Başbakan Ahmet Davutoğlu, Özgecan Aslan cinayeti ile yeniden gündem olan kadına yönelik şiddet konusunda 2007'de eylem planı olarak başlayan, 2012'de kanunlaşan ilgili yasanın etki analizinin yapılması talimatını verdiklerini ve ardından yeni bir eylem planı daha başlatılacağını söyledi. Bu çalışmayı Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın yürüteceğini en kısa zamanda bir rapor sunacağını kaydeden Davutoğlu, "2015, 2016, 2019 için yeni bir eylem planı çıkartacağız" dedi.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Pakistan ziyareti öncesinde Esenboğa Havalimanı’nda düzenlediği basın toplantısında Özgecan Aslan cinayeti konusunda da değerlendirmeler de bulundu.

Bakanlar Kurulu sonrasında Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç’ın basın toplantısı düzenlemediği için kendisinin burada bir açıklama yapacağını belirten Davutoğlu, toplantıda birçok konunun ele alındığını belirterek, “Özgecan Aslan’ın katletilmesi ve onun çerçevesinde kadına yönelik şiddet konusunu kapsamlı bir şekilde ele aldık.” dedi.

Bu olay olur olmaz çok yakın takip altına alındığını ve faillerin çok kısa bir sürede yakalanıp adalete teslim edildiğini söyleyen Başbakan Davutoğlu, “Adaletimizin de bu faillere en sert şekilde mukabelede bulunacağına inancımız tamdır. Çünkü ortada hiçbir insanlık vicdanının hiçbir değerin kabul etmeyeceği vahşice barbarca bir saldırı vardır. O gün sadece Özgecan değil bütün bir insanlık vicdanı katledildi.” şeklinde konuştu.

Olaydan sonra toplumda gerçek anlamda bir dayanışma bilinci ortak bir infial uyandığını söyleyen Davutoğlu, “Bu da aslında kadına yönelik şiddet konusundaki bilinçlendirmede önemli bir aşamayı oluşturdu. Özgecan bu hunharca saldırı sonucunda hayatını kaybetmesi sonucunda aslında belki de birçok kadına hayat bağışlamış gibi oldu. Ortaya çıkan bu ortak bilinç eminim aşama aşama ve bütün toplumun her kesimine yayılacak ve yepyeni bir bilinçlenmeye vesile teşkil edecek. Dün Antalya’da detaylarını verdiğim gibi hükümetlerimiz son 12 yıl içinde kadına yönelik şiddet konusunda çok önemli tedbirler aldı. 2007 yılında kadına yönelik şiddet konusunda bir eylem planı geliştirildi ve 2012 yılına kadar yakından takip edildi. 2011 yılında Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi Başkanlığını yürüttüğüm sırada komite başkanı olarak İstanbul Sözleşmesi’nin bizim dönem başkanlığında çıkması için büyük çaba sarf ettim şahsen. Özellikle takip ettim. Ve bu sözleşmenin adı bir anlamda bu çerçevede bir referans teşkil edecek şekilde İstanbul Sözleşmesi oldu. İstanbul Sözleşmesi 2011’de ilk kabul edildikten ve ilk imzayı Türkiye Cumhuriyeti olarak biz imza attıktan sonra 2012 Mart’ında 6284 Sayılı Kanun’la kadına yönelik şiddet konusunda şu ana kadarki bütün mevzuatı gözden geçiren bir önemli adım atıldı. O zaman 2012 - 2015 yılları arasında bir eylem planı geliştirilmişti. Şimdi de bugün yaptığımız Bakanlar Kurulu’nda 2012’den bu yana kanunun uygulanması esnasında çıkmış olabilecek sıkıntıları da göz önüne alabilecek şekilde bir etki analizi yapılması talimatını verdik. Bu çalışmayı Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığımız yürütecek en kısa zamanda bir raporla bize getirecek ve 2015, 2016, 2019 için yeni bir eylem planı çıkartacağız.” diye konuştu.

Davutoğlu ardından da “Yasal her türlü çalışma yapılır ama önemli olan sosyal kültürümüzde ve toplum içindeki ortak yaşama kültüründe bu konuda güçlü bir bilinçlendirmenin bir seferberliğin başlatılması. Bu konuda da bir seferberlik başlatacağız. Toplumun her katmanında bunu adım adım yayacak güçlü bir irade sergileyeceğiz. Bu yönde sürdürülen çabalara hükümet olarak her türlü desteği vereceğiz. Bu hepimizin meselesi. Hukuki mevzuatla müktesebatla çözülecek bir mesele değil. Bir zihniyet meselesi. Bir ortak kültür meselesi. Bu konuda çok kapsamlı bir eylem planını devreye sokmak için çaba göstereceğiz. Ben ilk gün annesi Songül hanımla görüşmüştüm. Telefonda hissettiğim vakar dolayısıyla kendisine teşekkür etmiştim. Bugün babası Mehmet Arslan’ın ifadeleri ise gerçek bir insanlık destanıdır. Ben hem anneye hem babaya bu tavırları dolayısıyla teşekkür ediyorum. Sayın Mehmet Arslan’ın ifadelerinin gücü aslından insanlık onurunun gücüdür.” ifadelerini kullandı.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, son olarak “Bir kez daha bu acılı ailelerimize taziyelerimi sunuyorum. Onurlu vakur sağduyulu davranışları dolayısıyla 77 milyon adına teşekkürlerimi bir borç biliyorum. Bu ve benzeri ailelerin her zaman yanında olacağız acılarını paylaşacağız. Özgecan hepimizin canıydı hepimizin yüreğine ateş düştü. Ne yapılması gerekiyorsa bundan sonra yapma konusunda kararlıyız.” şeklinde konuştu.

Son bir yılda her güne neredeyse bir kadın düşecek şekilde 300’e yakın kadının hayatını kaybettiği belirtilerek, kendisine idam ve hadım tartışmaları hakkındaki görüşü sorulan Davutoğlu, şu şekilde konuştu: “Şimdi bu öylesine bir vahşet ki ve yaşadığımız travma o kadar yoğun ve derin bir travma ki dediğim gibi Özgecan hepimizin kızıdır. Hepimiz bu olaydan hissiyab olduk, etkilendik. Bu konuda hiçbir ceza böyle bir suçun karşılığı değil. İnsanlık vicdanının ötesinde bir suçtan bahsediyoruz. O açıdan bu infiali bu yaklaşımı hepimiz paylaşıyoruz. Ancak bu konularda adaletimizin Türk yargısının vereceği ceza meri hukuka göre en şiddetli ceza olacaktır. Bundan hiç kimsenin tereddüdü olmaması gerektiğini düşünüyorum. Tabi nihai karar yargıya aittir. Ve bazı kanaatler serd ediliyor biz son dönemde yaptığımız düzenlemelerle cinsel içerikli suçlar taciz ve diğer suçlarla ilgili geçen sene ceza kanununda yaptığımız değişikliklerle de bunların kapsamını ve müeyyidesi cezalarını ağırlaştırdık. Burada da muhtemelen en sert ceza verildiğinde ağırlaştırılmış müebbet hapis hiçbir indirime iyi hal vesaire indireme tabi olmayacak şekilde 36 yılla ağırlaştırılmış hapsin karşılığı olarak hücre hapsi de dahil olmak üzere ciddi bir ceza söz konusu. Diğer hususlar kamuoyunda değişik görüşler beyan edilebilir. Bugünkü hukuki altyapıda ve çerçevede en sert cezayı bu saldırganların hak ettiğine biz inanıyoruz. Yargının bu konuda gerekeni yapacağına inancımız sonsuzdur. Atılacak adımlar konusunda 131 kadın konuk evimiz var. Kadına karşı şiddeti önleme ve izleme merkezlerimiz bütün Türkiye sathına yayıldı. 14 ilde bağımsız binalarda görev yürütülüyor. Bütün illerimizde ise il müdürlükleri çerçevesinde de ciddi toplumun bütün katmanlarına yayılmış ciddi bir faaliyet içindeyiz. Bütün vatandaşlarımıza buradan çağrıda bulunmak isterim. Hepimizin bu meselenin ortak bir mesele olduğu bilinci ile hareket etmemiz lazım. Hükümet olarak her türlü tedbiri alırız. Türk yargısı bu konuda en şiddetli cezaları verebilir ama esas itibariyle daha ev ortamında başlamak üzere eğitimde ve her yerde şiddet kültürüne karşı yeni nesilleri bilinçlendirmek en doğru yöntemdir. Bu anlamda çok geniş bir toplumsal seferberlik yapmayı planlıyoruz. Toplumun her katmanın kadına yönelik şiddet dışında bütün şiddet kültürünün yok edilmesi için çok geniş kapsamlı bir faaliyet temposu içine gireceğiz."