CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, iç güvenlik paketinin sözde güvenlik paketi olduğunu ve daha yasalaşmadan TBMM Genel Kurulu'nun güvenliğini ortadan kaldırdığını söyledi.

CHP Grup Başkanvekilleri Akif Hamzaçebi, Levent Gök ve Engin Altay TBMM’de basın toplantısı düzenledi. Toplantıda konuşan Altay, “Oturumu yöneten TBMM Başkanvekili Ayşenur Bahçekapılı ve Adalet ve Kalkınma Partisi'ne mensup Trabzon Milletvekili Oktay Saral ve İstanbul Milletvekili Metin Külünk'ün vahşi saldırılarını, fiziki şiddet içeren saldırılarını Meclis Başkanlık Divanı'ndaki kürsüde duran tokmağı alarak milletvekillerinin kafasına, gözüne sadece bizim milletvekillerimize değil diğer muhalefet partisi milletvekillerine savurmasını şiddetle, esefle kınıyor, takdiri yüce milletimizin vicdanına bırakıyoruz" açıklamasında bulundu.

"AYŞENUR BAHÇEKAPILI, TBMM İÇ TÜZÜĞÜ'NÜ ADETA AYAKLAR ALTINA ALDI"

Parlamentoda bulunduğu 13 yıl boyunca yaşanmayan trajik ve çok saldırgan bir tutumla bir kere daha karşılaştıklarını anlatan Altay, "Önce şunu şöylememiz lazım, oturumu yöneten Meclis Başkanvekili Ayşenur Bahçekapılı, TBMM İç Tüzüğü'nü adeta ayaklar altına almış ve muhalefet partisinin bırakın sade milletvekillerini, grup başkanvekillerinin söz haklarını bile gasp etmiş, söz haklarını kullandırmamış ve tıpkı 4+4+4 yasalaşırken o zamanki komisyon başkanı Nabi Avcı'nın uygulamasından dolayı nasıl o salon kan gölüne dönmüşse bugün Ayşenur Bahçekapılı'nın uygulamaları Meclis Genel Kurulu'nda gene çok üzücü olayların yaşanmasına, bir milletvekilimizin kaburgalarının kırılmasına, CHP'li ve HDP'li birkaç milletvekilimizin başından ve vücutlarının değişik yerlerinden darp alınmasına yol açmıştır" açıklamasında bulundu.

Engin Altay şunları söyledi: “Bu yasa Köşk merkezli diktatörlüğe yasal kılıf yasasıdır. Diktatörlüğü kanuni zırha büründürme yasasıdır. Hiçbir güvenlik kaygısı, temel hak ve özgürlüklerin kısıtlanmasına dayanak olamaz. Biz milletten aldığımız vekaletle, yetkiyle önce parlamentoda Anayasa ve İç Tüzük'ten kaynaklanan kendi haklarımızı sonuna kadar kullanarak direneceğimizi beyan ediyoruz, taahhüt ediyoruz. İlaveten temsil ettiğimiz 77 milyonun temel hak ve özgürlüklerinin parlamento marifetiyle ortadan kaldırılmasına göz yummayacağımızı ve bu yasanın yasalaşmaması için kanunun, Anayasa'nın, İç Tüzüğün bize verdiği yetkileri sonuna kadar kullanacağımızı milletimizle paylaşmayı bir görev sayıyoruz. Oturumu yöneten Sayın Bahçekapılı ve AKP'ye mensup Trabzon Milletvekili Oktay Saral ve İstanbul Milletvekili Metin Külünk'ün vahşi saldırılarını, fiziki şiddet içeren saldırılarını Meclis Başkanlık Divanı'ndaki kürsüde duran tokmağı alarak milletvekillerinin kafasına, gözüne sadece bizim milletvekillerimize değil diğer muhalefet partisi milletvekillerinin kafasına gözüne savurmasını da şiddetle, esefle kınıyor, takdiri yüce milletimizin vicdanına bırakıyoruz."

HAMZAÇEBİ: YASAYA KARŞI ANLAMLI MUHALEFET DEVAM EDECEK

Akif Hamzaçebi ise, “AKP grubunun getirmiş olduğu iç güvenlik paketinin görüşmelerine bugün geçilemedi. AKP’nin amacı bugün grup önerilerin tamamlanması ve tasarı görüşmelerine başlanmasıydı. Ancak başta CHP olmak üzere yoğun bir dirençle karşılaşınca bu görüşme gerçekleşmedi. Yarına kaldı. Yarından sonra muhalefetin CHP’nin özgürlükleri kısıtlayan özgürlükleri baskı altına alan bu yasaya karşı anlamlı muhalefeti devam edecek” diye konuştu.

Pakete iç güvenlik paketi adı verildiğini, bunun iç güvenlik ve özgürlükle hiçbir ilgisinin olmadığını anlatan Hamzaçebi, “Adalet ve Kalkınma Partisi grubu milletvekillerine medyaya bir doküman servis etmiş ve bunun adını özgürlük paketi demiş. Onlara göre bunun adı özgürlük paketi. Bunu hazırlayanlar ya bunu okumadılar ya da bu dokümanla, belgeyle milleti kandıracaklarını zannediyorlar. Bu paketin adı İç Güvenlik Paketi değil polis devleti paketidir. Bütün vatandaşlarımızı bu paketle ilgili duyarlı olmaya davet ediyorum” şeklinde konuştu.

"KİMSE MOLOTOF KOKTEYLİLİNİN SERBEST OLMASINI SAVUNMUYOR"

Sıkıyönetim yasasının valilik düzenlemeleriyle tekrar uygulamaya sokulmak istendiğini kaydeden Hamzaçebi, “Anayasa'da yer alan özel hayatın gizliliği ilkesini ihlal eden, polise vatandaşların üzerlerinde, evlerinde, arabalarında, işyerinde arama yetkisi veren, vatandaşları 48 saate kadar gözaltına alma yetkisi veren bir yasadır. Bunların Anayasa'da hiçbir şekilde yeri yoktur. Bunu molotofla kapatmaya çalışıyorlar. Kimse molotof kokteylinin serbest olmasını savunmuyor, böyle bir yalanı ortaya atmış durumdalar. Bu gerçekçi değil, Ahmet Davutoğlu başka bir şey söylüyor, bugünlerde bonzai yasası diyor, 'Buna karşı çıkanlar bonzai taraftarıdır' diyor. Ben Sayın Davutoğlu'na buradan çağrı yapıyorum, bonzaiyi çıkar getir hemen yarın yasalaştıralım, kadına şiddet yönelik düzenlemeleri hemen getir yarın yasalaştıralım. Bir ülkedeki rejimi demokrasi yapan sadece seçimler değil. Kuvvetler ayrılığıdır, hukukun üstünlüğüdür. Burada kuvvetler ayrılığı ortadan kaldırılmaktadır. Hükümetin tayin ettiği hakimler belirli davalara bakmak üzere görevlendiriliyorsa orada bağımsız yargıdan söz etmek mümkün değildir. Burada bir yandan polise vatandaşları durup dururken senden şüpheleniyorum diyerek gözaltına alma yetkisi verilirken öte taraftan arama yetkisi verilmekte. Vatandaşın arabasını evini iş yerini senden şüpheleniyorum diyerek hakim kararı olmaksızın ve mülki amirin de yazılı emri olmaksızın arayabilecektir. Bu hiçbir Avrupa demokrasisinde yoktur. Sayın Davutoğlu’nun söylediği bu Avrupa müktesebatına uygun dediği bu düzenleme bırakın Avrupa müktesebatına uygun olmayı bizim anayasamıza aykırıdır” şeklinde konuştu.

GÖK: MÜCADELEMİZ DEVAM EDECEK

CHP Grup Başkanvekili Levent Gök ise şu değerlendirmelerde bulundu: “Bugün AKP'nin getirdiği bu faşizan yasalara karşı CHP'nin bütün milletvekilleri kendilerinin milletten aldığı yetkiyi sonuna kadar kullanarak, İç Tüzük'ten kaynaklanan yetkileri kullanmak ve göğüslerini bu antifaşist yasalara karşı siper ederek bugün önemli bir savunma gerçekleştirmişlerdir, mücadele vermişlerdir. Bu mücadele bundan sonra da devam edecektir. Bu mücadelede demokrasiye, insan haklarına, hukukun üstünlüğüne olan saygımız ve Türkiye'nin hem iç dünyada hem de dış dünyada itibarlı bir ülke haline gelmesi açısında CHP'nin bu konudaki verdiği uğraş sonsuza kadar da devam edecektir."