MHP Genel Başkan Yardımcısı Şefkat Çetin, AK Parti gemisi su aldığı için dokunulmazlık telaşı başladığını belirterek, “MİT gibi önemli bir kurumun başında her türlü sırra vakıf olan Hakan Fidan’ın, elindeki kozları kullanarak Tayyip Erdoğan ve Ahmet Davutoğlu’na rağmen vekillik peşinde olduğu çok açıktır. Fidan’ın vekillik peşinde koşmasının altında yatan anlam, hesap sorulması endişesi ve paniktir.” dedi.

Şefkat Çetin, gündemi değerlendiren yazılı açıklamasında, despotlaştıkça paranoya içerisine giren ve sürekli yeni düşmanlar icat eden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, dün kendisine hizmet edenlere bugün en büyük hain damgasını vurmaktan çekinmediğini belirterek, “Yola çıktığı kurmaylarının neredeyse tamamıyla ters düşen Erdoğan’ın vekillik için istifa eden Hakan Fidan’la ilgili sarf ettiği ‘Ona bir kısım vaatlerde bulunulmuş olabilir, bir kısım yerler vaat edilmiş olabilir’ cümlesi kritiktir. Son günlerin çok konuşulan konularından Hakan Fidan’ın, milletvekili adaylığı için istifa etmesi, Erdoğan’ı en güvendiği kurmayının dahi terk etmesi anlamına gelmektedir. Anlaşılan AKP gemisi su almaktadır ve pek çok bürokrat gibi Hakan Fidan da yeni dönemde hesap sorulması endişesiyle dokunulmazlık peşindedir.” düşüncesini ifade etti.

“ERDOĞAN’IN, KENDİ ADAMLARI ÜZERİNDEKİ KONTROLÜNÜ KAYBETTİĞİ DEŞİFRE OLDU”

Fidan’ın adaylığının ortaya çıkardığı bir başka önemli sonucu ise Erdoğan’ın kendi adamları üzerindeki kontrolünü dahi kaybettiğini deşifre etmesi şeklinde açıklayan MHP’li Çetin, şöyle devam etti: “MİT gibi önemli bir kurumun başında her türlü sırra vakıf olan Fidan’ın, elindeki kozları kullanarak Tayyip Erdoğan ve Ahmet Davutoğlu’na rağmen vekillik peşinde olduğu çok açıktır. Türkiye’yi terörle mücadeleden müzakere aşamasına getiren açılım adlı ihanet süreci ve üçüncü ülkelerin bu meseleye müdahil edildiği Oslo görüşmeleri başta olmak üzere, başarısız Suriye ve Irak politikalarının her biri Hakan Fidan’ın yargılanması için yeterlidir. Reyhanlı ve Sultanahmet eylemleri, 6-8 Ekim 2014’te Türkiye’yi yakıp yıkan PKK ayaklanması, kimlere gittiği meçhul silah yüklü TIR'lar, elçilik baskını ve yüksek güvenlikli toplantıların dinlenmesi gibi sayısız enkazı arkasında bırakan Hakan Fidan’ın, vekillik peşinde koşmasının altında yatan anlam, hesap sorulması endişesi ve paniktir."

“ESAS OLAN DEVLET-İ EBED MÜDDETE SADAKATTİR”

Genel Başkan Yardımcısı Çetin, Tayyip Erdoğan’ın kendisine rağmen istifa eden Fidan’la ilgili 'sır küpümdü' açıklamasının ise başlı başına sorunlu bir cümle olduğunu söyledi. Çetin, “MİT Müsteşarının bir siyasi partinin figürü olmak yerine, devlete ve millete sadakat ile hareket etmesi ve bir sır saklayacaksa bu sırrın Türk milletine ait olması gereklidir. Makamlardaki şahıslar gelir geçer ancak esas olan devlet-i ebed müddete sadakattir. Aksi takdirde sır küpü su yolunda kırılacaktır. Bu çerçevede, Tayyip Erdoğan ile Hakan Fidan arasındaki ilişkinin hukuk devleti sınırlarında makamlar arası bir ilişki mi, yoksa bir misyon birlikteliği mi olduğu önemlidir. MİT Müsteşarının sahip olduğu sırlar Davutoğlu ve sonraki başbakanlarla paylaşılmalı, Tayyip Erdoğan’a özel sırlar olmaktan çıkarılmalıdır.” izahını yaptı.

“DOKUNULMAZLIK ARAYIŞLARI SADECE BÜROKRATLARLA SINIRLI KALMAYACAK”

AK Parti'nin, yolsuzluk dosyaları nedeniyle görevden el çektirilen dört eski bakanından henüz kurtulmuşken, bu kez çok sayıda bürokratın haklarındaki soruşturmaları savuşturabilmek için dokunulmazlık istediği bir parti haline geldiğini dile getiren Şefkat Çetin, ancak dokunulmazlık arayışlarının sadece bürokratlarla sınırlı kalmayacağının anlaşıldığını belirtti.

Çetin, “Önümüzdeki günlerde 17-25 Aralık dosyalarında adları geçen Sümeyye ve Bilal’in de vekillik sırasına girmeleri sürpriz olmayacaktır. Dokunulmazlığa ihtiyaç duyan AKP’lilerin sayısı göz önüne alındığında, bu parti adına 400 milletvekili isteyen Tayyip Erdoğan’ın az bile söylediği teslim edilmelidir. AKP hükümeti pek çoğu tartışılan icraatlarıyla, yolsuzluk ve rüşvet dosyalarıyla haddinden fazla yıpranmıştır. Doğal liderlerini cumhurbaşkanı yapmalarıyla birlikte siyasal misyonlarını tamamlamış ve artık Türkiye için değil tek adama hizmet için varlıklarını devam ettiren bir parti haline gelmişlerdir. Üzerlerindeki şaibeleri atamadıkları ve tek adam vesayetinden kurtularak yenilenmedikleri takdirde, bu partinin Türkiye’ye yapabileceği bir katkı kalmamıştır. Tayyip Erdoğan’ı kalkındırma partisi görüntüsünden kurtulamadığı sürece, 7 Haziran seçimleri AKP açısından kaybedilmiş bir seçim olacaktır.” dedi.

“SEÇİM SONUCUNU DAVUTOĞLU’NDAN İSTEMESİ ÇARESİZLİĞİN İFADESİ”

Algı yönetimiyle eski güçlerini korudukları imajını vermeye çalışsalar da iktidar partisindeki çöküşün her alanda kendisini hissettirdiğini kaydeden Çetin, “Ekonomideki kontrolünü kaybetmiş, güvenlik politikalarını PKK’nın insafına bırakmış, dış politikada çuvallamış AKP hükümetinin iktidarda kaldığı her gün ülkemizin zararınadır. Tayyip Erdoğan’ın, kendisinin alamadığı seçim sonucunu Davutoğlu’ndan istemesi çaresizliğin ifadesidir. 7 Haziran seçimlerini başkanlık oylamasına dönüştürmeye çalışan Erdoğan, açıkça Başbakan Davutoğlu’nun ülkeyi yönetemediğini ifade etmekte ve boşluğu kendisi doldurmaya çalışmaktadır.” düşüncesini paylaştı.