Özcan Purçu, Türkiye’nin ilk Roman milletvekili adayı. CHP’nin İzmir’de 5. sırada aday gösterdiği Purçu’nun seçilmesine kesin gözüyle bakılıyor. Purçu, 2005’ten beri Avrupa Romanlar ve Göçebeler Forumu’nun Türkiye temsilciliğini yapıyor. Purçu, Manisa’nın Selendi ilçesinde 2010’da Roman vatandaşlarla diğer vatandaşlar arasında yaşanan olayların temelinde, son 10 yılda uygulanan kutuplaştırma politikalarının etkili olduğunu söyledi. Purçu, Selendi’den sürülen Roman ailelerin daha sonra unutulduğunu, yaralarının hâlâ sarılmadığını ve her birinin bir yere dağıldığını söyledi.

CHP adayı Özcan Purçu, seçilmesi halinde Türkiye’nin ilk Roman milletvekili olacak. Purçu, Cihan Haber Ajansı’na özel açıklamalar yaptı. Manisa’nın Selendi ilçesinde 2010’da yaşanan ve Roman vatandaşların ilçeyi terketmek zorunda kalmasıyla sonuçlanan olaylara değinen Purçu, “Hem partisel anlamda hem etnik kimliksel anlamda çok aşırı kutuplaştırıldı. Yani bu kutuplaştırmadan öte bütün herkesi kucaklayıcı, herkesi bir toplumsal üst kimlik olarak hareket ederek davranması gerekeceği yerde, aşırı derecede işte AKP’lisin, CHP’lisin, HDP’lisin, sen Türksün, sen Romansın, sen Kürtsün diye aşırı bir kutuplaşma oldu. Selendi olayı da bunun bir sonucuydu aslında. Sonrası zaten yine hüsran. Sadece konuşuldu bu ülkede. Raporlar yazıldı, davalar açıldı vs., sonuçta insanlar taşındı oradan, başka yerlere yerleştirildi. Birer kiraları ödendi, ondan sonra çıkarıldılar. O insanlar dağıldılar, hepsi dağıldı. Bizim bildiğimiz üst yapıdaki bilgiler. İçeride de farklı şeyler oldu. Biz bunları yaşadık çünkü Selendi’de. İçeride de farklı şeyler yaşandı. Valilikle olan diyaloglar, bakanlıkla olan diyaloglar, farklı şeyler de yaşadık. Bizim 8 tane başlığımızın içinde bir de güvenlik sorunumuz vardı. Ondan sonra olay olmadı mı? Oldu, Afyonkarahisar Şuhut’ta oldu, Bursa’da oldu.” dedi.

'ROMAN AÇILIMINDA DAĞ FARE BİLE DOĞURMADI'

AK Parti hükümeti tarafından 2009’da dillendirilen Roman açılımında Romanlar için hiçbir olumlu adım atılmadığını söyleyen CHP adayı Purçu, “Roman açılımında dağ fare bile doğurmadı. Keşke fare doğursaydı, hiç olmazsa biraz faydası görülürdü. Romanlar, geliri düşük meslekleri yapıyorlar. Ayakkabı boyuyor, sepet yapıyor, çiçek satıyor. Bugün karnını doyurabilecek kadar para kazanıyor. Bu 10 lira da olur, 30 lira da olur, 50 lira da olur, yani gelirimiz çok düşük. Şimdi Romanlara az sayıda TOKİ evleri verildi. Bu evler veriliyor ama işte kapıcı parası şu kadar, aidatı bu kadar, işte aylık ödemesi bu kadar. Bir bakıyorsun, 700-800 lira aylık ödemelerle TOKİ’den ev sahibi yapmaya çalışıyorlar. Bu insanların geliri buna müsait değil ki. 2010’da Balıkesir’de TOKİ evlerinden alan Romanlar oldu. Ben de anahtar teslim törenine gittim. Gittik, iyi hoş güzel. Anahtarlarını verdik, dönemin başbakanı da katılmıştı. Ondan sonra aradan iki ay geçti, dedim bir sorayım bakayım ne yapıyorlar. Aradım, ‘Özcan Abi dedi, biz çadırda yaşıyoruz. Ne oldu dedim ya. Ya abi dedi, bize 700 lira, 800 lira aylık ödemeler geldi. Ben zaten para kazanamıyorum ki, açım diyor, fakirim diyor. Çıktılar, ‘Ne yapalım abi.’ dedi. Siz kentsel dönüşüm yapmadan, o insanlara ev vermeden önce onlara sosyal dönüşümü sağlamanız lazım. Siz o sosyal dönüşümü sağlamazsanız, isterseniz ona saray yapın olmaz, adapte olamaz o sisteme. Zaten onun borç yükünü kaldıramaz. Önce sosyal dönüşüm sağlayacaksın. Önce onların düzenli bir gelire sahip olmasını sağlayacaksın, yoksa 600-700 lirayı nasıl ödesin? Ödeyemez, iki ay sonra çıkar, yine çadırda yaşar.” diye konuştu.

'FECİ ANKET SONUÇLARI ÇIKTI'

Selendi olayından sonra Mersin Üniversitesi ile birlikte Roman mahallelerinin çevresinde yaşayan insanlara yönelik bir anket çalışması yaptıklarını dile getiren Özcan Purçu, “Roman mahallesinin çevresinde yaşayan insanlar, Romanlar için ne düşünüyor diye bir anket çalışması yaptık. Çok feci sonuçlar çıktı. Roman mahallesinin çevresinde yaşayan kardeşlerimizden bazıları, ‘Romanlar kısırlaştırılsın’ diyenler oldu, ‘Romanlar buradan sürülsün’ diyenler oldu. ‘Roman çocukları bizim çocuklarımızla aynı okulda okumasın’ diyenler oldu. O anket sonuçları, yakında kitap olarak basılacak. Bilimsel bir çalışma oldu. Bu neden kaynaklanıyor? Bu Türkiye’de yapılan siyasetin bir sonucu. İnsanlar kutuplaştırılıyor, ayrıştırılıyor, ondan sonra birbirine çatıştırılıyor. Sonuçta bu Selendi oldu, Afyonkarahisar Şuhut oldu, Bursa oldu. Allah, bizleri daha da kötü olaylardan korusun.” diye konuştu.

'BİZ HAYATA 20-0 YENİK BAŞLIYORUZ'

Romanların hayata 20-0 yenik başladığını söyleyen Purçu, “Bizim eğitim meselesi çok sıkıntılı. Şu an Roman çocuklarının yüzde 24’ü, ya yarıda bırakıyor ilkokulu ya da hiç okula gitmiyor. Yüzde 2’si lise mezunu. Bununla hiç dertlenen bir devlet görmedik. Bununla ilgilenen bir Milli Eğitim Bakanlığı yok. Biz hayata 20-0 yenik başlıyoruz.” dedi. Romanların bugün birinci meselesinin, "Ben bugün çocuğumun karnını nasıl doyuracağım?" olduğunu dile getiren Özcan Purçu, “Roman açılımı dediklerinde, ben de danışma kurulunda olarak sayın bakanım dedim, bir sekretarya kuralım. Bizim ofisimiz belli olsun. Bizi sahaya sürün. Biz Romanız. Roman stratejisini net bilgilerle hazırlayalım dedim. Avrupa Konseyi’nde, Roman stratejisi olmayan tek ülke biziz. Romanlara yönelik, örneğin Slovenya’da yapılan çalışmayı çok beğeniyorum. Slovenya’da, Roman mahallelerinde Romanların evleri dönüştürülürken onların sosyal dönüşümü de sağlanmış. Hollanda’da güzel çalışmalar oldu. Bizde ise 2009’da başlayan Roman açılımı süreci pek ciddiye alınmadı. Neden? Çünkü siz Roman açılımı yaparken ekibinizi kurmanız lazım. Sekretaryanızı kurmanız lazım. Ofisinizi oluşturmanız lazım. Sen 8 kişilik Roman danışma ekibi oluşturuyorsan, benim çalışma ofisim olacak, beni sahaya süreceksin ki ben sana demografik sonuçlarla bu senin yazman gereken Roman stratejisini hazırlayayım. İki tane memuru masaya oturtarak Roman stratejisi yazılabilir mi? Romanın yaşamını bilmiyor, Romanın sıkıntılarını bilmiyor. Bir kere olaya bilimsel bakmak lazım. Nasıl çözerimi düşünmek lazım. Şuraya oturduk, evet böyle bir sorun varsa önce altyapılarımızı oluşturmamız gerekiyor. Biz birçok toplantı yaptık. Milli Eğitim Bakanlığı’nın Romanlarla ilgili çalıştaylarına katıldık. ‘Şöyle yapalım, böyle yapalım’, en lüks otellerde toplantılar yapıldı. Keşke o lüks otellerdeki masaları bize verseydiler de 50 tane Roman çocuğunu okutsaydık daha iyiydi.” dedi.