Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Çorum Milletvekili ve TBMM İdari Amiri Tufan Köse, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, ‘Çözüm Süreci içerisinde valilerimiz verilen talimatlar gereği ciddi manada bu terör örgütlerine karşı operasyonlara girmiyorlardı’ açıklamalarını değerlendirdi. Anayasa'ya göre Cumhurbaşkanı’nın sadece vatana ihanet suçlamasıyla yargılanabildiğini kaydeden Köse, “Vatana ihanet suçlaması ile yargılamasının önünü açmıştır. Kendi ağzından itirafta bulunmuştur, terör örgütüyle işbirliği yaptığını, 80 bin insanı eğittikleri, 80 bine yakın silahı son 3 yıllık süreçte kullanıma hazır hale getirdikleri, sakladıkları ağır silahlar basına düşen sıradan haberlerden olmuş. 7 Haziran’a kadar tek şehit gelmezken 7 Haziran’dan sonra 3 yıllık çözüm süreci adı altında yapılan uygulamalardan ve Meclis’ten de kaçırılarak yapılan uygulamalardan gelinen günlük 4 -5, 10 şehidimizin ve bu ocaklara ateş düştüğünün sebebi ve sorumluları bu itirafla teyit edilmiş ve ortaya çıkmıştır.” şeklinde konuştu.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Çorum Milletvekili ve TBMM İdari Amiri Tufan Köse, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Köse, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘Çözüm Süreci içerisinde valilerimiz kendilerine verdiğimiz talimatlar gereği ciddi manada bu terör örgütlerine karşı şu andaki operasyonlara girmiyorlardı.’ açıklamalarını değerlendirdi. “Bunlar artık itiraf haline geldi. Sadece Başbakan değil Bülent Arınç da bunlara ilişkin açıklamalar yaptı.” diyen Köse, şöyle devam etti: “O dönemde çözüm sürecini yürüten başbakan yardımcısı Beşir Atalay benzer ‘Öcalan Kürtlerin lideridir’ açıklaması yaptı. Yine bunların adına yayın yapın basında bir kısım yazarlar var, ismini vermekte hiçbir sakınca yok, Emre Aköz’den diğerlerine kadar bunlar da ‘Öcalan yaşatmak istiyor, Öcalan Kürtlerin lideridir, Öcalan terör örgütü lideri değildir’ benzeri açıklamaları vardı. Recep Tayyip Erdoğan’ın açıklamaları da bu minvalde birbirini tamamlar açıklamalardır. Biz bunları zaten biliyorduk ama en yetkili ağızdan, birinci ağızdan bunun bir kez daha söylenmiş olması çok dehşet verici bir şey. Bugün yaşadığımız terörün, şehit cenazelerinin de sorumlusu ve sebebinin bizzat en baştaki ve onun çevresindeki dar grubun sorumlu olduğu anlamına gelir.”

Görevi kötüye kullanma suçunun bu konudaki en basit suç tarifi olduğunu ifade eden Köse, “Görevi kötüye kullanmaktan çok daha öte sonuçlar doğar burada. Nedir bu sonuçlar? Bu sonuçlardan birisi terör örgütü ile işbirliği yapmaktır, daha da vahimi terör örgütü ile işbirliği yaparak vatana ihanet etmektir. Anayasamıza göre Cumhurbaşkanı sadece vatana ihanet suçlamasıyla yargılanabiliyor. Vatana ihanet suçlaması ile yargılamasının önünü açmıştır. Kendi ağzından itirafta bulunmuştur, terör örgütüyle işbirliği yaptığını. 80 bin insanı eğittikleri, 80 bine yakın silahı son 3 yıllık süreçte kullanıma hazır hale getirdikleri, sakladıkları ağır silahların basına düşen sıradan haberlerden olmuş. 7 Haziran’a kadar tek şehit gelmezken 7 Haziran’dan sonra 3 yıllık çözüm süreci adı altında yapılan uygulamalardan ve Meclis’ten de kaçırılarak yapılan uygulamalardan gelinen günlük 4 -5, 10 şehidimizin ve bu ocaklara ateş düştüğünün sebebi ve sorumluları bu itirafla teyit edilmiş ve ortaya çıkmıştır.” şeklinde konuştu.

"CUMHURİYETİN VALİSİ OLMASI GEREKENLER MAALESEF BİR PARTİNİN İL BAŞKANI GİBİ DAVRANIŞLAR İÇİNE GİRMİŞLERDİR"

“Askerden gelen binin üzerinde operasyon talebinin valiler tarafından geri çevrildiği haberleri medyada yer aldı. Bu durum ileride valileri hukuki bir sorumluluk altına iter mi?” sorusuna Köse, “1 Kasım’dan sonra oluşturulacak yeni HSYK ve bağımsız yargı tarafından her koyun kendi bacağından asılır atasözümüzün anlamda herkes kendi suçundan yargılanacak. Elbetteki konusu suç olan hiçbir emri herhangi bir kamu görevlisinin yerine getirmesi mümkün değil. Yazılı emir bile olsa konusu suç olan emri yerine getiremezsiniz. Yazılı emir gelirse konusu suç olmayan ama siz yasadışı bulduğunuz emirleri yazılı emir vermek şartıyla yerine getirirsiniz. Konusu suç demek Türk Ceza Kanunu'nda tarif edilen suça ilişkin, fiile ilişkin bir emir varsa bunu yapamazsınız. Yazılı emir olması sizi kurtarmaz. Aklamaz. Ya da ceza yargılamasında sizi kurtarmaz bu. Konusu suç olan emiri getiren vali, emniyet müdürü tamamı 1 Kasım’dan sonda bağımsız Türk yargısının önünde hesap verecektir. Buradan valileri, emniyet müdürlerini, kaymakamları uyarmak istiyorum. Bu zamana kadar yaptığınız suçlardan yargılanacaksınız ondan kurtuluş yok. Ama bundan sonraki için asla ve asla suç olan emirleri yerine getirmeyim. Bu uyarıda yapmak istiyorum. Doğrusu şudur. 2007’den sonra Cumhuriyetin Valisi olması gerekenler maalesef bir partinin il başkanı gibi tavır ve davranışlar içine girmişlerdir. Her konuda böyle. Atamalar, operasyonlar konusunda böyle. Hatta bir kısım cumhuriyet savcıları da cumhuriyet savcıları olmaları gerekirken iktidarın hükümetin savcıları, adalet bakanının emrindeki görevliler haline gelmişlerdir. Maalesef ülkemiz hukuk devleti olmaktan bugün itibariyle son yıllarda yaşanan olaylar nedeniyle çıkmıştır. Hukuk devletinin yeniden tesis edilmesi lazım. Yeniden tesis edilen hukuk devletinde suç işleyen kim varsa istisnasız yargılanmalıdır.” açıklamasında bulundu.

"AKP MİADINI DOLDURMUŞ BİR PARTİDİR"

"Melikşah Üniversitesi'ne yapılan operasyon kapsamında Boydak Holding CEO'su ve aynı zamanda TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi Memduh Boydak'ın gözaltına alınmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusuna Köse, şu cevabı verdi: “Anlamak mümkün değil. Terörizmin tanımı Terörle Mücadele Kanunu’nda yapılmış, dünyada da evrensel tanımları var. Eline silah almamış, iş dünyasında istihdam yaratmaktan başka bir kaygısı olmamış, ben şahsen tanırım Boydak’ı. Çorum’a da gelmişti. En küçük bir mağaza açılışına gelen, ciddi, işine bağlı, Türkiye sevdalısı bir iş adamıdır. Terör örgütü mensubu suçlaması yapılan olayı buradan kınıyorum. Kabul edilebilecek bir şey değil. Herhangi bir demokraside olabilecek bir şey değil. Aklın hayatın olağan akışının kabul edebileceği bir şey değil. AKP’nin geldiği noktayı gösteriyor. Artık iktidar partisi tıkandı, iktidar partisinin gideceği bir yer kalmadı. İş dünyasını, basını, medyayı sindirerek, korkutarak 1 Kasım’da yeniden ellerinden kaçırdıklarını düşündükleri iktidarı kaos yaratarak yeniden kazanmaya çalışıyor. Böyle bir şey mümkün değil. AKP miadını doldurmuş bir partidir.”