CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Bu hükümet ve kaçak sarayda oturan zat terör örgütüne yardım ve yataklık yapmışlardır. Bunu açık ve net söylüyorum. Terör örgütünün sponsoru, hamisi ve yardım ve yataklık yapanı bunlardır. Bütün milletimin bilmesini isterim. Gelen her şehidin sorumlusu bunlardır, ölen her çocuğun sorumlusu bunlardır. Terörle bizi baş başa bıraktı. Yazık günah bu millete" dedi.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında konuştu. "7 Haziran’dan bu yana 500’ü aşkın şehit verdik. 500 eve ateş düştü" diyen Kılıçdaroğlu, "Sorumlusu kim bunun. Ben sorumlusunu biliyorum ama Vanlı kardeşlerime de, Hakkarili kardeşime de, Edirne, Muğla, Çankırılı kardeşime de sesleniyorum; sen kendi vicdanına soracaksın, ’bu işin sorumlusu kimdir?’ diye. Bu soruyu kendine sormazsan Türkiye’de demokrasi kaybeder. Soracağız bu soruyu kendimize. Kim bu işin sorumlusu? Şehirler silah deposuna döndürülürken valilere talimat verip, ’sakın bunlara dokunmayın’ diyen kimdir. 23 Kasım 2014’te siyaseti bıraktığını söyleyen Mehmet Ali Şahin’in bir açıklamasını sizlerle paylaşmak istiyorum. ’Güneydoğu bölgesinde terör örgütü vergi topluyor’ diye soruyorlar, ’ne diyorsun?’ diyorlar. Sayın Şahin’in verdiği cevap, ’Evet buna benzer duyumlar. Duyumların ülkesinde bilgiler ve tespitler bizler tarafından da yapılıyor. Hükümetimiz tarafından da, devletin yetkili organları tarafından da yapıldı’ diyor. Peki kardeşim terör örgütü vergi toplarken bu ülkenin hükümeti sen değil miydin? Bakanı sen değil miydin? Başbakanı kaçak sarayda oturan adam değil miydi? Sen bunun hesabını verdin mi? Ben neden diyorum ki bu hükümet ve kaçak sarayda oturan zat terör örgütüne yardım ve yataklık yapmışlardır. Bunu açık ve net söylüyorum. Terör örgütünün sponsoru, hamisi ve yardım ve yataklık yapanı bunlardır. Bütün milletimin bilmesini isterim. Gelen her şehidin sorumlusu bunlardır, ölen her çocuğun sorumlusu bunlardır. Terörle bizi baş başa bıraktı. Yazık günah bu millete. Analar ağlamasın diyorlardı, ağlamadık ana bırakmadın. Çocuğu şehit olmayan anne bile ’televizyon izleyemiyorum’ diyor. ’Şehitlere üzülüyorum’ diyor, ’haberleri izleyemiyorum’ diyor, ’feryatları duymak’ istemiyorum diyor. Bunları yapan kim; 14 yıldır bu ülkenin başına bela olan o diktatör bozuntusu" değerlendirmesinde bulundu.
"SESİNİ ÇIKARAMAZSAN SEN DEMOKRASİDEN YANA BİR KURULUŞ DEĞİLSİN, SEN DEMOKRASİYİ SAVUNMUYORSUN DEMEKTİR"
Amerika’nın Uluslararası Kalkınma Kurumu’nun Suriye’ye yapılan yardımlarla ilgili açıklamasını okuyan Kılıçdaroğlu, "Terörde zaten namımız dünyayı sarmış vaziyette. Bütün dünya Türkiye’yi kaygıyla izliyor. Nereye gidecek diye bakıyorlar bu ülkeye ama sadece adımız terörle değil yolsuzlukla da gündemde. Ben merak ediyorum, Amerika’nın Uluslararası Kalkınma Kurumu var. Bu kurumun özelliği belli yerlere insani yardımlar yapması. Suriye’de de ciddi insanlık dramları var, Suriye’ye de insani yardım yapıyor bu kuruluş. Yani bizler gibi üstüne ilaç altına silah değil. Buradaki sivil toplum örgütleri aracılığıyla Ürdün ve Türkiye’den buralara insani yardım yapıyorlar. 6 Mayıs 2016’da bu kuruluş bir açıklama yaptı. ’Türkiye ile ilgili olarak şuana kadar yürütülen soruşturmada, Suriye’ye insani yardım gönderilmesi için yapılan alım satım sözleşmelerinde ticari işletmeler, yardım kuruluşu çalışanları ve diğer kişilerin oluşturduğu bir ihale yolsuzluğu, rüşvet ve çıkar ağı oluşturulduğu belirlenmiştir.’ Yani ben diyor ’Türkiye’deki kuruluşlar aracılığıyla yardım götüreceğim, Türkiye’den yardım topluyorum götürüyorum ama öyle bir çıkar ağı kurmuşlar ki bizim yardım yapmamızı engelliyorlar, kendileri malı götürüyorlar. Bunu 6 Mayıs 2016’da söylüyorlar. Onların bilmediği bir gerçek var. Aslında bilip de dile getirmedikleri bir gerçek var, en tepedeki malı götürürse, aşağıdaki de diyor ki, ’Benim başım kel mi ben de götürürüm. Hep beraber götürelim’ diyor. Sen malı götürüyorsun ben de götüreceğim. 6 Mayıs’ta bir açıklama daha yapıyorlar. ’Türkiye üzerinden yaptığımız yardımları durdurduk’ diyorlar. Yolsuzluk yaptıkları için ve çok önemli bir cümle kuruyorlar, bunu bütün iş adamlarımız duysun, ’Amerikan Vergi Mükellefinin parasını yolsuzluk ve suistimal konusu olması karşısında politikamız sıfır toleranstır. Ben Amerikalı işadamının ödediği vergiyle insani yardım yapıyorum, birileri yolsuzluk yaparsa benim toleransım sıfırdır.’ Peki bizim işadamlarımız bu konuda duyarlı mı? Yolsuzluklar yapılıyor seslerini çıkarıyorlar mı? Ödedikleri vergilerin hesabını vermiyorlar, seslerini çıkarıyorlar mı? Çıkaramıyorlar seslerini. Sesini çıkaramazsan sen demokrasiden yana bir kuruluş değilsin, sen demokrasiyi savunmuyorsun demektir" şeklinde konuştu.
"AKLINI KULLANMAYAN ADAMA DÜŞÜK PROFİLLİ ADAM DENİR"
Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun görevinden ayrılmasına ve yeni Başbakan adaylarına yönelik sert eleştirilerde bulunan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Dikkatinizi mutlaka çekmiştir, Türkiye’de hükümet yok. Usulen bir Başbakan var doğru, usulen bakanlar da var. Dünyanın sorununu yaşıyoruz ama hükümet yok. Niye hükümet yok? Çünkü hükümete karşı saray darbesi yapıldı, 4 Mayıs’ta saray darbesi yapıldı. Bu bir anayasal suçtur. Meşru bir hükümete karşı darbe gerçekleştirildi. Peki şimdi ben ikide bir bizim hakkımızda fezleke düzenleyen savcılara sesleniyorum; siz Cumhuriyetin savcıları değil misiniz? Siz anayasanın güvencesi değil misiniz? Siz neden birilerinin taşeronluğunu yapıyorsunuz. Saray darbesi gerçekleştirildi neden konuyu soruşturmuyorsunuz? Soruşturabilirler mi? Soruşturamazlar. Savcı dediğin adam yürekli adamdır, savcı dediğin adam Cumhuriyeti korur, savcı dediğin adam birilerinin uşaklığını yapmaz, savcı dediğin adam darbe olunca soruşturmayı açar. Darbeye karşı Davutoğlu ne diyor? Hepiniz biliyorsunuz. ’Görev süremizin 4 yıl sürmemesi benim tercihim değil’ diyor. Bir zaruretin sonucudur. Sayın Davutoğlu o zaruret nedir? 26 milyon 600 bin kişinin oyunu aldın. Niye milli iradeye sahip çıkmadın. ’Bana oy veren vatandaş var, ben bunların hakkını göz ardı edemem’ niye demedin, diyemedin. 64. Hükümete karşı bir saray darbesi gerçekleşmiştir. Tarih bunu böyle yazacaktır hiç kimse meraklanmasın. 12 Eylül darbecileri nasıl yargılandıysa 28 Şubat darbecileri nasıl yargılandıysa bu darbeciler de gün gelecek hesabını vereceklerdir. Bir gerçek daha ortaya çıktı. AK Parti’nin bizim anladığımız anlamda demokrasiyi savunan bir parti olmadığı ortaya çıktı. Adalet ve Kalkınma Partisi Kuzey Kore modeline göre görev yapan bir partidir. Kuzey Kore’de de bir diktatör vardır. Bütün dünyada alay konusu. Bizde de bir diktatör var, o da bütün dünyada alay konusu. Onlarda da bir parti var bizde de bir parti var. Bir parti bir kişinin iki dudağına kendisini hapsetmiş durumda. Demokrasilerde böyle bir şey olabilir mi? İtiraz etmesi lazım. Birilerinin çıkması lazım, ’Ya bu ülkede demokrasi var’ demesi lazım. Diyemiyorlar. Diktatör buyurdu, ’Gel bakayım’ dedi ’Davutoğlu’ dedi, Davutoğlu gitti. ’İstifa edeceksin’ dedi. ’Emredersin’ dedi, istifamı buyurun veriyorum. ’Bırak halkın iradesini, halk dediğin kimdir’ diyor. Benim diyor halkın iradesi, milli irade; ’geç onları geç’ diyor, ’milli irade benim’ diyor. ’Seni ben mi getirdim?’ ’Ben getirdim. Şimdi sana diyorum ki dilekçeni ver ve paşa paşa ayrıl.’ Dilekçesini verdi, paşa paşa ayrıldı. Mağdurları oynuyor. Mağdurları oynayamazsın Davutoğlu, sen, yürekli bir adamsan sonuna kadar demokrasiyi savunacaktın. 23 milyon 600 bin kişinin oyunu ve hakkını savunacaktın. Sonra ne oldu? Diktatör buyurdu, ’Bir Başbakan istiyorum’, nasıl birisi olsun? ’Efendim düşük profilli birisi olsun.’ Bir baktık hepsi sıraya girmişler. ’Vallahi o düşük profilli değil, asıl benim düşük profilli adam, beni seç diyor.’ Şimdi milletime sesleniyorum Allah aşkına böyle parti olur mu ya? Böyle demokrasi olur mu ya? Sıraya girmişler, ’Vallahi onu seçme, o biraz yüksek profilli ben daha da düşüğüm hatta çukurdayım’ diyor. ’Beni seç. Ne dersen yapacağım’ diyor. ’24 saat yatarım’ diyor. ’Yeter ki sen beni seç’ diyor. Peki düşük profil ne demek? Aklını kullanmayan adama düşük profilli adam denir. Çünkü aklını başkasına kiraya vermiş vaziyete. Bu kişilere aynı zamanda dalkavuk da denir. Çünkü ne denirse, ’Emredersiniz’ diyecek."