CHP'nin Ekonomiden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Selin Sayek Böke, haziran ayından itibaren Tüketici Güven Endeksi'ndeki ciddi düşüşün esasında siyasetin oluşturduğu riski yansıttığını söyledi. "Yeniden seçim diyen yaklaşım ve irade, esasında ülke için temel riski yaratmış oluyor." diyen Böke, "Bu bir intihar olacaktır, 'koalisyon yapma' mesajını vermiş olan sayın Cumhurbaşkanı, esasında Türkiye'de siyasi risk primini ortaya çıkaran temel aktördür; bunu unutmamamız gerekiyor." dedi. Hukukun üstünlüğünün yatırımlar için olmazsa olmaz olduğunu vurgulayan Böke, güveni tesis eden en önemli şeyin de hukukun üstünlüğü olduğuna dikkat çekti. Böke, basına yapılan her türlü baskının da esasında fikir özgürlüğüne bir baskı olduğunun altını çizdi.

"TÜRK LİRASININ 1 KURUŞLUK DEĞER KAYBININ ŞİRKETLERE ZARARI 1,8 MİLYAR DOLAR"

Cihan Haber Ajansı (Cihan) muhabirinin sorularını cevaplayan Selin Sayek Böke, ekonomik gelişmelere ilişkin dikkat çekici açıklamalarda bulundu. Seçimin ekonomiye maliyetine ilişkin bir soruya Böke, seçimin ekonomiye maliyetinin 7 Haziran seçimleri sonrası net olarak görüldüğünü ve vatandaşın da bizzat yaşadığını ifade etti. Türk lirasının dolar karşısında en çok değer kaybeden ikinci para birimine dönüştüğünü belirten Böke, bunun maliyetinin doğrudan vatandaşa yansıdığını ifade etti.

Türk lirasının her 1 kuruşluk değer kaybının şirketlerin 1,8 milyar dolar zarar yazmasına sebep olduğunu vurgulayan Böke, "Bunun vatandaşa etkisi nedir? Zarar yazan şirket ya kapatıyor, dolayısıyla tamamen işsizlik ortaya çıkıyor ya da iflas etme yolunda ilerlerken bir süre daha küçülmeye devam ediyor. Bu da işsizlik olarak vatandaşımıza geri dönüyor. Türk Lirası her değer kaybettiğinde dışardan girdi satın almak zorunda olduğumuz için; ısınma, üretim maliyetleri arttığı için; vatandaş için mutfak, giysiler, ayakkabılar, dışarda yediği yemek, bindiği otobüs pahalanıyor. Bu vatandaşa enflasyon olarak geri dönmüş oluyor. Seçimin maliyetini sadece bütçeden devletin aktardığı kaynak olarak görmemek gerekiyor. Türk Lirası'na duyulan güvenin azalması, bu güven azaldığı için ortaya çıkan döviz üzerinden baskının çok temel doğrudan vatandaşımıza dokunan bir takım sonuçlar doğurduğunu unutmamamız gerekiyor." değerlendirmesini yaptı.

"TÜKETİCİ GÜVEN ENDEKSİ'NDE CİDDİ DÜŞÜŞ OLDU"

Türkiye ekonomik olarak dünyada en kırılgan üç ülkeden biri sayıldığını dile getiren Böke, temel kırılganlığın ise borçluluktan geldiğine dikkat çekti. Haziran ayından itibaren Tüketici Güven Endeksi'nde ciddi düşüş olduğunu belirten Böke, bu düşen güvenin esasında siyasetin oluşturduğu riski yansıttığına dikkat çekti.

"Yeniden seçim diyen yaklaşım ve irade, esasında ülke için temel riski yaratmış oluyor." diyen Böke, şöyle devam etti: "Bu bir intihar olacaktır, 'koalisyon yapma' mesajını vermiş olan sayın Cumhurbaşkanı, esasında Türkiye'de siyasi risk primini ortaya çıkaran temel aktördür; bunu unutmamamız gerekiyor. Ortaya bir hükümetin çıkmamış olması ve yeniden seçime gidiyor olmamız, zaten bir risk oluşturarak faizler üzerinde baskı oluşturdu. Şimdi dışardaki faizler artıp Türkiye'nin borcu pahalanacaksa eğer, Türkiye buna nasıl karşı koyabilir; kendi riskini azaltır, risk primini ortadan kaldırır ve böylece Türkiye'de faizler düşebilir."

"HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ YATIRIMLAR İÇİN OLMAZSA OLMAZDIR"

İşadamlarına yönelik operasyonların sorulması üzerine ise Böke, son bir yılda tüketici güven endeksinin yüzde 20 azaldığına dikkat çekti. Herhangi birinin tüketmek, üretmek, yatırım yapmak, ekonomik karar almak için ilk başta ihtiyaç duyduğu şeyin güven olduğunun altını çizen Böke, sözlerini şöyle sürdürdü: "Güveni tesis eden en önemli şey, hukukun üstünlüğü. Hukukun her bir bireyin yaşam hakkını, yatırım hakkını, girişimcilik hakkını, özel mülkiyet hakkını koruduğuna güven duyacak ki vatandaş, tüketsin, üretsin, yatırım yapsın. Şu anda Türkiye'de yerel yatırımlar, 2011'den beri en düşük seviyesine ulaşmış vaziyette ekonominin içindeki payı olarak. Yatırım yapılmıyor, neden yapılmıyor, işte bu yüzden yapılmıyor. Çünkü yarın sizin bir vergi denetimi adı altında işinizin sekteye uğratılmayacağına dair bir güvenceniz yok. Girişimcilik hakkınızın gasp edilmeyeceğine dair bir güvenceniz yok. Böyle bir ortamda herhangi birinin yatırım yapmasını beklemek maalesef makul değil. Bunu biz Türkiye'de yatırımların azalmasında görüyoruz ama Türk yatırımcı, yurt dışına yatırımını da ciddi şekilde artırmış vaziyette. Şu anda 7 milyar dolara ulaşmış vaziyette bu. Türkiye'ye yatırım yapmak yerine Türk yatırımcı, 7 milyar dolarını yurt dışına taşıyor, neden; çünkü Türkiye'de bir öngörülebilirlik kalmamıştır, hukukun üstünlüğü tamamen zedelenmiştir."

CHP'nin ekonomik programının bu sorunları çözeceğini ifade eden Böke, hukukun üstünlüğünün yatırımlar için olmazsa olmaz olduğunu söyledi.

"BASINA YAPILAN HER TÜRLÜ BASKI, FİKİR ÖZGÜRLÜĞÜNE BASKIDIR"

CHP'nin seçim bildirgesine ilişkin bir soruya Böke, 7 Haziran'da vatandaşın sorununa çözüm üretmek için yola koyulduklarını, o sorunlar devam ettiği için aynı sorunlara çözüm üretmeye devam edecek bir seçim bildirgesi hazırladıklarını ve CHP'nin buna hazır olduğunu ifade etti.

Şirketlere yapılan baskı gibi medyaya da yapılan baskının da kabul edilemez olduğunu dile getiren Böke, bunun esasında demokrasiyi zedeleyen bir yaklaşım olduğunu kaydetti. Basına yapılan her türlü baskının esasında fikir özgürlüğüne genel bir baskının dışa vurumu olduğunu anlatan Böke, farklı fikirlere erişemeyen gençlerin dünyaya bir yenilik katma ihtimalinin olmadığına dikkat çekerek, o zaman basının özgür kılınması gerektiğini belirtti.

İşadamlarının kaygılarının da vatandaşlar gibi olduğunu dile getiren Böke, toplumsal barışla ilgili de değerlendirme yaparak, "Türkiye, hep beraber yaşamaktan kazanmış olan ve farklılıkları içinde barındırdığı için zengin olan bir ülke. Bu farklılıkları barındırmaya devam edecek birlik ve beraberliğe ihtiyacımız var. Onun için öncelikle bir sağduyu çağrısı yapmamız gerekiyor. Terörü başlatmış olanların hemen son vermesi için bir çağrıda bulunmamız gerekiyor. Bunlar ötesinde de esasında sorunun bir demokrasi sorunu olduğu ve Türkiye'nin yeniden demokratikleşme yolunda adım atması için CHP iktidarına çok ihtiyaç duyulduğunu da anımsatmak gerekiyor." şeklinde sözlerini tamamladı.