Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Grup Başkanvekili Engin Altay, "Kinle nefretle değil, adaletle darbecilerin üzerine gidilmeli. Bu mücadeleyi en acımasız şekilde yapın ama bu mücadele intikama dönüşmesin, cadı avına dönüşmesin, masun insanın temel hak ve özgürlükleri, özlük hakları gasp edilmesin. Böyle yaparsanız 15 Temmuz darbecileriyle hiçbir farkınız kalmaz" dedi.
CHP Grup Başkanvekili Altay, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında ilk olarak vefat eden ünlü tarihçi Halil İnalcık’a rahmet diledi. Altay, 15 Temmuz’daki darbe girişiminin halkın, muhalefet partilerinin ve medyanın kararlı duruşuyla geri püskürtüldüğünü söyleyerek, "Demokrasimiz adına büyük bir kazanım. 66 yıllık demokrasi tarihimiz altıncı defa müdahaleye maruz kalmış. Çok şükür can kayıpları, şehit vermekle birlikte demokrasimiz ayakta ve hayatta kalmayı başarmıştır. Bu altıncı müdahalenin son olması hepimizin temennisidir. Cumhuriyet Halk Partisi olarak 27 Mayıs’ı 12 Eylül’le aynı gören, 12 Mart’ı 28 Şubat ile aynı gören bir anlayış içinde 15 Temmuz darbe girişimini de başından beri nereden ve kim tarafından yapılmış olursa olsun şiddetle karşısında duracağımızı belirttik" ifadelerini kullandı.
Altay, şunları kaydetti:
"Hiç şüphesiz, darbecilerden, darbeye bulaşan, karışan, planlayan en üstten en altta kadar en şiddetli şekilde hesap sorulması gerekir dedik, toplumda normalleşme için çok hızlı şekilde toplumsal normalleşmenin yaşanması gerektiğini söyledik. Demokrasimizin güçlendirilmesi için yasal süreçler de buna dahil derhal adım atılması gerektiğini ifade ettik. CHP’nin bu süreçte sürekli işbirliği içinde olacağını kamuoyu ve hükümete bildirdik. Esasen Türkiye’de hiçbir partiyi suçluyor değilim ama yaşam tarzı üzerinden, inanç aidiyeti üzerinden, etnik aidiyet üzerinden siyasetin yapılmış olması darbelerin ana kaynaklarından biridir."
Toplumun ayrıştığını belirten Altay, "Devlet liyakatsiz kadrolara teslim edilmiştir. Devleti belli bir camiaya, cemaate mensup insanlara teslim edince bumerang gibi bu silah hükümete bir taraf ama demokrasimize ağır bir tehdit olarak geri dönmüştür. İki yanlışın yapıldığını görüyoruz. Olağanüstü hal uygulamaları cadı avına dönüşmüştür. İnsanların, şüpheli üzerinden delil üretmek yerine delil üzerinden şüpheliye gitme yönetmenine hükümetin derhal dönmesi lazım" şeklinde konuştu.
"Cadı avına dönüştüğü konusunda çok şikayet geliyor"
Altay şöyle konuştu:
"Cadı avına dönüştüğü konusunda çok şikayet geliyor, komisyon kurduk, mağduriyeti tespit etmeye çalışıyoruz. Keşke siz de benzer komisyon kurarsanız. Masum insanların hürriyetinin gasp edilmesi, engellenmesi fikri Genel Başkanımız tarafından Başbakana iletildi. Başbakan olumlu karşıladı. Medya mensuplarının bir kısmı bu işe bulaşmış olabilir, yazdıklarından dolayı medya mensuplarının gözaltına alınması darbeyle mücadeleye gölge düşürür. Medya mensuplarının yazdıkları haberler nedeniyle gözaltına alınmalarını kabul etmemiz mümkün değildir."
Altay, yargıda atamalara dikkat çekerek şunları söyledi:
"Yargıtay ve Danıştay’a üye seçiminin yapılması hükümetin iyi niyetinin sorgulanmasını gerektirmekte, gümrükten mal kaçırır gibi eşzamanlı Yargıtay’a, Danıştay’a üye atamak kötü bir samimiyet sınavı olmuştur. Kinle nefretle değil, adaletle darbecilerin üzerine gidilmeli. Bu mücadeleyi en acımasız şekilde yapın ama bu mücadele intikama dönüşmesin, cadı avına dönüşmesin, masun insanın temel hak ve özgürlükleri, özlük hakları gasp edilmesin. Böyle yaparsanız 15 Temmuz darbecileriyle hiçbir farkınız kalmaz."
Başbakan Yıldırım’ın Anayasa’da mini değişiklik yapılacağı yönündeki açıklamasının sorulması üzerine ise Altay, "Mini paketten kasıt, yargı ile ilgili düzenlemelerdir, HSYK’nın yapısıyla ilgili düzenlemelerdir. Aslında Davutoğlu zamanında bir iki ön görüşme yapılmıştı. Yargının siyasallaşması, Türkiye’nin geleceği açısından bizi endişeye sürüklüyor. HSYK’nın oluşumu yargıyı dört parçaya bölmüştür, yemekhanesinde dört ayrı bölüm olmuştur. Kısa paketten kasıt HSYK’nın yapısıyla yüksek yargı yasasıyla ilgili anayasa düzenlemesidir. Yargının siyasetin sopası haline gelmesini engellemek siyasetin en öncelikli görevidir. Bu şekli yargıya yönelik güveni azaltmaktadır. İlk dört maddenin muhafazası, parlamenter sistemin korunması, eşzamanlı darbe hukukundan arınması noktasında varsanız biz hazırız, yoksanız yapacak bir şey yok" diye konuştu.
"Türkiye’nin kara para cenneti haline gelmesi kabul edilebilir bir durum değildir"
’Varlık barışı’ ile ilgili bir soru üzerine ise Altay, "Türkiye’nin kara para cenneti haline gelmesi kabul edilebilir bir durum değildir. Umarım geri adım atarlar" ifadelerini kullandı.
İstihbarat zafiyetine ilişkin soruya da Altay, "İstihbarat sıkıntı olduğu için şimdi hükümet gördüğüne saldırıyor, istihbaratla ilgili ciddi sorun var. Türkiye’nin güvenliğinin dışarıda nasıl sağlandığını varın siz düşünün, görevi ihmal edenler, görevi kötüye kullananlarla ilgili" diye konuştu.
Kılıçdaroğlu’nun FETÖ dememesine ilişkin soruya ise Altay, "Biz yıllardır bu FETÖ’yu söyledik inandıramadık. Askeri polisi teslim ediyorsunuz dedik, FETÖ’nün sızması, kadrolaşması AKP’den önce başladı. AKP döneminde tavan yaptı. AKP döneminde ısrarla söylediğimiz bir konudur; devlet F tipi oldu dedik, daha ne diyelim" diye cevap verdi.