Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP), 'Önce Türkiye' başlıklı seçim bildirgesinde, AK Parti'nin Kürt sorununun çözümüne yönelik yaklaşımı sert sözlerle eleştiriliyor. 'Toplumsal çatışma ve Kürt sorunu' başlıklı bölümde, "AKP, Kürt sorununu kapalı kapılar ardında, TBMM'den kaçırarak, demokratik meşruiyet olmadan çözmeye çalıştı. Elinde silah olanı güçlendirdi. Meclis'te siyaset yapanı yıprattı. AKP, Kürt sorununu çözmek bir yana giderek derinleştirdi. AKP'nin gizli hesapları tutmayınca terör çok daha şiddetli bir biçimde yeniden başladı." ifadeleri kullanıldı.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), 1 Kasım'da yapılacak milletvekilliği seçimleri için 'Önce Türkiye' başlıklı seçim bildirgesini açıkladı. Ankara ATO Kongre Merkezi'nde yapılan seçim bildirgesi açıklama töreninde, salonda şehitler sebebiyle müzik yayını yapılmadı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, salona eşi Selvi Kılıçdaroğlu ile birlikte geldi. Kılıçdaroğlu çiftini, gençler salonun kapısında karşıladı. Program, saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın okunmasıyla başladı.

CHP GELECEK SEÇİMLERİ DEĞİL, TÜRKİYE'NİN GELECEĞİNİ DÜŞÜNDÜ

CHP'nin Seçim Bildirgesi'nin yer aldığı kitaba önsöz yazan Kılıçdaroğlu, 7 Haziran Genel Seçimi ile vatandaşların 13 yıldır devam eden tek parti iktidarını sona erdirdiğini ve değişim istediğini açıkça gösterdiğini söyledi. "Partimiz, seçimlerden çıkan bu sonuca saygıyla yaklaşmıştır." diyen Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti: "Bir ateş çemberinden geçen ülkemizin hükümetsiz kalmaması ve yaşanan sorunlara kalıcı çözümlerin bulunması için her türlü fedakârlığı yapmıştır. 'Önce Türkiye' ilkesiyle hareket eden tek parti olan CHP, gelecek seçimleri değil, Türkiye'nin geleceğini düşünmüştür. Türkiye'nin geleceği için uzlaşma aramıştır. Kutuplaşmayı ortadan kaldırmanın ve ortak aklı egemen kılmanın peşinde olmuştur. CHP tüm siyasi partilerle görüşebilen, tüm toplum kesimlerinin başvurabildiği tek parti konumundadır. CHP, kişisel çıkar ya da parti çıkarı için değil, Türkiye'nin geleceği için siyaset yapan partidir. Bugünün ve geleceğin güvencesidir CHP."

AKP'NİN GİZLİ HESAPLARI TUTMAYINCA TERÖR ÇOK DAHA ŞİDDETLİ BİR BİÇİMDE YENİDEN BAŞLADI

Seçim Bildirgesi'nin 'Toplumsal çatışma ve Kürt sorunu' başlıklı bölümünde, AK Parti iktidarında ayrımcılık, ötekileştirme ve kutuplaştırmanın gündelik hayatın her alanında damgasını vurduğu ifade edildi. "Önyargı, kin ve nefret, toplumsal barışı ve bir arada yaşama arzusunu tehdit eden boyutlara ulaşmış durumda." denilen bildirgede, "Bu tablonun tek sorumlusu AKP'dir. AKP, Kürt sorununu kapalı kapılar ardında, TBMM'den kaçırarak, demokratik meşruiyet olmadan çözmeye çalıştı. Elinde silah olanı güçlendirdi. Meclis'te siyaset yapanı yıprattı. Başkanlık sistemini geçirmek gibi gizli hesaplarla hareket etti. Çözüm için güçlü bir hukuki altyapı oluşturmaktan kaçtı. AKP, Kürt sorununu çözmek bir yana giderek derinleştirdi. AKP'nin gizli hesapları tutmayınca terör çok daha şiddetli bir biçimde yeniden başladı." ifadeleri kullanıldı.

DEVLET SIRRI KAVRAMININ KAPSAMI DARALTILACAK

MİT Müsteşarı'nın yargılanması için gerekli olan idari iznin Cumhurbaşkanı'ndan alınarak Başbakan'a verileceğinin belirtildiği bildirgede, "Adalet Bakanlığı'na bağlı adli kolluk kuracağız. Devlet Güvenlik Mahkemeleri'ne (DGM) dönüşmüş olan Sulh Ceza Hâkimlikleri'ni kaldıracağız. HSYK'yı, Hâkimler Yüksek Kurulu ve Savcılar Yüksek Kurulu olarak ikiye ayıracağız. Devlet sırrı kavramının kapsamını daraltacak ve kötüye kullanılmasının önüne geçeceğiz. Türk Ceza Kanunu'nda ve Terörle Mücadele Kanunu'nda yer alan ifade özgürlüğünü kısıtlayıcı hükümleri kaldıracağız." denildi.

CUMHURBAŞKANI SEMBOLİK YETKİLERLE DONATILACAK

"Partiler üstü, sembolik yetkilerle donatılmış, yürütme ve yasama üzerindeki etkisi sınırlandırılmış bir Cumhurbaşkanlığı modelini yeniden tesis edeceğiz." denilen seçim bildirgesinde, şunlar kaydedildi: "Cumhurbaşkanı'nın yargı ve diğer üst düzey bürokrasi atamalarındaki yetkilerini kısıtlayacağız. Cumhurbaşkanlığı'nın bütçesini anayasal tanımlara uygun olarak mütevazı ve hesap verebilir hale getireceğiz. Örtülü ödeneğin keyfi biçimde ve siyasi amaçlarla kullanılmasını engelleyecek yasal düzenlemeleri yapacağız. Cumhurbaşkanı'na hakaret suçunun, yurttaşları sindirme amacıyla kullanılmasını mümkün kılan yasaları kaldıracağız."

ZORUNLU DİN DERSİ KALDIRILACAK

Medya kuruluşları ve mensuplarına karşı partizanca saldırılara ve keyfi cezalandırmalara engel olunacağının dile getirildiği bildirgede, "Din, mezhep ve inanç farkı gözetmeksizin tüm yurttaşlarımızın inanç ve ibadet özgürlüğünü güvence altına alacağız. Diyanet İşleri Başkanlığı'nı, tüm inançlara eşit mesafede duracakşekilde yeniden yapılandıracağız. Evrensel insan hakları ilkeleri çerçevesinde, farklı din ve inançlara mensup tüm yurttaşların ibadethane açmalarının önündeki engelleri kaldıracağız. Cemevlerini diğer ibadethaneler gibi yasal statüye kavuşturacağız. Zorunlu din derslerini kaldıracağız. Bu dersleri çoğulcu bir içeriğe kavuşturacak ve seçmeli hale getireceğiz." vaatlerinde bulunuluyor.

ULUDERE BAŞTA OLMAK ÜZERE TÜM FAİLİ MEÇHULLERİ ARAŞTIRACAK MECLİS KOMİSYONU KURULACAK

Kürt sorununun çözümüne ilişkin de şu ifadelere yer verildi: "Her türlü şiddet ve baskıyı sona erdirerek, sorunu siyaset yoluyla çözeceğiz. Kürt sorununun çözüm yerinin TBMM olmasını sağlayacağız. TBMM'de temsil edilen tüm siyasi partileri çözüm için bir araya getirerek süreci geniş bir toplumsal uzlaşma ile yürüteceğiz. Sorunu çözmeye yönelik tüm girişimlerin şeffaf ve hukuka uygun olmasını temin edeceğiz. Diyarbakır Cezaevi'nde yaşananlar ve Uludere katliamı başta olmaküzere tüm faili meçhuller, işkenceler ve hak ihlallerini araştıracak bir Meclis Komisyonu kuracağız. Eşit vatandaşlık ilkesinin gereği olarak, anadili Türkçe olmayan yurttaşlarımızın kamu hizmetlerinden eksiksiz olarak yararlanabilmesini sağlayacağız. İdari sistemimizde yerinden yönetim ilkesini hayata geçireceğiz. Resmi ve ortak dilimiz Türkçe'nin her kademede eğitim ve öğretim dili olmasını ve anadilin öğretimi önündeki engellerin kaldırılmasını sağlayacağız. Yurttaşların anadilin öğretimi hakkından yararlanabilmesi için gerekli altyapıyı, kamu desteği ile oluşturacağız. Eğitim politikalarımızı çocuğun üstün yararı anlayışını gözeterek geliştireceğiz."

DERSİM OLAYLARI ARAŞTIRILACAK

Faili meçhul cinayetlerde, insan hakkı ihlali ve işkence suçlarında zaman aşımının kaldırılacağının vurgulandığı seçim bildirgesinde, "Roboski katliamını yeniden soruşturacak, sorumluları, bulundukları görev ne olursa olsun yargı önüne çıkaracağız. Dersim olaylarının araştırılması için Dersim arşivlerini, TBMM'de toplayarak araştırmacıların incelemesini ve gerçeklerin ortaya çıkmasını sağlayacağız. 21 Mart'ı Nevroz Bayramı olarak resmi tatil ilan edeceğiz." denildi.