Milli Savunma Bakanı Fikri Işık, DAEŞ ile mücadele ve Türkiye’nin önündeki iki harekat olan Rakka ve Musul’da PKK, PYD ve Şii milislerin kullanılmasının bölgede başka bir belanın fitilini ateşlemek anlamına geleceğini söyledi. Milli Savunma Bakanlığı’ndaki yeni yapılanmalara da değinen Bakan Işık, "Eline silah verdiğimiz kurumu denetlememiz neden yadırganıyor. TSK içinde amacı ne olursa olsun bir daha darbe üreten mekanizmalar oluşturmamaktır bize düşen” dedi.
Antalya’nın Serik ilçesinde düzenlenen Siyaset Akademesi’nin ilk dersine konuşmacı olarak katılan Milli Savunma Bakanı Fikri Işık, AK Parti’nin Türkiye’de gerçekten çok iddialı kurulduğunu, AK Parti’yi diğer partilerden ayıran en temel özelliğin AK Part’iyi milletin kendisinin kurması olduğunu söyledi. Bakan Işık, "İsmin belirlenmesi ve tabelanın asılması görevinin kurucu genel başkanımız, şimdiki Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a verilmiş olmasıdır. 2001 şartlarını bilenler bilir, şu Tayyip Erdoğan bir parti kursa da ülkenin başına geçse, bu ülkeyi ancak o ayağa kaldırır cümlesini çok duyuyorduk. Ama AK Parti’nin diğer partilerden en önemli farkı bir kitle partisi olmasına rağmen çok güçlü teşkilatları olmasıdır. Türkiye’de bir handikap var, ideoloji partilerinin güçlü teşkilatları vardır ama kitleselleşemezler, diğer taraftan güçlü partiler de fırtınalar karşısında savunmasızdırlar. Teşkilatı olmayan parti köksüz ağaca benzer, rüzgar şiddetlenirse iyice eğer büker. Artınca da o ağaç devrilir ama ağacın kökleri sağlamsa o çok büyük fırtınaların dışında ayakta kalmayı başarır. Partimizin kuruluşunda liderimizin en çok dikkat ettiği hususlardan biri teşkilat. AK Parti kitle partisi olarak kuruldu ama bizim tarihimizde nadir olarak güçlü teşkilata sahip kitle partisi olarak kuruldu. Sonrasında kasırgaları bile teşkilatımızın gücü ve halkla oluşturduğu dayanışma sayesinde büyüdük. Daha iktidarın birkaçıncı ayında teskere, arkasından darbe planı, Balyoz planı, yok şu yok bu, arkasından Danıştay saldırısı, arkasından e-muhtıra, arkasından partiye kapatma davası açıldı. Seçimden yüzde 46,5 oy almış partiye kapatma davası açılmış, arkasından Gezi olayları, 17/25 Aralık ve en son 15 Temmuz. Bunların hepsinin atlatılmasında bizim en önemli güç kaynaklarımızdan birisi teşkilatlarımızdı. Son 15 Temmuz gecesini düşünün, darbe teşebbüs haberini alır almaz teşkilat bir anda halkımızla bütünleşip halkın sokaklara çıkmasını sağladı. Önce Başbakan, sonra Cumhurbaşkanımızın yaptığı çağrı ile sadece AK Partililer değil milyonların sokağa çıktığına şahit olduk. Güçlü teşkilat kendisini kritik zamanlarda ortaya koyar. Havanın oksijeni gibidir. Varlığında çok kimse farkına varmaz ama azalmaya başladığında ölümcül riskler doğar. Teşkilat ve çalışmaları önemsiyoruz. 15 Temmuz’da ortaya koyduğunuz fedakarlığı iyi biliyoruz. 15 Temmuz gecesi halkımızla kurulan çok güçlü köprü bu ülkenin, hatta pek çok ülkenin de geleceğini kurtardı" dedi,
Bu ihanet şebekesinin sadece Türkiye’de örgütlenmediğini, pek çok ülkede devleti ele geçirme potansiyeline eriştiğinin altını çizen Bakan Fikri Işık, 15 Temmuz’un sadece Türkiye’nin değil, bölgede pek çok ülkenin de bu ihanet şebekesinin farkına vardığı gün olduğunu söyledi. Bakan Işık, "Şimdi çok güçlü bir mücadele sürüyor, hepimiz ilk anda şaşırdık, şok olduk. İnsanlarımızın vergileriyle, fedakarlıklarıyla yetiştirdiği hainler asker elbisesi giymişler milletin vergileriyle alınan silahları millete doğrulttular, karşılarına çıkan insanları çekinmeden şehit ettiler. Demokrasinin kalbi dediğimiz TBMM’yi bombaladılar, yapmadıkları hainlik kalmadı ve bunu asker elbisesi giyerek yaptılar. Yani FETÖ dediğimiz terör örgütü mensupları. Şimdi bunları öncelikle Türk Silahlı Kuvvetleri’nden (TSK) temizledik ve devam edeceğiz ama bunları devletimizin bütün kurumlarından temizlemek görevimizdir. Dikkatli olacağız, kurunun yanında yaşın yanmamasına da dikkat edeceğiz ama kimsenin de bu işi sulandırmasına müsaade etmeyeceğiz. Sanki basit bir olay olmuş ta biz büyütüyormuşuz gibi bir imaj oluşturmaya çalışanlara dikkat edeceğiz, mağdur edebiyatları içinde hain çetenin devlet içinden temizlemeye çalışılmasına engel olmaya çalışanlara da dikkat edeceğiz. Geniş mağduriyetler oluşturarak sanki herkes mağdurmuş, darbede görev almış, emir vermiş ben de mağdurum diyor. Peki kim yaptı bu darbeyi cinler mi yaptı. Bunlar biliyorsunuz rüyalara falan çok inanıyorlar, hak ve adalet içinde kalarak sonuna kadar götürmek zorundayız. Teşkilatın dik duruşu önemli" diye konuştu.
Fırat Kalkanı Harekatı
Hainler TSK’den temizlendikten sonra son dönemlerin en kapsamlı harekatı Fırat Kalkanı Harekatı’na başlanıldığını hatırlatan Bakan Işık, TSK’nın bugün 15 Temmuz öncesinden çok daha güçlü olduğunun altını çizdi. Işık, “Çünkü içerisinde komutandan değil de abisinden ya da okyanus ötesinden emir alan general, amiral kalmadı. Artık tamamen komutanından emir alan subaylar, generaller ve amiraller var. Bunun dışında özellikle TSK’nın üzerindeki yükleri, gereksiz yükleri tek tek alıyoruz. TSK’yı kendi asli işini daha etkin yapacak şekilde yapılandırıyoruz. Bu birilerini rahatsız etmiş gibi görünüyor. Birileri son dönemdeki yapısal değişiklikleri TSK’ya karşı operasyon gibi göstermenin gayreti içinde. Bizim attığımız her adım TSK’nın hareket kabiliyetini, caydırıcı gücünü, vatanı savunma yeteneğini artırmaya yöneliktir. Bunun dışında hiçbir düşüncemiz olmaz ama bir ordu düşünün tersanesi, dikimevi var, o kadar fazla yükün altına girmiş ki kendi asli işine zaman ayırabilir mi? Yapması mümkün değil. Şimdi diyoruz ki arkadaş sen harekata odaklan, sen askerin eğitimine odaklan, askeri istihbarata, muharebeye, vatan savunması için yeteneğini gücünü artırmaya odaklan, gerisini biz yapalım. Gemiyi biz yapalım, bunu yaparken de ihtiyaç duyduğumuz asker orada çalışmaya devam etsin. Bunların temel amacı asker üzerinde dünyanın her yerinde denetim mekanizması vardır, çünkü eline silah vermişsiniz. Bir otobüse binmişsiniz, elinde silah olan birisi var, tedirgin olur musunuz, sinirli bir hareket yaparsa bütün otobüs alarma geçer mi? Peki milletin vergisiyle eline silah verdiği insanları denetlemesi neden yadırgansın. Biz buna karşıyız. Bizim ordumuz ülkemizi savunmak için lazım, darbe yapmak için değil" diye konuştu.
Bu mekanizmaların değiştirilmemesi durumunda yarın da darbe teşebbüsüne yeltenilebileceğini ifade eden Bakan Işık, şöyle devam etti:
"15 Temmuz’da bu ülke için canını veren şehitlerin, gazilerin bizce en açık mesajı bir daha beni sokakta darbeyi önlemek zorunda bırakma mesajıdır. TSK içinde amacı ne olursa olsun bir daha darbe üreten mekanizmalar oluşturmamaktır bize düşen. Birileri FETÖ ile mücadeleyi alkışlarken bir daha darbe yapılmaması için yaptığımız çalışmaları eleştiriyorlar. Türk ordusu demokrasiye bağlı şekilde yoluna devam edecek, hiçbir cunta yapılanmasına müsaade edilmeyecek. Bütün darbe yaşamış ülkelerin ortak tecrübesi gücün dengelenmesidir. Jandarma güvenlik birimi neden Genelkurmay’a bağlı olsun. Şimdi jandarma tamamen İçişleri Bakanlığı’na bağlandı. Böyle olunca başka bir ülkenin jandarması mı oldu, hayır bu ülkeye yine hizmet etmeye devam edecek ama asli vazifesi olan güvenliği sağlama görevini o işin asli sorumlusuna hizmet edecek.”
Bugün Ankara ve İstanbul’daki son tankların da tahliyesinin tamamlandığını söyleyen Bakan Fikri Işık, Ankara’da ve İstanbul’da zırhlı araç bırakmadıklarını kaydetti. Bakan Işık, "Ne işi var Ankara’nın, İstanbul’un merkezinde tankın. Eğer düşman saldıracaksa o tank birliğini düşmanı engelleyecek şekilde konuşlandırmamız lazım" dedi.
“Musul ve Rakka’da PKK ve PYD unsurları olmayacak”
Türkiye’nin önünde iki önemli harekat olduğunu, bunların Rakka ve Musul harekatları olduğunu hatırlatan Bakan Işık, her iki bölgede de mücadelede PYD ve PKK unsurlarının kullanılmaması için Türkiye’nin duruşunu koruyacağını söyledi. DAEŞ karşıtı koalisyonun hazırlandığı iki harekatta Türkiye’nin duruşunun belli olduğunu, DAEŞ’in en çok hedef aldığı ülkenin başında Türkiye’nin geldiğini söyleyen Bakan Işık, "En çok can kaybı olan ülke Türkiye. DAEŞ’in bölgeden atılması Türkiye’nin en büyük önceliğidir fakat bunu yaparken bir başka terör örgütünü kullanmak hiçbir şekilde ahlaki değildir. Başta ABD olmak üzere bütün müttefiklerimize söyledik, bir belayı defederken daha büyük belayı başımıza sarmayın. PKK, PYD terör örgütünü DAEŞ’i temizlemek için kullanmak daha büyük belanın fitilini ateşlemektir. ABD’ i dostlar hangi güçle hareket edeceğiz dediler. Ne oldu, Özgür Suriye Ordusu’na az bir güç verildi hemen ciddi başarılar ele edildi. Başta bu gücü ılımlı muhalefete verseydiniz bugüne kadar çoktan sökülüp atılmış olurdu DAEŞ. PKK, PYD unsurlarını kendi toprakları dışındaki topraklara yerleştirerek bu bölgede yıllar sürecek bir kargaşayı ateşliyorsunuz. Musul’da da aynı. Burada PKK, PYD, Şii milisler kullanılamaz. Musul Sünni şehirdir, Sünni Araplar, Türkmenler, Kürtler yaşar. Buraya kesinlikle Şiileri sokamazsın. Yarın burada çok daha büyük belayı bölgenin başına sarmayın diyoruz" şeklinde konuştu.
Bölgedeki en önemli tehlikelerden birinin yaşanabilecek göç dalgası olduğunu kaydeden Bakan Işık, 1 milyon insanın Musul’dan göçe zorlanması durumunda bu insanların ya Irak’a ya da Türkiye’ye geleceğini, Türkiye’nin ilave 1 milyon mülteciyi taşıma gücü olmadığını söyledi. Bakan Işık, "İster istemez Avrupa’ya doğru bu akım devam edecek. Şimdiden bu insanları kendi topraklarında mülteci konumuna düşürmeyecek tedbirler alıp, Musul’da PKK, PYD ve Şii milisleri kullanmayın, bölgenin insanları burada savaşsın, kendi toprağını savunsun. İnşallah bu bölgede Türkiye’ye rağmen hiçbir gelişme olmaması için birlikte çalışmayı sürdüreceğiz" dedi.
Serik Belediyesi’nde düzenlenen programa AK Parti Antalya İl Başkanı Rıza Sümer ve Siyaset Akademisi üyeleri katıldı. Toplantı Bakan Işık’ın konuşmasının ardından basına kapalı olarak devam etti.