Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, Türkiye'de yaşayan insanların şiddetin sadece mağduru olduğunu belirterek, “İnsanlığımızı, beraber yaşama arzu ve irademizi kaybedersek, şiddetin oyuncağı oluruz.” dedi.

Genel Başkan Yardımcısı Tanrıkulu’nun yazılı açıklaması şöyle: “Türkiye’nin dört bir yanında cenazeler kalkıyor, şiddet ortamı siyaseti yok ediyor, sözlerin kıymetini yitirdiği bir ortamda yaşıyoruz. Son 2 günde Iğdır’da Yüksekova’da daha nice yıllar bu toplumun fertleri olarak yaşaması gereken gencecik insanlar yaşamını yitirdi. Hepimizim yüreği yandı. Ancak yaşamını kaybeden askerlerin öfkesi ve üzüntüsünün, Türkiye genelindeki karşılığı, çatışmayla, savaşla hiçbir ilgisi olmayan, tek derdi yaşam gailesi olan sıradan Kürtler olmamalıdır.

'Teröre lanet' diye, Kürt vatandaşlara saldırılar gerçekleştirildiği haberleri geliyor. Zaten çoğu savaş mağduru, çatışma ve gerginlik ortamlarının yarattığı kötü şartların mağdurları olduğu için, evlerini barklarını bırakıp Türkiye geneline yerleşen Kürtlerin, bugünkü şiddetle hiçbir alakası yoktur. “Teröre karşı çıkmak” için onlara zarar verilmesi, sadece şiddetin büyümesini sağlar. İnsanlığımızı, beraber yaşama arzu ve irademizi kaybedersek, şiddetin oyuncağı oluruz. Elde silah siyasi sonuç almaya kalkanların, ülkeyi yakan ateşten iktidar devşirmeye kalkanların ölümüne neden olduğu halk çocuğu askerlerin öcünü, ekmeğinin peşinde yurttaşlarımızdan almaya kalkmak olsa olsa içinde bulunduğumuz şiddet sarmalını daha da derinleştirir.

Unutulmamalıdır ki; Türkiye’nin dört bir yanında ve bölgede yaşayan insanlar, sivil halk, şiddetin sadece mağdurudur. Yanlış siyasetlerin, politik yanlışların bedelini halk ödememelidir. Onun için, sivil halkı korumak, kollamak, devletin görevidir; devlet, vatandaşını korumak için var olmalıdır. Bugünlerde, Cizre’de yaşananlar dehşet vericidir. Çocuğunun naaşını buzlukta saklamaya çalışan bir ülkede, birlik beraberlik ve kardeşlikten söz edebilmek de zordur. Aynı şekilde, Yüksekova’da naaşları açık arazide kalan askerleri, kimin teslim aldığının kavga konusu olması yazıktır, günahtır. Cenazelerinin yasını ortak tutacağına, cenazeleri üzerinden kavga eden bir toplum olmamalıyız. Hepimiz bu gidişatı durdurmayı, çılgın halde gözü dönmüş olanlara karşı kardeşliğimizi savunmayı, çocuklarımıza borçlu olduğumuzu aklımızda tutmak zorundayız.

Bir ortaklık varsa, o da ortak biçimde geleceğimizi kaybettiğimizdir; gençlerimizi, çocuklarımızı, geleceğimizi korumak için birbirimize toplum olarak sahip çıkmalı, şiddeti reddetmeliyiz. 'Hepimiz kardeşiz' demekle olmuyor; kanlı bıçaklı kardeşler de var. 'Kardeşiz' deyip geçeceğimize, insan gibi yaşamalıyız ve yaşatmalıyız; bunu hep beraber yapmalıyız. Bu zor dönemeçte, her sorumluluğu almaya, bu ülkenin makul insanlarıyla omuz omuza vererek akan kanı durdurmaya hazırız, kararlıyız.”