Başbakan Ahmet Davutoğlu, Meclis’te görüşülmesi iki kez ertelenen ve muhalefetin tepki gösterdiği İç Güvenlik Reformu’nun kesinlikle yasalaşacağını “İç güvenlik reformu paketi çıkacaktır, çıkacaktır, çıkacaktır.” diye vurguladı. Yaşanan ertelemenin ise yasaya karşı çıkan muhalefet için “Bir düşünme teneffüsü imkanı” olduğunu belirten Davutoğlu, “Herkes bu bir hafta içinde kendisini muhasebeye çeksin. Varsa güzel bir teklifi, varsa bir iddiası, ‘şu madde dünyanın hiçbir yerinde yok, sadece Türkiye’de var. Avrupa yok, Amerika’da yok, demokrasilerde yok’ diye bize tek tek madde madde söylesinler. Biz onlarla bunu konuşmaya hazırız. Her şeyi konuşmaya hazırız. Ama Meclis’i bir çatışma alanı haline dönüştürmesinler. Desinler ki ‘şu madde Avrupa’da gelişmiş demokrasilerde yok’, konuşuruz. Çünkü biz kendimizden eminiz. Her bir maddeyi tek tek test ederek oraya koyduk. İşte hodri meydan.” diye konuştu.

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, TBMM’de AK Parti Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada İç Güvenlik Reform Paketi’ne de değindi. Davutoğlu, yaklaşık 15 dakika boyunca değindiği İç Güvenlik Raformu hakkında ilk olarak, “Güvenlik özgürlükleri teminat altına alan bir ilkedir. Güvenliğin olmadığı yerde özgürlüklerin korunamayacağını, en iyi gösteren gelişme hepimizin gözü önünde cereyan eden Suriye ve Irak'taki gelişmelerdir. Güvenlik olmadığı zaman özgürlükler hayata geçirilemez.” diye vurguladı.

"MUHALEFETİN MESELESİ YASA DEĞİL KAOS ÇIKARMAK"

Davutoğlu, pakete karşı çıkan muhalefet partilerini ise “Bugün üç muhalefet partisiyle birlikte, arkalarındaki gerçek muhalefet olan paralel muhalefetin de Pensilvanya'da yapmak istediği şey Türkiye'yi bir kaos ortamına sürüklemektir. Evet, 6-7 Ekim olaylarından sonra, çok ciddi bir iç güvenlik reformuna ihtiyaç hissedildiğini gördük ve kapsamlı bir iç güvenlik reformu hazırladık. Bir kez daha meydan okuyorum buradan. Geçtiğimiz hafta biz grup toplantısı yaptıktan sonra CHP Grubu'nda Kılıçdaroğlu konuştu, öncesinde Bahçeli konuştu, Demirtaş konuştu. Şimdi tekrar bugün de konuşacaklar. Bize bu konuşmalarda İç Güvenlik Reformu'nun içinde tek bir umde gösterin ki Avrupa Birliği standartlarına aykırı olmuş olsun, tek bir fıkra gösterin ki evrensel demokrasi standartlarına aykırı olsun. Gösteremezler. Çünkü biz her bir fıkrayı, her bir kanun maddesini yazarken detaylı olarak inceledik. Bizzat benim başkanlığımda Bakanlar Kurulu'nda, İçişleri Bakanlığı'nda yine bizzat katılarak bu evrensel standartlardan sapmama konusunda duyarlılık gösterdik. Ama meseleleri o değil. Meseleleri Türkiye'de güvenlik ortamının sağlanıp sağlanamaması değil, özgürlüklerin korunup korunmaması da değil. Sandıktan ümitleri olmadığı için son 12 yıldır her sandıktan yenilgiyle çıktıkları için iktidara gelmenin tek umudu olarak kaosu görüyorlar, krizi görüyorlar. İstiyorlar ki öyle bir kriz çıksın ki Türkiye'de iktidar değişimi mümkün olsun.” ifadelerini kullandı.

"HALKI DİRENMEYE ÇAĞIRACAĞINA SANDIĞA ÇAĞIRSANA BE ADAM"

Kılıçdaroğlu’nun geçen haftaki grup toplantısından bahseden Davutoğlu, “Çarpıcıdır. Bakın bir hafta önce geçen Salı günkü CHP Grup Toplantısı'nı lütfen tekrar tarihe kayıt olarak düşün. Kılıçdaroğlu o toplantıda Türkiye'de otoriter bir rejim, bir yaklaşım olduğunu ve bu İç Güvenlik Reformu üzerinden bir polis devleti kurulacağını iddia ederek halkı direnmeye çağırdı. Ya madem sen demokratik bir siyasi partisin, bir partinin genel başkanısın, halkı direnmeye çağıracağına sandığa çağırsana be adam, sandığa çağır, sandığa. 3 ay sonra sandığa gidiyoruz. Eğer kendine güveniyorsan de ki halka 'burada bu yasalar yanlış çıkarılıyor, biz size daha iyi yasa çıkaracağız, bize oy verin. Sandığa gidin ben 5 ay sonra bu yasayı değiştireceğim' de. Demokratik yaklaşım bu. Hayır, beyefendinin sandıktan ümidi yok ki. Sandıktan hiçbir zaman ümidi olmadı ki, bu sandıktan hiçbir zaman CHP çıkmadı ki ve çıkmayacak da.” diye kaydetti.

"SEN SİYASETÇİ OLMAKTAN ÇIKARSIN, PROVOKATÖR OLURSUN"

Aynı zihniyetin daha önce darbe dönemlerinde yaşandığını savunan Davutoğlu, “Aynı zihniyet, bakınız aynı zihniyet, memleket seçime giderken, 60 ihtilali öncesinde de gidecekken İnönü çıkıp 'şartlar olgunlaştığında ihtilal meşru bir hak olur' demişti. 27 Mayıs ihtilaline davetiye çıkararak İnönü. Şimdi aynı çizgide Kılıçdaroğlu 'direnin' diyor alana çıktığında. Sayın Kılıçdaroğlu bak geçen Pazar günü Kadıköy'de gösteri yapıldı. Değişik dernekler, hükümeti de eleştirdiler. Tek bir müdahale oldu mu? Barışçıl gösteriye müdahale edilmez. Oldu mu? Her türlü eleştiri haklarını kullandılar, sen de kullan. Ama molotof kokteyli alıp sokağa çıkacak olanların önüne geçeceksen sen siyasetçi olmaktan çıkarsın, provokatör olursun provokatör.” ifadelerini kullandı.

"KILIÇDAROĞLU VE PENSİLVANYA AYNI YERDEN TALİMAT ALIYOR"

Davutoğlu, şöyle devam etti: “Kadıköy’de toplandılar, gösteri yaptılar, hükümeti eleştirdiler ama hiçbir çatışma olmadı. Barışçıl gösteri yapmanın herkesin hakkıdır. Bu hakkı kullanmak da bizim teminatımız altındadır. Ama insanları direnmeye çağırırsan bir, bu direnme talimatını Türkiye'den değil de Pensilvanya'dan alırsan iki, biz hesabını sorarız arkadaş. Bu ülke bu düzeni kolay ihdas etmedi. Kılıçdaroğlu yüce Meclis'in kürsüsünde konuşuyor aynı saatlerde, bakın aynı Pensilvanya'daki paralel yapının başında New York Times'da makale yazıyor. Alın Kılıçdaroğlu'nun konuşmasını, alın o makaleyi yan yana koyun tercüme edildi zannedersiniz. Çünkü arkada bir el o ikisine aynı talimatı veriyor. Diyorlar ki, biraz önce 12 yıl içinde sağladığımız özgürlükleri sıraladım, gayrimüslim azınlıklar dini temsilcileriyle bir ay önce birlikte yemek yedik ve çok güzel bir sohbette ve AK Parti döneminde özellikle Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kendilerine gösterdiği yakın ilgi dolayısıyla teşekkürlerini ifade ettiler. Övgüyle ve minnetle güzel bir yemekte bir araya geldik. Yarın akşam da yine gayrimüslim aydınlarla bir araya geleceğiz. Allah aşkına hangi dönemde gayrimüslim vatandaşlarımız böylesine Başbakan katında hep beraber bir sohbet imkanı buldular. Bundan da memnunlar. Bu da bizim için bir görev. Hepsi bizim vatandaşımız. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan herkes din, mezhep, etnik ayrım olmaksızın eşittir, eşit olacaktır.”

"PHILADELPHIA GAFI"

Davutoğlu, Fethulleh Gülen Hocefendi’nin New York Times gazetesine yazdığı makaleyi eleştirmeye şu sözlerle devam etti: “Ama New York Times’ta yayınlanan makalede, dikkat edin New York Times’ta yayınlanıyor, gayrimüslim azınlıkların haklarının gasp edildiğinin iddia ediliyor. Neden? Çünkü 24 Nisan yaklaşıyor, Washington'da lobiler hareketli. Ermeni lobisi hareketli, Yahudi lobisi zaten hareketli. Filistin oldukça onlar hareketlenecek. Biz de söylüyoruz Filistin işgal altındayken de biz her türlü lobinin karşısında durmaya devam edeceğiz. Tam böyle kritik bir evreye girmişken, 24 Nisan 100. yıl konusunda birçok lobi harekete geçmişken, New York Times’ta bu makaleyle bir işaret fişeği veriliyor. Bir taraftan Amerika için işaret fişeği, ’o lobileri hareket geçir, Türkiye’yi köşeye sıkıştırın’ diyorlar diğer taraftan da Türkiye içine, Kılıçdaroğlu’na mesaj gönderiyorlar, Kılıçdaroğlu da mesajı alıyor, aynı üslupla bu yüce Meclis’in kürsülerinde konuşuyor. Kılıçdaroğlu, bu sana yakışmaz, bir kere de kendin gibi ol. CHP’li yurtsever seçmenlere ve CHP üyelerine sesleniyorum. Partinize sahip çıkın. Bu dışarıdan yönlendirilen lidere ve onun genel başkanına ve ekibine karşı sesinizi yükseltin. Gerçek cumhuriyetçilik TBMM’ye konuşmaktır, halkla milletle konuşmaktır, Philadelphia ile paralel konuşmak değil. Artık her şeyin paraleli çıktı. Şimdi aynı gün içinde paralel makale, paralel grup konuşması yapılıyor. Mübarek olsun onlara bu paralelleri. Onlar paralelde gitmeye devam etsin. Biz sırat-ı müstakimdeyiz, doğru yolumuzdan bir milim dahi sapmayız.”

"BİZ BU TEZGAHLARI BOZARIZ"

Konuşmasında 28 Şubat ve 12 Eylül dönemini de anan Davutoğlu, “Şimdi 28 Şubat dönemi, 12 Eylül dönemi hatta.. Bugün paralel yapının mensupları o gün otoriteye teslim olmak gerektiğini söyledi. 28 Şubat. Yine aynı paralel yapının temsilcileri ‘başörtüsü teferruattır otoriteye tabi olun’ diye aslında bugün CHP sıralarında bulunan ikna odalarının mucidi o hanımefendiyle aynı dili konuştular. O ikna odalarında başörtülü kardeşlerimizi ikna etmeye çalıştı, bu paralel çete de fetva vererek ikna etmeye çalıştı. Aynı paralellik sürüyor ha.. Sonra Mavi Marmara olduğunda ‘İsrail’in otoritesinden ondan izin alınsaydı’ diyor. Şimdi ise en kritik dönemde en kritik günlerde halk iradesi ile işbaşına gelmiş Türkiye Cumhuriyeti hükümetine karşı içeride ve dışarıda tezgah kuruyorlar. Biz bu tezgahları bozarız arkadaş. Kim ne tezgah kurarsa kursun, kim kiminle paralel oyunlar içine girerse girsin biz bu ülkeyi sühuletle 7 Haziran seçimlerine götüreceğiz ve seçimlerden sonra ülkenin inşa faaliyetine hiçbir ara vermeden devam edeceğiz.” dedi.

İç Güvenlik Reformu’nu eleştiren bir diğer muhalefet partisi MHP’ye de seslenen Davutoğlu, “Sadece CHP ve Pensilvanya mı? Bakınız MHP de aynı dili benimsiyor. Hala bu dili kullanmaya devam ediyorlar. 6-7 Ekim günü, açık o günkü Bahçeli’nin konuşmasını. ‘Niye bu teröristlere vandallara fırsat veriyorsunuz devlet nerede’ diye soruyor. Biz tedbirler aldık, kamu düzeni de her gün daha da tahkim ederek yükseltiyoruz ve bu yasayı hazırlıyoruz. Şimdi aynı Bahçeli bu yasayı, kendisinin de talep ettiği kamu düzenini öngören bu yasayı polis devleti olmakla suçluyor. Sayın Bahçeli biz polis devletinin sizin tarafınızdan nasıl savunulduğu geçmişte biliyoruz. 12 Eylül döneminde sizin öncüleriniz şunu diyordu: ‘Biz hapisteyiz düşüncelerimiz iktidarda.’ Siz 12 Eylül’de düşüncelerinizin iktidarda olduğu dönemin takipçilerisiniz. Özgürlüklerden bahsedemezsiniz. Polis devletine de Türkiye’de kısıtlayıcı her uygulamaya engel olan parti, AK Parti’dir.” şeklinde konuştu.

Davutoğlu’nun HDP’nin eleştirilerine cevabı ise şu şekilde oldu: “Yine HDP. Sanki 6-7 Ekim olaylarında doğuda güneydoğudaki vatandaşlarımızın hayatlarını karartanlar onlar değilmiş gibi sanki o molotof kokteyliyle yakılan dükkanlar dördüncü katılan Yasin Börü ve arkadaşları onların tahrik ettiği provokatörler tarafından öldürülmemiş gibi sütten çıkmış ak kaşık gibi şimdi özgürlükleri konuşmaya kalıyorlar. Peki o 2-3 gün içinde vatandaşın hayat özgürlüğünü yok edenlere karşı bizim sessiz kalacağımızı mı zannediyorsunuz? Biz tedbirimizi alırız.”

"BİZ ÇATIŞMACI DEĞİLİZ"

Davutoğlu, son olarak paketin görüşülmesinin ertelenmesini ise şöyle izah etti: “Arkadaşlar hiç kimse bu bir haftalık ertelemeyi iç güvenlik paketinden herhangi bir şekilde zamana yayıldığı veya vazgeçildiği gibi bir intibaya kapılmasın. İç Güvenlik Reformu paketi çıkacaktır, çıkacaktır, çıkacaktır. Ama bu bir haftada bütün bu partilere tabir-i caizse bir düşünme teneffüsü imkanı veriyoruz. Düşünsünler. Her birisi kendisiyle şöyle bir muhasebe yapsın. Kılıçdaroğlu, Pensilvanya ile yürüttüğü paralel çalışmaları şöyle bir düşünsün. Halkın önüne nasıl çıkacak onu bir tefekkür etsin. Tefekkürü de bilir mi onu bilemiyorum. Tefekkür kelimesinin anlamını biliyor mu onu da bilemiyorum ama en azından sözlüğe baksın öğrensin. CHP bu yasaya karşı çıkmakla kamu düzenine hukuka karşı çıkmakta olduğunu bir hissetsin. HDP özgürlüklerin ancak ve ancak, ki faili meçhuller dahil 90’lı yıllarda JİTEM’den şikayet ediyorlardı şimdi TSK asli görevini onurla şerefle yürütüyor, Jandarma’da da yine yasaların gerektirdiği düzenlemeler yapılıyor. Bundan niye rahatsız oluyorsunuz? Herkes bu bir hafta içinde kendisini muhasebeye çeksin. Varsa güzel bir teklifi, varsa bir iddiası, ‘şu madde dünyanın hiçbir yerinde yok sadece Türkiye’de var. Avrupa yok Amerika’da yok demokrasilerde yok’ diye bize tek tek madde madde söylesinler. Biz onlarla bunu konuşmaya hazırız. Her şeyi konuşmaya hazırız. Ama Meclis’i bir çatışma alanı haline dönüştürmesinler. Desinler ki şu madde Avrupa’da gelişmiş demokrasilerde yok, konuşuruz. Çünkü biz kendimizden eminiz. Her bir maddeyi tek tek test ederek oraya koyduk. İşte hodri meydan, Kılıçdaroğlu, Bahçeli, Demirtaş, üçüzler… Tabi arkalarındaki dördüncü gücü kastetmiyorum. Onlarla muhatap olmayız ama siz siyasi partisiniz. Hadi, bir hafta içinde getirin, düşünceniz ne ise getirin. Ama şunu getirmeyin. Gezi olayları gibi olaylar olacak, 6-7 Ekim gibi olaylar olacak, molotof kokteyli ile genç kızlar yanarak can verecek. Şehirlerimiz tahrip edilecek ve siz ‘susun’ diyorsanız arkadaş biz susmayacağız. Ümit ederiz ki bir hafta içinde inşallah bu tavırlarını değiştirirler. Ve hep beraber hepimizin ihtiyaç hissettiği özgürlük güvenlik dengesini gözeten bir yasama faaliyeti ile iç güvenlik yasasını çıkartırız. Biz çatışmacı değiliz. Biz her ne surette olursa bir şeyi empoze etme peşinde de değiliz. Her türlü diyaloğa müzakereye hazırız, ama krize asla hazır değiliz ve yol vermeyeceğiz. Kaosa asla yol vermeyeceğiz.”