Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli ve Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, Fındık Araştırma Enstitüsü’nün 80. kuruluş yıl dönümü etkinliklerine katıldı. Canikli, 2002’den bu yana fındık üreticisinin mağdur olmadığını söyledi.
Mustafa Kemal Atatürk’ün emri ile Giresun’da açılan ve 1936’dan bugüne kadar faaliyetlerini sürdüren Fındık Araştırma Enstitüsü’nün kuruluşunun 80. yıl dönümü kapsamında bir dizi etkinlik düzenlendi. Düzenlenen programda konuşan Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, Giresun’un fındığın başkenti olduğu söyledi. Fındık Araştırma Enstitüsü’nün 80. yılını kutladığını belirten Yılmaz, “Böyle bir kuruma ihtiyaç var mı? Var niçin ihtiyaç var? 16 ili ilgilendiriyorsa, 400 bin aileyi ilgilendiriyorsa, Türkiye’ye 2 milyar doların üzerinde ihracat katkısı varsa o zaman mutlaka fındık üretimine katkıda bulunması lazım. İşte bilgi ve bilimi fındık üretimine katacak kurum da bu enstitüdür. Emeği geçenlere sonsuz teşekkür ediyorum. İnşallah asırlık olduğunda da çok daha büyük başarılara imza atacağına inanıyorum. Ama bu kuruluşlara sahip çıkmak lazım. Fındık muhakkak ki 16 ili ilgilendiriyor ama fındık denildiğinde aklınıza iki üç tane il sayılır mutlaka birinci sırada Giresun gelir” dedi.
“2002’den beri fındık üreticisi hiç mağdur olmadı”
Programda konuşan Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli ise, fındığın önemine vurgu yaparak, desteklerinin süreceğini söyledi. “2002’den beri fındık üreticisi hiç mağdur olmadı” diyen Canikli, “Rabbime hamd ediyoruz. 1,5 liraydı biz göreve gelmeden. O dönem 2002 yılında ilan ilan edilen resmi fiyat 1.6 lira ama piyasa fiyatı 1,5 liraydı. O tarihten bu yana fındığın fiyatı hiç düşmedi, hep arttı. Her geçen yıl Giresun’a, Giresunlulara ve bütün bölgeye daha büyük oranda katkı sağlar hale geldi. Yani o zaman bu sözü vermiştik, şu olur bu olur, bu kadar lira olur, fiyatı 5 lira olur, 3 lira olur, 2 lira olur, bunu bilemeyiz ama şunu söz veriyoruz dedik; kesinlikle fındık üreticisini mağdur etmeyeceğiz. Hamdolsun hiçbir yılda da mağdur olmadı ve bugün geldiği noktalara baktığınızda inanılmaz fiyatlar söz konusu yani hayal bile edilemeyecek fiyatlar söz konusu” ifadelerini kullandı.
2002’de fiyat az olduğu için çiftçinin bahçeye girmediğini vurgulayan Canikli, “Toplamaya değer görmüyor, çünkü toplama maliyeti bile neredeyse fındığın satış fiyatına eşitti. Ya da onun üzerine çıkabiliyordu. Dolayısıyla vatandaş protesto olarak o dönemde 2002 yılında bahçeye girmiyordu ama şu anda ve gittiğimiz her yerde tek bir konu vardı; fındık, fındık, fındık. Her zaman, ama son yıllarda artık hiçbir yerde siz de duymadınız, hiç kimse duymadı, bugün de mesela yani törenlere gidiyoruz, aktivitelere katılıyoruz, vatandaşlarımızla görüşüyoruz ama hiç kimse hiçbir yerde fındıkla ilgili bir konuyu gündeme getirmiyor. Ama daha önce nereye gidersek gidelim yayla şenliklerinde, toplantılarımızda, bütün organizasyonlarımızda tek sorun fındıktı, başka bir şey konuşulmuyordu” dedi.
Usanmadan, yorulmadan, bıkmadan üreticinin haklarını koruduklarını belirten Canikli, sözlerine şöyle devam etti;
“Bazen çok sert tartışmalar oldu bu amaca ulaşmak için, vatandaşımızın bize verdiği bu görevi yerine getirmek için. Ama sonuç itibariyle bu noktada temsil açısından üreticimizin de haklarını en iyi şekilde koruduğumuza inanıyoruz. Doğrudan gelir desteğiyle fiyatın yanında devam ediyor ve artık süresiz hale geldi. Bundan sonra her yıl inşallah tekrarlanacak. Diğer sigorta mekanizmalarıyla bunların hepsini hallediyoruz. Fındık üretiminin gelişimine büyük kaktılar verdiğine inanıyoruz ama daha büyüğüne daha ötesine geçmemiz gerekiyor, daha farklı şeyler yapmamız gerekiyor.”
Fındık ilaçlarının ve ilaçlamada kullanılan mekanizmanın sağlığa olduğu gibi doğaya da zararlı olduğunu kaydeden Canikli, sözlerini şöyle sürdürdü.
“Fındıkta kullanılan ilaçlar, ilaçlama mekanizması maalesef sağlığa, tabiata, doğaya son derece zararlı olan, uzun dönemde olumsuz kalıcı etkileri olan kimyasal ilaçlama yapılıyor çok büyük oranda. Hatta 2000’li yılların başında kullanılan bazı ilaçlar şu anda çok zehirli olduğu için sonradan yasaklandı. Araştırma Enstitüsü olarak ilk önce bana göre yapılması gerekenlerden bir tanesi fındık üreticisi bu tür ilaçlardan kurtarılmalı, bu tür ilaçlara mahkum edilmemeli, daha organik çevreyle, tabiatla, insan sağlığıyla uyumlu örtüşen ilaçların geliştirilmesi gerekiyor. Bir de ayrıca verim konusunda sıkıntı var. Bunu herkeste biliyor. Normalde dekar başına 150 kilonun üzerine çıkılabilir rahatlıkla, ortalama 150 kilogram olması gerekir ama 70-80 kilogramlara kadar düşebiliyor dekar başına verim. Bu da son derece önemli. Onu da geliştirecek yeni ürünlerin ve aynı zamanda dikim yöntemlerinin de hem geliştirilmesi hem de vatandaşa bunların uygulatılması gerekir.”
Konuşmanın ardından Canikli ve Yılmaz, kurulan stantları gezerek yetkililerden bilgiler aldı.