MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda 16 Türk devletine ait elbiseler giymiş askerlerin resmi törenlerde yer almaya başlamasına 9 tuğ ile cevap verdi. MHP’de düzenlenen bir programda 9 ışığı temsilen 9 tuğ çıkartılırken, Bahçeli de “16 Türk devletinin kıyafeti kaçak sarayda, 9 tuğ Milliyetçi Hareket'te.” dedi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, MHP Genel Merkezi’nde düzenlenen partisinin Siyaset ve Liderlik Okulu’nun 11. Dönem Sertifika Töreni'nde konuştu. Bahçeli, burada özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı sert ifadelerle eleştirdi. Bahçeli, Erdoğan’ın, “Türkçe ile felsefe yapılamaz” sözlerine “İstismarı felsefe olan, inkarı fikir gören, fiiliyatı ise rüşvet ve yolsuzluk karanlığına sapan birisinin; Türkçe’ye çamur atması, Türkçe’yi alaya ve hafife alması en hafif deyimle taş devri kafasıdır.” şeklinde cevap verdi. Askerler için ise “Kutlu ecdadımızın mirasını bölücülük değirmeninde öğütüp de,kıyafet gösterisine çıkmak, dombıra çalıp da Kandil’in dümbeği haline gelmek en azından tarihi hakikatlere yüz çevirmektir.” diye konuştu.

ERDOĞAN'A: TAŞ DEVRİ KAFASI

İlk olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “Türkçe ile felsefe yapılamaz” açıklamasına göndermede bulunan Bahçeli, “İstismarı felsefe olan, inkarı fikir gören, fiiliyatı ise rüşvet ve yolsuzluk karanlığına sapan birisinin; Türkçe’ye çamur atması, Türkçe’yi alaya ve hafife alması en hafif deyimle taş devri kafasıdır. Diyorum ki Türkçe’yle bal gibi, buz gibi felsefe yapılır ve bugüne kadar da yapılmıştır. Bilmeyen varsa, merhum fikir abidemiz Ziya Gökalp’in 922 sayfalık ‘Felsefe Dersleri’ isimli muazzam eserini herkese öneririm. Merhum Nihad Sami Banarlı’nın “Türkçe’nin Sırları” isimli muhteşem kitabını saraydan külliyeye telaşla dönen şahsa samimiyetle de tavsiye ederim. Bir dil bir millettir. Türk milletinin dili de Türkçe’dir. Dil bir kimliktir. Bu da Türk kimliğidir. Türk kimliğini çözme ve çökertme ısrarında olanların müessir metotlar kullanması, tarih ve kültür değerlerimizi istismar etmesi basitlik ve çirkinliktir.” şeklinde konuştu.

Erdoğan’ın, Osmanlıca ile ilgili açıklamalarının amacının gündem saptırmak olduğunu kaydeden Bahçeli, “Gündem saptırmak için Osmanlıca üzerinden kutuplaşma tohumları saçanlar, Türkiye’ye bir kez daha kötülük yapmaktadır. Sanki karşımızda Ömer Seyfettin’in ‘Ashab-ı Kehfimiz’ isimli harika eserinde Türklüğü ve Türkçe’yi yok sayanlarla düşüp kalkan ama kendi kökünü de unutmayan Ermeni Hayikyan vardır. Yine Ömer Seyfettin’in ‘Hürriyet Bayrakları’ isimli hikayesindeki şuuru kapalı mülazım sanki tekrar atına binmiş ve karşımıza dikilmiştir. Bunlara karşılık Peyami Safa’nın Mahşer romanındaki tertemiz vicdanlı Nihad’ın hayal kırıklığı da fedakarlık numunesi zihniyetleri çevrelemiştir.” şeklinde konuştu.

"HARAM VE HIRSIZLIĞI ÖRTMEK İÇİN ÇIRPINMAK ‘AĞYARINI MANİ, EFRADINI CAMİ’ ANLAMIYLA MÜTENASİPTİR"

Bahçeli, “Bildiğimiz bir gerçek varsa o da şudur: Dil terkip edilmez terekküp eder, tesis edilmez teessüs eder. Bunu anlamak için önce dil nedir onu bilmek, Türkçe’yle duymak, Türkçe’yle bakmak lazımdır. Dışı külliye, içi manen küf, kof ve kül olan bir yerin tevil ve tavzihi için kırk dereden su getirmek, haram ve hırsızlığı örtmek için çırpınmak esasen ‘ağyarını mani, efradını cami’ anlamıyla mütenasiptir. Türkçe anamızın ak sütüdür.” diye ekledi.

"DOMBIRA ÇALIP DA KANDİL’İN DÜMBELEĞİ HALİNE GELMEK TARİHİ HAKİKATLERE YÜZ ÇEVİRMEKTİR"

Bahçeli’nin eleştirdiği bir başka konu ise Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda resmi törenlerde uygulanmaya başlanan, 16 Türk devletini temsilen o devletlere ait elbiseleri giymiş askerlerin törenlerde yer alması oldu. Türklerin tarih içinde şu anki Türkiye Cumhuriyeti de dahil 17 devlet kurmasının bir sırrı, bu sırrın da bir sırrı olduğunu dile getiren Bahçeli, “16 devletin yıkılması demek, her şeyi bittiği anlamına gelmemiştir. Geçmişteki kayıplarımızın elbette çok farklı nedenleri vardır. Ne var ki kutlu ecdadımızın mirasını bölücülük değirmeninde öğütüp de kıyafet gösterisine çıkmak, dombıra çalıp da Kandil’in dümbeleği haline gelmek en azından tarihi hakikatlere yüz çevirmektir.” dedi.

Bahçeli, konuşmasında yine bu konularda Erdoğan’ın daha önce yaptığı bazı açıklamaları ve kendisinin de verdiği cevapları hatırlattı: “Hatırlarsanız, 20-21-22 Kasım 2013 tarihlerinde 3. Sanayi Şurası toplanmıştı. Bu şurada dönemin Başbakanı, bugünün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bir konuşma yapmıştı. Erdoğan, bu konuşmasında, tarih içinde 16 devlet kurmuş olmakla zaman zaman övündüğümüzü, ancak bir başka açıdan bakıldığında, bu ifadenin 15 devletin de yıkılması anlamı taşıdığını iddia etmişti. Ben de bu konuşmadaki fahiş hataları 23 Kasım 2013 tarihinde Antalya’da düzenlediğimiz 2. Akademisyenler Toplantısında eleştirmiştim. Erdoğan’ın, örtülemez, geçiştirilemez ve kapatılamaz cehaletinin bir kez daha kurbanı olduğunu vurgulamıştım. Cumhurbaşkanlığı forsundaki 16 yıldızın tarihteki 16 büyük Türk devletini simgelediğine değinmiştim. Ve bunlar arasında şu an sahip olduğumuz Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin olmadığını ifade etmiştim. Biz millet olarak gerçekte 17 devlet kurup, 16 devletin yıkılışını yaşadık. Erdoğan ise bu basit gerçeği çarpıtmış ve zannederim mahcup olmuştur. Cumhurbaşkanı, bugün gururla ve siyasi sinsilikle nemalanmaya çalıştığı Türk devletlerini idare-i maslahatçılıkla yaftalamıştı. Tarihi karalamaktan özel bir haz duyan Erdoğan ve zihniyeti, dünü iyi anlayamadığından bugünü ve yarını şüphesiz ki görememektedir.”

"KAÇAK VE KARANLIK SARAYDA İSTİSMAR PODYUMU KURDU"

Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü: “Erdoğan o tarihlerde, ecdadımızı; ‘mevcutla yetinen, reformdan kaçınan, durumu idare eden, kendisini yenilemekten aciz kalan’ bir nitelikte göstererek aşağılamıştı. Peki, ‘Türklükle karşıma gelmeyin’ diyen bir garabet ve gaflet ehli, lekelediği, hakir gördüğü, basite aldığı 16 Türk devletinin mirasına hangi yüzle saklanır? 2013’te idare-i maslahatçı olarak mimlenen 16 Türk devleti, şimdi nasıl olmuştur da yere göğe sığdırılamamaktadır? Değişen nedir, neler olmuştur? Şayet Erdoğan, geçmiş günahlarına kefaret olsun diyen böyle bir teşebbüste bulunmuş ve içten yanmalı motorlar gibi pişmanlığı yüreğini habire yakıyorsa söyleyeceğimiz bir şey yoktur. Ancak, Türk tarihine bakınca kıyafet gören, kaçak ve karanlık sarayda istismar podyumu kuran Erdoğan’ın, inandırıcılığı kalmadığı için yaptığı veya yapacağı hiçbir girişimin de samimiyeti olmayacaktır. Biz tarihe baktığımızda şan, şeref ve süper güç bir millet görüyoruz. 17-25 Aralıkçılar bakınca masal görüyor, kullanılacak enkaz malzemesi gibi değerlendiriyor. Biz bakınca Türk milletinin taşıdığı Üç Hilal’in üç kıtaya yayılmasını görüyoruz. Erdoğan ve çevresi bakınca Türklükten arınmış, farklılıklarla bina edilmiş etnik ve kültürel bir yığın görüyor. Biz bakınca vatan bırakan, kıt’alar alan, imparatorluklar bahşeden, dil, ülkü, fazilet, adalet, sanat ve medeniyetler bağışlayan ecdadımızı görüyoruz. Erdoğan ve Davutoğlu bakınca terörist Rıza’yı, Damat Ferit’i, Anzavur Ahmet’i, BOP’u, Sevr imzacılarını, Yunan işgalini selamlayan nazırları, ayrılıkçı mebusları, milli mücadeleye ihanet edenleri görüyor. Kaşgarlı Mahmud; ‘yerin düzeni dağ, milletin düzeni beydir’ diyerek yüzlerce yıl geriden isabetle seslenmiştir. Dağı eşkıya kaynayan, beylik taslayanların düzen bozan olduğu bir ülkede, 17. Türk devletini yıkmak için kolları sıvayanlara Türk milleti artık prim ve kredi vermeyecektir. Harıl harıl bindikleri dalı kesenler, korkarım ki yarın üstünde zıplayacak dal bile bulamayacaklardır.”

"HİÇBİR İKTİDAR BU KADAR GÜLÜNÇ OLMADI"

Devlet Bahçeli, konuşmasının sonunda, “Türkiye’de gelmiş geçmiş hiçbir iktidar bu kadar gülünç, bu kadar bayağı, bu kadar süfli, bu kadar art niyetli olmamıştır. Tarihin kanına girenlerin, tarihi sürekliliğe kulp takanların iktidar saflarında toplanması acıklı bir manzaradır.” ifadelerini kullandı.

Bahçeli, konuşmasının ardından, Siyaset ve Liderlik Okulu’nda dereceye girenlere sertifikalarını verdi. Tören sırasında ise sahneye 9 adet tuğ çıkarıldı. Bahçeli, tuğlar için “16 Türk devletinin kıyafeti kaçak sarayda, 9 tuğ Milliyetçi Hareket'te” dedi.