Başbakan Ahmet Davutoğlu, 9 Mart’taki Bakanlar Kurulu toplantısına Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlık edeceğine ilişkin Başbakanlık tarafının haberi olmadığı iddialarını yalanladı. Davutoğlu, “Her şeyden önce ilki de bizden habersiz olması söz konusu değil, bunun da tabi değil. Sayın Cumhurbaşkanımızla bütün bu konularda her hafta istişarelerde bulunuyoruz, birlikte yapacağımız çalışmaları gözden geçiriyoruz. İlki yapıldığında da söylemiştim, bir kez daha söylüyorum; bu anayasada yer alan, Sayın Cumhurbaşkanımızın ihtiyaç hissettiğinde kullanabileceği bir haktır ve bu konularda da yakın bir istişareyle zamanlaması ve muhtevası konusunda her zaman paylaştık. İlkinde de paylaşmıştık, bizden habersiz herhangi bir adımın atılması geçmişte söz konusu olmuş değil.” dedi.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Macaristan’a ziyareti öncesinde Ankara Esenboğa Havalimanı’nda bir basın toplantısı düzenledi. Basın toplantısında ilk olarak Şah Fırat operasyonu ile ilgili bir soru üzerine açıklama yapan Davutoğlu, “Her şeyden önce Türkiye’nin Suriye ile ilgili olan politikası diğer politikalar gibi ilkelere dayanan bir politikadır, konjonktürel değildir, şu veya bu grubun faaliyetlerine bağlı değildir. Bu açıdan da tabi Şah Fırat operasyonuyla elde ettiğimiz hedefler bağlamında önemli bir başarı sağlanmıştır; ancak Suriye politikalarımızın temeli bu operasyondan bağımsız olarak aynı ilkeler temeline oturmuştur. Bizim Suriye politikalarımız, Suriye halkının kendi geleceğini kendisinin tayin etmesi, Suriye’nin toprak bütünlüğünün sağlanması ve Suriye halkına yönelik olarak gerek Suriye rejiminin gerekse DEAŞ başta olmak üzere, terör örgütlerinin yaptıkları faaliyetler karşısında Suriye halkının yanında yer almaktır. Bizim Süleyman Şah Saygı Karakolu’ndaki mevcudiyetimiz tarihi asırlara giden bir temele sahiptir, ayrıca uluslararası bir hukuk temeline sahiptir; 1921 anlaşmasıyla. Daha sonra 1939 ve 1975’te 2 kez yeri değiştirildiği için, bu uluslararası hukuk zemini tamamıyla bu Saygı Karakolu’nun bulunduğu mekanla ilgilidir; nerede olursa olsun orası uluslararası hukukun karşılığıdır. Nasıl Caber Kalesi şimdi Fırat’ın, barajın altında kalmışssa, bu Karakozak’tan da şimdi gelmiş olduğu Eşme’deki mekan da aynı ölçüde uluslararası hukukumuzu sağlar. Dolayısıyla bu operasyonu yapma gerekçemiz, şu veya bu şekilde Suriye politikamızdaki seyirle ilgili değil, uluslararası hukukumuzu korumak, askerlerimizin güvenliğini sağlamak ve tarihi mirasımıza sahip çıkmak içindir.” dedi.

Şah Fırat Operasyonu’nun bu yeni durumda önemli bir stratejik adım olduğunu vurgulayan Davutoğlu, “Karakozak’taki mevcudiyetimiz dolayısıyla herhangi bir istismarın ortaya çıkmaması, tehdit ya da şantaj ortamının şeklinde bunun kullanılmaması açısından da önemli bir stratejik adımdır. Türkiye’nin gücü gösterilmiştir; 9 saatlik bir operasyon -ki başından sonuna kadar da izlemiş olmak vesilesi ile bir kez daha vurgularım- saat gibi işleyen, herkesin kendi görevini mükemmelen yaptığı, hiçbir şeyin aksamadığı, neredeyse en başta planlanan saat ayarlarının aynen yürüdüğü bir operasyon olmuştur. Gerçek bir başarı hikayesidir, tarihi mirasımız korunmuştur, askerlerimizin can güvenliği korunmuştur, uluslararası haklarımız bu anlamda tahkim edilmiştir. Bu yeni durumda DEAŞ’a karşı veya Suriye rejimine karşı pozisyonumuzun değişip değişmeyeceğiyle ilgili şunu ifade etmek isterim ki; bu pozisyonumuz geçmişte ne ise şimdi de ilkesel olarak aynıdır. Suriye rejiminin zulmüne de karşıyız, DEAŞ’ın terörüne de karşıyız, kimin yanındayız? Suriye halkının yanındayız. Bu yeni durumda DEAŞ’a karşı ve Suriye rejimine karşı Suriye halkı yanında olan her türlü faaliyeti destekleriz; Suriye halkına karşı olan hiçbir faaliyetin içinde de yanında da yer almayız. O açıdan ilkesel tutumumuz devam etmektedir. Bu konuda da Türkiye’nin bundan sonra da şimdiye kadar olduğu gibi atacağı adımlar olacaktır. Suriye’de istikrar Türkiye’nin istikrarı anlamına gelir. Suriye’deki istikrarsızlığın bize nasıl olumsuz etkiler yaptığını hepimiz görüyoruz; 2 milyona yakın mültecinin ülkemizde bulunmasından başlamak üzere. Onun için bundan sonra Suriye’de istikrarı ve Suriye halkını temsil eden bir yönetimin iş başına gelmesi için teröre karşı ve rejime karşı yapılacak her türlü faaliyette, Türkiye gerekli konumu alır. Kendi milli stratejisi bağlamında da ulusal güvenliğimiz söz konusu olduğunda tek taraflı olarak da her türlü adımı atmakta, cumartesiyi pazara bağlayan gecede olduğu gibi, atmakta tereddüt etmeyiz. Bu başarılı operasyon, bu açıdan bütün taraflara ve dünyaya, Türkiye’nin caydırıcı kudretini de gösteren önemli bir örnek teşkil etmiştir.” şeklinde konuştu.

Davutoğlu’na ardından bugün Cumhurbaşkanlığı tarafından 9 Mart’taki Bakanlar Kurulu’na Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başkanlık edeceğine ilişkin yapılan açıklamadan Başbakanlık tarafının haberi olmadığı iddialarının sorulması üzerine de şu cevabı verdi: “Her şeyden önce ilki de bizden habersiz olması söz konusu değil, bunun da tabi değil. Sayın Cumhurbaşkanımızla bütün bu konularda her hafta istişarelerde bulunuyoruz, birlikte yapacağımız çalışmaları gözden geçiriyoruz. İlki yapıldığında da söylemiştim, bir kez daha söylüyorum; bu anayasada yer alan, Sayın Cumhurbaşkanımızın ihtiyaç hissettiğinde kullanabileceği bir haktır ve bu konularda da yakın bir istişareyle zamanlaması ve muhtevası konusunda her zaman paylaştık. İlkinde de paylaşmıştık, bizden habersiz herhangi bir adımın atılması geçmişte söz konusu olmuş değil. Bir kere daha düzeltmek isterim. Şimdi de perşembe günü Sayın Cumhurbaşkanımızla bu konuları ele aldık. Buralardan olağanüstü, ya da farklı bir tutum çıkarmaya çalışanlar hüsrana uğrar. Bunu ifade edeyim. Biz Sayın Cumhurbaşkanımızla her konuda hem yakın istişare içinde olduk tecrübesinden, Türkiye’nin son 12 yılına vurduğu damgadan her zaman istifade ettik. Önümüzdeki toplantıda da Sayın Cumhurbaşkanımızın kanaatlerini almaktan, bu konularda kendisinin tecrübelerinden istifade etmekten ben ve Bakanlarımız sadece memnun olur. Bu konuda yapılacak hiçbir spekülasyona hiç kimsenin itibar etmemesi gerekir.”