Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, “Yurt dışında yaşayan Türk bilim insanlarını da ülkemiz için asla bir kayıp olarak görmüyoruz. İşte bu yıl Kimya dalında Nobel ödülünü kazanan ve bugün aramızda olan Aziz Sancar hocamız. Aziz hocamızın, diğer bilim insanlarımızın burada bir milli vazife icra ettiklerini düşünüyorum. Onların ABD’de yaptığı çalışmalar, ABD’nin veya Türkiye’nin ötesinde, insanlığın kazancı olarak tarihe geçiyor” dedi.
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, Chicago Üniversitesi’nde gerçekleştirilen “Türk-Amerikan Bilim Adamları ve Akademisyenleri Derneği (TASSA) Konferansı”na katıldı. Konferansta konuşma yapan Işık, “Bilim ve toplum arasındaki en temel ilişki, tarih boyunca, ikisinin de birbirini dönüştürmüş olması olarak özetlenebilir. Bilim, içinde yeşerdiği toplumun karakteristik özelliklerinden elbette etkilenir. Ancak bilim sayesinde ürettiğimiz bilgi ve teknoloji de toplumu dönüştürür. İnsanlığın en erken evresinden itibaren, toplumsal hayatı dönüştüren, değiştiren temel husus bilgi olmuştur. Mesela, eşyaya ve özellikle metale şekil verme bilgisi, avcı-toplayıcı toplumdan tarım toplumuna geçişin önünü açtı. Hayvanların evcilleştirilmesi ve takvim hesaplarının yapılabilmesi, tarımsal üretimin katlanmasını sağladı. Tekerleğin icadıyla ve gemilerin yüzdürülmesiyle, ticaret uluslararası bir boyut kazanıverdi… Özellikle Rönesans’tan itibaren, bilimin toplum hayatı üzerindeki rolü, çok daha belirgin bir hal aldı. Bilimsel düşünmenin bizzat kendisi, toplumlar için bir hayat görüşüne dönüştü. 19’uncu yüzyılın ortalarından itibaren ise bilim, toplumlar için ekonomik ve sosyal fayda üretmenin temel unsuru haline geldi” diye konuştu.
“YURTDIŞINDA YAŞAYAN TÜRK BİLİM İNSANLARINI ÜLKEMİZ İÇİN BİR KAYIP OLARAK GÖRMÜYORUZ”
Yurtdışında yaşayan Türk bilim adamlarını, Türkiye için bir kayıp olarak görmemek gerektiğini belirten Bakan Işık, “ABD’de 1990-2003 arasında yürütülen ‘İnsan Genom Projesi’ veya Cern’de temel fizikle ilgili yürütülen çalışmalar, açık bilim kavramının en iyi örnekleri olarak önümüzde duruyor. Tüm dünyadan bilim insanları bu tür projelerde yer aldı ve alıyor. Çok daha önemlisi, bu tür programlarda elde edilen bilgiler, veriler, tüm dünyadaki bilim insanlarının kullanımına açık tutuluyor. Böyle bir dünyada, ülke sınırlarına takılıp kalmanın çok anlamlı olmadığını biliyoruz. Yurt dışında yaşayan Türk bilim insanlarını da ülkemiz için asla bir kayıp olarak görmüyoruz. İşte bu yıl Kimya dalında Nobel ödülünü kazanan ve bugün aramızda olan Aziz Sancar hocamız. Aziz hocamızın, diğer bilim insanlarımızın burada bir milli vazife icra ettiklerini düşünüyorum. Onların ABD’de yaptığı çalışmalar, ABD’nin veya Türkiye’nin ötesinde, insanlığın kazancı olarak tarihe geçiyor. Biz, gerek ülkemizde yaşayan gerekse Türkiye’ye dönmek isteyen bilim insanlarımız için, en iyi şartları oluşturmaya, en iyi araştırma altyapılarını kurmaya çalışıyoruz. Sadece Türklerin de değil, dünyanın farklı ülkelerinden bilim insanlarının, yüksek lisans ve doktora öğrencilerinin buluştuğu bir lokasyona dönüşmek istiyoruz. Bunu yapabilmek için, yurt dışında yaşayan bilim insanlarımızın bilgi ve tecrübelerinden azami derecede yararlanmak istiyoruz. Bu amaçla, her yıl ülkemizde yurt dışında Yaşayan Türk Bilim İnsanları Kurultayı’nı tertip ediyoruz. Dünyanın farklı yerlerinde de Hedef Türkiye Çalıştaylarını düzenliyoruz” ifadelerini kullandı.
“İHRACATIMIZ 36 MİLYAR DOLARDAN 144 MİLYAR DOLARA YÜKSELDİ”
Türkiye’nin 2002 yılından itibaren çok büyük bir değişim, dönüşüm yaşadığını vurgulayan Bakan Işık, şunları ifade etti:
“2002 ile 2015’i kıyasladığımızda, ihracatımız 36 milyar dolardan 144 milyar dolara yükseldi. Perşembe günü açıklanan rakamlara göre, Türkiye ekonomisi 2015 yılında yüzde 4 oranında büyüdü. Ekonomimiz 25 çeyrektir üst üste büyüyor. Bölgemizde yaşanan birçok zorluğa rağmen, 2015’te, G-20 üyesi ülkeler içinde en hızlı büyüyen 4’üncü ekonomi olduk. Yine 2002’de 119 milyar TL olan bütçe büyüklüğümüz, bu yıl 570 milyar TL’ye ulaştı. Bütçedeki bu artıştan ziyade, bu bütçenin kullanımında yaşanan zihniyet değişimi çok daha büyük bir önem taşıyor. Artık eğitime, bilime, Ar-Ge’ye, teknolojiye çok daha fazla kaynak ayıran bir Türkiye var. 2002’de Ar-Ge harcamalarının milli gelire oranı yüzde 0,5 seviyesindeydi. Milli gelirimizdeki artışa rağmen bu oran, 2014’te yüzde 1’in üstüne çıktı. Yine geride kalan 14 yıl içinde, Türkiye’de üniversitesi olmayan il kalmadı. 2002’de faal teknoloji geliştirme bölgemiz sadece 2 taneydi, bugün ise 49’u faal olmak üzere 63 teknoloji geliştirme bölgemiz var. Özellikle büyük şehirlerimizdeki üniversitelerimiz, artık eğitim-öğretime olduğu kadar, araştırmaya ve teknoloji transferine de yoğunlaşıyor. Bütün bu olumlu gelişmelere rağmen, henüz istediğimiz seviyede olmadığımızı da biliyoruz. Ülke olarak, birinci atılım dönemimizi geride bıraktık. Şimdi ikinci atılım döneminde, bilim ve teknolojide bir sıçrama yapmalı, daha nitelikli Ar-Ge projeleri yürütmeli ve Ar-Ge çalışmalarını daha fazla ticarileştirmeliyiz. Üretim ve ihracatımız içinde yüksek teknolojili ürünlerin payını yüzde 15’e çıkarmalıyız. Bu hedeflerimizi gerçekleştirebilmek adına çok yoğun bir gayret gösteriyoruz. Çocuklarımıza erken yaşlarda bilim sevgisi kazandırmaktan üniversite sanayi işbirliğini güçlendirmeye, girişim sermayesi fonlarını yaygınlaştırmaktan fikri mülkiyet sistemini geliştirmeye kadar her alanda önemli reformlar yapıyoruz. İşte en son çok kapsamlı bir Ar-Ge Reform Paketi’ni hayata geçirdik. Ar-Ge ve yenilik ekosistemini bir bütün halinde güçlendirecek adımlar attık. Mesela üniversite-sanayi işbirliği projelerinde yer alan akademisyenlerimizin, bu projelerden elde ettikleri geliri önemli oranda artırdık. Önümüzdeki dönemde de çalışmalarımızı aynı ciddiyetle sürdüreceğiz. Özellikle TÜBİTAK’ı yeniden yapılandırmayı düşünüyoruz. TÜBİTAK’ı reel sektörün Ar-Ge projelerini daha fazla fonlayan, girişimcilere daha fazla destek sağlayan bir yapıya kavuşturmak istiyoruz.”
“YERLİ OTOMOBİLDE DÜNYADA HİÇBİR ARAÇTA BULUNMAYAN BAZI TEKNOLOJİK YENİLİKLER OLSUN İSTİYORUZ”
Yerli otomobil projesiyle ilgili bilgiler de veren Işık, “Bir Türk otomobili üretmek için şu anda çok yoğun bir şekilde çalışıyoruz. Burada amacımız sadece bir yerli otomobil markası oluşturmak değildir. Bunun da ötesinde, özellikle coğrafi işaret sistemleri, otonom araç sistemleri, akıllı ulaşım sistemleri, araçlar arası iletişim gibi alanlarda, dünyaya yeni teknolojiler sunmayı arzu ediyoruz. Yerli otomobilimiz yollara indiğinde, dünyada hiçbir araçta bulunmayan bazı teknolojik yeniliklere sahip olsun istiyoruz. Yerli otomobilimizde kullanabileceğimiz teknolojilerle ilgili fikri, projesi, çalışması olan bilim insanlarımızla ortaklık yapmaya açığız” değerlendirmelerinde bulundu.
“BİRÇOK DÜNYA ÜLKESİNİN TERÖR KARŞISINDA İKİRCİKLİ BİR TAVIR TAKINDIĞINI GÖRÜYORUZ”
“Ne yazık ki birçok dünya ülkesinin terör karşısında ikircikli bir tavır takındığını da görüyoruz” diyen Bakan Işık, “İşin ekonomi tarafına baktığımızda da, küresel ekonomideki toparlanma zaman alacak gibi görünüyor. Bu fırtınalı ortamda, ekonomik ve siyasi girdaplardan hızlıca çıkabilmek için, bilim ve teknolojiye yaptığımız yatırımları artırarak sürdürmemiz gerektiğini biliyoruz. Bu hayati konuları, günlük siyasi tartışmalara ve konjonktürel gelişmelere kurban etmeyiz ve etmeyeceğiz. Türkiye’de yaşasın veya yaşamasın, Türkiye hakkında düşünen, Türkiye’yi seven, Türkiye’ye önem veren herkesin, bu anlayışla hareket etmesi gerektiğine inanıyoruz” şeklinde konuştu.