşal unvanı verilsin diye bir kanun teklifi getirirseniz hiç şaşırmam. Hiç şaşırmam. Madde ihdası, 132'ye 133 yaparlar, pakete mareşal kanun teklifini de koyarsınız, bu paketi de öyle çıkarırsınız. Arkasından çıkarsınız, bir de tören yaparsınız, atlılarla, o Duşakabinoğlları'nın üniformalarıyla sarayda bunu yaparsınız." şeklinde konuştu.

"İÇ GÜVENLİK YASASININ MEMLEKET İÇİN GÜVENLİ OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUZ"

AK Parti Grup Başkanvekili Naci Bostancıoğlu ise "Alaycı bir dil zaman zaman kullanılabilir elbette ama bu memleketin ortak sembollerine ilişkin herkeste az çok bir ihtimam ve dikkat olması gerekir. Tayyip Bey'e yönelik eleştirileriniz olabilir, bunların nereden kaynaklandığını da biz biliyoruz. Tayyip Bey'in siyasette 2002 seçimleriyle birlikte başlayan ve on üç yıl süren başarılı performansı sizin en temel derdiniz, muhalefetin en temel derdi, başka, gerisi hikâye. 'Tayyip Bey geldi, bize ekmek kalmadı.' Öfkenizin de kızgınlığınızın da esasında bu yatıyor, geriye bütün söyledikleriniz işin tezyinatı. Sayın Cumhurbaşkanına ait olmayan beyanlar üzerinden böylesine alaycı bir dille konuşmak ancak o dilin sahibi bakımından problem doğurur, buna herhangi bir şey söylemiyorum. Evet, burada biz İç Güvenlik Yasası'nı görüşmek istiyoruz, İç Güvenlik Yasası'nın memleket için güvenli olduğunu düşünüyoruz ama bir türlü İç Güvenlik Yasası'nı makul, aklı selimle tartışabileceğimiz bir zemin oluşmuyor. Bunun müsebbibi kesinlikle muhalefettir. Engel çıkartma, İç Tüzük'ten kaynaklanan hakları kullanmanın ötesinde sürekli fiilî bir dayatma ve olay çıkartma yaklaşımıyla bu engelleniyor. Hiçbir iç tüzük yasa çıkartmama üzerine birtakım hakları ilanihaye muhalefete vermez. İç Tüzük elbette muhalefete bazı haklar verir ama esas itibarıyla Meclisin nasıl çalışacağını düzenler, nasıl çalışmayacağını değil. Her bir maddeye ilişkin burada çok verimli tartışmalar yapılıyor ama bütün maddelerin nihai olarak vardığı yer ve yasa koyucunun kastı buradaki çalışmayı düzenlemektir, çalışmamayı değil. Bugün geçmişte olduğu gibi yine bir angarya durumuyla karşı karşıyadır Meclis. Hep angaryadan bahsediyor arkadaşlar ama gece on ikiden sonra akıllarına geliyor angarya. Meclisi çalıştırmamaya yaslanan bu yaklaşım esas itibarıyla bizim için angaryadır. Biz yasayı görüşmek istiyoruz, evet, kurallar dâhilinde, grup önerileriniz var, onları da görüşelim ve yasaya geçelim, siz de söyleyeceklerinizi söyleyin ama yasaya geçilmesin diye İç Tüzük'ün ötesinde, hususi, kasıtlı, Sayın Zozani'nin sık sık başvurduğu gibi birtakım yöntemlerle yapılan fiilî durumlar yasayı görüşmemize engel oluyor, bu bizim için angaryadır. Bugün yine gece on ikide muhtemelen başlarsınız 'Angaryaya hayır!' diye ama unutmayın, şimdi bizim için angarya olacak, Meclis çalıştığında da sizin için angarya duygusu uyandırıyor, öyle anlaşılıyor. Ama bu Meclisin kastı, var oluş nedeni, sizin de var oluş nedeniniz çalışmaktır, çalışmamak değil." dedi.