Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, 1915 olaylarına ilişkin yaptığı değerlendirmede "Birinci Dünya Savaşı içerisinde isyan edenler varsa, 'millet-i sadıka' diye kabul görürken daha sonra isyan noktasına gelmiş olan çeteler varsa, bu çetelere karşı alınan inzibati tedbirler karşısında trajik olayların yaşandığını da biliyoruz. Bilerek, kasıtla ve isteyerek soykırım yapmadık." ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda gerçekleştirilen Bakanlar Kurulu sonrasında basın toplantısı düzenleyen Bülent Arınç, ayrıca gazetecilerin sorularını cevapladı.

Avrupa Parlamentosu'nun (AP) 1915 olaylarıyla ilgili kararının bir benzerinin 24 Nisan'da ABD'den gelmesi halinde hükümetin nasıl bir tavır takınılacağı sorulan Arınç, “Bu, sadece bu yıl 24 Nisan'da beklenen bir şey değil, geçtiğimiz her 24 Nisan'da biz nasıl Çanakkale Savaşları'nı büyük bir zafer olarak kutluyor, o savaşların ülkemize ve insanlığa kazandırdığı değerlerden bahsediyorsak, Ermeni Diasporası da her yıl 24 Nisan'ı kendileri için bir soykırım olarak düşünüyorlar ve bu konuda çaba sarf ediyorlar. Biz tarihimizde böyle bir kara sayfanın olmadığına inanıyoruz. Biz, mazlum milletlerin hamisiyiz. Hiçbir zaman ihanet de etmedik. Birinci Dünya Savaşı içerisinde isyan edenler varsa, millet-i sadıka diye kabul görürken daha sonra isyan noktasına gelmiş olan çeteler varsa, bu çetelere karşı alınan inzibati tedbirler karşısında trajik olayların yaşandığını da biliyoruz. Bilerek, kasıtla ve isteyerek soykırım yapmadık.” cevabını verdi.

Arınç, şöyle devam etti: “Dünyada soykırım yapanlar da bellidir, kayıtlar altına alınmıştır, uluslararası ceza mahkemelerinde de karşılığı görülmüştür. Birleşmiş Milletler'in soykırım tarifi içerisine Türkiye'de 1915 tarihinde yaşanan olaylar girmez. Dolayısıyla biz kendimizden eminiz ve bütün dünyaya da bu tezlerimizi inanarak haykırıyoruz, bunun arkasında duruyoruz.”

TBMM’de AP’nin kararına ilişkin 3 partinin ortak metne imza atarken HDP’nin bunun dışında kaldığını kaydeden Bülent Arınç, “HDP'nin farklı görüşleri var. Onu halkımız takdir edecektir. Kaldı ki soykırım konusunda Meclis'e kanun teklifi verme cüretinde bile bulunmuş bir partiye, soykırıma sahip çıkmak ne kadar yakışıyor onu halkımız mutlaka takdir edecektir.” diye kaydetti.

"Amerika Birleşik Devletleri'nde veya başka bir ülkenin parlamentosunda farklı bir karar alınırsa da bugüne kadar inandığımız doğruları söylemekten çekinmeyiz." diyen Arınç, " '24 Nisan'da ne olacak, buna karşı neyiniz var' derseniz, buna karşı birikimli, kararlı, inançlı olduğumuzu tekrar ifade etmek isterim.” değerlendirmesinde bulundu.

Bugüne kadar alınan kararların Türkiye'nin tezlerine hiçbir zarar vermediğini, aynı şekilde bundan sonra alınacak kararlar hakkında da doğruları tekrar ifade etmekten çekinmeyeceklerini kaydeden Arınç, şöyle devam etti: “Ama hükümetler arası ilişkilerimizin iyi, verimli bir noktada bulunması bu kararların hepsinin psikolojik olduğunu, belli noktalara mesaj vermek amacını taşıdığını gösterir. Meclis Başkanlığım dönemine ait 5 yıl içinde bazı ülkelerde alınan parlamento kararlarının nasıl ve ne şekilde alındığını çok iyi biliyorum ama bunların burada nasıl ifade edilebileceğini bilemiyorum. Dolayısıyla bu tür kararlar almanın bir takım Ermeni lobilerine, diasporasına ya seçim karşılığı veya bir başka şey karşılığı da tanındığını biliyorum. Bir de Avrupa, batı mantalitesinde 'soykırım' dediğiniz zaman, Yahudilere karşı soykırım yaşanmış ülkelerde büyük bir hassasiyet olduğunu hepimiz biliyoruz. Dolayısıyla 'soykırım' kelimesine karşı ciddi duyarlılık gösteren ülkeler önlerine getirilen karar metinlerini imzalama konusunda biraz daha vicdanlı, kendilerine göre, olabiliyorlar. Her şeyin sonu değil. Parlamentolardan bu tür kararlar çıkmasa iyidir, doğrudur, güzeldir ama çıkıyorsa bu dünyanın sonu değil. Hepsine karşı söylenecek sözümüz vardır."

Arınç, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun, Osmanlı İmparatorluğu'nun yıkılış döneminde hayatını kaybeden Osmanlı Ermenilerine ilişkin bugün yaptığı yazılı açıklamayı ise “24 Nisan'a yaklaşan günlerde yapılan dostane bir açıklama.” şeklinde değerlendirdi.

Bülent Arınç, “Bunu, bir kısım kişiler, gruplar, devletler belki 'soykırım' olarak nitelendiriyor ama BM'in hukuki tariflerinde de 'soykırım' olarak anılan pek çok olayda örneklerini gördüğümüz gibi Ermeni yurttaşlarımızın, Osmanlı Ermenilerinin 1915'lerde Anadolu toprakları üzerinde yaşadığı acıların 'soykırım' olarak nitelendirilmesinin mümkün olmadığını çünkü bu acıları farklı etnik grupların da birlikte yaşadığını ifade eden, yaptığımız katkıları ve yapacağımız çalışmaları ifade eden mükemmel bir açıklama oldu.” diye ekledi.