Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, İranlı işadamı Rıza Zarrab’a Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın huzurunda bir Başbakan Yardımcısı ve Bakan tarafından ödül verilmesini sert sözlerle eleştirdi. Bahçeli, “Sızlansa da, tepkiler sonucunda pişmanlık gösterse de, bir kanun kaçağına Başbakan Yardımcısının Ekonomi Bakanıyla birlikte ödül sunması utanç ve rezalettir. AKP, azılı bir altın kaçakçısını, bakanları rüşvet çemberine alan mimli bir suçluyu ödüllendirmiş, sonuçta Erdoğan’ın hayırsever işadamı taltif edilmiştir.” dedi.

Devlet Bahçeli, partisinin Meclis’teki ilk grup toplantısında konuştu. Başkanlık seçimini müteakiben öncelikle çözülmesi gereken konunun, yeni hükümetin kurulma işlemi olduğunu söyleyen Devlet Bahçeli, hiçbir şekilde koalisyonda yer almayacaklarını “koalisyon hükümetinin kimler arasında kurulması gerektiği bize göre berraktır.” sözleriyle ilan etti. Bahçeli, “Eğer ki, tüm alternatifler tüketilir ve siyasi istikrarsızlık baş gösterirse, Türkiye’yi Allah’ın izniyle namerde muhtaç etmeyiz, sorumluluktan kaçmayız.” diye ekledi. Ancak bunun için üç haftadır dile getirdikleri ilkelerin kabulünün bir ön şart olduğunu vurgulayan Bahçeli, bunlardan geri adım atmalarının mümkün olmadığını kaydetti.

KOALİSYON İÇİN 3 TEMEL ŞART: ÇÖZÜM SÜRECİ, YOLSUZLUK VE ERDOĞAN

Bahçeli, üç temel şartını ise çözüm sürecinin askıya alınması, 17-25 Aralık Rüşvet ve Yolsuzluk karanlığının üzerine tavizsiz şekilde gidilmesi ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kesinlikle Anayasal sınırlarına çekilmesi olarak açıkladı. Bahçeli, “İlk olarak süreç ihaneti tamamen askıya alınmalıdır. Çözülme süreci kapsamında bizim hükümet ortağı olmamız bir defa kendimizi inkardır.” dedi.

'AKP AZILI BİR ALTIN KAÇAKÇISINI ÖDÜLLENDİRMİŞTİR'

Bahçeli ikinci şartını şu sözlerle anlattı: “17-25 Aralık Rüşvet ve Yolsuzluk karanlığının üzerine tavizsiz şekilde gidilmelidir. Bu konuda hiç kimse ayrıcalıklı görülmemelidir. Rüşvet ve Yolsuzluk Soruşturması tekrar açılmalı, ucu kime dayanırsa dayansın, hukuk kimi hedefine alırsa alsın tam bir arınma, tam bir mıntıka temizliği yapılmalıdır. Mesele sadece dört eski bakanın Yüce Divan’a gönderilmesiyle sınırlı olmayacaktır. Baksanıza, Cumhurbaşkanı’nın huzurunda, Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin 22’inci Olağan Genel Kurulu’nda, İranlı kaçakçıya mücevher sektöründe ihracat şampiyonu ödülü hayasızca verilmiştir. Sızlansa da, tepkiler sonucunda pişmanlık gösterse de, bir kanun kaçağına Başbakan Yardımcısının Ekonomi Bakanıyla birlikte ödül sunması utanç ve rezalettir. AKP, azılı bir altın kaçakçısını, bakanları rüşvet çemberine alan mimli bir suçluyu ödüllendirmiş, sonuçta Erdoğan’ın hayırsever işadamı taltif edilmiştir. Sayın Kurtulmuş’un ‘Bilmiyordum’ demesi özrün kabahatten büyüklüğünü hafifletmeye kesinlikle yetmemiştir. Varsayalım ki, hükümet üyeleri kimlere ödül vereceklerini bilmiyor olsunlar. O zaman bu zevat Türkiye’yi nasıl yönetmiş, dostu-düşmanı nasıl ayırt etmiştir? Yakında Kur’an-ı Kerimle alay eden ahlaksız eski bakana Diyanet İşleri Başkanlığı ödül vermeye karar verirse, buna da göz yumulacak mıdır? Her ne olursa olsun, 13 yılda yeşeren ve kökleşen tüm yasa dışı iş ve ilişkilerin üzerine gitmek lazımdır. Yolsuzluk batağı kurutulmadan, adalete giydirilen deli gömleği çıkarılmadan kurulacak her hükümet ahlaken sorunlu ve yaralı olacaktır. Milliyetçi Hareket’in buna çanak tutması, meydanlarda verdiği sözlerin, 46 yıllık milli ve manevi ilkelerin hilafına hareket etmesi ham bir hayaldir. Hiç kimse bizden hırsızları aklama tezgâhına düşmemizi beklememelidir. Cürüm işleyenler, buna ortak olanlar, suçluları koruyanlar doğruca mahkemeye çıkarılmadan oturacağımız her koltuk bize haram olacaktır.”

ERDOĞAN ARTIK ANAYASAYA EKSİKSİZ UYMALI

Üçüncü şartlarını ise “Cumhurbaşkanı Erdoğan kesinlikle Anayasal sınırlarına çekilmelidir.” sözleriyle ilan eden Bahçeli, şöyle devam etti: “7 Haziran öncesinde, kaçak ve korsan mitinglerle milli iradeyi körelten, şimdi de iftar sofralarını siyasete ve yalana bulayan Erdoğan artık Anayasa’ya eksiksiz uymalıdır. Ve 1071 rakımlı tepeye yavaş yavaş dönüşün yollarını aramalıdır. Bir defa önümüzdeki koalisyon görüşmelerinde muhatap siyasi partilerdir. Buna rağmen, haddi ve harcı değilken, Erdoğan’ın muhalefetle söz düellosuna girmesi, pervasızca konuşması tam bir siyasi nezaket ve edep noksanlığıdır. Siyasette rol kapmak için uğraşması, bizatihi AKP’ye ve Genel Başkanı’na hakarettir. Erdoğan’ın mizaç ve zihni ıslahı olmadan, Beştepe sürekli Türkiye’ye fren yaptıracaktır.”

KOALİSYON OLMAZSA MİLLİ İRADE TEK ADRESTİR

Açıkladığı üç başlık altında bir mutabakat arayışını görmesi ve muhataplarında samimiyet bulması halinde koalisyonu konuşmaktan kaçınmayacaklarını kaydeden Bahçeli, “İlkelerde uzlaşmadan, karşılıklı güven iklimi oluşmadan koalisyona koltuk ve ikbal hesabıyla tamam demek Milliyetçi Hareket’in kitabında yazmayan ilkelliktir. Hiçbir şart altında hükümet kurulamazsa, şüphe yok ki, milli irade tek adrestir. Milliyetçi Hareket Partisi Türk milletinin tercih ve kararına gönülden bağlı ve hürmetkârdır. Biz TBMM’de ettiğimiz yemine bedeli ne olursa olsun bağlı ve sadık kalacağız. Bu yemin bizim için sembolik nitelikten ibaret değildir. İkbalin kolaycılığıyla istikbal aydınlığını asla karartmayacak, çıkar çetelesi tutarak Milliyetçi-Ülkücü Hareket’in kutlu hatıra ve haysiyetini hiçbir menfaatpereste çiğnetmeyeceğiz.” şeklinde konuştu.