Başbakan Ahmet Davutoğlu, Türkiye’nin üç ayaklı bir saldırı ile karşı karşıya kaldığını, DEAŞ, PKK ve DHKP-C’nin hedefinin Türkiye’nin demokrasisi, kamu düzeni, uluslararası itibar ve ekonomik geleceği olduğunu açıkladı. Demokrasiyi, kamu düzenini uluslararası itibarı, ekonomik kalkınmayı korumak için bu 3 ayaklı terör odaklarına karşı eş zamanlı terör operasyonu başlatıldığını anlatan Davutoğlu, “Ben buna ‘Huzur ve Demokrasi Operasyonu’ diyorum. Birileri bizim milletimizin huzurunu bozmak istiyorsa bizim de görevimiz huzuru ikame etmektir. 23 Temmuz'u 24 Temmuz'a bağlayan gece güvenlik güçlerimize verdiğimiz talimat açık ve net. Madem Türkiye’ye savaş ilan edilmiş, madem ki Türkiye’nin siyasi ekonomik sosyal istikrarı tehdit edilmektedir, bu savaşı ilan edenlerin merkezlerine en etkin şekilde saldırılacak, merkezlerini en etkili tahribatı vereceksiniz. Tolerans ve müsamaha yok.” dedi.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, TOBB Genel Merkezi'nde gerçekleştirilen ‘Teröre Karşı Sivil İnisiyatif’ programına katıldı.

Modern dönemlere bakıldığında 3 konuda sağlam bir toplumsal irade sağlamış olan ülkelerin büyük bir atılım ortaya koyduğunun görüldüğünü belirten Davutoğlu, şu ifadeleri kullandı: “Birisi demokrasi ve özgürlük alanı diğeri güvenlik ve kamu düzeni alanı ve üçüncüsü ekonomik kalkınma. Birisi eksik olduğunda diğerinin başarılı olması mümkün değil. Kamu düzeni olsun ama özgürlükler olmasın dediğinizde otoriter rejimlere doğru kayarsınız. O dönemlerde sermaye ve özgürlüğü, iş ve girişim özgürlüğü olmadığı için başarı sağlamak mümkün değil. Yine özgürlükler olsun ama kamu düzeninden, güvenlikten feragat edelim dediğinizde bir müddet sonra özgürlükleri de yaşayamaz hale gelirsiniz. Çünkü en temel özgürlük yaşama özgürlüğüdür ve kamu düzeninin olmadığı yerde yaşama özgürlüğünü gerçekleştirmek mümkün değildir. Güvenlik ve özgürlük bir arada demokrasi ve kamu düzeni bir arada olacak ki onlar üzerinde ekonomik kalkınma gerçekleşsin.”

Ramazan Bayramı'nın barış ve huzur içinde geçirildiğini anlatan Davutoğlu, şunları kaydetti: “Aynen geçen sene Kurban Bayramı'nın 3. gününde Kobani olaylarını bahane ederek harekete geçen bu terör odaklarının davranışı gibi bu kez Ramazan Bayramı'ndan hemen bir gün sonra DAEŞ terör saldırısına başladı. Suruç’ta 32 vatandaşımız katlettiler. 20-23 Temmuz arasında yaşananları lütfen bir kez daha gözlerininiz önünden geçirin. 20 Temmuz Suruç’ta 32 vatandaşımız katledildi o gün öğleden sonra 1 erimiz PKK tarafından şehit edildi. DAEŞ, dinimizin dünyadaki algısına en büyük darbeyi vuran bu terörist örgüt harekete geçtiği gün, PKK'da 11 Temmuz'da yaptığı çağrının bir devamı olarak kendi tabirleriyle ateşkesi bitirdiklerini ve halk savaşını başlattığını ilan eder şekilde Adıyaman’da saldırıya geçti. 21 Temmuz’da Suruç’tan gelen bir cenazeyi karşılama bahanesi altında DHKP-C cenaze bahanesiyle eli silahlı gösteri yapmaya kalkıştı. Bir anda Türkiye'de bir bütün olarak DAEŞ, PKK ve DHKP-C’nin terör saldırısına muhatap kaldık. Bu örgütler görünüşte birbirlerine karşı görünüyorlar ama özellikle DEAŞ ve PKK'nın hepsinin hedefi Türkiye’ydi. PKK ile DHKP-C arasında yürütülen işbirliği ve Kandil’de eğitilen DHKP-C unsurlarının bilgileri mevcut. 22 Temmuz’da Bakanlar Kurulu toplantısında bunları değerlendirdik. Bu sefer Ceylanpınar’da 2 polisimizi gece uyurken şehit edildi.

Hükümeti suçlayanlara sesleniyorum. Operasyonları siyasi bir unsurun parçası gibi gösterenlere sesleniyorum. HDP eş başkanlarına sesleniyorum. Operasyonlar 22 Temmuz’u 23 Temmuz’a bağlayan gece başladı. Polislerimiz 22 Temmuz'da şehit edildi. Askerimiz 21 Temmuz'da şehit edildi. KCK, 11 Temmuz’da hükümet kurma görevini yeni aldığımızda çatışmasızlığı bitirdiğini ilan etti. 13 Temmuz'da savaşı ilan ettiler. 19 Temmuz'da HDP PKK’ya sırtını dayadığını ilan etti. Şimdi barış güvercinliğine soyunanlar bunları görmek zorundadır. Bütün vatandaşlarımız Türkiye’ye karşı oynanan oyunu görmek durumunda. Böyle bir saldırı karşısında tereddüt etseydik, söyle bir saldırı karşısında bekle gör diyerek zamana oynasaydık, böyle bir saldırı karşısında 'geçici hükümetiz' deyip konuyu erteleseydik bugünlerde Türkiye tam bir kaosa sürüklenmiş, bizlerin helal rızık için yürüttüğünüz ekonomik faaliyetlerin tümü tam olarak karamsarlık ve ümitsizlik hali doğmuştu. Hesap açıktı; PKK, DEAŞ saldırılarını bahane ederek Türkiye’de aynen Kobani gibi bir baş kaldırmaya yönelecekti, DEAŞ bu saldırıları bahane ederek canlı bombalarla kana bulamaya çalışacaktı. DHKP-C bu sefer yeni bir toplum kesimleri provoke edecekti. DEAŞ yüce dinimizi istismar ederek o konulardaki hassasiyetleri kaşımaşa yönelecekti. PKK Kürt vatandaşlarımızı, DHKP-C alevi vatandaşları tahrik etmek suretiyle sosyo kültürel fay kırılmalarına yol açacak şekilde faaliyetlere yoğunlaşacaktı. Bunu görünce 23 Temmuz'da güvenlik zirvesinde bazı kararlar aldık.”

Üç ayaklı bir saldırı ile karşı karşıya kalındığını ifade eden Davutoğlu, şöyle konuştu: “DEAŞ, PKK ve DHKP-C. Bunların 3 hedefi vardı; demokrasimiz, kamun düzenimiz ve uluslararası itibarımız aynı zamanda ekonomik geleceğimiz. Demokrasimizi kamu düzenimizi ve uluslararası itibarımızı ve ekonomik kalkınmamızı korumak için bu 3 ayaklı terör odaklarına karşı bizde eş zamanlı terör operasyonu başlattık. Ben buna ‘Huzur ve Demokrasi Operasyonu’ diyorum. Birileri bizim milletimizin huzurunu bozmak istiyorsa, bizim de görevimiz huzuru ikame etmetir. 23 Temmuz'u 24 Temmuz'a bağlayan gece güvenlik güçlerimizi verdiğimiz talimat açık ve net. Madem Türkiye’ye savaş ilan edilmiş, madem ki Türkiye’nin siyasi ekonomik sosyal istikrarı tehdit edilmektedir, bu savaşı ilan edenlerin merkezlerine en etkin şekilde saldırılacak, merkezlerini en etkili tahribatı vereceksiniz. Tolerans ve müsamaha yok.”