Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Ben bunu 2010’dan beri dillendiriyorum. 2010’dan beri bu Fetullahçı Terör Örgütü’nün bu ülkede örgütlenme ağının ne denli geniş olduğunu anlatıyorum. Bunu ben en yakın mesai arkadaşlarıma anlatmakta zorlandım. Silahlı Kuvvetler’de, Emniyet’te, yargıda bunları hep anlattık. Çoğu zaman ‘acaba delil var mı’ deniyordu. Neyin delili olacak, her şey ortada işte” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TRT ortak yayınında 15 Temmuz FETÖ darbe girişimiyle ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Din Şurası sonuç bildirgesinin detaylandırılarak kitaplaştırılmasının büyük fayda sağlayacağını söyleyen Erdoğan, “Bugün Din Şura’sının sonuç bildirgesi açıklandı ve gerçekten 2 günlük güzel bir çalışma yapmışlar. 17 maddelik açıklanan sonuç bildirgesi çok çok önemli. Bunun detaylandırılarak kitap haline getirilmesi, bunun da milletimiz tarafından iyice okunarak anlaşılmasında büyük fayda var diye düşünüyorum” değerlendirmelerinde bulundu.
“2010’dan beri bu FETÖ’nün örgütlenme ağının ne denli geniş olduğunu anlatıyorum”
Erdoğan, “Darbe girişiminin ilk başladığı anlarda, ‘bunu FETÖ yapıyor’ diye düşündünüz mü” sorusuna, “Bunda hiç şüphem yok. Ben bunu 2010’dan beri dillendiriyorum. 2010’dan beri bu Fetullahçı Terör Örgütü’nün bu ülkede örgütlenme ağının ne denli geniş olduğunu anlatıyorum. Bunu ben en yakın mesai arkadaşlarıma anlatmakta zorlandım. Silahlı Kuvvetler’de, Emniyet’te, yargıda bunları hep anlattık. Çoğu zaman ‘acaba delil var mı’ deniyordu. Neyin delili olacak, her şey ortada işte. Adamlar kendilerinden başka kimseyi hiçbir yere yaklaştırmıyorlar. Diyelim ki uluslararası seyahate gidiyorsunuz. Ben Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı’na diyorum ki ‘Bunların hepsinden bir çeşni yap. Bütün STK’lardan buraya temsilci al.’ Filanca vermiyor, filanca onların bu tür sanayi ve ticaret işleriyle güya iştigal eden kuruluşları. ‘Niye vermiyor?’ ‘Biz tek başımıza organize edelim’ diyor. Kendilerinden başkasına hayat hakkı yok. ‘O zaman bundan sonra kesinlikle biz bunlara ne Ekonomi Bakanlığı olarak ne de siz bu tür yolculuklarda kota vermeyeceksiniz’ dedim” diye cevap verdi.
“Nabi Bey’in dönemine kadar dershaneler konusunda adım atamadık”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dershanelerin Fetullahçı Terör Örgütü’nün önemli gelir kaynaklarından biri olduğunu söyledi. Dershanelerin kapatılması süreciyle, FETÖ’nün gerçek yüzünün anlaşılmaya başlandığının altını çizen Erdoğan, “İktidara geldiğimizden kısa bir süre sonra o zamanki Milli Eğitim Bakanımıza ‘bu dershaneleri kapatalım’ dedim. Bu dershaneler varsa, bu okullar niye var; bu okullar varsa bu dershaneler niye var? Biz okullarımızda hafta sonlarında telafi kursları veririz, öğretmenlerimiz verir. Hem üç beş kuruş daha fazla para almış olur, hem de bu çocuklarımız bu açığını kapamış olur. Maalesef bunu anlatamadık. Ta Nabi Bey’in dönemine kadar dershaneler konusunda bu adımı atamadık. Bunlar bizim kayıp yıllarımızdır. Tabi siz de Başbakansınız ama arkadaşlarınıza bir yere kadar bir şeyi anlatıyorsunuz. Israr ısrar ısrar, tabi daha fazla bir yere gidemiyorsunuz. En ciddi, en büyük parayı bu adamlar bu dershanelerden kazandı. Ben deyim 1, siz deyin 2 milyar. Bunu kaybedince bunların ilk tepkileri başladı. Bunların en önemli kaynağıydı, bu kaynak gidince bunlar çılgına döndü? Ne gösteriler yaptılar, kampanyalara çevirdiler. Demek ki bunların can damarı oydu. İnsan kaynağı da oradandı. Havasını atıyorlardı. Sağdan soldan seç seç, oradan çıkar, daha sonra da ‘ben şu kadar başarılı öğrenci çıkardım’ diye hava at. Zaten sen iyiler içerisinden ortaya bir iyi koyuyorsun. Her şey orada koptu. Bunun ondan sonra arkadaşlarım farkına vardı. ‘Arkadaşlar kusura bakmayın bundan sonra geri adım yok, üzerine gideceğiz’ dedik. Onların içerisinden dost diye bildiklerimiz de zaten o arada bizden uzaklaşmaya, kopmaya ve aleyhte yazılar yazmaya başladı. O ana kadar hiçbir şey böyle değildi. Her şey aslında menfaat endeksliydi. Mama ellerinden alınınca düşman oldular. Bağırıp çağırmaya başladılar, yurtdışında aleyhte kampanyalar, Avrupa’nın değişik ülkelerinde aleyhte kampanyalar başlattılar. Şuanda gelinen noktada bizler demek ki adresi bulduk” ifadelerini kullandı.
“Yasama organının beraber çalışmasıyla, hatta küçük bir anayasa paketi değişikliğiyle mesafe alırız”
Devletin tüm kurumlarının FETÖ mensuplarından temizlenerek yeniden yapılandırılacağının altını çizen Erdoğan, “Şuanda Silahlı Kuvvetlerimiz ve diğer kurumlarımız içerisindeki yapılanmayı iktidarımız ve kurumlarımızla birlikte temizlemeye başladık. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ve devletin yeniden yapılanması; bizim bu iki başlığı çok iyi değerlendirmemiz lazım. Bunu değerlendirirken ben hukuka aykırı bir adım atalım, adalete ters bir adım atalım demiyorum. Kusura bakmasınlar zalime şefkat mazluma ihanettir. Mazlumun hukukunu koruyacağız. Bu ülkede KPSS’yle nerelere nasıl insanlar sokulmuş bunları yakından takip ediyorsunuz. Türk Silahlı Kuvvetleri’ne, polise, yargıya, devletin kurumlarına bu şekilde istedikleri gibi elemanlarını yerleştirdiler. Atamaları, tayinleri yaparken de aynı şekilde bütün bunları yaptılar. Bunları temizlemezsek şehitlerimize, gazilerimize bunun hesabını nasıl veririz? Onun için bu temizlik harekatını yapmak durumundayız. Bunu okullarımızdaki aklıselim yöneticilerle, gerek Silahlı Kuvvetler’de, gerek Emniyet Teşkilatı’nda, gerek yargıda, tüm devlet teşkilatında el ele verip bakanlarımız başta olmak üzere, başbakanımız başta olmak üzere, muhalefet partilerinin yöneticileri inşallah başta olmak üzere… Çünkü yasamayı dışlayamayız, beraber bunun yapılması lazım. Yasama organının beraber çalışmasıyla, hatta küçük bir anayasa paketi değişikliğiyle de bu iş çok daha sıkı temel atılmak suretiyle ve bir de OHAL’le bu işi kaynaştırarak mesafe alırız diye düşünüyorum” şeklinde konuştu.
“Dünyada istihbarat zaafının olmadığı ülke var mıdır”
15 Temmuz gecesi yaşananlarda bir istihbarat zafiyeti olduğunu dile getiren Erdoğan, Milli İstihbarat Teşkilatı’nın yıpratılmaması gerektiğine vurgu yaparak, “Ben bir tespit yapıp bazı kurumlarımızı öne geçirmek istiyorum. İstihbarat örgütü yıpratılacak bir örgüt değildir. Eğer istihbarat örgütü ile ilgili atılacak ve yapılacak bir iş varsa bunun hükümet değerlendirmesini yapar, bizimle de dilerse istişare eder, kararını alır. Ama istihbarat teşkilatımızın üzerine bu denli yüklenirsek, istihbarat teşkilatımızı çalışamaz hale getiririz. Baştan beridir ‘burada bir istihbarat zaafı vardır’ dedim ama dünyada istihbarat zaafının olmadığı ülke var mıdır? Alın Amerika’yı, Rusya’yı, Avrupa’nın Almanya’sını, Fransa’sını, İngiltere’sini hepsinde birçok terör eylemlerinde istihbarat zaafının olduğunu görürsünüz. Buna yok demek mümkün değil. Dere geçerken at değiştirilmez. Bir defa şu süreci başarılı bir şekilde atlatmamız lazım. Benim irtibat kuramayışım, o anda kendilerinin içinde bulunduğu şartlar nedeniyle olabilir. Kendileri de bunu bu şekilde ifade ediyor. Kendileri benim koruma müdürüme ulaşmak suretiyle bazı soruları kendisine ‘bulunduğumuz yerde o anda sıkıntı var mı yok mu’ diye sorduk. O anda ben istirahattaydım. Beni kaldırmayı ve benimle böyle bir görüşme yapmayı isteyebilirdi. Bu olaylardan sonra kendilerine şunu söyledik: ‘Hemen bir çalışma yapın.’ Tüm istihbarat teşkilatlarıyla; gerek MİT, gerek emniyet, gerekse Jandarma İstihbarat’la… Jandarmayla, polisin İçişleri Bakanlığı’na bağlanması sürecinde, dolayısıyla burada istihbaratı da aynı çatı altında koordine edebiliriz. Buna yönelik bir çalışmayı bugün bana sundu. Bunu Sayın Başbakan’la da değerlendireceğiz ve bundan sonra da ne gibi adımlar atacağımızı konuşacağız” diye konuştu.
“TİB paralelin en önemli yapılandığı yerdi”
Telekomünikasyon İletişim Kurumu Başkanlığı’nın kapatılması hakkında düşüncelerini aktaran Erdoğan, “Geçenlerde de söyledim, TİB’in kapatılması… Bu örgüt tamamen paralelin en önemli yapılandığı yerdi. Burayı tamamen kapayarak içerde işe yarar tipler varsa bunları Bilişim Teknoloji Kurumu alır, diğerlerini de tamamen kovmamız lazım. BTK’ya devredilmek sureti ile orası zaten aynı işi yapabilecek güç ve kabiliyette. O olmadı aynı şekilde şu anda Emniyet, istihbarat, jandarma, MİT, buralarda da değerlendirilmesi mümkünse buraya da aktarılabilir. Böyle lüzumsuz bir yeri tutmanın hiçbir anlamı yok. Burada ciddi bir yanlış yapıldı. Bu yanlışın sonuçlarını da gördük, dolayısıyla bunlarla birlikte çalışmanın da bir anlamı yok. Tamamen burayı kazıyarak işi bitirmemiz lazım” ifadelerini kullandı.
“Türk Silahlı Kuvvetleri kendi içine hakim değil”
15 Temmuz sonrasında Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yıpratıldığı iddialarına değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu süreçten yıpranmama, zarar görmeme gibi bir durum olamaz. Yapmaları gereken bir görev var. Türk Silahlı Kuvvetleri kendi içine hakim değil. Aynı şey polisimiz içinde geçerli ama böyle bir kalkışmayı onlar yapmadı, Silahlı Kuvvetlerimizin içinden bu oldu. Kendi komuta kademesine yaptıkları muameleyi izlediniz. Genelkurmay Başkanı’ndan tutun da bütün kuvvet komutanlarına varıncaya kadar ellerini kelepçeleyerek, yerlere yatırarak, her türlü hakareti yapmak suretiyle… Kendi yanlarında taşıdıkları emir subayları kendilerine ihanet etti. Aynı benim yanımdaki kurmay gibi. O da aynı ihaneti yaptı. Sadece o değil tabi. Bunlarla ilgili şüphelerimiz vardı. Şüphelerimizle ilgili bütün eş, dost, akrabalarını sorduk. Köyüne, mahallesine varıncaya kadar incelettik, herkes bize ‘şöyle iyidir, böyle iyidir’ diye anlattı. Bunlar takiyyeyi çok iyi yapıyor. Kendilerini iyi gizledikleri için gelen referanslar olumlu. Tekrar ben Cumhurbaşkanlığı’nda da şuan itibariyle Başbakanlıktaki koruma müdürümü alacağım, onunla beraber çalışacağım. Şu anda emniyetten polis müdürü arkadaşım bu görevi ifa ediyor. Onunla beraber yola devam edeceğiz. 10 bine yakın gözaltında olan insan var. Bu basit bir rakam değil. Burada kalır mı; söyleyeyim kalmaz. Herkes konuşuyor şimdi. Halkalar sökülmeye başladı” açıklamalarında bulundu.
“Bunlar her siyasi partiyle pazarlık halinde”
Darbe girişimine kalkışan FETÖ’cü subayların terörle mücadelede Türkiye’ye engel teşkil ettiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları ifade etti:
“Öyle veya böyle şu anda terörle mücadele devam ediyor. Bundan sonraki süreçte terörle mücadelede aksamalar, bunların içinde bu alçaklara kadar var. Şimdi bunlar çıkacak ortaya. Onu provoke edenler de var. O tür bilgiler gelmeye başladı. Bölücü terör örgütü ile işbirliği içinde olanlar da var, Suriye’nin kuzeyinde PYD ile işbirliği içinde olanlar var, DAEŞ’le işbirliği halinde olanlar var. Bunlar ifadeleri alınırken hepsi yavaş yavaş ortaya çıkıyor. Bunları seçim kampanyalarında tanıdık. Zaten biliyorsunuz her siyasi partiyle bunlar pazarlık halinde. Bunlarda ilke diye bir şey yok, ilkesiz bunlar. Onun için de nerede, ne zaman, ne yapacakları hiç belli olmaz, tam bir bukalemun. Tüm bakanlıklar yoğun bir çalışmanın içerisinde. Herkes neyin ne olduğunun gayet farkında. Ben de mesela Devlet Denetleme Kurulu’nu bu görevle görevlendirdim. Sayın Başbakanımız da Teftiş Kurulu’nu bununla ilgili görevlendirmiş vaziyete. Bakan arkadaşlarımızla gerek burada yaptığımız Bakanlar Kurulu’nda, gerek Çankaya’da yapılan Bakanlar Kurulu’nda kesinlikle bu işin üzerine amansızca gitmemizin gereğini hep telkin ediyoruz. Bunu yapmak zorundayız, başka çaremiz yok. İnsanoğlu belli bir yerden sonra rehavete kapılıyor. Artık bu işler bitti noktasına geliyor. Daha durun bakalım, ciddi şeyi daha yeni başlattık. Terörün tehditlerinin sona ermesi gibi bir şey mümkün olmaz. O ancak kazınmanın bitmesiyle, hani kanser hücresi diyoruz ya o virüs kazınıp atılırsa ondan sonra ‘temizlendi artık’ diyebiliriz. Şu anda yokuşun başındayız. Tüm medyanın takındığı tavır sebebiyle memnunum ama bu tavrı medya, iş dünyamız korumalı. Burada biliyorsunuz iki gün önce uluslararası Türkiye’deki yatırımcıların CEO’ları ile görüştüm. İyi bir görüşmeydi. Bugün yerli sanayici ve işadamları ile görüşme yaptık. Hepsinden bu konuda destek istedik. Hepsinde bir kararlılık gördüm, bu sürece yönelik de gerek buraya, gerek hükümetimize şükranlarını ifade ettiler. Aynı kararda devam etme ricasında bulunduk. Tüm işadamlarımızı bu konuda kararlı gördüm. Bu birlik, beraberlik bizde olduktan sonra Allah’ın izni ile bu işi aşarız. Hele hele tankların altına yatacak kadar kavi bir imana sahip bu millet var ya… Allah’ın izniyle biz bu milletle bir olduk, iri olduk, diri olduk, kardeş olduk hep birlikte Türkiye olduk. Şimdi de beraber bu yolda yürüyeceğiz.”