Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Ege Üniversitesi’nde Fırat Yılmaz Çakıroğlu'nun öldürülmesine sert tepki göstererek "Fırat’a inen bıçak gençliğin umutlarını perdelemiş; güvenlik, demokrasi, özgürlük, eğitim ve yaşama hakkına ağır bir darbe indirmiştir. Şurası tartışmasızdır ki, AKP-PKK ortaklığı Fırat’ın cinayetine açıktan hizmet etmiştir. Hükümet’in Kandil’de sıktığı, Ankara ve İmralı’da tuttuğu kirli ve lanetli eller İzmir’de bıçağa sarılmış, Fırat’ı kurban seçmiştir." dedi.

Partisinin Meclis Grup toplantısında konuşan Bahçeli, 23 yıl önce Dağlık Karabağ’ın Hocalı kasabasında tarihe kara bir leke gibi geçen soykırımı hatırlattı. "Hocalı 23 yıldır azapta, 23 yıldır çukurda, 23 yıldır karanlıktadır." diyen Bahçeli, yıllardan beri soykırım masalı anlatan, uyduruk iddialarını yalan ve iftira üzerine bina eden Ermeni diasporası millete yönelik intikam hevesinden hiç vazgeçmediğini ifade etti.

Geçen yıl Ermeni diasporasına özür mektubu yazan, Türk milletini suçlu gibi gösteren şahsın bugün Cumhurbaşkanlığı koltuğunda olduğunu dile getiren Bahçeli, bu yılki Çanakkale Deniz Zaferi kutlamalarını 24 Nisan’a alarak tarihi sözde soykırım iddialarının yedeğine düşüren, suyu bulandıran ve şehitlerin ruhunu sızlatanın da aynı kişi olduğunu kaydetti.

"Erdoğan, Ermenistan Devlet Başkanı’nı ülkemize 24 Nisan’da davet etmesine rağmen reddedilmiş, bunu da suya sabuna dokunmayan birkaç açıklamayla geçiştirmiştir." diyen Bahçeli, "Erdoğan ve zihniyeti Türk tarihine kör, Türkiye’ye tamamen şaşı bakmakta, diaspora hedefleriyle de ortak noktalar, kucaklaşacak zeminler aramaktadır. Henüz Hocalı’nın çığlık ve feryadı ortadayken, mazideki acılar hala dinmemişken, Ermenilerin topraklarımızla ilgili talep ve gayeleri belliyken Erdoğan ne yapmaya çalışmakta, neyin peşinden koşmaktadır? Amacı, Çanakkale destanını sorgulatmaksa, Seyit Onbaşı’nın ülkülerini temsil eden Milliyetçi Hareket Partisi buna izin vermez. Hedefi, punduna getirip özürle birlikte toprak ve tazminat talebini kabullenmek ise, 57. Alay’ın sancağını manen taşıyan Milliyetçi Hareket buna asla şans tanımaz.
Bu aşamada son olarak diyeceğim şudur ki, Hocalı’da şehit edilen bütün soydaşlarımıza, tarihin herhangi bir devrinde Ermeni çetelerinin saldırısıyla hayatını kaybetmiş bütün mazlumlara Cenab-ı Allah’tan rahmet diliyorum. Hocalı’yı unutmayacağız, unutturmayacağız. Bu vesileyle bir kez daha uyarıyorum: Hocalı’nın kanı kurumadan, her düzeyde canlılığını koruyan Ermeni şiddetinin açtığı derin yara kabuk bağlamadan hiç kimse Ermenistan’a yanaşmaya, bir şey olmamış gibi davranmaya kalkışmamalıdır." diye konuştu.

'FIRAT ÇAKIROĞLU İLE İLGİLİ DUYGULARIMIZI İFADE ETMEK İÇİN KELİMELER KİFAYETSİZ'

Ege Üniversitesi’nde öldürülen Fırat Yılmaz Çakıroğlu'nu da anan Bahçeli, duyguları ifade etmek için kelimelerin kifayetsiz, cümlelerin yetersiz kaldığını söyledi. "Kaybettiğimiz gencecik, pırıl pırıl bir çocuğumuzdur. Düşünüyorum da, ne çok ölüyor, ne çok üzülüyoruz?" diyen Bahçeli, şöyle devam etti: "46 yıldır tabutlar omuzlardan inmiyor, 46 yıldır şehitlerimizin, gözyaşlarının ardı arkası kesilmiyor. Geçen yıl Yusufiyeli Cengiz Akyıldız’dan sonra, bu yıl da Fırat evladımızı ebediyete uğurlamak hiçbirimiz için kolay olmamıştır. Fakat bunu da aşacağız. Biz şehitler ölmez, vatan bölünmez demeyi sürdürecek, tarafımızı ve duruşumuzu hiç gevşetmeden ülkülerimize yıldırım hızıyla koşacağız. Bundan en ufak kuşkum yoktur."

'PKK'LI KATİLLER EGE ÜNİVERSİTESİNE ÜST KURMUŞ'

"PKK’lı katiller Ege Üniversitesi’ne üst kurmuş, her yerine yuvalanmıştır." diyen Bahçeli, "Aylardır süren gerilim ve gerginlik üniversitede huzur bırakmamıştır. Üniversite yönetimi uyumuş veya sorunları ağırdan almıştır. İl valisi ve emniyet güçleri güvenlikle ilgili şikâyet ve beklentileri karşılayamamıştır. Fakülte koridorları sanki Kandil’deki mağaralar gibidir. PKK’nın şehir uzantıları Milliyetçi-Ülkücü gençleri hiç durmadan tahrik etmişler, kesintisiz kavga ve karışıklık ortamı yaratmaya çalışmışlardır. Fırat evladımızı şehit eden katil, dikkat edin, bu hunhar eylemi herkesin gözü önünde yapmıştır. Yaklaşık 45 dakika ambulans gelmemiştir. Fırat sere serpe yerde yatarken hiçbir insan evladı, hiçbir vicdan sahibi ilk yardımda bulunmamış, bulunmaya çalışan arkadaşları da güvenlik çemberini aşamamıştır. Anlayacağınız bir evladımız göz göre göre ölüme terk edilmiştir. Sorarım sizlere, Ege Üniversitesi Rektörü ne iş yapmakta, neye yaramakta, neyle uğraşmaktadır? Öğrencisi öldürülen bir Rektör koltuğunda oturmayı hala onursuzca sürdürecek midir? Olay mahallinde görevli polisler can çekişen bir gencimize hangi saiklerle el uzatmamıştır? Ve ambulansın gelmesi niçin bu kadar gecikmiştir? Bu sorularımıza doyurucu, makul ve vicdani cevap duymak en doğal arzu ve beklentimizdir. Ege Üniversitesi Senatosu hunhar saldırıdan sonra bir açıklama yapmış, ahlaksızca tavır takınmıştır. Bu kapsamda PKK’lıların saldırısı öğrenciler arasındaki bir anlaşmazlık şeklinde gösterilmiş, tüm güvenlik tedbirlerinin alındığı ileri sürülmüştür." diye konuştu.

'SORUMLUSU ACİZ BAŞBAKAN VE SÜNEPE HÜKÜMETTİR'

"Ege Üniversitesi’nde bir öğrenci anlaşmazlığı falan değil, dağ eğitiminden geçmiş, öldürmeye programlanmış, kan tutkunu bölücü militanların kanlı eylemi yaşanmıştır." diyen Bahçeli sözlerini şöyle sürdürdü: "Gerçekleri çarpıtmak, doğruları saptırmak kimseye, hele ki Rektöre ve bilim insanlarına bir fayda sağlayamayacaktır. Bunun yanında, Fıratımızın şehit olduğu terörist saldırısı medyada karşıt görüşlü öğrencilerin çatışması olarak servis edilmiştir. Karşıtlı görüşlü demek, iki grubun eşitlenmesi, terazinin iki kefesine ayrı ayrı koyulması demektir. Daha önce söyledim, yine söylüyorum; üniversitelerde karşıt görüşlü öğrencilerin değil, PKK’lıların saldırı ve provokasyonu vardır ve bunun sorumlusu da aciz Başbakan ve sünepe Hükümeti’dir. Teröristler ne zamandan beri görüş sahibi olmuştur? Katiller ne zamandır görüş ve fikir sahibi haline gelmiştir? Karşıt görüşlü uydurmasını hayasızca kamuoyuna servis edenler, Milliyetçi-Ülkücü Hareket’i ne zannetmektedir? Biz susarsak, biz durursak, biz alttan alırsak mesele kalmayacak, bu mu istenmektedir? Hadi biz sustuk diyelim, peki tarih susar mı, vicdan susar mı, millet durur mu? Milliyetçi-Ülkücü Hareket’e hiç kimse istikamet çizemeyecektir. Ve hiç kimse de sabrımızla daha fazla oynamayı aklından geçirmemelidir. AKP’nin teröre verdiği tavizler, Kandil Dağı’nı, terör kamplarını, terörist inlerini yurdumuzun her yerine taşımıştır. İzmir’de sadece Fırat’a değil, topyekûn Türk gençliğine saldırılmıştır. İzmir’de sadece Fırat değil, insanlık bıçaklanmış, insani değerler biçilmiştir. Fırat’a inen bıçak gençliğin umutlarını perdelemiş; güvenlik, demokrasi, özgürlük, eğitim ve yaşama hakkına ağır bir darbe indirmiştir. Şurası tartışmasızdır ki, AKP-PKK ortaklığı Fırat’ın cinayetine açıktan hizmet etmiştir. Hükümet’in Kandil’de sıktığı, Ankara ve İmralı’da tuttuğu kirli ve lanetli eller İzmir’de bıçağa sarılmış, Fırat’ı kurban seçmiştir.

'MİLLİYETÇİ-ÜLKÜCÜ HAREKETİ SOKAĞA ÇEKMEK İSTEYENLERİN PLANI TUTMAYACAK'

Pazarlık masalarında yanağı okşanan, sırtı sıvazlanan caniler İzmir’de vatanını sevmekten başka bir suçu olmayan evladımıza kıymışlardır. Mısırlı Esma için aylarca sızlanan, ekranlarda gözyaşı döken; Gazzeli gençlerin avukatlığına soyunan Erdoğan ve Davutoğlu ikilisi; Fırat sizin için ne ifade etmektedir? Fırat’ı bir nehir görüyorsanız, bilesiniz ki kıyısındaki tüm koyunları çaldınız ve çaldırdınız; eğer insan olarak kabul ediyorsanız, yine bilesiniz ki kanına girdiniz, canından ettiniz. Milliyetçi Hareket’i sokağa çekmek için bir plan ve proje varsa, bunu düşünenlerin hesabı da tutmayacaktır. Milliyetçi-Ülkücü Hareket’e sızarak, tepkileri ajite ederek, heyecanları kışkırtarak dava arkadaşlarımı provoke etme amacında olanların hiçbir şart altında oyununa gelinmeyecek, aleti olunmayacaktır. Şehadetiyle hepimizin yüreğine ateş düşüren evladımıza ve tüm şehitlerimize Cenab-ı Allah’tan rahmet diliyor, bir kez daha hepimizin başı sağolsun diyorum."