Halkların Demokratik Partisi( HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Ankara ve Kandil’in halkın beklentileriyle ile ilgili somut bir adım atmasını, halkın geleceğini karşılayacak bir tutum ortaya koymasını beklediklerini söyledi. Partiler arasındaki rekabete kısa bir süreliğine ara verilmesi gerektiğini, barış için masaya oturulması konusunun ciddiyetle tartışılması gerektiğini kaydetti. Savaşı ve çatışmayı doğru görmediklerini kaydeden Demirtaş, “Barış masası devrilmiş olsa düzeltmek elimizdedir. Masanın her bir köşesinden birimiz tutalım, önce o barış masasını düzeltelim, sandalyelerini bırakalım. Oturması gerekenler otursunlar. Herkesten ricamız. Şapkamızı önümüze koyalım.” dedi.

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve bazı HDP milletvekilleri, sabah saatlerinde sokağa çıkma yasağının ilan edildiği Diyarbakır'ın Sur ilçesinde yaşananları görmek için toplandı. Güvenlik güçleri barikatlar kurarak, Sur ilçesine kimsenin girmesine izin vermedi. Bunun üzerine Dağkapı’daki Şeyh Sait Meydanı’na gelen Demirtaş, gazetecilere burada açıklamalarda bulundu.

"90'LARI ARATACAK GÖRÜNTÜLER"

Sokağa çıkma yasağının yoğun olduğu ve ölümlerin yaşandığı il ve ilçeleri ziyaret ettiklerini dile getiren Selahattin Demirtaş, sorunları çözmek için parti olarak hazır olduklarını söyledi. Demirtaş, “Bütün bu olağanüstü durumların yaşanmasına ve yaşatılmasına hiç gerek olmadan, bütün bu işlere girmeden, girişilmeden sorunları çözme yöntemi hali hazırda yanı başımızda dururken; güvenlik konseptiyle, güvenlikçi bakış açısıyla bir kez daha 90’ları aratacak günlere dönülmüş olması Türkiye açısından büyük bir talihsizliktir.” şeklinde konuştu.

"SADECE DOĞUNUN DEĞİL BATININ DA DUYGUSUNU DİLE GETİRİYORUZ"

Halkın müzakere ve diyalog süreçlerini desteklediğini ifade eden Demirtaş, halkın bir barış özleminin olduğunu kaydetti. Ne olursa olsun barış masasına dönülmesi konusunda insanların büyük bir isteği olduğuna dikkat çeken Demirtaş, çağrıları tek taraflı olarak yapmadıklarını dile getirdi. Demirataş, “Silahlar sussun, eller tetikten çekilsin, karşılıklı derhal ateşkes pozisyona geçilsin derken de kişisel düşüncelerimizi yerine getirmiyoruz. Türkiye’nin batısından doğusuna Kürt halkının neredeyse tamamına yakınını ve Türk toplumun ısrarını ve duygusunu dile getiriyoruz. Bu çağrının ciddiyetle değerlendirilmesini bekliyoruz. Yaptığımız çağrılar sıradan, gelişigüzel, laf olsun diye yapılan çağrılar değildir. Bütün tarafların çağrılarımızı olgunlaşmış halk düşüncesi olarak dikkate alması, ele alması ve değerlendirmesi gerekir. Ankara’nın da Kandil’in de halkın beklentisi ile ilgili somut, net bir adım, bir proje, gelecek karşılayacak bir tutum ortaya koymasını bekliyoruz. Bizim yaptığımız çağrılara karşı verilen yanıtlar var. İşte; 'operasyon sonuna kadar sürecek', 'bizler son terörist kalıncaya kadar operasyondan vazgeçmeyeceğiz' diyenler var. Öbür taraf da 'işte müzakereye hazırız', 'ateşkes karşılıklı olursa' diyenler var. Her iki tarafta da bu işin artık silahsız çözülemeyeceğine dair inananlar da var. Ben ve partimiz, partimize gönül vermiş, oy vermiş milyonlar, 2015 yılında bu coğrafyada demokratik siyaset çok güçlü bir irade sahibiyken, halkın desteği varken, demokratik siyasetin özgüveni ve cesareti varken AKP’nin güvenlikçi politikalarına karşı direnemeyecek durumda değiliz. Demokratik siyaset açısından kendimizi çaresiz hissetmiyoruz. Bu nedenle devletin ve AKP’nin politikalarını ne kadar yanlış olursa olsun, dayatmacı baskıcı olursa olsun bunların hepsine tanıklık ediyoruz. Bizler de baskıyı yaşayan insanlarız.” ifadelerini kullandı.

"YAPTIĞIMIZ AÇIKLAMALARI ÇARPITIYORLAR"

Ne olursa olsun Halkların Demokratik Partisi’nin duruşunun demokratik siyasi çizgi olduğunu savunan Demirtaş, bütün sorunların çözümü konusunda diyaloga açık olduklarını belirtti. Sur, Cizre, Silvan ve Nusaybin’de nerede yaşanırsa yaşansın bu bir Kürt genci olur ya da güvenlik güçleri olur tek bir kişinin burnu kanamadan sorunları çözebilmek için siyasetçiler olarak inisiyatif aldıklarını anlatan Demirtaş, sözlerine şöyle sürdürdü: "Biz yaşanan siyasi rekabete yaklaşacak seçimlere bakmaksızın açılacak diyalog kapılarının genişlemesi ve barışa doğru gitmesi için her türlü katkıyı da sunarız. Siyasi rekabet ayrı bir şeydir. Partiler arası siyasi çekişme ayrı bir şeydir. Ama barış arayışı hepsinin önünde öncelikli beklentimizdir. Hükümet geçici olmasına rağmen sağlıklı bir karar verip, müzakereye dönülmesi konusunda ve son zamanlarda yapılan yanlışlardan dönülmesi konusunda cesaret gösterirse HDP’nin barış konusundaki cesaretine tanıklık edecekler. Ama ısrarla güvenlikçi dayatmalarla, partimizi linç kültürüyle, yaptığımız açıklamaları çarpıtıp neredeyse bu olup bitenlerin faturasını bize çıkarmaya çalışan küçük hesap, 1 Kasım hesabı üzerinde bir politika yürütmeye çalışırlarsa yazık ederler.”

"MEMLEKETİ SURİYE’YE ÇEVİREREK NEYİ ÇÖZMÜŞ OLACAKSINIZ"

Vatandaşların işinin, genç bedenlerin konulduğu tabutları taşımak ve ölümün bilançosunu tutmak olmadığını anlatan Demirtaş, "Siyasetçin ve halkın görevi bu değildir. Bizlerin işi oradaki cenazeleri engellemektir. Biz bugün Silvan ve Lice’ye gidecektir. Ama şimdi Silvan’dan haberler geliyor. Maalesef ki yaşamlarını yitirenler var. 3 mahallede sokağa çıkma yasağı ilan edilmiş. Belki Silvan’ın tamamında sokağa çıkma yasağı ilan edilecek. Biz miting yapmak için Silvan’a giderken bir kez orada ciddi bir çatışma ve operasyon ortamı ve olağanüstü bir durumla karşılaşıyoruz. Bu koşullarda seçimi düşünmeyi ve seçim çalışmasını bir tarafa bırakın insanların canını kurtarmak dışında hiçbir şeyi düşünemeyiz. Yüz binlerce insanın yaşadığı Sur ilçesinde biz oradaki her canın kurtarılması için çaba sarf etmek için buradayız. Bütün halkımız bu konuda duyarlı olmalı. Kamu görevlileri bu konuda duyarlı olmalı. Diyalog kapıları sonuna kadar zorlanmalıdır. İlle kamu düzenini sağlayacağım adı altında operasyonel yaklaşım dayatılır ve bunun üzerinden bir siyasi politika sokağa geçirilmeye çalışılırsa oradan barış çıkmıyor işte. Cizre’de 10 gün ilan ettiler. 10 gün boyunca taradılar, operasyon yaptılar. İletişimi kestiler. İnsanların suyunu ve ekmeğini kestiler. Ne oldu, Cizre’ye gittik yıkılmış, harabe edilmiş bir kent duyguları kırılmış bir halk, bu hükümet yüzde bir inancı varsa onu da yitirmiş bir halk kalmış geride. Dimdik ayakta. Kim kazandı, orada ne kazanıldı. Cizre’de ve Diyarbakır’da bir sorun var doğru. Fakat o sorunun adı işte mahallelerde birkaç silahlı genç var sorunu değildir, onun adı Kürt sorunudur. Kürtlerin kendi topraklarında kendi kültürüyle, inancıyla insanca yaşama sorunudur. Ne yapacaksınız, 3 tane genç eline silah almış diye bütün kentleri bombalayarak, memleketi Suriye’ye çevirerek neyi çözmüş olacaksınız.” diye konuştu.

"20 MİLYON KÜRT'ÜN GÖNLÜNÜ KIRDIKTAN SONRA BAŞKAN OLSANIZ NE OLUR"

Başbakan Davutoğlu’nun Bergama ve Cizre ile ilgili yaptığı açıklamaya da değinen Demirtaş, “Davutoğlu dün kongrede, Kürtlerin ana dillerinde ağıt yakma hakkını biz getirdik diyor. Bergama’nın diyor, Cizre’den ne farkı var diyor, bizim için aynı vatan toprağı diyor. Doğru, aynı vatan parçasıdır da Sayın Davutoğlu Bergama’daki halkımız ana dilinde eğitim yapabiliyor, Cizre’dekini yasaklıyorsunuz. Bergama’daki belediye başkanını kendi halkının iradesine sahip çıktığı için tutup içeri atmıyorsunuz, Cizre’ninkini atıyorsunuz. Cizre’de Kürtler yaşıyor, Kürt'üm diyor siz operasyon yapıyorsunuz. Bergama ile Cizre arasındaki farkı siz yaratıyorsunuz. Biz yaratmıyoruz. Biz de istiyoruz ki Cizre halkı ve Diyarbakır halkı Bergama gibi yaşasın.” dedi.

Yapılan yanlışları Davutoğlu, AK Parti’nin A takımı ve yönetimi kendileri kadar iyi bildiklerini dile getiren Demirtaş, “Fakat bu yanlışları Kasım’daki sandıkları etkilemek için istiyorsanız o da yanlış. Bundan sonuç alamayacaksınız. Sandıktan sonuç almanız mümkün değil. 20 milyon Kürt'ün gönlünü kırarak iktidar olsanız ne olur, 400 vekiliniz olsa ne olur. Başkan olsanız ne olur, ülkeye barış getirebilir misiniz, bu mümkün değildir.” şeklinde konuştu.

"ÖNEMLİ OLAN ONURLU BİR BARIŞTIR"

Barış masası devrilmiş olsa düzeltmekte geç kalınmadığını belirten Demirtaş, “Masanın her bir köşesinden birimiz tutalım, önce o barış masasını düzeltelim, sandalyelerini bırakalım. Oturması gerekenler otursunlar ve bu işi konuşmaya başlayalım. Bir yıl, üç yıl konuşalım. Mevzu ne kadar konuştuğumuz kadar değildir. Ama bir saat buradaki çatışmaya izin vermeyelim. Bir kişinin ölmesine izin vermeyelim. Konuşmak utanılacak şey değildir. Sorunları tartışarak çözmek ayıp bir şey değildir. İhanet ve korkulacak bir şey değildir. Böyle ortamlarda barış ve müzakere diyemeyen korkaktır. Savaş tek başına kahramanlık değildir. Hangi savaş barış ile sonuçlanmamış. Önemli olan onurlu bir barışı halklarımıza armağan etmektir. Yenme yenilgi üzerinde ezme ve imha etme üzerinde kurulu bir barış olabilir mi?” diye konuştu.

"AKP, KARDEŞÇE YAŞAYACAĞIMIZ DÜŞÜNCESİNE SALDIRIYOR"

Halkı kandırarak oy almadıklarını vurgulayan Demirtaş, “Kürt yoktur, Kürtleri unutarak yüzde 13 almadık. Batıda bize oy verenlerle birlikte yaşayacağız, ülke bölünmeden eşit yaşayacağız, savaşa sürüklenmeden kardeşçe yaşayacağız diye bize oy verdi. Şimdi AKP, bu inanca saldırı gerçekleştiriyor. Yani HDP’nin yarattığı duyguyu ortadan kaldırmaya çalışıyor. Bizim uyarımız şudur; kimse bu tuzağa girmemelidir. Savaşı ve çatışmayı kabul etmiyoruz. Doğru görmüyoruz. Gerçekten insanların hiçbir çaresinin olmadığına inansaydık Parlamento'da olmazdık. Çare yok derdik, ayrılırdık Parlamento'dan. Bizler çareyiz. Mesajlarımızın dikkate alınması, ciddiyetle cevap verilmesi lazım. Bu halkın sesidir.” ifadelerini kullandı.