Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Fırat Anlı, özyönetimin ana sütü kadar hak ve demokratik bir talep olduğunu ancak bunun hendeklerle illegal bir şekilde ortaya çıkmaması gerektiğini söyledi. Anlı, "Şiddet, baskı ve zulümde direten her kim olursa olsun ona karşı direnmeliyiz. Özyönetim hendeklerle değil, toplumsallıkla öne çıkmalıdır. İllegal değil, meşru ve demokratik bir hak olarak ortaya çıkmalıdır." dedi.

Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) bünyesinde bulunan belediyelerin başkanlarının katılımıyla Diyarbakır’da 'Özyönetim' konulu program düzenlendi. Sümerpark’ta yapılan programa DBP Eş Genel Başkanı Emin Ayna'nın yanı sıra DTK Eş Başkanı Hatip Dicle ve belediye başkanları katıldı. ‘Eş başkanlık özgürlük sistemidir, ‘Hep birlikte özyönetime’ pankartlarının asıldığı salonda toplantının açılış konuşmasını yapan Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Fırat Anlı, bölgedeki çatışmalar sebebiyle hak ihlalleri ve her geçen gün artan bir saldırı dalgasıyla karşı karşıya olduklarını söyledi.

Anlı, şöyle konuştu: “Bu onurlu coğrafyanın insanları, barış mücadelesinin getireceği bedelleri hiçbir minnet göstermeden kabullenmeye hazırdır. 7 Haziran seçimleri sonrası tüm toplumsal yapılarımızla birlikte yeni bir sürecin inşası, Kürt meselesinin kalıcı bir barış ve demokratik çözümü noktasında ortaya çıkan irade hepimizin açısından büyük bir umut, geleceğe dair bir inanç oluşturmuştur. Ancak ne yazık ki bu ülkede yönetim erkini paylaşmak istemeyen zihniyet ülkeyi, bir kaosun, çatışmalı sürecin ve yeniden 90’lı yılların bir tekrarını yaşamak durumunda bıraktı. Eğer koşullar devam etseydi, 2013 nevruzunda sayın Öcalan’ın inşa etmek için ilk adımı attığı kalıcı bir barış süreci sürdürebilir olsaydı, biz bugun daha başka şeyleri tartışabiliyor olacaktır. Yeni bir inşanın, yeni bir geleceği örgütlemenin çabası içerisinde olacaktık."

"İLLEGAL DEĞİL DEMOKRATİK OLARAK ORTAYA ÇIKMALI"

Halkların geçmişte barış içerisinde yaşadıklarını anlatan Fırat Anlı, özyönetimin Kürt halkının barış talebi olduğunu söyledi. Anlı, sözlerini şöyle sürdürdü: "Barış talep eden her kim olursa olsun onu dört kulağımızla dinlemeliyiz. Şiddet, baskı ve zulümde direten her kim olursa olsun ona karşı direnmeliyiz. Özyönetim hendeklerle değil toplumsallıkla öne çıkmalıdır. İllegal değil meşru ve demokratik bir hak olarak ortaya çıkmalıdır. Sokağa çıkma yasakları yerine daha fazla demokrasiyle birlikte sokağın sesinin daha gür çıkacağı bir mekanizmanın oluşturulması lazımdır. Sokağın sesinin dinlenmesi gerekir. Daha az devlet diyoruz, daha çok toplum, daha az devlet, daha çok özyönetim, daha az merkez, daha çok yerinde yönetim diyoruz. Bunu sadece kendimiz için değil, bu ülkenin geleceği için, bu ülkede yaşayan herkes için istiyoruz. Gelin yol yakınken sayın Öcalan’ın 2013 Nevruz'unda ortaya koyduğu projeyi birlikte sahiplenelim, diyalogu ve müzakereyi tekrar başlatalım.”