Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İzmir Milletvekili Mustafa Balbay, Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca'nın tutukluluğuyla ilgili bir soruya, "Haksız yargılamanın acısını çekmiş bir gazeteci, milletvekili olarak tutuklu yargılanmaya karşıyım. Bir gazetecinin tutuklanması, onu okuyanların o gazeteciyle ilgilenen ya da o gazetenin tüm okurlarının tutuklanması demektir, onlarında haklarının kısıtlanması demektir. 51 gün değil 51 saat bile fazladır.” dedi.

CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay, partisinin 7 Haziran seçim çalışmalarını başlatmak üzere Yozgat’a geldi. CHP İl Teşkilatı'nda partililerle bir araya gelen Balbay, burada yaptığı konuşmada, AK Parti iktidarını ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı sert sözlerle eleştirdi. Konuşmaların ardından gazetecilerin sorularını cevaplayan Balbay, başkanlık sistemi ile ilgili bir soruya, "Recep Tayyip Erdoğan başkanlık sistemi istemiyor Tayyiplik sistemi istiyor. Her şeyi kendine göre istiyor." diye cevap verdi.

Balbay, şöyle devam etti: "Bir ay önce söyledim iktidar, muhalefet eleştirir, ülke yönetiminde yarışır. Erdoğan, saatte 200 kilometre hızla gidebilen frensiz araç istiyor. Bu başta kendisine yazık eder. Çünkü bütün denetim mekanizmalarının kalktığı her şeyin tek kişi elinde yönetildiği ve altında başka hiç bir gücün olmadığı bir yönetim sisteminin adı frensiz araçtır. Ben AKP içindeki milletvekillerininde belli bir aklı selimle bunu cumhurbaşkanına anlatmaları gerektiğini düşünüyorum."

"DÜNYANIN HİÇ BİR YERİNDE ERDOĞAN’IN İSTEDİĞİ GİBİ MODEL YOK"

Dünyanın hiç bir yerinde Recep Tayyip Erdoğan’ın istediği gibi model olmadığını vurgulayan Balbay, "Amerika’nın Ankara büyük elçisi aylardır gelemedi. Çünkü Obama onaylamış fakat senato onaylamadığı için gelemedi, senato onayladığı zaman ancak geldi. Ama Erdoğan, yaptığı işi onaylamayan Meclis'i fes etme yetkisi de istiyor. Bu sistem değil Türkiye, dünyanın hiç bir yerinde yer alacak bir sistem değil. Anayasa 104. maddede 'cumhurbaşkanı tarafsızdır ve devlet kurumları arasındaki dengeyi ve uyumu gözetir' diyor. Ama ne yazık ki cumhurbaşkanı tüm bunları rafa kaldırmış durumda." diye konuştu.

"CUMHURBAŞKANI ANAYASASIZ HAREKET EDİYOR, ANAYASAYI TANIMIYOR"

“Şuanda Türkiye’nin 12. Cumhurbaşkanı Anayasız hareket ediyor, mevcut Anayasayı tanımıyor.” diyen Balbay, "Bu her şeyden önce yakın gelecekte bir iktidarı kullanma sorunu ortaya çıktığında Erdoğan’ın kendisine de zarar verecek bir durumdur." dedi. Balbay, şöyle devam etti: "12 Eylül 2010’daki referandum sırasında HSYK gelecek her şey demokratik olacak, yargı daha bağımsız olacak diye değişliklikler yaptılar. 3 yıl sonra HSYK darbeci organı pişman olduk, dediler. Ben Erdoğan ve AKP'li milletvekillerinin pişman olacakları bir sürece girmemelerini bir yurttaş, bir milletvekili olarak öneriyorum. Erdoğan’ın meydanlara çıkıp seçim gezilerine başlaması da gerçekten tam bir kuralsızlık, anayasayada aykırı bir durumdur. Tabi Sayın Davutoğlu bu durumda bir kamu kuruluşunda başbakan memuriyetindeki görevli mi, diye bir soru akla geliyor. Çarpık bir tablo, bu tabloyu 7 Haziran'da seçmenimizin dikkatle gözleyeceğini ve düzelteceğini düşünüyorum." şeklinde konuştu.

"17-25 ARALIK DEFTERİ KAPANMAMIŞTIR"

17-25 Aralık defterinin kapanmadığını söyleyen Balbay, "4 eski bakanın Yüce Divana gitmemesiyle bu halkın gözünden kaçırıldı denemez. Ben 5 yıl yani 1.739 gün demir parmaklıklar ardında kaldım ve biz dedik ki bizi adil yargılayın bize hukuku uygulayın. Bizde bugün iktidara hukuka uyun adil yargılanmayı kabul edin diyoruz, siz suçlusunuz demiyoruz. Muammer Güler, önceki gün kükredi, ‘biz devlet malı yemedik, şu malı yemedik'. Yani her halde Zerrab’dan dolaylı alınmış gibi bu şekilde mi örtüyor, alemi sersem milleti kör yerinemi koyuyor. Bunu kendisine de sormak lazım. Bu süreç en azından aydınlatılması gereken, toplumdan kaçırılmaması gereken bir süreçtir." diye konuştu.

"ADALET BAKANI ADALETİN DAĞITILMASINDAN SORUMLU HALE GELDİ"

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ı da eleştiren Balbay, "Adalet Bakanımız Yozgatlı. Adalet Bakanımız son dönemde hukuku adaletin uygulanmasından değil, adaletin dağıtılmasından sorumlu hale geldi. Adaleti dağıtıyorlar. Son 15 gün içindeki yasalara baktığımızda meclisten 4 eski bakanla ilgili yargılanmasınlar kararı çıkıyor. Ama onun dışında gezi davalarından Türkiye’deki öteki iddialardaki her alanda bir hukuk kanaması yaşanıyor. Bugün en kötü cinayet mahkeme salonunda işlenen cinayettir. Şuanda mahkeme salonlarında hukuk cinayeti işlenmekte. Demek ki bu iktidarın adalet bakanı hiçte olumlu bir rol oynamıyorlar. Kendilerine gelince her türlü dokunulmazlık, hukukun ve dalaetin dışında bir hayat istiyorlar. Ama topluma gelince bu hafta iç güvenlik yasası geliyor, ordada hakim ve savcıların dışında kaymakam, polis ve valiye de yargı yetkisi veriyorlar. Yasayı yargılama yetkisi veriyorlar. 48 gözaltı yetkisi nedir? Mahkeme kararı olmadan kaymakamlığın arama hakkını elde etmesi nedir? Bütün bunlar 17-25 Aralıkta kendilerine dokunulmasını sağlayacak zırh oluşturma çabasının ürünü. Maalesef AKP’li milletvekilleri bu örtüye kendileri de katıldılar. Yüce divan oylamasına hayır oyu vererek bu yolsuzluk iddialarının siyaseti kirletmesine izin verdiler. Yani yolsuzluktan beslenenler yolsuzluğu çözemezler." diye konuştu.

"GAZETECİNİN 51 GÜN DEĞİL 51 SAAT BİLE TUTUKLU KALMASI FAZLADIR"

Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca'nın tutukluluğuyla ilgili bir soruya Balbay, "Haksız yargılamanın acısını çekmiş bir gazeteci, milletvekili olarak tutuklu yargılanmaya karşıyım. Hele hele bir gazeteci hakkında iddianız neyse ortaya koyarsınız, o kişiler bu ülke için mesleklerini sürdürürler ve mahkemenin sonunda ne çıkarsa o da yine hukuk çerçevesinde toplum vicdanında kabul gördüğü oranda sonuçları olur. Ama bir gazetecinin tutuklanması, onu okuyanların o gazeteciyle ilgilenen ya da o gazetenin tüm okurlarının tutuklanması demektir, onlarında haklarının kısıtlanması demektir. 51 gün değil 51 saat bile fazladır. Özünde tutuksuz yargılanmanın esas kabul edilip gerçekten o insanların kendisini ifade edebileceği bir ortamın sağlanması gereklidir. Suçüstü, yüz kızartıcı gibi durumlar dışında ben tutuklu yargılanmaya tamamen karşıyım. Zaten tutuklama bir tedbirdir, bu tedbirde gazetecilere ve bu meslekleri yapan kişilerle ilgili 51 gün değil, 51 saat bile fazladır diye düşünüyorum.” diye cevap verdi.