Başbakan Ahmet Davutoğlu, bütün memurların hangi etnik hangi mezhebi kökenden gelmiş olurlarsa olsunlar birbirlerine eşit olduğunu belirterek, "Bizim kültürümüzde nepotizm yoktur. Ayrımcılık iltimas kültürünü tümden yıkacağız." dedi. Ehliyet ve liyakatın olmadığı yerde başarı olmayacağını dile getiren Davutoğlu, “Bu benim yakınımdır bu benim akrabamdır bu benim tanıdığımdır, gibi bir kültürle devlet yürütülmeye başladı mı çöküşün izlerini görürsünüz. Osmanlı Devleti'nin yükseliş dönemlerinde de bütün devletlerin yükseliş dönemlerinde de en kritik özellik meritokrasidir. Yani ehliyet ve liyakata duyulan saygıdır.” şeklinde konuştu. Davutoğlu, Avrupa Parlementosu'nun artan ırkçılığın neredeyse sesi haline geldiğini de ifade etti.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Ankara’da gerçekleştirilen Memur-Sen Kongresi’ne katıldı. Burada bir konuşma yapan “Hepimiz memurluk yaptık, hepimiz memuruz. Memurlar ki öğretim üyesi olarak da memurduk şimdi de siyasi olarak memur statüsünde değil ama siyasi olarak seçilmiş olarak tarihin ve milletin bize verdiği emaneti taşıyan memurlarız.” dedi.

MEMURLAR EHLİYET VE LİYAKAT ESASLARINA GÖRE GÖREV YÜRÜTÜR

Davutoğlu, ardından hayalindeki memur tanımını “Memurlar ve bürokrasi bizim için Yusuf Has Hacip, Nizamülmülk, Kınalızade, Ahlak-ı Alâî bütün bu gelenekten gelen ehliyet ve liyakat esaslarına göre görev yürütür.” şeklinde tanımladı.

BİZDE NEPOTİZM YOKTUR

Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Başka hiçbir kriter uygulamayız. Hiçbir kriterle memurumuza yaklaşmayız. Bütün memurlarımız hangi etnik mezhebi temele kökenden gelmiş olurlarsa olsunlar hangi bölgeden gelmiş olurlarsa olsunlar bu anlamda birbirlerine vatandaşlarımız gibi eşittirler. Bizim kültürümüzde nepotizm yoktur. Ayrımcılık iltimas kültürünü tümden yıkacağız. Tek bir esas var: ehliyet ve liyakat.”

ÇÖKÜŞÜN İZLERİNİ GÖRÜRÜZ

Ehliyet ve liyakatın olmadığı yerde başarı olmayacağını dile getiren Davutoğlu, “Bu benim yakınımdır bu benim akrabamdır bu benim tanıdığımdır gibi bir kültürle devlet yürütülmeye başladı mı çöküşün izlerini görürsünüz. Osmanlı devletinin yükseliş dönemlerinde de bütün devletlerin yükseliş dönemlerinde de en kritik özellik meritokrasidir. Yani ehliyet ve liyakata duyulan saygıdır.” şeklinde konuştu.

MEMURLARI TEK KRİTERLE DEĞERLENDİRECEĞİZ: EHLİYET VE LİYAKAT

Davutoğlu, bütün memurların geçen 12 yılda olduğu gibi önümüzdeki dönemde de tek bir kriterle değerlendirileceğini belirterek, bu kriterin “Ehliyet ve liyakat.” olduğunu kaydetti. Davutoğlu, şöyle devam etti: “Ve sadece ve sadece seçilmiş siyasi irade ile iş yapacak, o iradeye tabi olacak, milli iradeye tabi olacaksınız. Ve millete hesap makamında olacaksınız. Hiçbir şekilde seçilmişlerin demokratik olarak kullandıkları haklar söz konusu olduğunda ne askeri ne sivil bürokrasinin ve memurun bu iradenin üzerine çıkması söz konusu olamaz. Aynı şekilde memurlar arasında örgütlenerek bürokrasi içinde örgütlenerek seçim sandığına gitmeden bu milletin iradesine hükmetmeye kalkan bir yapı varsa ister bu yapı paralel yapı olsun ister vesayet olsun ister cuntalaşma olsun hiçbirine izin vermeyiz. Ben şu bürokratik yapıda şu memurlar arasında örgütleneyim onun üzerinden siyasete şantaj yapayım onun üzerinden milletten almadığım bir egemenliği kullanayım diye düşünen biri varsa ister darbe dönemlerindeki 27 Mayıs öncesi cuntalaşmalar 12 Eylül öncesi cuntalaşmalar gibi ister 17-25 Aralık’ta gördüğümüz türde başka bürokrasi içindeki örgütlenmeler gibi bunlara önce biz izin vermeyiz, sonra da devlete ve millete bağlı memurlarımız izin vermeyecektir.”

"PARALEL İMAMLARA İZİN VERİLMEZ"

Siyaset yapmak isteyenin memur vasfından çıktığını ve siyaset alanına girdiğini vurgulayan Davutoğlu, “Çarığı giyer. İşte güzel bir örneğini Ahmet Gündoğdu veriyor. Siyasete geçerken bütün o vasıflarından memur vasfından seçilmiş iradenin parçası olma vasfına geçmek üzere birlikte siyaset yolunda yürüyeceğiz. Eğer herhangi birinin siyasete niyeti varsa milletten alınan iradeyi kamu otoritesi anlamında kullanma yetkisi peşindeyse gelecek siyaset meydanına çıkacak. İşte 7 Haziran’a gidiyoruz. Bürokrasinin kapalı odalarında yargıyla emniyet, emniyetle başka birimler bütün bürokraside örgütlenerek güç kullanmaya kalkmayacak. Memurlarımız tek tek ve bütün bir kamu çalışanları yönetimi olarak da hepsi milletimizin ve sadece milletimizin emrindedir. Dışarıdaki paralel imamların ya da başka yapıların emrinde olmalarına izin verilemez.” dedi.

"AMİR OLAN MİLLETTİR"

Davutoğlu, “Onun için ısrarla altını çiziyoruz. Amir olan millettir, memur olan devlettir. Amir olan millet ise milletin huzuruna gideceğiz 7 Haziran’da hepimiz eşit şartlarda mücadele edeceğiz. 8 Haziran’da da millet karneyi verdiğinde amir olan millet sana bu yetkiyi veriyorum derse o bu ülkeyi irade edecek. Yetkiyi milletten almadan otorite kullanmaya kalkanlara da haddi bildirilecek. Her şekilde bildirilecek.” diye ekledi.

"AP AVRUPA'DA IRKÇILIĞIN SESİ HALİNE GELDİ"

Davutoğlu konuşmasında Avrupa Parlamentosu’nun aldığı sözde Ermeni Soykırımı kararını ve Papa’nın açıklamasını da değerlendirdi: “Biz 100 yıllık acılar konusunda çok çağrılar yaptık. 2015’te TBMM bütün partilerin ortak çağrısı oldu. Daha sonra geçen sene Cumhurbaşkanımızın Başbakan olarak yayımladığı taziye mesajı oldu. Bu sene Hrant Dink’in vefat yıldönümünde benim yayınladığım mesaj oldu. Hep dostluk eli uzattık. Buradan bir kez daha söylüyorum. Türkler ve Ermeniler ve dahi diğer milletler Birinci Dünya Savaşı’nın acısını yaşayan herkesle oturup konuşmaya hazırız. Herkesle. Acıları paylaşmaya hazırız. Biz her şeyden önce insanız. İnsanlık bilinciyle davranırız. Ama bir şeyi bize yapamazlar. Bize tepeden konuşamazlar. Bize ister taşıdığı dini kimlikle Papa, ister Avrupa’da son dönemde artan ırkçılığın neredeyse sesi haline gelmiş olan Avrupa Parlamentosu kimse bize tepeden konuşamaz. Kimse bize kibirle konuşamaz. Kibirle konuşana izin vermeyiz. Bizimle konuşacak olan göz mesafesinden konuşacak. Bizimle göz mesafesinden konuşacak olan herkesle her şeyi tarihi de geleceği de konuşuruz. Ama bir milim dahi göz mesafesinin üstüne çıkanla hiçbir şey konuşmaz hiçbir gücün karşısında eğilmeyiz.”