Başbakan Ahmet Davutoğlu, 7 Haziran seçimlerinde AK Parti'nin başarısız olması halinde görevi devredeceğini söyledi. Davutoğlu, "Birinci olamazsak şu ana kadar bana verilen emanetin hakkını veremediğimi düşünür, başka bir arkadaşımıza bunu tevdi ederim. Ben makamın peşinde koşmadım, makam neredeyse beni kovaladı. Başarısız olduğumu hissettiğimde, başarılı olduğunu düşündüğüm bir arkadaşıma bu emaneti devretmek benim için en kutsi görev olur. Bunu da bir lütuf gibi değil, olması gereken şey o olduğu için yaparım." dedi.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, NTV canlı yayınına konuk oldu. Oğuz Haksever'in moderatörlüğündeki programda Davutoğlu; Mustafa Karaalioğlu, İsmet Berkan ve Seda Öğretir'in sorularını yanıtladı. Çankaya Köşkü'nde yapılan programda, Davutoğlu'na ilk olarak milletvekili aday listesi soruldu. Listenin hazırlanmasının Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dahli olmadığını söyleyen Davutoğlu, "Devletin kurumsal işleyişi olarak benim yerim de bellidir, Cumhurbaşkanımızın yeri de bellidir. Anayasal olarak Cumhurbaşkanımızın siyasetin üstünde ve tarafsız bir konumdadır. Dolayısıyla listelere müdahil olma gibi bir durum söz konusu değil." diye konuştu. Erdoğan'a yakın olduğu söylenen isimlerle yıllardır birlikte çalıştığını kaydeden Başbakan, şunları söyledi:

"Cumhurbaşkanımızın geçen sene en yakın çalışma arkadaşlarından biri bendim ve o başbakandı ve Dışişleri Bakanı'ydım. Onun ekibi benim ekibimdi; benim ekibim onun ekibiydi. Ben Başbakan olduktan sonra Sayın Cumhurbaşkanımız ile ‘Kimlerle çalışmak istersiniz?’ diye konuştuk. Yine Başbakanlık’ta bazı arkadaşlar kaldı, bazıları Cumhurbaşkanlığı’na gitti. Davutoğlu’nun ekibi, Cumhurbaşkanı’nın ekibi gibi bir ayrı yaptım, doğu değil; gerçekleri de yansıtmaz. Bu insanlar arkadaşlarımız aynı muhabbetle Cumhurbaşkanımıza da bana da bağlılar. Cumhurbaşkanımıza yakın denilen isimlerin çoğu da benim yıllardır birlikte olduğum arkadaşlar. Bana yakın diye yazılan arkadaşlarımızın çoğu da geçmişte Cumhurbaşkanımızın Başdanışmanlığını yapmış arkadaşlar. Cumhurbaşkanımızın bazı hassasiyetleri tabii ki yansımış olabilir. Ben 12 yıl Cumhurbaşkanımızla birlikte çalışmış, hassasiyetlerini de en yakından bilen benim, benim hassasiyetlerimi de en yakından bilen Sayın Cumhurbaşkanımızdır."

"ŞÖHRET PEŞİNDE DEĞİLİZ"

Aday listeleri hazırlanırken popülerizmi dikkate almadıklarını belirten Davutoğlu, tanınmış isimlerden ziyade parti geleneğine uygun isimleri dikkate aldıklarına işaret etti. Davutoğlu, aday zenginliğine işaret ederek, "Ama şöhret oldukları için bilinir oldukları için değil, şu ana kadar sergiledikleri siyasi performans ve en önemlisi de sosyal etik performansı dolayısıyla seçildiler. Bu 550 kişinin hepsi aynı değerdedir, hiç kimsenin özel bir konumu yok. Şöhret peşinde değiliz, hizmet ve belli bir felsefeyi yerleştirme peşindeyiz." diye konuştu.

ADAYLAR NASIL BELİRLENDİ?

Başbakan aday belirleme sürecinde izlenen yolu ise şu ifadelerle anlattı: "6 bin 230 aday... Toplamda üst kurul olarak 116 saat çalıştık. Bir keresinde 19 saat aralıksız toplandık ve tek tek bunları yaptık. Mimari oluşturmak önce gözlemle başlar. Genel başkanlık görevini aldıktan sonra kongreleri başlattık. Kongrelerde 50’yi aşkın ile gittim ve tek tek gözlemledim. Uçak indiği anda protokol sırasındaki düzen esnasında kişilerin yaptığı gözlemlerden başlayın gençlik kollarına, kadın kollarına kadar bir birikim oluştu. Sonra başka ziyaretler vesilesiyle gittiğim yerlere yerelin ve vilayetlerin resmini çekme imkanı buldum. Hemen arkasında temayül yoklaması yaptık. O temayül yoklamaları önüme geldi, ilde yaptığım gözlemlerle bunları yan yana koydum. Arkasından grup başkanvekillerimizden rapor istedim. Katılım, komisyonlar vs. Yetmedi, ilk defa bu sene iki yeni uygulama başlattık. Birisi başbakan, genel başkan olarak il başkanlarının tümünü tek tek dinledim. İkinci bir uygulama STK’lar. Bize oy versin vermesin, yakın olsun olmasın, bütün STK’lara temayül yaptık. 115 bin kişi oy kullandı ve ‘Kimi görmek istiyorsunuz?’ dedik. 8 ay içinde bütün bu resmi çektim. Bu kanaatim dışında üst kurullarda belli isimler üzerinde yoğunlaşıyorsunuz."

"GOOGLE GİRİN, SON KONUŞMASINI ÇIKARIN"

Davutoğlu, adaylık belirlenirken Google'ı da kullandıklarını kaydetti: "Sonra eğer isimlerde aynı kalitede üç isim varsa kamuoyu anketi yaptırdık. Kamuoyu şirketi gitti alanda ‘Kim en fazla bilinir, sevilir?’; anketler ilçeler bazında yapıldı. Tereddüt ettiğimizde kaliteli iki aday, az bilinen isimlerde 'Google’a girin, son konuşmasını çıkarın’ dedim ve son konuşmalarını dinledik. Üslubu nasıl, edebi nasıl, hitabeti nasıl, beden dili nasıl; bunlarla karar verdik birkaç ilde."

"BAŞARISIZ OLURSAM EMANETİ DEVREDERİM"

Davutoğlu ayrıca, seçim sonuçlarında başarısız olması halinde görevi devredeceği vaadinde de bulundu: "Hiçbir zaman seçim tahmini yapmadığını söyleyen Kılıçdaroğlu’nun ‘Yüzde 35 benim hedefim’ demesi en zaaf noktadır. Benim üst limitim yok. ‘Yüzde 99’ bile desem yüzde 1’lik bir kesime ben kalben hitap edemeyeceğim demektir. Alt limit diye bir şey zaten, olmaz. İktidar olmaktır bizim hedefimiz ve olacağız" Davutoğlu, birinci parti olamamaları durumda ise görevini başka birine devredeceğini şu sözlerle anlattı: "Tabii ki birinci olamazsak şu ana kadar bana verilen emanetin hakkını veremediğimi düşünür, başka bir arkadaşımıza bunu tevdi ederim. Ben makamın peşinde koşmadım, makam neredeyse beni kovaladı. Başarısız olduğumu hissettiğimde, başarılı olduğunu düşündüğüm bir arkadaşıma bu emaneti devretmek benim için en kutsi görev olur. Bunu da bir lütuf gibi değil, olması gereken şey o olduğu için yaparım."

HDP'YE UYARI

HDP'nin oy oranına ilişkin değerlendirmelerde de bulunan Davutoğlu, "Geçerlerse tebrik eder, Meclis çatısı altında hep birlikte çalışırız" dedi. HDP'ye bir uyarıda bulunan Davutoğlu şunları söyledi: "Geçmezlerse bunu bir meşruiyet sorunu haline dönüştürmemeleri lazım. Biz nasıl geçmelerinden razı olacaksak, onlar geçemezlerse o neticeden razı olmalılar. Kuralları belli bir yarışa gireceksiniz ama o yarışın kuralları içinde başarısız olduğunuzda bu yarışın sonuçları gayrimeşrudur demeye kalkarsanız olmaz. Kimse kendi yokluğu ile milleti tehdit etmesin. Ben olmazsam, Meclis’te bu Meclis gayrimeşrudur diyerek ya da psikolojik baskı uygulayarak sonuçlara etki etmeye kalkmasın."

BAŞKANLIK SİSTEMİ TARTIŞMALARI

Bir soru üzerine başkanlık sistemi tartışmalarına da değinen Davutoğlu, şunları kaydetti: "Başkanlık sistemi dahil beyannameyi kaleme alacağız. Herkes başkanlık konusunu kişiselleştirerek tartışmaya çalışıyor. Bu nedenle kısır bir döngüye giriliyor. Parlamenter sistem özünde Türkiye'de sakatlıkla malül doğdu. Parlamenter sistem olsaydı bu kadar darbe olmazdı. Form değiştirilebilir, özde sakatlık olmamalı. Başkanlık sistemi insan odaklı olmalı. Cumhurbaşkanımızla her konuyu istişare ederiz. Muhalefetin bunu Cumhurbaşkanımızın müdahalesi gibi algılaması yanlış. Seçim beyannamesi yaklaştıkça ben konuyu netleştirdim. Değişik modeller üzerine çalıştık. Bir tartışma ve müdahale olmadı. Meydana çıkıp bir fikri savunacaksam inanmam gerekir. İçselleştirmediğim hiçbir fikri savunmadım. Türkiye'de parlamenter sistem gerçekten işleseydi, başkanlık sistemi gündeme gelmezdi. Doğru olan sistemin başkanlık sistemine doğru evrilmesidir. Başkanlık sistemi özgürlükçü niteliğiyle uygulanmalı. Başbakanlık görevini yaparken hakkıyla yaparım. Seçime gidiyorsam, doğru olan ne ise onu söylerim. Türkiye'nin buna ihtiyacı var. Türkiye'de yeni bir restorasyon dönemine ihtiyaç var. Başbakanlık koltuğuna oturdum diye o koltuğa saplanmam. Seçime giderken halka en doğru şeyi doğru zamanda söylememiz lazım. Anayasa için konuşmaya hazırız. 27 Mayıs'tan sonra yaşadığımız acı tecrübelerden sonra bunu değiştirmeyiz demesinler. Biz yeni Türkiye ifadesini kullanırken, sistemin yargının, yürütmenin, yasamanın bütünüyle işleyişin yenilenmesi teziyle yola çıktı. Yeni anayasa sözünü 2007'de verdik. O zaman engellediler. Dağlıca baskınından sonra anayasa yerine terör konuşulmaya başlandı. Şimdi yine yeni anayasa iddiasıyla çıkıyoruz. Salt başkanlık sistemini değil, yeni bir anayasa içinde insan odaklı özüne uygun bir sistem. Beraber yeni bir Türkiye inşa etmemiz lazım. Sözleşme mantığı içinde elimizden geleni yaparız. Eğer bu güce ulaşamazsak gelin buradaki aksak olan hususları beraber toparlayalım diyeceğiz. Anayasanın temel ilkesi insan odaklı olmalı. Başkanlık sistemi otoriterliğe yol açar demek yanlış. Kimse bütün gücü elinde toplayacak bir yetki peşinde koşmaz."

FENERBAHÇE OTOBÜSÜNE SALDIRI

Davutoğlu, bir soru üzerine de Fenerbahçe saldırısı hakkında değerlendirmede bulundu: "Olayın hemen üzerine gidildi. Spor üzerinden kaotik ortam oluşturmak isteyen unsurlar var. 2 kişi gözaltına alındı. Adli kontrolle serbest bırakıldılar. Gösterdikleri dayanışma dolayısıyla kulüplerimizi tebrik ediyoruz. Spor üzerinden gerilim yaratma çabalarına karşı, taraftarlarımızı ortak bir tututum sergilemeye davet ediyoruz. Devlet binde bir ihtimali dahi düşünemezse devlet olamaz. Umarım ki centilmenliğe sahip çıkılır."

BALYOZ DAVASI

Davutoğlu, bir başka soru üzerine de Balyoz davası hakkındaki gelişmeleri şöyle değerlendirdi: "Bütün vatandaşlarla bir araya gelebilirim. İlla bir davada mağdur olmaları gerekmez. Türkiye'de güç kullanmak isteyenlerin kontrol etmek istedikleri hep hukuk olmuştur. Yargı sistemin tuzudur. Yargı denetim altına alınmaya çalışıldı. Geçen hafta Bakanlar Kurulu'na sunuldu. Genelkurmay'la çok güzel bir ilişkimiz var ama biz e-muhtıra olayını da yaşadık. Asker sivil ilişkisini rayına oturtmak kolay olmadı. TSK'nın kendi içerisinde bir hukuku var. Onun dışında bir talebin gündeme gelmemesi lazım."

AK PARTİ'DE 3 DÖNEM KURALI

AK Parti'de 3 dönem kuralından dolayı ayrılacaklar hakkındaki bir soru üzerine de Davutoğlu, "Yanımızdan ayrılmıyorlar. Ali, Bülent ve Beşir beylerle birçok şeyi paylaşmışız. Ne ayrılırız ne ben kendimi yalnız hissederim. Bizim ilişkimiz makama bağlı değil. 8 Nisan'da kıyamet kopacak diyenler oldu, kıyamet koptu mu? Kırılganlığın olmaması mayanın sağlamlığını gösterir. CHP'de en ufak kayma ne tür fırtınalara yol açıyor. 4 yıl sonra hepsi yeniden milletvekili adayı olabilirler. Dışarıdan bakanlık konusu ihtimal dışı değil. Yeni unsurların taze kan olarak girmesi ve eskimeyen unsurların da burada bulunması siyaseten gücümüzü gösteriyor. Seçimlerden sonra olağan kongremizi yapacağız. Yeni bir siyasi kadro yenilenerek devreye girmeli. Bu bir kartopu şeklinde geleceğini dokumalı. Başbakan olarak yaptığım her açıklamada sağımda ve solumda bakan arkadaşlar oldu, çünkü ben o ekibe dayanıyorum. Şimdi de aynı şekilde tek bir yönetim var. Kimse şu olursa kriz doğar gibi bir söylemde bulunmaması lazım." dedi.

SAVCININ ŞEHİT EDİLMESİ

Davutoğlu, Çağlayan Adliyesi'nde DHKP-C teröristleri tarafından şehit edilen Savcı Kiraz hakkında da şöyle konuştu: "Soruşturma devam ediyor. Bu örgüt bir taşeron. Seçim aşamasında bu tür saldırılar gündeme gelmiştir. Bir dönem uykuya çekiliyorlar. Hadi uyanın dendiği zaman bu tür saldırılar gerçekleştiriliyor. Bu tür saldırılarla ilgili gerekli tedbirler alınacaktır. Avukatlarımızın içleri rahat olsun. Herkesin evinde bir avukat vardır. Avukatlarımıza yönelik bir suç yapıştırılmak istenirse karşısında dururuz. Avukatlar potansiyel suçlu diye bir yaklaşım yok. Devlet yargı mensubunu korusun deniliyor, nasıl koruyacağız? Tek yol aramak. Gerekli tedbirleri almak zorundayız. Havaalanlarına girerken avukatlar nasıl kontrol noktasından geçirince sorun olmuyorsa neden adliyede olsun? Burada avukatlara karşı yapılmış bir tavır olarak görmemek lazım. Güvenlikte nerede aksama var bunları dikkate alacağız. Nasıl güvenlik tedbiri alırız, bunu düşüneceğiz. Avukatlardan isteğimiz bunu ideolojik bir çatışmaya dönüştürmemeleri."

Son olarak kendisine Savcı Sayan'ın AKP'den adaylığı sorulan Davutoğlu, "Savcı Sayan'ı şahsen tanıyorum. İzmir'de Savcı Bey'in katkısıyla 7 vekil çıkartırız." değerlendirmesi yaptı.