Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Adana Milletvekili Elif Doğan Türkmen, hükümetin yargı eliyle 'özgür basına' yönelik baskılarına tepki gösterdi. Türkmen, 13 yılık AK Parti hükümeti döneminde giderek artan ölçüde demokrasinin tüm kurum ve kuruluşlarıyla askıya alındığını söyledi.

Türkmen ayrıca şehit cenazelerine katıldıklarında ailelerin acısını yaşayamadığını gördüklerini vurgulayarak, “İnsanlar acılarını sesli yaşamaktan korkuyor. Çünkü yargıyı kullanarak toplumu sindirdiler. Şehit yakınları bize, 'Bir şey diyemiyoruz, acımızı yaşayamıyoruz; bir şey dersek, kulağımızdan tutup, cezaevine atacaklar' diyor. Önce yasamayı, sonra yargıyı şimdi tek konuşan basını susturmanın peşindeler." dedi.

Demokrasinin 'olmazsa olmazlarından' birinin basının olduğuna dikkat çeken Türkmen, 2011 seçimlerinden sonra AKP iktidarının 'yasama, yargı ve dördüncü kuvvet medyayı' susturmak istediğini kaydetti. AKP’nin 'yargıyı dönüştürmekle ve Meclis'teki çoğunluklarıyla istedikleri yasaları çıkararak bu süreci yönettiklerini hatırlatan Türkmen, gelinen nokta itibariyle hükümetin toplumun tamamını susturmanın peşinde olduklarını vurguladı.

Türkmen, “Bunun yolu vatandaşın özgürce haber almasını önlemektir. Çünkü yaptıkları yolsuzluk ve hukuksuzlukları halkın duymasını istemiyorlar. Kendilerine göre muhalif gördükleri; aslında tek görevleri gerçekleri dile getiren basını susturuyorlar.” ifadelerini kullandı. Koza İpek Grubu'na yapılan baskının bu anlayışın sonucu olduğunun altını çizen CHP'nin hukukçu kökekli milletvekili Türkmen, şunları kaydetti: “Hürriyet gazetesini yapılanlar ortada. Biz hep şunu söylüyoruz: Çağdaş, aydın bir ülkede demokrasi tüm kurum ve kuruşlarıyla işlemeli. Bu yargı, yasama ve mutlaka basındır. AKP hem yargı ve yasamayı kullanıyor ve basını susturuyor. Bunları bir baskı olarak kullanıyorlar. Çünkü artık yargıdan hangi kararı istiyorlarsa o çıkıyor. Zaten HSYK ellerinde; istedikleri doğrultuda karar çıkmadığı takdirde o hakim ve savcıyı sürüyorlar.”

Koza İpek, Zaman ve Doğan Medya Grubu'na dönük susturma çabalarının bir sonuca ulaşacağına inanmadığını anlatan Türkmen, 1 Kasım seçimlerinin tıpkı Kurtuluş Savaşı gibi Türkiye için yeniden milat olacağını aktardı.

İNSANLAR ACILARINI BİLE SESLİ YAŞAMAKTAN KORKUYOR

“1 Kasım'dan sonra Recep Tayyip Erdoğan kendisine kaçacak ülke bulsun.” diyen Türkmen, şöyle devam etti: “Biz tüm şehitlerimizin cenaze törenlerine katılıyoruz. Ülkemizde teröre kurban verdiğimiz her polis ve askerimize sahip çıkmak ve ailelerin acılarını paylaşmak için gidiyoruz; yoksa siyaset yapmak için değil. Gittiğimiz ailelerde şu gördük: İnsanlar acılarını sesli yaşamaktan korkuyor. Çünkü yargıyı kullanarak toplumu sindirdiler. Şehit yakınları bize, 'Bir şey diyemiyoruz, acımızı yaşayamıyoruz; bir şey dersek, kulağımızdan tutup, cezaevine atacaklar' diyor. Önce yasamayı, sonra yargıyı şimdi tek konuşan basını susturmanın peşindeler. Bunlar onların çöküşünü önlemiyor. Yüzde 9 gibi ciddi bir oy kaybettiler. 1 Kasım da daha da çok kaybedecekler.”

OTORİTER BİR DEVLET VAR

Şu anda otoriter bir devletin bütün uygulamalarının sergilendiğine işaret eden Elif Doğan Türkmen, sadece ülkeyi seçime götürmesi gereken bir hükümetin icratlarıyla böyle hareket etmediğini açıkladı. Hükümetin karar vermesi gereken icraatlarına Cumhurbaşkanı'nın müdahil olduğunu dile getiren Türkmen, “7 Haziran'dan buyana yasama yok; meclisi iğdiş ettiler. Her gün şehit ve gazilerimiz geliyor. Sivil vatandaşlarımız katliamlarda ölüyor. Ortada meclis yok. Otoriterdevlet dediğimiz bu. Meclisinin çalışmıyor, tüm yetki ve karar mekanizmaları tek elde toplanmış.Türkiye bunu fiilen yaşıyor. Derdimiz bu fiiliyatı ortadan kaldırmaktır.” şeklinde konuştu.

2 Kasım tarihi itibariyle Meclis'in hükümetini kuracağına inandığını söyleyen Türkmen, AKP'nin tek başına iktidar olamayacağını savundu. Türkmen, şunları söyledi: “Bunlar istedikleri kadar gündemi değiştirmeye çalışsın. Sokağın gündemi belidir: Ekonomi, işsizlik ve terör... Herkesi dizayn etmeye çalışıyor. Biz birileri gibi 'şehitlik en yüksek mertebedir' deyip, evlatlarımızı bedelli askerlik, çürük raporu gibi şeylere yönlendirmiyoruz. Sokaklardayız, hiç birimizin arkasında korumu ordusu yok. AKP'nin birinci sıra milletvekili adayının ardında çok sayıda polis koruma sağlarken, biz tek başımıza geziyoruz. Bir korkumuz yok. CHP Adana'da birinci parti olacaktır.”