Kendisini 'devrimci' olarak niteleyen ve genç yaşlarda sol örgütlerin içinde aktif rol almış bir isim olan AK Parti eski milletvekili Reha Çamuroğlu, Türkiye’de örgütlerin "ağzına kadar ajan dolu olduğunu" söyledi. Devletin bu ajanlarının siyasette yükselebileceğini, “Biri hasbelkader bakan olur, başka biri planlanarak bakan olabilir.” sözleriyle dile getiren Çamuroğlu, bu ajanların varlığının da çoğu zaman bilindiğini vurguladı. Çamuroğlu, buna örnek olarak da rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu’nun kendisine söylediği “Bizim tarla sürülmüş tabi, bazen böyle özel kapalı toplantılarda merak ediyorum ajanlar mı daha fazla biz mi daha fazlayız.” sözleriyle örneklendirdi. Çamuroğlu, ajanların nasıl tespit edilebileceği konusunda ise şu ipucunu verdi: “Vuralım, asalım, keselim diyenlere bütün gençlerin öncelikle büyük bir şüphe ile bakması gerektiğini düşünüyorum.”

Bugüne kadar yayımlanmış 10’dan fazla kitabı bulunan tarihçi yazar Reha Çamuroğlu, kamuoyunda dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katıldığı 2008 yılındaki Alevi İftarı’nı organize eden isim olarak da biliniyor. TBMM 23. dönemde AK Parti İstanbul milletvekili olarak görev yapan Çamuroğlu, kendisini 16 yaşında devrimci olarak nitelediğini söyleyen bir isim.

POLİSLER EYLEMDEN ÖNCE MERMİLERİ YARI YARIYA BOŞALTIYORDU

Genç yaşlarda sol örgütlerin içinde yer aldığını kaydeden Çamuroğlu, Cihan Haber Ajansı'na verdiği röportajda devletin örgütlerin içine ajan sokmasına ilişkin bir hatırasını şöyle anlattı: “Bir gün dehşetle Mahir Kaynak olayını öğrendik. Tabi o zaman biz çocuk yaştaydık. Fakat sonradan biz Mahir Kaynak olayını gölgede bırakacak çok olaylarla karşılaştık. Yani mesela sol bir örgüt eylem yapacak, eylemden önce aralarındaki polisler onların kullanacağı mermilerin barutlarını yarı yarıya boşaltıyor. O mermiler önlerine düşüyor, 1,5 metre öteye düşüyor. Böyle trajikomik şeyler yaşadık.”

ÖRGÜTLER AĞZINA KADAR AJAN DOLU

Çamuroğlu, o dönemde örgütlerin içindeki devlet ajanlarının çokluğunu da “Örgütlerimiz maşallah boğazına kadar ajan doluydu. Bazen diyordum acaba kimin sayısı daha fazlaydı? Örgüt militanlarının mı örgüt içindeki devlet adamlarının sayısı mı daha fazlaydı.” diye anlattı.

YAZICIOĞLU BANA 'BİZ Mİ FAZLAYIZ AJANLAR MI FAZLA MERAK EDİYORUM' DERDİ

Çamuroğlu, bu konuda aynı dönemde milletvekilliği yaptığı Büyük Birlik Partisi kurucusu Muhsin Yazıcıoğlu ile yaşadığı bir diyaloğu da örnek verdi: “Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu’nun bana Meclis’te anlattığı bir şey vardı. Bir sohbetimizde dedi ki ‘Bizim tarla sürülmüş tabi, bazen böyle özel kapalı toplantılarda merak ediyorum ajanlar mı daha fazla biz mi daha fazlayız’ diye rahmetli Yazıcıoğlu bunu anlatmıştı bana. Bu durum hepimiz için geçerliydi. Devrimci örgütler için de geçerliydi.”

AJANLAR BAKAN DA OLABİLİR

Çamuroğlu, örgütlere sızmış ajanların siyasette nasıl yükselebileceklerini de şöyle dile getirdi: “Ben devrimci bir örgütte yer almış biriyim. Sonradan geldim, milletvekili oldum. Bu ülkenin vatandaşıyım çünkü. İnsanların görüşleri değişebilir, tutumları değişebilir. Başka biri de bakan olabilir mesela ama o zamandan beri devletle çalışıyordur. O zamandan beri bir istihbarat örgütüyle çalışıyordur. Biz hasbelkader geliriz milletvekili oluruz, başka biri hasbelkader bakan olur, başka biri planlanarak bakan olabilir. Biz birçok devrimci örgüt içinde, özellikle 12 Eylül öncesinde yabancı istihbaratı tek tek tespit ettik. Ettiklerimiz vardır mesela. İsim verebilecek derecede tespit ettiğimiz insanlar oldu bizim.”

AKP eski milletvekili ve tarihçi yazar, son romanı Cemil Reloaded’da anlattığı gibi, yabancı istihbarat servislerinin de örgütlerin içine dahil olabileceğini, 1978 yılındaki bir örneği vererek aktardı: “1978’de bir örgüt için bir dosya hazırlandı İstanbul birinci şubede. Bu dosyayı o tarihteki İstanbul birinci şubenin olanakları teknik imkanları ile hazırlaması mümkün değildi. O zaman şöyle düşünüyorsunuz; acaba daha teknik olanaklı yabancı bir istihbarat örgütü bunu hazırladı da gereğini siz yapın diye İstanbul birinci şubeye mi verdi diye düşünüyorsunuz.”

AJAN TESPİTİNDE İPUCU: VURALIM ASALIM KESELİM DİYENLERE DİKKAT EDİN

Çamuroğlu, ajanları tespit etme noktasında ise şu ipucunu verdi: “Ben daha sonraki siyasi tecrübelerimle bu tür tahminleri yapabilecek bir tecrübeye kavuştuğumu düşünüyorum. Pek çok siyasi çevrede tanıdıklara sahip oldum, tecrübe dinledim tecrübe aktardım. Dolayısıyla şunu görmek lazım; vuralım, asalım, keselim diyenlere bütün gençlerin öncelikle büyük bir şüphe ile bakması gerektiğini düşünüyorum. Ve onlara bunu tavsiye ediyorum. Sakın vurulan onlar olmasın öncelikle. Yani vuralım asalım keselim diyenler sizi vurduracağım diyorlardır aynı zamanda.”

DİYARBAKIR'DAKİ BOMBAYI KİM SOKTU?

Çamuroğlu, son olarak da seçimlerden hemen önce HDP’nin Diyarbakır mitinginde yaşanan patlamayı örnek gösterdi: “Düşünün ki 5 Haziran’da Diyarbakır’da bir bomba patlattı binlerce kişinin ortasında. Kayıp çok daha büyük olabilirdi. Birazcık zeka kırıntısına sahip olan herkes Diyarbakır’daki bombanın oraya bir tane 17-18 yaşındaki delikanlı tarafından taşınıp konmayacağını bilir. Bunun aranır halde oraya nasıl girebildiğini, aranırken orada üç yere ses bombası ve gerçek bomba yerleştirip.. yani dalga mı geçiyorlar ya? Şimdi desinler ki bunu yabancı istihbarat örgütlerinden biri yaptı. O zaman biz kamuoyu olarak bekleriz ki hangi ülke yaptı? Bunu bize söyleyin kardeşim di mi? E peki kim yaptı bunu? Yabancı bir ülkenin istihbaratı yaptıysa sizin istihbaratınız armut mu topluyordu? O zaman orada bir cezalandırmaya gidin, orayı cezalandırın. Görevini yapmadı. Çok komik tarafları var tabi bunun.”

Çamuroğlu, “Kahramana ihtiyacı olmayan bir ülke olmak çok büyük bir mutluluktur o ülkenin vatandaşları için. Bizim de kahramana ihtiyacımız olmamasını diliyorum.” diye ekledi.

DIŞİŞLERİ'NDEKİ SURİYE DİNLEMESİ: 3 GÜN SONRA ALDATILDIK DİYEBİLİRLER

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun, Dışişleri Bakanlığı’ndaki Suriye dinlemesini hemen bir gün sonra 'paralel yapıya' mal etmelerine karşın, bugün o dinlemeyi ABD’nin yaptığının ortaya çıkmasına ilişkin de bir değerlendirmede bulunan Çamuroğlu, “Sayın Cumhurbaşkanımız Harp Akademileri’nde bir konuşma yaptı ve 'aldatıldık' dedi. Bir Cumhurbaşkanı 'aldatıldık' diyorsa çok vahim bir durum vardır o ülkede. 3 gün sonra 5 gün sonra 'bu konuda da aldatıldık' diyebilirler.” açıklamasında bulundu.

Reyhanlı’daki patlamada provokasyon amaçlı 'Acilciler' adlı bir örgütün suçlandığını, dönemin İçişleri Bakanı’nın 'yakaladık' diyerek açıklamalar yaptığını; fakat sonradan saldırının arkasında IŞİD olduğunun ortaya çıktığını anlatan Çamuroğlu, “Nasıl yapıldığı hepsi ortaya çıktı hala susuyorlar. Peki o günlerde Hatay’da Alevi vatandaşlarımızla Sünni vatandaşlarımız birbirine girselerdi bunun bedelini bu zevat ödeyebilecek miydi?” diye sordu.

SOKAKTA DOLAŞIRKEN DEVLET YOK GİBİ GELİYOR

Çamuroğlu, değerlendirmelerine şu ifadeleri ekledi: “Şunu düşünüyorum bazen: Şu anda sokakta dolaşıyorum ve devlet yok gibi geliyor bana. Benim hissim bu. Polise güvenemiyorsunuz, yargıya güvenemiyorsunuz, yürütmeye güvenmiyorsunuz, yasamaya güvenemiyorsunuz, milletvekilleri hepsi memura dönüştürülmeye çalışıldı. En küçük bürokrat milletvekiline kafa tutuyor. Milletin vekili değersizleştiriliyor. Bu darbe dönemlerinden önce falan yapılırdı. E şimdi?"

TÜRKİYE DEVLETİN VE HUKUKUN OLMADIĞI BİR YER HALİNE DÖNÜŞTÜ

Türkiye'nin "Devletin ve hukukun olmadığı bir yer haline dönüştüğünü" kaydeden Çamuroğlu, "Hukuk olmazsa olmaz zaten. Ve inanın şunu söylüyorum kendi kendime. Bu millet muazzam bilge bir millet. Arif bir millet bu millet. Bütün bunlara rağmen birbirine girmiyorsa, bütün bunlara rağmen Türkiye bir kaosa sürüklenmiyorsa bu milletin irfanıyla ilgili bir şey. Tamamen bu. Bu irfana aykırı hareket edenler de bundan sonra seçimlerde onar onar oy kaybederler. Silinene kadar. Toptan tasfiye olana kadar. Millet 'yeter artık' diye çığlık atıyor, anlayan yok.”