Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 1 Kasım'ın çok önemli olduğunu belirterek, Kürtlerden oyuna gelmemelerini ve bu oyunu bozmalarını istedi. "Biz bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, hep birlikte kardeş olacağız." diyen Erdoğan, "Onun için haftaya pazar çok önemli. Bizi bölmek isteyenlere, bizi parçalamak isteyenlere inanıyorum ki biz Rabia diyeceğiz." dedi. CHP ve HDP'yi de isim vermeden eleştiren Erdoğan, "Bölücü terör örgütü, güvenlik birimlerimize karşı alçakça, haince saldırılar düzenliyor, bu ülkenin bir siyasi partisinin, hem de cumhuriyetle yaşıt olmakla, Atatürk'ün kurmasıyla övünen bir siyasi partinin genel başkanı çıkıp, 'PKK niye silah bıraksın' diyebiliyor." ifadelerini kullandı.

Ankara Arena'da Memur-Sen'in 'Millete Vefa Yolunda 20 Yıl' adlı kuruluş yılı etkinliklerinin onur konuğu olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Memur-Sen olmasaydı 28 Şubat'ın daha ağır yaşanabileceğini ifade etti. "Memur-Sen olmasaydı bu kadar kolay zaferle buluşturamazdık." diyen Erdoğan, "Bugün bir kez daha Memur Sen'in kurucusu Mehmet Akif İnan merhumu rahmetle anıyoruz. O Memur Sen'i kurarken sadece bir sendika kurmak gayesinde değildi. O dünyaya ulaşacak bir vizyon peşindeydi. Bütün mazlumların haklarını savunacak bir sendika hayal ediyordu. Hamdolsun onun hayalleri gerçekleşti. 850 binin üzerinde üyesiyle Memur-Sen, Türkiye'nin en büyük sivil toplum örgütlerinden biri konumuna yükseldi. Merhum Akif İnan tüm baskılara rağmen burayı kurdu. Eğer Akif İnan ve arkadaşlarının temel felsefesini anlayamazsanız, bu yolda takılıp kalırsınız." diye konuştu.

Bu toprakların çok bereketli topraklar olduğunu dile getiren Erdoğan, bu bereketli toprakları çoraklaştırmak için çalışıldığını söyledi. 'Dik dur eğilme' sloganları üzerine Erdoğan, "Biz sadece rükuda eğiliriz, başka yerde asla. Kula kul olmayacağız, sadece Hakk'a kul olacağız, hedefimiz bu." ifadelerini kullandı.

"Bize on yıllar boyunca küfürbazları sanatçı diye yutturmak istediler, bize tek sesli, tek renkli diktatörlerin karşısında el pençe divan duran medyayı, 'Gazete budur, televizyon budur' diye yutturmak istediler. Bize birtakım örgütleri 'Sivil budur, sivil toplum örgütü budur' diye yutturmak istediler, bize sahtekarları, şaklabanları, şarlatanları, insanların hem inançlarını, hem de alın terlerini sömürenleri 'Din alimi budur, hoca budur' diye yutturmak istediler. Kardeşlerim, geçen de açıkladım. Tabanı ibadet, ortası ticaret, tavanı ihanet olanları bize bu şekilde anlattılar. İşte biz en başta bu kirli oyunu bozduk. Bu toprakların çorak olmadığını, bu toprakların tam tersine son derece bereketli olduğunu hem Türkiye'ye, hem dünyaya gösterdik. Göstermeye de devam edeceğiz." diyen Erdoğan, bu ülkeye inanç dayatanlardan olmadıklarını savundu.

"Biz inanç özgürlüğünün önünü açtık. İşte bundan rahatsız oldular." diyen Erdoğan, şöyle devam etti: "Onların operasyon medyaları karşısında biz de kendi medyamızı dayatalım demedik; fikirler özgürce söylensin istedik. Saltanatları çöktü, dayatmaları çöktü ve işte ondan dolayı bugün çok rahatsızlar, Sanatçı, yazar, gazeteci, din alimi denildiğinde sadece akla bunlar geliyordu. Bunlar adeta birer virüs gibiydi. Şimdi bu bereketli topraklarda gerçek din alimleri gerçek sanatçılar yetişmeye başladığında altlarındaki zeminin kaydığını gördüler, Onun için feryat ediyor onun için saldırıyorlar."

"PKK ve DAEŞ yeni Türkiye'ye ittifak halinde saldırıyor. Ankara Garı'nın önündeki saldırı kolektif bir terör eylemidir." diyen Erdoğan, şöyle konuştu: "Bölücü terör örgütü, güvenlik birimlerimize karşı alçakça, haince saldırılar düzenliyor, bu ülkenin bir siyasi partisinin, hem de cumhuriyetle yaşıt olmakla, Atatürk'ün kurmasıyla övünen bir siyasi partinin genel başkanı çıkıp, 'PKK niye silah bıraksın' diyebiliyor. Dikkat edin, Pensilvanya medyası ile PKK medyası aynı dili kullanabiliyor. PKK ile DEAŞ aynı istikamet doğrultusunda hareket edebiliyor. Neden? Çünkü hedefler aynı. Hepsinin de hedefi yeni Türkiye. Hepsinin de hedefi güçlü, büyük, diklenmeden dik durabilen, Filistin mücadelesini yüreklice savunan, 'Dünya beşten büyüktür' diyebilen bir Türkiye."

"İstanbul'da Hilton arazisine el koymak isteyenler, istedikleri olmayınca, PKK ile aynı dili kullanabiliyorlar." diyen Erdoğan, bunların meselesinin memleket meselesi olmadığını kaydetti. "(PYD) Kurdukları kantonlar artık Türkiye'ye bir tehdit oluşturmaya başlamıştır. Öyleyse Türkiye gereğini yapacaktır. Bunu herkes böyle bilsin." diyen Erdoğan, Kürtlere seslenerek "Ey benim Kürt kardeşim unutma, Rabb'im bizi kavimler halinde yarattı; kavimler bir din değildir." ifadelerini kullandı.

Erdoğan, şöyle devam etti: "Peşmergeleri kendi topraklarımızdan Kobani'ye biz gönderdik. DAEŞ'le onların mücadelesine desteği biz verdik. Ey Kürt kardeşlerim 1 Kasım'da bu oyunu boz, bu oyuna gelme. Biz bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, hep birlikte kardeş olacağız. Onun için haftaya pazar çok önemli. Bizi bölmek isteyenlere, bizi parçalamak isteyenlere inanıyorum ki biz Rabia diyeceğiz. Tek millet, tek bayrak diyeceğiz. Biz o bayrağı bize alternatif üretenlere 1 Kasım'da cevabı vereceğiz. Rabia tek devlettir, devlet içinde devlet kabul etmiyoruz. Paralel yapıyı kabul etmiyoruz. Ulusal güvenliğimizi tehtit eden illegal örgütlere karşı mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz. Her gün gazete sayfalarından, ekranlarından, siyaset kürsülerinden hiç utanmadan sıkılmadan bu yalanları söyleyebiliyorlar. Her gün polisimize, askerimize kurşun sıkıyorlar, sonrada bunu saray yaptı diyebiliyorlar."

"Ulusal güvenliğimizi tehdit eden legal görünüm altındaki illegal örgütlere karşı mücadelemizi sürdüreceğiz." diyen Erdoğan, 1 Kasım'ın çok önemli olduğunu vurguladı. Erdoğan, şunları söyledi: "Her gün askerimize, polisimize kahpece kurşun sıkıyorlar, ertesi gün bakıyorsunuz, PKK medyası, Pensilvanya medyası, Doğan medyası, diğerleri ve maalesef siyasi partiler, çıkıp utanmadan 'Bunu Saray yaptı, bunu devlet yaptı' diyebiliyorlar. Aynı dili kullanıyorlar. Çünkü aynı merkezden talimat alıp ittifak halinde konuşuyorlar. Özal'a atılan başlıkları aynı medya, aynı dille bu kardeşinize atıyor. Meseleleri benimle değil, Türkiye'yle. İstanbul'un bir yerinde bu yapılar bir araya geliyor ve Amerika'dan gelen bir kampanya organizatörü bunlarla beraber bir araya oturup onlara istikamet veriyor. Diyor ki, 'Yalan söylemeden çekinmeyeceksiniz. Doğruyu bile defalarca yalan makinesi gibi kullanacaksınız, kullanacaksınız ve ondan sonra o aynen doğru olarak kabul edilir' diyor. Kampanyayı da bunun üzerine bindiriyorlar. Bak son zamanlarda ne demeye başladı malum bir tanesi, 'Bizim PKK ile alakamız yok, PKK'nın da bizimle alakası yok.' Buna bu millet inandı mı? İnanıyor mu? Ama bak bunu söylemenin sebebi, evet kampanya yürütücüsünün verdiği talimattır. Bunlara göre sadece terör örgütü masum, onun dışında herkes suçlu. Bu ülkeyi içeride ve dışarıda DEAŞ terör örgütüne destek veren ülke gibi gösterecek kadar hainler, o kadar alçaklar, o kadar yalancılar. Bakın burada açık açık ifade ediyorum, bizim edebimize güvenip hiç kimse edepsizlik yapmaya kalkışmasın. Biz yalan söylemeyiz, biz iftira üretmeyiz, biz mahreme, aileye, kutsallara dil uzatmayız ama kusura bakmasınlar bu edepsizliğe ve bu edepsizlere de meydanı bırakmayız."

"Millet sözünü sandıkta söyler. 1 Kasım'da milletin önüne sandık geliyor. Bugün Avrupa ve diğer ülkeler sandıkta sözünü söyledi ve bitti." diyen Erdoğan, "Türkiye düşmanlarına, millet düşmanlarına, terörden medet umanlara, terörle kol kola gezenlere cevabı en güzel şekilde verecek. Buradan tüm seçmenlere çağrıda bulunuyorum, mutlaka sandığa gidin. Oy kullanmayı ihmal etmeyin. Bu bizim şerefimizdir namusumuzdur, buna gölge düşürmeyelim. Demokrasi ve milli iradeyi tehtit edenlere fırsat tanımayın, terörle aynı dili kullananlara prim vermeyin. Biz kutuplaştırmıyor kucaklaştırıyoruz, bunun mücadelesini veriyoruz. Bu mücadeleyi Memur-Sen ile vermekten her zaman gurur ve memnuniyet duyduk. Bize Memur-Sen gibi yol arkadaşları nasip ettiği için Rabb'ime sonsuz kere şükrediyorum." ifadelerini kullandı.