Başbakan Ahmet Davutoğlu, HDP seçim bürolarına yapılan saldırılarla ilgili gösterilen tepkiler konusunda 3 partiyi kendilerine karşı ittifak yaptıkları gerekçesiyle eleştirdi. Zonguldak’ta konuşan Davutoğlu, Doğan Medya Grubu ve HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’a da sert sözlerle yüklendi. Davutoğlu'nun, yine bazı basın kuruluşlarının muhabirlerinin açık hava miting meydanına alınmadığı mitingde, "Bir aydın olarak basın özgürlüğü en çok değer verdiğim özgürlüktür." ifadesini kullanması dikkat çekti.

Madenci Anıtı’nda partisinin düzenlediği mitinge katılan Davutoğlu, "Türkiye 12 yıl önce, şimdi buraya gelip emekçilerden bahseden çok olur, onlara sorun; 12 yıl önce Kemal Derviş'in çağrıldığı o üçlü koalisyon döneminde yazılar gidiyordu, yazılar. Deniyordu ki Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na Kemal Derviş imzalı yazı. 2002 Türkiye'sinde. 'Bu ay maaşları ödeyemeyebiliriz. Kendi başınızın çaresine bakın. Hala devlet arşivinde bir utanç vesikası olarak duruyor bu yazılar. Yani devletin başbakan yardımcısı, devlet bakanı bir bakanlığa yazı yazıp diyor ki 'Maaşları artık ödeyemeyiz. Hazinede para yok. Kendi başınızın çaresine bakın. Ve bu Kemal Derviş şimdi Kılıçdaroğlu'nun akıl hocası, akıl hocası." dedi.

HDP SEÇİM BÜROSUNA SALDIRILARLA İLGİLİ MUHALEFETE İTTİFAK ELEŞTİRİSİ

HDP seçim bürolarına saldırı olayında 3 partinin kendilerine karşı ittifak yaptığını savunan ve paralel söylemini sürdüren Davutoğlu, "Seçim bürolarına saldırılar oldu. Ben dün Karaman mitingindeydim, anında şiddetle lanetledim. Hemen gerekli talimatları verdik. Erzurum’da, gelin bu seçimleri barış ve şenlik içinde yapalım dedim. Ama Ağrı’da, Van’da ve Siirt’te bizim seçim bürolarına ve adaylarımıza saldırılar yapıldı. Bir köy muhtarı öldürüldü. Aziz vatan topraklarında şiddet ve terör uygulayanları destekleyen HDP, Batı’da barış mesajları söylemeye başladı. O zaman kimse AKP’ye dönük saldırılara tek kelime etmedi. Doğan medyası sustu, Gülen ve paralel medyası sahtekarlık yaptı. Şimdi HDP’ye saldırı olduğunda biz anında tavrımızı ortaya koyduk. Ama bakın HDP açıklamasında, 'bu saldırıların bir kısmını MHP işareti yapanlar yapıyor ama onlar değildir' dedi. MHP topu aldı hemen ‘bunu AK Parti yapıyor’ dedi. CHP’liler, 'AKP yapıyor' dedi. HDP Eşbaşkanı, 'Bunu iktidar partisi yapıyor' dedi. Görüyor musunuz ittifakı? Üçü bir arada AKP’yi hedef tahtasına koymaya çalışıyorlar. Güya HDP ile MHP ayrı çizgideler. Ama İç Güvenlik Yasası Meclis'ten geçirilirken üçü birden harekete geçti. Şimdi bu şiddet olaylarıyla ilgili aynı dili kullanıyorlar. Üniversite sınavında 4 yanlış bir doğruyu götürür. Paralel çete, akıl hocaları bunlara dedi ki; üçünüz bir araya geleceksiniz, bir de paralel çete 4 yanlış bir doğruyu götürsün. Doğru da AKP. Ben de bu hesap siyasette tutmaz dedim. Siyasette bir doğru 4 yanlışı götürür. Elif gibi duran AKP kadrosuna destek verecek misiniz? İşte 4’ü bir arada. Dün HDP bu saldırılar üzerine, bu şiddet olaylarıyla ilgili yorumları gösterdi ki bunlar aynı kaptan su içiyorlar. Bunlar hepsi aynı dili kullanıyorlar. Olmayacak seçim vaadinde kullanıyorlar. Bunun da sebebi şudur: 12 yıl içinde AKP’yle kazanılan şeylerin hepsine darbe vurmak. Esnafın yazar kasa kırdığı, işçinin maaşını alıp almayacağını bilmediği eski Türkiye günlerine dönmek ister misiniz? O zaman bunların hepsinin ortak adı ETP, yani Eski Türkiye Partisi bunlar." şeklinde konuştu.

'BUNLARIN HESABI YENİ TÜRKİYE'YE DARBE VURMAK'

Davutoğlu, "Bunların hesabı 1990’ların Türkiyesi’ni geri getirmek ve yeni Türkiye’ye darbe vurmak. Partimizi kapatmak istediler, kapatabildiler mi? Gezi provokasyonları yaptılar, bizi engelleyebildiler mi? 17-25 Aralık’ta paralel çeteyi devreye soktular, bizde en ufak bir tereddüt çıkarabildiler mi? Çünkü biz yeni Türkiye yolunda milletle birlikte yürüyoruz, yürümeye devam edeceğiz." dedi.

DEMİRTAŞ’A 'GAFİL' DEDİ, AK PARTİ’NİN ELİNDE TEK DAMLA KAN, DİLİNDE TEK BİR NEFRET SÖZÜ OLMADIĞINI SÖYLEDİ

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’a Kudüs söyleminden dolayı ‘gafil’ nitelendirmesini sürdüren Davutoğlu, "Hani ‘Kudüs Yahudilerin mekanıdır’ diyen gafil, hani, ‘Taksim Kabe'mizdir’ diye irfan yoksunu. Dün de diyor ki ‘Bu bombayı koyan bir mesaj veriyor. Biz bu mesajı aldık, seni başkan yaptırmayız’ diyor. Cumhurbaşkanımıza söylüyor. Cumhurbaşkanımızın veya hükümetin bizlerin bu saldırının arkasında olduğunu ima ediyor. Bu müfteriye buradan sesleniyorum. Bu saldırıları kim yaptıysa AKP olarak dimdik duracağız. Ama sen Ağrı’da, Van’da, Siirt’te bizim milletvekili adaylarımıza yapılan saldırılara niye sessiz kaldın? Kardeşin dağda ne arıyor? Bilsinler 7 Haziran’da bizi tehdit etmeye çalışıyorlar. Barajı aşamazsak sıkıntı var diyor. Bir kez daha söylüyorum. HDP’liler ve onun ortakları CHP ve MHP de duysun. Bir ayağı dağda bir ayağı ovada siyaset olmaz. Terörle siyaset yan yana olmaz. Ama bakıyorsunuz CHP diyor ki 'HDP’lilerin seçim barajını aşmasını istiyoruz.' Çünkü birbirleriyle birlikte hepsinin terör bağlantılı gruplarla ilişkileri var. Ama AKP’nin elinde tek bir damla kan olmadı, olmayacak. AKP’nin dilinde tek bir nefret sözü olmadı, olmayacak. Bizler Şeyh Edebali’nin yolcularıyız. Bizler irfan ve hikmetle konuşuruz. Bir de diyor ki 'seni başkan yaptırmayız.' Daha önce de 'muhtar yaptırmayız' dediler, başbakanımız oldu Recep Tayyip Erdoğan. Bu senin haddine değil, kimin hangi makama geleceğine millet karar verir." diye konuştu.

DOĞAN MEDYA GRUBUNA SERT SÖZLER

Konuşmasının büyük bölümünü Doğan Medya Grubu'na ayıran Başbakan Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bir medya grubu, hani 411 el kalktı deyip Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne (TBMM) hakaret eden Doğan Medya var ya şimdi kalkmış özgürlüklerden bahsediyor. Hani 28 Şubat'ta gelen talimatlara göre milletin inancı ile savaşan, başörtülülere hakaret eden bu medya var ya, bugün çıkmış bir yazıyla Cumhurbaşkanı'na cevap veriyor. Daha önce de bana hitaben bir yazı yazdılar. İşte buradan kendilerine sesleniyorum. Basın özgürlüğüne saygımız sonsuzdur. Ama herkes yerini yurdunu bilecek. Bana dönük olarak da Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'na bir şekilde bir baş yazıyla cevap vermeye kalktılar. Sebep neydi biliyor musunuz? Çünkü DHKP-C denilen terör örgütü Mehmet Selim Kiraz gibi asil bir savcımızı şehit etti. Hatırlarsınız değil mi? Allah rahmet eylesin. O gün bütün gece biz o şehit savcımız için çalışırken, bütün gece onun için dua ederken, doktorlar ameliyathanede onu hayata döndürmeye çalışırken bunlar internet sayfalarında şehit savcımızın başına dayanan tabancayla, silahla resimlerini bastılar. Terör teşvikçiliği yaptılar. Gece yarısı kendilerine haber gönderdim. Rica ettik. Gazetede ne olur bunu basmayın. Cenaze töreninde çocuğu şehit savcıyı böyle görmesin. Ne menfaatiniz var. Yapmayın dedik. Ertesi gün, Cumhurbaşkanımıza cevap veren o medya, o gün bana cevap veren o medya şehit savcımızın o resmini bastı. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olarak değil, bütün basına bir insan, bir baba olarak isyan ediyorum. Ertesi gün o resmi bastılar. Sonra da onları cenazeye almayınca ertesi gün bana tehditkar bir baş yazı ile cevap vermeye kalktılar. İşte buradan söylüyorum. Biz sizin huzurunuza pijama ile çıkacağınız bir başbakan değiliz. Bize talimat veremezsiniz. Bizi başyazılarla dizayn edemezsiniz. Biz gücümüzü sizden almadık. Biz gücümüzü Allah'tan ve milletten aldık. O eski Türkiye'de idi. Başbakana talimat verdikleri başbakanı eşofmanla karşıladıkları eski Türkiye'ydi. Şimdi bugün de Cumhurbaşkanımıza cevap veriyorlar. Siz gazeteciliğinizi yapın. Basın özgürlüğü içerisinde bizleri eleştirin. Ama eğer bir şehidimizin aziz hatırasına saygısızlık yaparsanız karşınızda bizi bulursunuz. Ne olursa olsun. Türkiye'de tam da seçimlere giderken kışkırtıcı yayın yaparsanız bunun karşısında sessiz kalmamız mümkün değil. Bir aydın olarak basın özgürlüğü en çok değer verdiğim özgürlüktür. Bakıyorsunuz şimdi yeni bir figür olarak HDP'ye sahip çıkmaya çalışıyorlar. Sanki Demirtaş'ın arkasında Kandil, şimdi onları destekleyen Pensilvanya yokmuş gibi demokrasi havarisi gibi kesildiler. Bu medya organları da onların arkasında. Aslında hepsinin arkasında bir başka üst akıl var. Bu üst akıl ister ki Türkiye yeniden onlara muhtaç olsun."