Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, demokrasi gazileriyle yapılan röportajları izlerken gözyaşlarına hakim olamadı. Röportajları izlerken duygulandığını ifade eden Erdoğan, “Gazilerimizin kimisinin kolu kopmuş, kimisinin kolu parçalanmış, kimisinin dizden itibaren ayağı yok. Onların bu halleriyle kullandıkları ifadeler çok ilginç. Tabi bunları görünce milletimle iftihar ediyorum. Darbeler tarihi 15 Temmuz’u çok farklı yazacak” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TRT ortak yayınında 15 Temmuz FETÖ darbe girişimiyle ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Demokrasi gazileri ile yapılan röportajları izleyen Erdoğan, gözyaşlarını tutamadı.Demokrasi şehitleri ve gazilerinin hikayelerinin içerisinde, kendisini duygulandıranların olup olmadığı yönündeki soruyu cevaplarken gözyaşlarına hakim olamayan Erdoğan, “Bunların hepsi de bizi duygulandırıyor. Duygulandırmayan hiçbir tanesi yok. Kah şehidimizin görüntüsü, kah şehidimizin annesinin, babasının, dedesinin kullandığı ifadeler bizleri duygulandırıyor. Gazilerimizin kimisinin kolu kopmuş, kimisinin kolu parçalanmış, kimisinin dizden itibaren ayağı yok. Onların bu halleriyle kullandıkları ifadeler çok ilginç. Tabi bunları görünce milletimle iftihar ediyorum. Geçenlerde 88 yaşında bir annenin evladının gazi olmasıyla ilgili olarak telefonda bana söyledikleri ister istemez milletime olan güvenimi daha da attırıyor. Bunlarda istisna olmaz. Hepsi birbirinden etkileyici. Hepsi geleceğe yönelik bizim imanımızı, bizim azmimizi arttırıcı olaylar, kısacası şehitler tepesi elhamdülillah boş değil. Bu olay bunu gösterdi ve darbeler tarihi 15 Temmuz’u çok farklı yazacak. Şu andaki genç kuşaklarımız için oralarda şehit olan, gazi olan o olayların içindeki ikiz kardeşlerimizi gördük, eşlerinin duruşunu gördük. Geleceğe bakış çok önemli. Artık evlatlarını babaları gibi yetiştirmek bunun hesabında olmak, bu çok farklı bir anlayış. Milletimin imanı, azmi inşallah ülkemizi birçok alanda da muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkaracak. Biz artık sadece bunlarla hemhal olmayacağız. Yeni hedefleri kedimize belirleyeceğiz. Bununla birliğimizi, beraberliğimizi, kardeşliğimiz çok pekiştirdik. Bu meydanlarda şu siyasi parti, bu siyasi parti yoktu. Bu meydanlarda sadece demokrasi ve şahadet, sadece vatan vardı, sadece ‘ben Allah yolunda ölüyorum’ diye koşanlar vardı. Bu meydanlarda adeta 1071’den bu yana dirilişin izleri vardı. 1453’ün, Çanakkale’nin ruhu, İstiklal Savaşı’nın ruhu vardı. Bütün bunlarla beraber istikbale bir yürüyüş vardı. İnşallah pazar günü hep birlikte şu parti, bu parti demeksizin tek bayrakla Yenikapı Meydanı’nda toplanacağız. 81 vilayette aynı anda İstanbul Yenikapı izlenecek. Buraya Meclis Başkanımız katılacak” ifadelerini kullandı.
“Bu Meclis ikinci defa Gazi Meclis oldu”
Darbe girişimi sırasında TBMM Başkanı İsmail Kahramanın ve o gece Meclis’te bulunan vekillerin duruşunu takdirle karşıladığını kaydeden Erdoğan, şöyle konuştu:
“Meclis Başkanı’na ayrıca teşekkür ediyorum. Çünkü o gece Meclis kapalı olduğu halde, Meclis’in çalışma günü olmadığı halde bu olaylarla hemen Meclis’e koşup ve ardından yüzü aşkın milletvekilimizle Ankara’da olanların oraya yetişmesiyle Meclis’i çalıştırmaları bize İstiklal Savaşı’nı hatırlattı. Bu tabi çok önemli bir olaydı. Bu Meclis ikinci defa Gazi Meclis oldu. Eskiden Gazi Meclis’ti, şimdi ikinci kez Gazi Meclis oldu. Yurtdışından gelenler, pek gelen yok da gelenler de en azından ‘Biz milletvekiliyiz öyle mi? Öyleyse şu hale bak’ diyecekler. Öyle Londra’dan, Paris’ten kurusıkı atmakla olmuyor bu iş. Gel, gönder bir temsilcini de burada bir demokrasi ülkesinde, demokratik parlamenter sisteme nasıl darbe yapmak istemişler. Bunu gel bir gör yerinde. Sahip olduğunuz ülkenizde yer verdiğiniz bu Haşhaşilerin neler yaptığını bir görün. Tayyip Erdoğan’a diktatör diyebilirsiniz, iktidarını beğenmeyebilirsiniz; insaf edin de bir gelin, görün ne var bu ülkede. Ama yok sadece o kendilerine ait malum haberleşme araçlarıyla yalan, yanlış, asılsız, asparagas haberlerle ne yazık ki hala bu süreçte fakat, ama, ancak bunlarla işi şekillendirmeye çalışıyorlar. Yönlendiremeyeceksiniz, bu ülkede milli iradeyi söndüremeyeceksiniz, durduramayacaksınız, bu ülkeyi parçalayamayacaksınız, bölemeyeceksiniz. Belki bir öleceğiz ama bin geri doğacağız. Çünkü bu ülkenin ruhunda bu var. Aynen buğday başakları gibi. Meydanlar bunu sabahlara kadar gösteriyor. Geçen akşam Külliye’nin önüne çıkayım dedim. Bana ne dediler biliyor musunuz? ‘Yedisinden sonra biz ne yapacağız’ diyorlar. ‘Biz sinyalleri veririz’ dedik.”