Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, ’’15 Temmuz gecesi Allah korusun Türkiye’de bir koalisyon olsaydı acaba bu darbeye bu kadar güçlü direnebilir miydik? Kuşkusuz darbeyi milletimiz engelledi, ama hükümetin, siyasetçilerin yargıçların, emniyet teşkilatının, milli iradeye ağlı silahlı kuvvetlerimizin çok fedakarca mücadeleleri oldu’’ dedi.

Ayrıca Bakan Çelik, ’’Almanya, niçin bizim muhalefete izin veriyor da, bizlerin niçin kendi vatandaşlarımızla buluşmamıza engel oluyorlar? Cumhurbaşkanımız, Almanya’daki bir toplantıya telekonferans yöntemi ile katılacakken bunu yargı kararı ile engellediler. Ondan sonra Kandil’den Cemil Bayık başka bir toplantıya, PKK’lılrın yaptığı bir toplantıya Almanya’nın içerisinde tele konferans ile katıldı. Bütün bir Avrupa’da demokratik değerler açısından bir geriye gitme var’’ dedi.

Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, İzmir’de AK Parti İl Gençilk Kolları’nın üniversite öğrencileri ile düzenlediği sabah kahvaltısına katıldı. Bakan Çelik burada gençlerle kahvaltı yapıp, sohbet etti. Avrupa Birliği Bakanı Ömer Çelik’e AK Parti İzmir İl Başkanı Bülent Delican ve Adil Yüksel de eşlik etti.

Türkiye’de Cumhuriyet ve Demokrasi birbirine karıştırıldığını ifade eden Bakan Çelik, ‘’Cumhuriyetin ne olduğu demokrasinin ne olduğu konusunda yeterince kafa berraklığı yoktur. Türkiye’nin demokratik cumhuriyet devlet olması ne anlama gelir yeterince kafa berraklığı yoktur. Bu doğrultuda da ana muhalefet partisi rejim tartışması yapıyor. Rejim tartışmalarından kasıtları şu; Cumhuriyet’ten geriye gidiliyor ya da Cumhuriyet değiştiriliyor gibisinden. Fakat çok temel bir şey varırdı, Cumhuriyet’in esası, ülke yönetiminde cumhurun ülke yönetiminde söz sahibi olmasıdır. Ama bir zamanlar askeri vesayet yoluyla, yargı vesayeti yoluyla ya da tek parti yönetiminde olduğu gibi cumhurun söz söyleme hakkı yoktu. Bu dönemlerde de Türkiye Cumhuriyeti’nin adı da Türkiye Cumhuriyeti’ydi ama yönetimde cumhurun yetkisi çalınmıştı. Cumhurun yetkisin çalınmasıdır aslında rejim değişikliği. Türkiye’de rejim değişikliği nasıl gerçekleştirilmiştir, darbeler vasıtasıyla gerçekleştirilmiştir, 27 Mayıs’ta gerçekleştirilmiştir, 12 Eylül’de gerçekleştirilmiştir, 28 Şubat’ta gerçekleştirilmiştir. O zaman şuna bakmak lazım, 12 Eylül , 27 Mayıs ve 28 Şubat’a karşı çakanlar kimdi, destekleyenler kimdi? Destekleyenlere baktığınızda, aslında bugünkü anayasa değişikliğiyle rejim değişiyor diyenlerin aslında o gün bu rejim değişikliğini destekleyenler olduğunu görüyoruz. Cumhurun elinden cumhuriyeti yönetme hakkının çalındığı, rejimin değiştirildiği o girişimlere kimlerin destek verdiğini herkes biliyor’’ dedi.

Geçmişte parçalı iktidarlar zayıf modeller ortaya çıkardı

Koalisyonlar dönemini eleştiren Avrupa Birliği Bakanı Çelik, ‘’Şuanda yüzde 35 ile, 40 ile, 45 ile iktidar oluşturabiliyorsunuz. Hatta Allah korusun koalisyon olsa 3 parti diyelim ki, yüzde 12,12,12 alsa, 3 parti bir iktidar oluşturabilir. Yeni düzenleme ile birlikte 16 Nisan’dan sonra iktidarın oluşturulabilmesi için yüzde 50’nin üstünde oy gerekecek. Şimdi bu toplumsal kapsayıcılık çok önemlidir. Yüzde 50’nin üzerinde bir iktidarın oluşması için oy alınması demek şu anlama geliyor; farklı hayat tarzlarından, farklı siyasi kimliklerden çok fazla sayıda insanın bir araya getirilmesi mecburiyeti var. Bu da kendi insanımız arasında azami mutabakatın sağlanması demektir. Geçmişte gördük, parçalı iktidarlar aslında uzlaşma konusunda daha zayıf modeller ortaya çıkardılar. Ama yeni gelecek düzenleme ile birlikte en az yüzde 50’lik çok büyük bir mutabakat ortaya çıkacak’’ dedi.

İklim değişikliğini bile rejim değişikliği sanıyorlar

İçeriğinin ne olduğunu bilmeden, bu kavramların anlamını bilmeden konuşanların olduğunu belirten Bakan Çelik, ‘’İzmir bugün diyelim ki hava 14 derece, yarın 16 derece olsa iklim değişikliğini bile rejim değişikliği sanıyorlar’’ dedi.

15 Temmuz’da koalisyon darbeye direnebilir miydik?

Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, ‘’15 Temmuz gecesi Allah korusun Türkiye’de bir koalisyon olsaydı acaba bu darbeye bu kadar güçlü direnebilir miydik? Kuşkusuz darbeyi milletlimiz engelledi, ama hükümetin, siyasetçilerin yargıçların, emniyet teşkilatının, milli iradeye ağlı silahlı kuvvetlerimizin çok fedakarca mücadeleleri oldu. Şimdi bu koalisyonlar kurulduğu zaman İçişleri Bakanı bir partiden, Dışişleri Bakanı bir partiden, Adalet Bakanı bir partiden oluyor. Onlar arasında partisel sebeplerden dolayı anlaşmazlık olduğunu düşünün o gece, 15 Temmuz darbe girişimine bu kadar kolay direnebilir miydik? Milletimiz tarafından büyük fedakarlık ortaya çıktı kuşkusuz, insanımız şehitler verdi, yaralılarımız var ama sonuç itibarı ile 12 saat içinde bu darbe girişimini engelledik. Türkiye’yi normale döndürdük. Bu ne sayesinde oldu, milletin eşsiz fedakarlığının, şehitlerimizin eşsiz fedakarlığının, gazilerimizin fedakarlığının üstüne Türkiye’de güçlü bir siyasi yapı olması sayesinde oldu’’ dedi.

Muhalefete izin veriyorlar da bize neden izin vermiyorlar?

Birkaç gündür tartışmaların sürdüğünü belirten Bakan Çelik, ‘’Almanya’da en temel demokratik hak olan toplantı hakkını, siyaset hakkını engelleyen bir takım tavırlar alınıyor. Değerli bakan arkadaşlarımızın orada toplantı yapması engellenmeye çalışılıyor. Ondan sonra deniliyor ki, bunlar belediyelerin aldığı kararlar. Almanya’yı bir demokrasi korkusu sarmış durumda. Niçin serbest düşüncülerin yarışmasından, siyasetin yarışmasında korkuyorlar. Mesela Antalya’da Burada, Antalya’da bir sürü Alman vatandaşı var. Seçimler zamanı gelsinler Alman siyasetçiler, istedikleri gibi propagandalarını yapsınlar. Fikri olan fikrine güvenen tartışmaktan korkmaz. Niçin bizim muhalefete izin veriyorlar da bizlerin niçin kendi vatandaşlarımızla buluşmamıza engel oluyorlar. Cumhurbaşkanımız, Almanya’daki bir toplantıya telekonferans yöntemi ile katılacakken bunu yargı kararı ile engellediler. Ondan sonra Kandil’den Cemil Bayık başka bir toplantıya, PKK’lılrın yaptığı bir toplantıya Almanya’nın içerisinde tele konferans ile katıldı. Bütün bir Avrupa’da demokratik değerler açısından bir geriye gitme var.

Güç elimde ama neden sistem değişikliği istiyoruz?

Hep bu soru ile karşılaştığını ifade eden Bakan Çelik, ‘’Diyorlar ki, Cumhurbaşkanı sizden, Başbakan sizden, Bakanlar sizden, meclisin çoğunluğu sizden peki niye sistem değişikliği istiyorsunuz? Evet, doğru onların baktığı gibi baksaydık, bunu gücümüzü artırmak temelinde baksaydık, o zaman bizim herhangi bir sistem değişikliği istememiz lazımdı. Şimdi güçlü olan biziz. Tam tersine Cumhuriyet Halk Partisi’nin değişsin demesi lazımdı çünkü onların iktidar olması mümkün gözükmüyor. Demek ki bütün güç bizdeyken sistem değişikliğini istiyorsak, mesele bunla ilgili bir mesele değil. Mesele bu istikrarın garanti altına alınmasıdır. Eğer geçmişteki gibi bir koalisyon tabloları ortaya çıkarsa sistem içerisinde yeni ay kırıkları ortaya çıkarsa biz bu çağda bu meydan okumaları karşısında hiçbir şekilde yönetemeyiz. O sebeple Türkiye’deki istikrarı garanti altına alacak, sistem içerisindeki krizleri giderecek bir tabloyu ortaya çıkarmak zorundayız’’ dedi.