Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın devletin işleyişini felç ettiğini, hukukun üstünlüğünü mahvettiğini belirterek, "Defalarca Anayasa suçu işlemiş, sayısız kereler görevini kötüye kullanmış ve savsaklamıştır. Erdoğan, artık geri dönülemez bir yola girmiştir. Bu yolun sonunda ya bölünmüş, parçalanmış, paylaşılmış korku devletini kurarak seçilmiş tiran olacak ya da hukukun devreye girmesiyle vatana ihanetten Yüce Divanı boylayacaktır. Bize göre başka bir seçenek, başka bir alternatif kalmamıştır. Erdoğan boş konuşmakta, milletimizin saf ve temiz duygularını siyasi hesaplarına alet etmektedir." dedi.

MHP, 7 Haziran'da yapılacak milletvekilliği seçimleri için hazırladığı seçim beyannamesini Ankara Arena Spor Salonu'nda 3 Mayıs Türkçülük Günü'nde açıkladı. 'Bizimle Yürü Türkiye' sloganıyla yola çıkan MHP'de, seçim beyannamesini Genel Başkan Devlet Bahçeli okudu.

Başbakan Davutoğlu’nun ne dediği, neyi savunduğu, nerede durduğu, kim olduğunun muamma olduğunu dile getiren Bahçeli, "Davutoğlu’na sesleniyorum, saraydakine de duyurmasını özellikle tavsiye ediyorum; adam olmayandan milliyetçi olmaz. HDP-PKK’yla sahnede itişip atışan, kuytularda el ele, gönül gönüle 7 Haziran sonrası koalisyon planları yapandan milliyetçi olmaz. Beyannamesinde Türk ifadesini tek bir yerde dahi kullanmayan, 2023 sözleşmesini PKK’yla, küresel cinayet şebekesiyle ve haçlı organizasyonuyla yapandan milliyetçi olmaz. Türküm diyemeyenden milliyetçi olmaz. Vatan satandan, bayrak hasımlarıyla, şehit katilleriyle yediği içtiği ayrı gitmeyenden milliyetçi olmaz, olamaz. Dahası, Müslüman katillerini sırtlayıp Ortadoğu’ya taşıyan, Çanakkale’de şehitlerimizin kanını dökenlerin mezarlarında saygıyla eğilenden değil milliyetçi, bostan korkuluğu bile olamaz." diye konuştu.

"Bizim yolumuz Türkiye’nin dirilişi, Türk milletinin ayağa kalkışına sabitlenmiştir." diyen Bahçeli, AKP’ye, CHP’ye ve diğerlerine oy veren vatandaşlara seslenerek, "Buyur bizimle yürü. Türkiye için, gelecek için, güvenlik ve refah için bizimle yürü. Yolunu sapıtmışlara karşı bizimle yürü Türkiye. Yolsuzluğa, yoldan çıkmışlara karşı bizimle yürü Türkiye. Ne mutlu Türküm diyene sözüne sahip çıkmak için bizimle yürü Türkiye. Teröristlere karşı, bölünmeye karşı, ekonomik kaos ve yıkıma karşı, anaforcu AKP’ye, alkışlayan CHP’ye, anarşist HDP’ye, acı yaşatan PKK’ya karşı bizimle yürü Türkiye." çağrısında bulundu.

"TÜRK MİLLETİ AKP KOMPLOSU, KUMPASI, ZORBALIĞI ALTINDADIR"

Hız ve ivme kazanan her neviden sorunların hayatın her kesimine çamurlu sel gibi yayıldığını dile getiren Bahçeli, şöyle devam etti: "Din ve mukaddesatımız hurafeden geçinen, kandan ve kutuplaşmadan nemalanan hayâsız bir zümrenin tasallutundadır. Cumhuriyet döneminin en kötü, en başarısız, en işbirlikçi, en inkârcı kadroları hıyanet ve hamakat kirine bulaşarak Türkiye’nin kuyusunu kazmaktadır. Türk milleti AKP komplosu, AKP kumpası, AKP zorbalığı altındadır. Sömürgeci emellere payandalık yapanlar, küresel oyunlara destek çıkanlar, bedenleri nereye ait görünürse görünsün, dilleri neyi söylerse söylesin, aslen ve esasen milli, yerli ve de bu topraklara ait değillerdir.

Bu sarih gerçeği görmek için uyanık bir şuur, dikkatli bir göz, paslanmamış bir basiret, makul ölçüde bir samimiyet yeterlidir. Türkiye’nin pek çok meselesi çözüm beklerken AKP kayıplara karışmış, fikren, zikren ve ahlaken firar etmiştir. Türkiye’nin geleceğini doğrudan doğruya etkileyecek 7 Haziran Milletvekilliği Genel Seçimleri’ne yalnızca 35 gün kalmıştır. Maalesef şu günkü ülke tablosunda; az önce kısmen özetlediğim hayret, hüsran ve ibret verici gelişmeler birbiri ardına vasat bulmaktadır. Türkiye günden güne irtifa ve zemin kaybetmektedir. Toplumsal huzurumuz erimekte, milli birlik ve ahlaki ölçülerimiz zaaf geçirmektedir. Siyasi ve ekonomik manzara yüksek gerilime mahkûmdur. Ülkemizin deyim yerindeyse çivisi çıkmış, yörüngesi kaymış, dengesi bozulmuştur. Ahlak ve vicdan sahibi herkes bugünkü enkaz yığınını kabul ve tasdik edecektir."

"MADEM CUMHURBAŞKANLIĞI ÇÖKTÜYSE ERDOĞAN BU MAKAMDA NİÇİN OTURMAKTADIR?"

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sisteme yönelik eleştirilerini hatırlatan Bahçeli, "10 Ağustos 2014 tarihinde Cumhurbaşkanlığı’nın çöktüğünü iddia etmiştir. Biz zannediyorduk ki Türk milleti bu tarihte cumhurbaşkanı seçmiştir. Fakat bu şahsa göre cumhurbaşkanı seçilmemiş, çökertilmiştir. Madem Cumhurbaşkanlığı çöktüyse, Erdoğan bu makamda niçin oturmaktadır? Çöken bir makamı kullanarak AKP’ye siyasi destek içerikli açılış ve temel atma törenlerine ne hakla, hangi yetkiyle katılabilmektedir? Cumhurbaşkanlığını rejim muhafızlığı olarak lanse eden Erdoğan, başkanlık makyajlı hangi rezil rejimi Türkiye için ve tek başına planlamaktadır? 10 Ağustos’ta Cumhurbaşkanlığı çöktü demek, bir defa aziz milletimizin verdiği ruhsat ve göreve ihanettir." diye konuştu.

Türkiye Cumhuriyeti'nin dört lastik üzerinde ilerleyen bir araba olmadığını vurgulayan Bahçeli, Türkiye Cumhuriyeti'nin şehitlerin kanı üzerinde vücut bulduğunu, milli mücadele kahramanlarının emekleriyle kazanıldığını ve ilelebet payidar kalacak fazilet harikası olduğunun altını çizdi.

"DAVUTOĞLU YOK HÜKMÜNDEDİR"

"Eksiği vardır, reforma ihtiyaç duymaktadır ama asla modası geçmiş bir vitrin süsü, hurdaya ayrılacak külüstür bir araç değildir." diyen Bahçeli, "Erdoğan kaportası dökük, şanzımanı kırık araba arıyorsa yıllardır içinde seyahat ettiği kanlı ve vahşi küresel tasarım ve işbirlikçiliğe başını çevirmelidir. Emperyalizme kule nöbetçiliği, küresel operasyonlara ileri karakolluk yapan müstevli kalıntıları, Türkiye’nin hükmü şahsiyetini, milletimizin tüm tarihsel miras ve emanetlerini açıktan hedef almışlardır. Tahakküm arzuları, sınırsız yetki arayışları, tek adamlık hevesleri demokrasiyi kösteklemiş, milli iradeyi köreltmiştir. Çok ciddi, çok çetin, çok bilinmeyenli bir bunalım döngüsü kapımızdadır. AKP hükümeti ve Erdoğan’ın kişisel kariyer hırsı Türkiye’yi temellerinden sarsmakla meşguldür.

Milletin tercih ve teveccühünü yanlış yorumlayan, tersten okuyan AKP; milli varlığımızı yaralamakla ve yarmakla uğraşmaktadır. Cumhurbaşkanlığının yanında, her görevi kendisine hak gören, her şeye karışan, her gün fitne ve dedikodu yayan Erdoğan, Türkiye’yi adım adım yıkıma götürmektedir. Başbakan Davutoğlu ise yok hükmündedir. Ve taşıdığı siyasi sorumluluğun tamamen hilafına hareket eden aciz, silik ve müflis bir görüntüdedir. Erdoğan, devletin işleyişini felç etmiş, hukukun üstünlüğünü mahvetmiştir. Defalarca Anayasa suçu işlemiş, sayısız kereler görevini kötüye kullanmış ve savsaklamıştır. Erdoğan, artık geri dönülemez bir yola girmiştir. Bu yolun sonunda ya bölünmüş, parçalanmış, paylaşılmış korku devletini kurarak seçilmiş tiran olacak ya da hukukun devreye girmesiyle vatana ihanetten Yüce Divanı boylayacaktır. Bize göre başka bir seçenek, başka bir alternatif kalmamıştır. Erdoğan boş konuşmakta, milletimizin saf ve temiz duygularını siyasi hesaplarına alet etmektedir." şeklinde konuştu.

"7 HAZİRAN'DA TÜRK MİLLETİ BAŞKAN SEÇMEYECEK, BAŞKANLIK SİSTEMİNİ OYLAMAYACAK, ERDOĞAN'A YENİ KOLTUK İMAL ETMEYECEKTİR"

"Erdoğan’ın gömlek değiştirme konusundaki maharet ve becerisi dillere destandır." diyen Bahçeli, şöyle devam etti: "Tavsiyemiz gömleği dar geliyorsa ya diyet yapmalı ya da kaderine razı olmalıdır. Biz Erdoğan’ın nasıl bir gömlek düşlediğini biliyoruz. Biz Erdoğan’ın elinin altında bulunan gömleğin arka yüzünde ABD, ön yüzünde AB, iki yanında PKK ve İmralı canisinin yazılı olduğunun da farkındayız. Türkiye’nin değiştirecek gömleği yoktur. Çünkü üzerimizdeki gömlekte şehitlerimizin çıkmayacak kan izi vardır. Erdoğan, bu sistemle yolumuza devam edemeyiz demektedir. Buna göre, sistem arıza vermekte, teklemekte, patinaj yapmaktadır. Hızlı karar alma ve hızlı uygulamaya imkan verecek sistem isteyen Erdoğan, 12 yıl boyunca yavaş mı kalmıştır? Parlamenter sistemde neyi istemiştir de yapamamış, neleri hedeflemiştir de başaramamıştır? Geçmişte İstanbul’da AKP’nin seçim bildirgesini okudum diyen, beş saat sonra Slovenya’da okumadım diyen Erdoğan’ın gönlü hasta, manevi sıhhati bozuk, dili yalan, niyeti parçalıdır. Kuveyt’ten dönerken, terör örgütüyle aynı masada oturmak devletin çöktüğü anlamına gelir sözleri Erdoğan’a aittir. Bugüne kadar Oslo’dan İmralı’ya kadar nerede oturuyordunuz? İmralı’da masa değil de sedir mi vardı? Kandil’de masa değil de minder mi bulunuyordu? Dolmabahçe’de İmralı canisinin mesajlarını sevinç içinde okurken nereye kuruluyordunuz? Türk devletini PKK’nın muhatabı yapan Erdoğan kaçamayacak, günahlarını affettiremeyecektir. Sürekli çark eden, her eleştiriyi kendisine darbe olarak gören Erdoğan Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı makamında manen ve fiilen düşmüştür. Türkiye ehil ve liyakat sahibi olmayan bir adamın, nefsine esir düşmüş, demokrasiyi yozlaştırmış bir despotun elinde avucundadır. Büyü bozulmuş, Türkiye geriye sarmaya başlamıştır. 7 Haziran’da Türk milleti başkan seçmeyecek, başkanlık sistemini oylamayacak, Erdoğan’a yeni koltuk imal etmeyecektir. 7 Haziran’da Türk milleti kaderi ve sorunları için tercih yapacak, ihanet lobisiyle, kriz ve lekeli kadrolarla yolunu ayıracaktır. 7 Haziran için AKP’nin tek sözde projesi başkanlık sistemidir. Başka söylediği hiçbir şey yoktur. Buna karşılık Milliyetçi Hareket Partisi Türk milletinin asıl ve acıklı gündemini esas alan; sağlam, tutarlı, herkese umut vaat eden, herkesi kucaklayan parlak ve doyurucu beyannamesini hazırlamıştır."